X

Çıkma teklifi geri gelsin mi?

Kadın-erkek ilişkileri ve cinselliğe bakış açıları, Z kuşağı (1997-2012) ile Y kuşağı (1981-1996) arasında belirgin farklar gösteriyor. Bu iki nesil, toplumsal değişimler, teknolojiyle büyüme biçimleri ve kültürel normların evrimi gibi faktörlerle şekillendiğinden ilişkiler konusundaki yaklaşımları da önemli ölçüde farklılaşıyor elbet. Peki ya çıkma teklifi ne olacak? Tozlu sandıklara mı kaldıracağız artık bu sınırları belli ve tatlı arkadaşı?

Y kuşağı (Millennials) ve geleneksel bağlanma arayışı

Y kuşağı, sosyal medyanın doğuşuna tanıklık etmiş, fakat çocukluk ve gençlik dönemlerinde internetin bugünkü kadar yoğun olmadığı bir dünyada yetişmiştir. Bu yüzden, ilişkiler konusunda daha geleneksel bir yaklaşımı benimsedikleri söylenebilir. Cinsellik ve ilişkilerde, uzun vadeli bağlılıklar ve ciddi partnerlikler ön plana çıkıyor. Y kuşağının büyük bir kısmı evlilik ve birlikte yaşam gibi geleneksel ilişki normlarına halen bağlı kalıyor. Bu neslin özellikle ilk dönemlerinde, “önce kariyer, sonra evlilik” yaklaşımı öne çıkarken ilişkilerde romantik bağların, bağlılığın ve uyumun önemi vurgulanıyor. Örneğin, Y kuşağı mensupları genellikle “arkadaş kalma” ya da “çıkıp sonra arkadaş olarak devam etme” konusunda daha rahat değildir. Onlar için ilişkinin bitmesi, duygusal bir mesafenin de korunması anlamına gelir. Bu, cinselliğin de daha çok duygusal bağla anlam kazandığı bir durumu temsil eder.

Çıkma teklifi, Y kuşağının ilişkilerde geleneksel bağlanma arayışının önemli bir sembolü. Y kuşağı için “çıkma” ya da “çıkma teklifi” ilişkilere bir adım atmanın ve ciddi bir bağ kurmanın başlangıcını temsil ediyor. Yoksa temsil ederdi mi demeliyim 🙂 Bu teklif, bir ilişkinin sosyal statüsünü netleştirmek, partnerlerin birbirine olan ilgisini resmiyete dökmek ve çevreye “biz bir çiftiz” mesajı vermek amacıyla yapılırdı. Özellikle Y kuşağı döneminde, birinin “çıkma teklifi” yapması, flört sürecinin daha anlamlı hale geldiği ve ilişkinin yeni bir seviyeye taşındığının göstergesiydi. Benim de mensubu olduğum Y kuşağının gençlik ve çocukluk dönemlerinde çıkma teklifleri daha çok yüz yüze ve romantik jestlerle yapılırdı. Çiçeklerle, mektuplarla ya da doğrudan sözlü ifadelerle yapılan bu teklifler, ciddi bir adım olarak görülürdü. Bugün hala Y kuşağı bu tür sembollere değer verirken Z kuşağı için bu daha esnek ve dijital bir bağlanma şekline evrilmiş durumda. Esnek mi esnek 🙂

Çıkma teklifi sayesinde ilişkilerde netlik ve bağlılık arayışının önemi artarken Y kuşağı genellikle partnerlerinin hayatındaki “özel kişi” olma isteğini güçlü bir şekilde hisseder. Bu teklifin ardından çiftler genellikle ilişkilerini sosyal çevrelerinde daha görünür hale getirir, bu da ilişkiye toplumsal bir onay kazandırır. Ancak Z kuşağında bu sembolik jestler, yerini daha anlık ve dijital temaslara bırakmıştır. Flört uygulamaları, sosyal medya üzerinden tanışmalar ve yüz yüze gelmeden ilişkilerin başlaması gibi unsurlar, çıkma teklifinin eskisi kadar yaygın bir gelenek olmaktan çıkmasına yol açmıştır. Z kuşağı ilişkilerde net bir tekliften ziyade, daha doğal ve akışkan bir süreci tercih ederken, Y kuşağı hala “ilişkiye başlama” anını net bir şekilde işaretleyen bu teklifin değerini korur.

Z kuşağı: Bağlılık yerine esneklik ve deneyim

Z kuşağı ise ilişkilerde daha esnek ve deneyime dayalı bir yaklaşım sergiliyor demiştik. Bu nesil, cinselliğe ve ilişkilere daha açık, daha az etiketlenmiş ve daha bireysel bakıyor. Tinder, Bumble gibi flört uygulamalarının hayatlarının büyük bir parçası olması, ilişkileri ve cinselliği daha akışkan ve geçici kılabiliyor. “Bağlanmaktan korkma” veya “serbest ilişki” gibi kavramlar Z kuşağı için daha tanıdık hale gelmiş durumda.

Z kuşağı, cinsellik konusunda daha açık görüşlü ve tabulara karşı daha mesafeli. LGBTQ+ topluluğuna duyarlılık, cinsiyet rolleri ve cinselliğin akışkanlığı konusundaki farkındalıkları yüksek. Örneğin, Z kuşağı cinselliği, daha özgür bir şekilde ifade edebileceği bir alan olarak görüyor.  Bu durum, ilişkilerde daha çok bireysel özgürlüğün, kişisel sınırların ve karşılıklı rızanın önemsenmesini de beraberinde getiriyor.

Sosyal medya ve flört kültürü

Z kuşağı, sosyal medyanın merkezinde büyüdüğünden, ilişkilerinde görünürlüğe ve hızlı geri dönüşlere daha çok önem veriyor. Instagram’da çift olarak paylaşılan bir fotoğraf, ilişkiye dair “statü güncellemesi” niteliği taşırken, DM’den mesajlaşmalar ve flörtleşmeler Z kuşağı için oldukça doğal bir iletişim biçimi. Bir ilişki başlatmak için yüz yüze tanışmaya gerek duymayan bu nesil, romantizmi çevrimiçi platformlarda deneyimlemekten çekinmiyor. Bu durum, cinselliği de daha fazla dijital platformlara taşıyan bir anlayışa yol açıyor. Örneğin, sexting (cinsel içerikli mesajlaşma) veya sadece çevrimiçi flörtleşme, Z kuşağı için cinselliğin bir parçası haline gelmiş durumda. Y kuşağında bu tür dijital etkileşimler daha sınırlandırılmış ve mahrem alanlara yönelmişken, Z kuşağı için dijital flört kültürü, cinselliğin ifadesinin doğal bir uzantısı.

Z kuşağı, Y kuşağına göre ilişkilerde çok daha özgürlükçü bir tavra sahip. Cinsiyet rollerine meydan okuyan, etik olarak açık ilişkileri deneyimlemeye açık ve bireysel sınırları ön planda tutan bir ilişki anlayışları var. Kendi sınırlarını belirleme ve bu sınırların karşı taraf tarafından kabul edilmesini isteme, Z kuşağında çok yaygın. Y kuşağı ise bu konularda daha az deneyime sahip olduğundan özgürlük ve bağlılık arasındaki dengeyi kurarken zorlanabiliyor demek isterdim ama artık bizim nesilde de bu deneyim bir hayli yüksek. Bu nedenle de sınırları belirsizlik ilişkiler ve biz neyiz sorusunun eziklik olarak nitelendirildiği ilişki dinamikleri içinde sıkışmış durumdayız.

Sizlerde durum ne? Çıkma teklifi geri gelsin mi?

İlginizi çekebilir: Herkes için varsın ama kendin için yoksun

Aslı Yirsutimur: Merhaba ben Aslı! 1988’de İstanbul’da doğdum. Lisans hayatımı Ankara ve Almanya’da tamamladım. Ankara Üniversitesi Sosyal Antropoloji ve İletişim çift anadal mezunuyum. Almanya’da Avrupa Etnolojisi okudum. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdim. Gazetecilik alanında yüksek lisans derslerimi tamamladım. Şu anda Marmara Üniversitesi Kişilerarası İletişim Bölümü’nde yüksek lisans tezimi yazıyor ve eril dişil arketipler üstüne araştırmalar yapıyorum. Üniversitede aldığım kuramsal alt yapı ve iletişim tekniklerini çeşitli sitelerde yazarak pekiştirmeye ve fikirlerimi herkesle paylaşmaya başladım. Bir yandan içerik üretirken bir yandan da öğretmenlik yaptım. Öğrencilerime daha faydalı nasıl olabilirim ve kariyerimde nasıl fark yaratabilirim diye düşünürken yolum koçluk ve psikoloji eğitimleri ile kesişti. 2011’den beri psikoloji eğitimleri ve iletişim bilgimi referans alarak yol arkadaşlığı yaptığım koçluk sistemimle yetişkinlerin ve öğrencilerin hayatına dokunurken kurumsal alanda da danışmanlık veriyorum. Kurumsal/bireysel eğitimler ve düzenlediğim atölyelerle de evrendeki iyi yaşam çemberinde yeni nesil rehber olma görevime devam etmekteyim. Çeşitli site, e-dergilerde ve kendi sosyal medya hesabımda içerik üretip yazmaya devam ediyorum. Aynı zamanda freelance editörlük yapıyorum. Tanıştığımıza çok memnun oldum!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale