X

Çocuk annesine dönüp sordu; “anne yakışıklı ne demek”?

“Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cam’a bakar, özünü görmek isteyen can’a bakar.” –Mevlana Celaleddin Rumi

Başlığı okuduğunuzda ilk düşüncelerinizi duyar gibiyim, nereden çıktı, bu da ne demek? “Yakışıklı işte bildiğimiz yakışıklı, ne olacak nasıl anlatılacak, yakışıklı demek yakışıklı demektir, o kadar işte”… Ben bu yazımda daha önce çokça bahsettiğim mükemmel tesadüf “yani farkındalık” anlarımdan birine sizi götürmek istiyorum. Bana eşlik edin istiyorum ki hepimizin o basitçe yorumlayıverdiğimiz “yakışıklı ne demek” sorusunun cevabını birlikte özümseyelim… Kadın veya erkek olmamız fark etmez, aslında bu hepimiz için bir soru, “yakışıklı ne demek”?

Soru nereden çıktı hemen paylaşabilirim, bu hafta içinde bir arkadaşımın tavsiye ettiği bir kitabı yaklaşık bir saat aradıktan ve ne yazık ki en büyük kitapçılar da dahil olmak üzere baskısına ulaşamadıktan sonra, günün tüm yorgunluğu ile yavaşça kalabalığın içinden yürürken bir sahneye şahit oldum; Küçük bir çocuk (yaklaşık 5 – 6 yaşlarında bir erkek) annesinin elinden tutuyor, arkadan bir “teyze” yaklaşıyor. Çocukla gözleri buluşuyor, teyze dayanamıyor “nasılsın yakışıklı” diyor. Çocuk teyzenin geçmesini bekliyor ve annesine dönüp soruyor “anne yakışıklı ne demek”? Annesi bir süre cevap veremiyor, çocuk bekliyor bunun üzerine, hatta yürümeyi durduruyor, “anne yakışıklı ne demek” diye tekrar soruyor…

Şimdi gelin sizlerle cevaplamaya çalışalım, evet bizler birer çocuk olduğumuzda sadece kendimiz gibi olduğumuzu biliriz. O büyüklerin dünyasındaki “şişman, zayıf, seksi, çekici, yakışıklı” kavramları dünyamızda bulunmaz. İşte hikayemizdeki çocuğun sorduğu noktadayızdır, sadece oluruz, “yakışıklı” olmak gibi bir kaygımız yoktur… Çünkü oluşumuz zaten olabileceğimizin “en muhteşem” noktasıdır, ve ne yazık ki bizler çocuk anlayışımızda bunun farkındayken zaman geçtikçe o “sıfatlar” hayatımıza girdikçe daha da çok unuturuz bu durumu…

Peki sonra ne oldu, bütün hafta düşündüm, eğer anne yerinde olsaydım veya sadece bugünkü Pınar olsaydım, yaşadıklarımla, gördüklerimle ve tecrübelerimle “yakışıklı ne demek” sorusunu nasıl cevaplardım… İşte bu noktada elimden tutmanızı istiyorum, çünkü bu soru benim o yaralarıma da dokunuyor. Yaşayıp gördüklerime, geride bıraktığım evliliğime belki öğrendiğim “erkek” kavramına, sonradan çokça değiştirmeye çalıştığım güven duygusuna ve en önemlisi “aşka olan inancıma”… Şimdi sizin için ben yavaş yavaş cevaplamaya çalışacağım ama inanın sizin burada okuduğunuz kadar kolay değil… Bu yüzden kadın veya erkek olmanız fark etmez sadece düşünmenizi istiyorum sizce yakışıklı ne demek?

Bir kere bence yakışıklı olmak ağır bir durum olsa gerek, çünkü “beğenilmek” egomuzu çok etkileyen bir durum. Örneğin yakışıklısınız, evlisiniz ve birçok kadın sizinle birlikte olmak istiyor, ne yapardınız? İşte bu nokta “yakışıklılık” kavramının tanımları çerçevesindeyse ben yanına dürüstlüğü koymak isterdim… Bence en başta yakışıklı demek dürüst demektir, sonu iyi veya kötü, ayrılık veya birliktelik, ne olursa olsun önce kendine ve sonra etrafındaki herkese ve ayrıca tüm hayatına karşı “elif” gibi dimdik durabilen bir adam derdim, yakışıklılık işte bunu gerektiriyor…

Tabii ki başka bileşenleri de olacak. Bir kere yakışıklılık karizmayı yanında getiriyorken, hayatı hayat olduğu için, kendi hayatını hayatta olduğu için delice seven bir adama yakışıklı derdim. Boyu posu, dış görünüşü bu tanımlardan ayrı tutuyoruz çünkü cevabımız çok daha kolay olurdu, göz rengi, boy uzunluğu, kilo bunlar bir insanı o teyzenin söylediği kadar “yakışıklı” yapıvermeye yetmiyor diye cevaplardım… Peki nedir hayatına aşık olmak, hayran olunacak kadar kendine dönük olmak, kısıtlamamak, yargılamamak ve yaşama aşık olduğu kadar sevgiyi alıp verebilen bencilliği kadar dostluğu bilen olabilmek derdim. İşte gerçek yakışıklı bir adam böyle bir adamdır…

Tuz ve biber gibi gerekli olanlar vardır hani… Biraz çöller aşmış olmalı derdim, yüzünde birkaç çizgi birikmiş olmalı, o “muhteşem” duruş ile olmamasına da biraz düşüp yeniden kalkmanın verdiği yorgunluğu eklerdim örneğin. Kendi gibi olabilmiş, başkaları ne der ne söyler diye düşünmeden kendince hayatının doğrusunu bulabilmiş olsun isterdim bu yakışıklı “diyebileceğimiz” adamın… Örneğin acı çekeceğini bilse de bir şey kalbine değmiyorsa arkasına dönüp gitmeyi bilebilsin isterdim, yıllarca sessizce ölümü beklemesindense… Hayat yolunda birlikte yürüdüğü herkesin gözlerinin içini güldürsün isterdim mesela, güzel olduğu kadar güzel “oldursun”…

Sonra biraz “baba” gibi olsun isterdim. Arkadaş olsun, dost olsun, can olsun. Yargılamadan dinleyebilsin, nerede, nasıl olduğumu anlayabilsin, sadece olsun… En kötü halimde olsam bile yine de içimi görebilsin, orada bir ışık olduğundan ümidi kesmesin… Yanımda olmadığında bile kalbime bir bağı olsun isterdim bu “yakışıklı” dediğimiz tanım içerisinde. Karşılık beklemeden, beklentisizce sadece olduğu gibi sevmeyi bilsin isterdim… Aynı bir “babanın” şefkatiyle yaşayabilsin, bakabilsin, soluyabilsin…

Sonra o an “yakışıklı ne demek” dedi çocuk annesine… Tekrar tekrar sordu çocuk, “anne yakışıklı ne demek”? Annesi düşündü yine cevap veremedi, nasıl anlatsındı değil mi? O bizim tek kelimeye sığdırıverdiğimiz “yakışıklı”, işte öyle kolay olunmayan, belki arkası çokça derin olan ve tekrar bir dönüp düşünmemiz gereken bir kavramdır…

Peki sizce gerçekten “yakışıklı” ne demek?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale