X

Cilt bakımında yeni trend: FOREO BEAR Microcurrent ve UFO 2 yüz bakım terapisi

Canlı ve sıkı görünen, pürüzsüz, aydınlık ve ışıltılı bir cilt; özellikle yeni hücre üretiminin yavaşladığı 30’lu yaşlarla birlikte dış görünüşümüzle ilgili en çok dikkat ettiğimiz konuların başında geliyor. Gittikçe daha da belirginleşen mimik çizgileri, göz çevresinde beliren kaz ayakları, sadece birkaç dakikalığına güneşe maruz kaldıktan sonra bile anında belirginleşen lekeler, çenede ve yüz hatlarında yavaş yavaş kendini göstermeye başlayan küçük sarkmalar ayna karşısında geçirdiğimiz dakikaların çoğalmasını, bu küçük belirtileri estetik müdahale olmaksızın nasıl yok edebileceğimize dair çözüm arayışlarına girmemizi ve cilt bakım rutinimizi cildimizin gereksinimlerine göre yeniden düzenleme ihtiyacını beraberinde getiriyor. Güzellik merkezlerinde tüm bu ihtiyaçlara yönelik uygulanan oldukça zahmetli ve pahalı işlemleri ev konforunda sunabilen FOREO BEAR ve FOREO UFO 2, günlük cilt bakımında rahatça kullanılabilen ve cildinizdeki etkilerini çok kısa sürede gösterebilen iki muhteşem teknolojik cilt bakım cihazları olmalarıyla ön plana çıkıyor.

30’lu yaşlarının başındaki biri olarak düzenli uygulama sonucunda cildimdeki küçük lekelerin, ince kırışıklıkların, sarkma belirtilerinin ve gözeneklerin azalmasını sağlayan cilt bakım ürünlerinin yanı sıra; uzun araştırmalar sonucunda denemeye karar verdiğim ve yalnızca 1 ay gibi kısa bir sürede bile etkili sonuçlar almamı sağlayarak beni oldukça şaşırtan doğal yüz şekillendirici FOREO BEAR mikro akım teknolojisi ve FOREO UFO 2 yüz bakım terapisi cihazları da kullandığım ürünlerin etkilerini daha görünür kılarak günlük cilt bakım rutinimin ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Mikro akım yardımıyla yüzdeki kasları çalıştırarak cildi sıkılaştıran ve toparlayan FOREO BEAR ve tam spektrumlu led ışık terapisi, termo terapi (ısıtma terapisi), kriyoterapi (soğutma terapisi) ve T-Sonic titreşimler gibi özellikleriyle cildimin ihtiyaç duyduğu bakımı sağlayan FOREO UFO 2 cihazlarını cilt bakım rutinime nasıl entegre ettiğimi gelin yakından inceleyelim.

Cilt bakımına başlamadan önce dikkat edilmesi gerekenler

Cilt bakımına başlamadan önce, kullandığım ürünlerin cildim tarafından tamamen emilebilmesi ve etkilerini gösterebilmesi için cildimi önce makyaj kalıntılarından ve çevresel kirleticilerden tamamen temizliyorum. Hemen sonrasındaysa FOREO Serum Serum Serum ürünümü uygulayarak microcurrent bakımıma geçiyorum.

BEAR ile cildi sıkılaştıran ve sarkmaları önleyen microcurrent (mikro akım) bakımı

Cilt bakımına başlamadan, yani ellerimle yüzüme temas etmeden önce ellerimi mutlaka sabun ve suyla iyice dezenfekte ediyorum. Ayrıca güneş kreminden serumlarıma, kullandığım tüm cilt bakım ürünlerinde mümkün olabildiğince hava almayan ve tüm ürünün elle temas etmesini engelleyen pompalı ambalajları tercih ediyorum.

BEAR’ı kullanmaya başlamadan önce birkaç pompa FOREO Serum Serum Serum ile cildimi güzelce nemlendiriyorum. FOREO Serum Serum Serum’da bulunan squalen yağı hem antioksidan özellikte olması hem de gözenekleri tıkamaması nedeniyle en sevdiğim içeriklerden biri. Serumun içindeki hyaluronik asitse cildimi nemlendirerek daha pürüzsüz, nemli ve canlı görünmesine yardım ediyor. Bu serum BEAR’ın metal kürelerinin cildimde daha iyi kaymasını ve bu yolla cildime zarar vermeden masaj yapabilmesini de sağlarken, iletkenliğiyle cihazdan iletilen akımın daha derine ulaşmasına da yardımcı olduğu için hem içeriği hem de BEAR ile uyumlu olması nedeniyle bu aşamada sadece Serum Serum Serum kullanıyorum.

Serumumu cildimin tamamına eşit olarak dağıttıktan sonra telefonumdaki FOREO for You uygulamasını açıyorum ve BEAR cihazıma bağlanarak bakımımı seçiyorum. Mikro akım seviyesini belirledikten ve T-Sonic titreşimleri de ayarladıktan sonra bakım için hazırım!

Uygulamadaki modelin yönlendirmeleri doğrultusunda, BEAR’ın metal kürelerini elmacık kemiklerimden şakaklarıma doğru, çene hattımda ve alın bölgemde yukarı-aşağı hareketlerle 3 dakika süresince hafifçe bastırarak gezdiriyorum. BEAR’ın gövdesi silikon malzemeden yapılmış olduğu için kavraması oldukça kolay ve uygulama sırasında asla elimden kaymıyor.

BEAR’ı kullanmaya başlamadan önce, cildime doğrudan temas eden metal kürelerden elektrik akımı iletmenin tehlikeli olabileceğiyle ilgili endişelerim vardı. Ancak BEAR, Anti-Shock System’e sahip bir cihaz, yani cildime uygun seviyede akımı ihtiyacıma göre ayarlayabiliyor. Bu nedenle uygulama sırasında herhangi bir acı ya da rahatsız edici bir hissiyat duymadan, güvenle yüzümün her yerinde dolaştırabiliyorum. Ayrıca akım yoğunluğu ve ve yüz kaslarınıza masaj yaparak kullandığınız ürünün daha iyi emilmesini sağlayan T-Sonic titreşimler uygulama sırasında manuel olarak ayarlanabildiği için, herhangi bir rahatsızlık hissetmeniz durumunda cihazın akım ya da titreşim seviyesini kendinize göre ayarlayabilirsiniz.

Bakım sona erdiğinde -asla su geçirmediği için- BEAR’ı sudan geçirip üzerindeki kalıntıları hızlıca temizliyorum ve kurumaya bırakıyorum.

BEAR’ı yaklaşık 1 aydır, haftanın 4-5 günü, sadece 3 dakika ayırarak düzenli olarak kullanıyorum ve özellikle çene bölgemdeki sarkmaların toparlandığını, elmacık kemiklerimin çok daha belirgin hale geldiğini, yüzümün genel hatlarında bir sıkılaşma olduğunu ve cildimin çok daha genç, canlı ve aydınlık göründüğünü söyleyebilirim. 

FOREO UFO 2 ile yüz bakım terapisi

Cildim güzelce sıkılaştıktan ve rahatladıktan sonra, ihtiyaçlarına uygun içeriklerle derinlemesine bakım yapan FOREO UFO 2 ile yüz bakım terapime başlıyorum. UFO 2, beraberinde kullanılan FOREO UFO Power Maskelerdeki aktif bileşenlerin ciltteki etkisini artırmak için 45 santigrat dereceye kadar anında hızlı ısıtma, şişkinliği azaltmak ve gözenekleri küçültmek için 5 santigrat dereceye kadar anında hızlı soğutma, ciltte farklı faydaları ve etkileri bulunan tam spektrumlu 8 farklı led ışık ve nazikçe masaj yaparak ürünlerin ciltteki emilimini arttıran T- Sonic titreşimler ile her bir bakım için özelleştirilmiş yüz bakım terapileri sunuyor.

Tam spektrumlu 8 led ışık cilde nasıl faydalar sağlıyor?

FOREO UFO 2’de bulunan, her bir cilt bakımı için farklı kombinasyonlarda kullanılan ve manuel olarak da ayarlanabilen farklı dalga boylarındaki led ışıklar ciltteki farklı sorunları hedef alarak bu sorunların giderilmesine yardımcı oluyor:

  • Kırmızı led ışık ciltteki hücrelerde kolajen üretimini artırarak ve cildinizin çok daha genç ve dolgun bir görünüm kazanmasına yardımcı oluyor.
  • Yeşil led ışık cildin farklı bölgelerindeki ton eşitsizliklerini düzenliyor ve özellikle mat olan bölgelerin çok daha canlı görünmesini sağlıyor.
  • Mavi led ışık kan akışını tetikleyerek hücrelere daha fazla besin ve oksijen iletilmesine, bu yolla hücrelerin canlılığını korumasına ve cildin çoa daha sağlıklı ve canlı görünmesine yardımcı oluyor.
  • Turuncu led ışık cildin yenilenmesini sağlayarak; içten gelen, sağlıklı bir ışıltı kazanmasına yardım ediyor.
  • Mor led ışık ciltteki ince kırışıklıkların ve kaz ayağı, mimik çizgileri, alında oluşan çizgiler gibi yaşlanma belirtilerinin önüne geçmeyi sağlarken aynı zamanda cilde aydınlık da veriyor.
  • Cam göbeği led ışık özellikle hassas ciltlerin çok sık karşılaştığı bir durum olan, çevresel faktörler nedeniyle strese giren cildi yatıştırmaya ve sakinleştirmeye yardımcı oluyor.
  • Beyaz led ışık cildi sıkılaştırarak şişkinliklerin giderilmesini sağlıyor.
  • Sarı led ışık cildi sakinleştirerek ve yatıştırarak kızarıklıkların azaltılmasına yardımcı oluyor.

FOREO UFO 2 yüz bakım terapisini nasıl uyguluyorum?

Uyguladığım bakım ve kullanacağım maske hangisi olursa olsun, önce FOREO for You uygulamasını açarak UFO 2 cihazıma bağlanıyorum ve menüdeki bakımlar kısmından o anda uygulamak istediğim bakımı ya da maskeyi seçiyorum. Cihazın arka kısmında bulunan şeffaf halkayı çıkardıktan sonra, ambalajından çıkardığım UFO power maskeleri cihazın arka kısmında kalan yuvarlağa yerleştiriyorum ve halkayı tekrar takarak maskeyi sabitliyorum. Sonrasında uygulama üstünden istediğim bakımı başlatıyorum ve cihazı cildimin her yerinde gezdirerek maskedeki tüm ürünleri cildime eşit şekilde dağıtıyorum. Uygulama sırasında ekrandaki modelin hareketlerini takip etmek, ayna kullanmadan bile ürünü cildimin her yerine eşit şekilde dağıtmamı sağlıyor.

FOREO UFO 2 ile birlikte hangi UFO Power Maskeleri kullanıyorum?

Karma bir cilde sahip olduğum için kullandığım bakım ürünlerinde hem cildimin kuru bölümlerini yeterince nemlendirecek, hem fazla sebumdan ve çevresel kirleticilerden arındıracak, hem yatıştıracak hem de yaşlanma belirtilerini geciktirecek içerikleri kullanmaya dikkat ediyorum. Bu hedeflere yönelik olarak formülize edilmiş, farklı özelliklerdeki ve içeriklerdeki maskeler olsa da; benim UFO 2’nin sunduğu terapilerle birlikte kullanmayı en sevdiğim ve cildimdeki faydalarını kısa sürede gözlemlediğim en favori üç FOREO maskem: Gündüzleri arındırıcı ve yatıştırıcı özellikleriyle Green Tea, cildimin çok kuruduğunu hissettiğim zamanlarda yoğun nemlendirici özelliğiyle Make My Day; geceleriyse yoğun besleyici ve hücre yenileyici özelliğiyle Call it a Night

Green Tea Maskesi

Oldukça hassas bir cildim olduğu için, çevresel kirleticiler ya da makyaj kalıntıları cildimde anında hassasiyet yaratabiliyor, kızarıklık ve kaşıntıların oluşmasına neden olabiliyor. Cildimin ihtiyacına göre haftada bir ya da iki kez kez uyguladığım Green Tea maske terapisi cildimi hem yatıştırdığı hem de temizlediği için en sevdiğim FOREO bakımlarından biri. Antioksidanlar bakımından zengin yeşil çay içeriği ve özellikle Çin ve Kore’de geleneksel tıp uygulamalarında kullanılan bir bileşen olan ulmus davidiana kök özü ile cildimi derinlemesine temizlerken; uygulama sonrasında cildim oldukça nemlenmiş ve aydınlık da görünüyor. 

Green Tea maskesi uygulaması sırasında cihazda sadece bu bakıma özel olarak aktive edilen terapiler şöyle: Maskede bulunan bakım ürünlerinin emilimini artıran ve kan dolaşımını hızlandıran termo terapi (ısıtma terapisi); gözenek görünümünü azaltarak cildi canlandıran kriyoterapi (soğutma terapisi); cildin rahatlamasını, mat görüntüyü canlandırmayı ve ciltteki ton eşitsizliklerini düzenlemeye yardımcı yeşil led ışık; kan dolaşımını hızlandırarak lekelerin görünümünü azaltmaya yardımcı mavi led ışık ve ürünlerin emilimini artıran T-Sonic titreşimler.

Make My Day Maskesi

Cildim, özellikle mevsim geçişlerinde ve yazın çok sıcak, kışınsa çok soğuk günlerinde çok hızlı kuruyabiliyor. Her zaman olmasa da, özellikle cildimin neme ihtiyacı olduğunu hissettiğim zamanlarda Make My Day bakımı inanılmaz hızlı ve yoğun bir nemlendirme sağlıyor. Bu bakımın temel bileşeni, nemlendirme ve nem tutma özelliği ile en sevdiğim içeriklerden biri olan hyaluronik asit. Ayrıca içeriğinde bulunan kırmızı alg de antioksidan içeriğiyle cildimin çok daha sağlıklı görünmesine, nemlenirken çevresel kirleticilere karşı koruyucu bir kalkan oluşmasına yardımcı oluyor.

Make My Day bakımı içeriklerinin yanı sıra, UFO 2′nin sunduğu terapilerle de cildimin çok daha nemli, genç ve canlı görünmesini sağlıyor. Make My Day bakımı sırasında aktive olan termoterapi (ısıtma terapisi) Make My Day’deki harika içeriklerin cildim tarafından emilmesine ve etiklerinin artırılmasına, yeşil led ışık cildimin daha ışıltılı olmasına ve renk eşitsizliklerinin giderilmesine, kırmızı led ışık kolajen üretiminin desteklenmesine ve cildimin çok daha dolgun görünmesine, T-Sonic titreşimlerse hem ürünlerin daha iyi emilmesine hem de led ışıkların cilde iyice nüfuz etmesine yardımcı oluyor.

Call it a Night Maskesi

Haftada 2-3 kez, gece yatmadan önce uyguladığım Call it a Night’ın etkilerini özellikle uyguladığım gecelerin sabahında çok daha aydınlık, ışıltılı ve pürüzsüz bir ciltle uyanarak gördüğümü söyleyebilirim. İçeriğinde anti-aging özellikli ginseng bulunduğu için ince çizgilerimin görünümünü gözle görülür şekilde azaltan ve cildimdeki serbest radikal hasarını gideren bu harika bakım, aynı zamanda zeytinyağı da içerdiği için cildimin esnekliğini artırıyor ve adeta bebek cildi gibi yumuşacık, pürüzsüz ve kusursuz sabahlara uyanmamı sağlıyor.

90 saniyelik Call it a Night bakımı sırasında UFO 2 tarafından aktive edilen kırmızı led ışık, farklı seviyelerdeki T-Sonic titreşimler ve termo terapiyle bir araya gelerek ürünlerin cildim tarafından daha iyi emilmesine ve içeriklerinin etkilerini daha iyi gösterebilmesine yardımcı oluyor. Sonuç: Çok daha esnek, pürüzsüz ve yumuşacık bir cilt, aydınlık ve ışıl ışıl parlayan bir yüzle uyandığım sabahlar!

UFO 2 bu şekilde her bakım ve maske için özel olarak geliştirilmiş, farklı terapi kombinasyonlarıyla cilt bakımınızdan en iyi performansı almanızı sağlıyor. Ancak maskelerde oldukça fazla miktarda ürün bulunduğu için, dilerseniz bakımınız ya da maske uygulamanız bittikten sonra, uygulamadan istediğiniz renkteki led ışığı, T-Sonic titreşim seviyesini ve sıcak-soğuk terapi seçeneklerini manuel olarak da ayarlayarak maskede kalan ürünlerle terapinizi biraz daha uzatabilirsiniz. Ancak 45 santigrat dereceye kadar yükselebilen cihaz yüzeyi direkt olarak ciltle temas ettiğinde hassasiyet yaratabileceği için; cihaz yüzeyiyle cildiniz arasında UFO Power Maskeler olmadan kesinlikle uygulamamanız gerekiyor. Cildinizde yaratabileceği hassasiyetin yanı sıra, ısıtma farklı cilt bakım ürünlerini farklı şekillerde etkileyebileceği ve formülündeki içeriklerin yapısını değiştirebileceği için farklı bakım ürünleriyle kullanırken mutlaka yapısını incelemeniz öneriliyor. 

FOREO BEAR ve UFO 2‘yi cilt bakım rutinime dahil ettiğimden beri hem cihazlarla birlikte hem de ayrı olarak kullandığım tüm ürünlerin cildimdeki etkilerinin gözle görünür hale geldiğini söyleyebilirim. Yaşlanma belirtilerine ve cilt sorunlarına henüz ortaya çıkmadan müdahale edildiğinde, ilerleyen yaşlarda ancak estetik müdahalelerle düzeltilebilecek kusurların oluşması da önemli ölçüde engellenebileceği için cilt bakımı konusunda yapılacak erken yatırımların ilerleyen yaşlarda ‘yaşlanmadan yaş almanın’ formülü olduğunu düşünüyorum.

Tıpkı ‘nasıl olsa sağlıklıyım’ diyerek yediklerimize ve içtiklerimize dikkat etmediğimizde, hareketsiz kaldığımızda ya da zararlı alışkanlıklar sürdürdüğümüzde ilerleyen yaşlarda hastalık riskini artırdığımız gibi; ‘nasıl olsa cildimde bir sorun yok’ diyerek cilt bakımını da ilerleyen yaşlara ertelediğimizde yaşlanma belirtilerinin çok daha erken ortaya çıkmasına sebep olabiliyoruz. Bu nedenle doğal yollarla cildinizi toparlamak, cilt bakım merkezinde yaptırdığınız bakımları ev rahatlığında ve konforunda, çok daha kısa sürede gerçekleştirmek ve en önemlisi, yaşınız ne kadar ilerlese de çok daha sağlıklı, ışıltılı ve canlı bir cilde sahip olmak için bu iki muhteşem cihaza mutlaka bir şans vermenizi öneriyorum.

FOREO BEAR ile hemen tanışmak ve satın almak için tıklayın.

FOREO UFO 2 ile hemen tanışmak ve satın almak için tıklayın.

Bu yazı FOREO’nun katkılarıyla hazırlanmıştır.

Merve Dökmeci: Lisans ve yüksek lisans eğitimlerimi Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladım. Boğaziçi Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalıştığım 4 yıl boyunca uzmanlık deneyimimi üniversitenin rehberlik ve psikolojik danışmanlık biriminde (BÜREM), bireysel danışmanlık ve grup çalışmaları ile edindim. Bu süreç zarfında sempozyum ve kongrelerin organizasyonunda, ve çeşitli bilimsel araştırma projelerinde yer aldım. Mindfulness Temelli Bilişsel Davranışçı Terapi ekolüne olan ilgim ve araştırmalarım sonucunda, öz şefkatin kişilerarası kabul-red ve duygusal tepkisellik arasındaki ilişkiye olan etkilerini incelediğim tezimle birlikte, yüksek lisans eğitimimi yüksek onur derecesiyle tamamladım. ODTÜ Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Doktora Programı’nda doktor adayı olarak bilimsel çalışmalarımı ve uzmanlık eğitimimi sürdürüyorum. Doktora eğitimimle birlikte Bilgi Üniversitesi’nde başlayan akademisyenlik yolculuğuma ise, MEF Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak devam ediyorum. Akademideki çalışmalarımın yanı sıra, kurucusu olduğum Uniqus Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık merkezinde, beden farkındalığı ile travma çözümlemesi ve stres yönetimi üzerine psiko-biyolojik bir yaklaşım olan Somatik Deneyimleme’yi mindfulness pratiğime entegre ederek; bireylere psikolojik danışmanlık, kurumlara ise seminer ve eğitim destekleri veriyorum. Büyük bir heyecanla çalıştığım ruh sağlığı alanındaki bilgi birikimimi paylaşma merakımın ve yazmaya olan tutkumun beni 2013 yılında buluşturduğu Uplifers’ta, editör olarak ilgi duyduğum konularda araştırmaya, öğrenmeye ve paylaşmaya devam ediyorum.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale