X

Çevre bilinci kazanmanın en keyifli yolu: Mutlaka okumanız gereken 24 ekoloji ve çevre kitabı

Gezegenimiz büyük bir değişim içinde. Ekolojik dengenin terazisi her geçen gün biraz daha eğiliyor. Havamız solunulamaz, suyumuz içilemez, topraklarımız ekilemez hale geliyor. Temiz suya ve gıdaya ulaşmak güçleşiyor, astım gibi solunum bozukluklarından kanser gibi ciddi ve ölümcül hastalıklara kadar geniş bir yelpazede sağlık sorunlarının görülme yüzdesi artıyor.

Ekolojik dengenin bozulması ve kirlilik sadece bizi değil, gezegenimizi de hasta ediyor. Dünyamız öksürüyor, ateşi çıkıyor, “yardım etmezseniz öleceğim” diye adeta bize yalvarıyor. Onun bu hale gelmesinde payımız çok büyük, dolayısıyla bize yaşamak için gereken her imkanı veren ve karşılığında bizden sadece kendisine saygı göstermemizi isteyen gezegenimizi kurtarmak için harekete geçmek de bize düşüyor.

Çevre için bir adım atmak istiyor ama nereden başlayacağınızı, ne yapmanız gerektiğini bilmiyor olabilirsiniz. Yaşadığınız yerde tertemiz, yemyeşil bir ekosistem olduğundan çevre kirliliğinden etkilenmiyor ve dünyanın geri kalanında durumun ne kadar kötüye gittiğini bilmediğiniz için abartıldığını düşünüyor da olabilirsiniz. Tüm bu konularda bilgi alabileceğiniz muhteşem bir kaynak var: Kitaplar! Çevre kirliliğinin ne boyutlara ulaştığını, ne kadar tehlikeli bir hal aldığını, doğa ile barışık şekilde yaşamanın nasıl mümkün olduğunu anlatan çok sayıda harika kitap var. Siz kütüphaneye veya kitapçıya gidip saatlerce kitap aramayın diye, sizler için en iyi kitapları derledim. İşte, ekoloji ve çevre konularında yazılmış kitaplara örnekler:

Zehirsiz Ev

Mercan Yurdakuler temizlik konusunda annelikle başlayan farkındalıkla edindiği birikimi bu kitapta bir araya getiriyor. Malzemeler, tarifler, pratik uygulamalar ve bu yolda başvurabileceğiniz adresler bir arada. Zehirsiz Ev yıllar içinde biriken bilgilerin, büyükannelerimizden kalma saf tariflerin günümüzdeki karşılığı. Yazar öğrendiklerini bu alanda kulak verilebilecek herkesin adresini göstererek, dahası “Beraber büyüyebiliriz,” diyerek anlatıyor. Mercan Yurdakuler asırlık bir çınarın kırılmış dalını aynı ağacın hemen dibine, büyüdüğü o verimli toprağa tekrar dikiyor. Onun orada tekrar filizleneceğine, ait olduğu ağacın köküyle buluşacağına olan inancı tam. Diktikten sonra ilk cansuyunu verdiği o dalı koruyup kollamaya var mısınız?

“Elinizdeki kitap, içeriğinden emin olduğumuz, doğanın sağlığına ve kendi sağlığımıza zararlı olmadığını bildiğimiz, yüzlerce yıldır insanoğlu tarafından kullanılagelen reçeteleri içeriyor. Bununla kalmıyor, hazır ürünlerin içerik listelerindeki zararlı maddeler hakkında bilgi veriyor. Hem bilgi hazinemizi genişletiyor hem de umut dolu çözümler sunuyor. Bu yolla gündelik yaşamımıza çok küçük gibi görünen ama çok anlamlı bir dokunuş yapmamız için yol gösteriyor.”
Güneşin Aydemir.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Atık Küre

Atık Küre insan türünün Yerküre ve barındırdığı yaşamsal sistemler üzerinde yarattığı etkinin geniş bir tarihini sunuyor. Kitabın çevre meselelerinin tarihi konusunda yazılmış pek çok kitaptan farkı, yazarın kontrolsüz nüfus artışı ve atık üretimi gibi temel iki sorunu sistem teorisi bağlamında ve karşılıklı etkileşimlerini merkeze koyarak ele almasıdır.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Açık Yeşil – Teorisi ve Pratiği ile Bir Ekoloji Rehberi

On yılı aşkın süredir Açık Radyo’da devam eden, Türkiye ve dünya çapında ekoloji mücadelesinin seyrini kayıt altına alan Açık Yeşil’den bir ekoloji rehberi. Üstelik teorisi ve pratiği ile.

Açık Yeşil’in bu birinci kitabı, her gün 150 ila 200 canlı türünün yok olduğu, iklim krizinin tüm dünyanın gündemine oturduğu İnsan Çağı’nda (Antroposen) çevre ve iklim hareketlerinin teorik temellerini ortaya koymanın yanı sıra, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından alan kayıtları ve mülakatlara yer verilen bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor.

Yeşil düşüncenin köklü tarihinden düşünürler ve aktivistler hakkında özel dosyaların da yer aldığı bu rehber kitap, çevre muharibi ve grevci Greta Thunberg’in, “Evimiz yanıyor!” diyerek işaret ettiği iklim krizinden hep birlikte nasıl çıkabileceğimize ilişkin yeni bakış açılarına kaynaklık ederken, kainattaki yegâne evimize karşı sorumluluklarımızı da yeniden gözden geçirmeye davet ediyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

İklim Değişikliği Konusunda Neden Anlaşamıyoruz?

Mike Hulme iklim değişikliğinin ayrıntılı incelemesini yaptıktan sonra, konunun ekonomik, psikolojik ve sosyolojik boyutlarını ele alarak, bu olgunun atmosfer, özellikle de karbondioksit gazının metalaştırılması için meşrulaştırma aracı olarak kullanıldığının altını çiziyor. Atmosferin, küresel ısınma gerekçesiyle özel mülke çevrilerek, metaya fiyat biçen ve onu denetleyen piyasaya tahsis edildiğini ya da satıldığını vurguluyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Yeşil Paradoks

İklim değişiyor, dünya ısınıyor, artan enerji ihtiyacı daha fazla karbon salınımına neden oluyor. Bu gidişatı yavaşlatmak için dizel motor kullanımını, binaların yalıtımının güçlendirilmesini, güneş ve rüzgar gibi yeşil enerjilerden daha çok faydalanılmasını teşvik eden politikalar üretiliyor. Ancak Sinn’e göre, küresel ısınmayı azaltmaya yönelik mevcut politikalar etkisiz. Biyoyakıt kullanımının teşvik edilmesi gibi bazı politikalarsa düpedüz zararlı.

“Yeşil Paradoks” işte bu noktada ortaya çıkıyor: Sinn’e göre fosil kaynaklı enerji tüketiminin azaltılacağı beklentisi, aslında iklim değişikliğini hızlandırıyor. Sinn, bu paradoksa kışkırtıcı bir çözüm öneriyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Carlo Petrini – Terra Madre

Terra Madre “arabanın arka tekeri” olarak nitelendirilen mütevazı ve marjinal bir kesimin kendi önemini anlayıp birlik olma hayalinin sayfalara dökülmüş halidir. Bu insanların önemi hep göz ardı edildi. Bu insanlar zamanın gerisinde kalan, dünyanın geri kalmış bir parçası, hatta “az gelişmiş” olarak görüldü. Küçük çiftçiler ve sürdürülebilir gıda üreticileri neredeyse serseri olarak kabul edildi. Ama bu olumsuz yargı, temelinde ciddi bir hatayı barındırır, üstelik dünya ekonomik ve politik sistemi için ölümcül bir hata olma riskini taşır.

Onlar ömürlerini mücadele içinde geçiren, hiç boş vakti olmayan insanlar. Bulundukları yerden uzaklaşamazlar, hak ettiklerini her zaman kazanamazlar, didinirler, çabalarlar ve doğayla konuşurlar, onu üretken kılarlar, kendi toplumları ve diğerleri için gıda üretirler.

Bu insanlarla farklı ve değerli bir biçimde yeniden ilişki kuran gıda toplulukları kırsal ve kentsel ilişkinin yeniden tanımlanması için iyi birer laboratuvardır. Belki de böylece tekrar “satmak” için değil, “yemek” için gıda üretimine başlanabilir. Hatta yeniden gerçek gıda nicelikten, verimlilikten, homojenlikten, taşınabilir olmaktan daha önemli hale gelebilir.

Gıda toplulukları yerel ağlardan oluşan bir sistem oluşturmanın ilk adımıdır. Gıdanın yeniden “lezzetli, temiz ve adil” olduğu insani ve sürdürülebilir bir sistem. Ancak bu yolla hayatlarımıza yeniden “egemen” olabiliriz. Gıda, hayatlarımızı geri almanın anahtarıdır. Bütün dünyaya yayılan bu hareketin “çocukça” olduğunu düşünenler Slow Food’a bakıp dillerini ısırsınlar. Bu uzun bir yol ancak yavaşlık değeri bize bir kerede elde edemeyeceğimizi, daha önemli olan şeyin niyetler, açılmaya olan uyum, hafıza ve bakım olduğunu anlatır.

Carlo Petrini’nin çağrısına milyonlar el veriyor. Bir el de sen uzat.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Ekolojik Yaşam Rehberi

Yıldan yıla birikerek artan çevre sorunları, gezegenimizde telafisi çok zor hasarlar oluşturuyor. Bu çevre sorunlarına sebep olan faktörleri azaltmak ancak evimizden başlayarak mümkün. Ekolojik yaşam rehberi evden başlayan yaşam alışkanlıklarımızı ele alıyor ve yeniden yapılandırıyor. Bedenimize, çocuklarımıza ve evcil hayvanlarımıza gözle görünmeyen ancak uzun süreçlerde zararları ortaya çıkan tüketim alışkanlıklarımızın yerine, sağlıklı bir yaşamın rotasını çiziyor.

Selen Özarslan Aktar, daha Fransa’da lise eğitimini alırken ekolojik sorunlara ilgi duymaya başladı. ABD’de sürüdürdüğü üniversite eğitimi sırasında öğrendiklerini hayata geçirmeye başladı. Fransızca ve İngilizce yüzlerce makale ve kitabı tarayarak en doğru bilgiye ulaşmayı hedefledi. Okuduğu – öğrendiği her ayrıntıyı, her bilgi kırıntısını, önce kendisi denedi. Bir kereliğine değil, yazdığı her cümleyi önce kendi alışkanlığı haline getirinceye kadar denedi.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Bir Ekolojistin Not Defteri

Ege, Türkiye’nin doğa tahribatında en çok acı çeken, mücadeleye ilk başlayan ve başı çeken bölgesi. İzmir, bu mücadeleyi veren insanları buluşturan, onlara ilham veren şehir.

Yazarımız Ahmet Soysal, İzmir’den, Ege’den yükselen etkili bir haykırış. İnsan merkezli bakış açısıyla, zaten insanların meydana getirdiği problemleri çözmek mümkün değil. Bakış açımızı değiştirmek, dayanışmak için daha incelikli düşünmeli, durup kuşbakışı bakmayı yeniden denemeli ve omuz omuza vermeliyiz. Ahmet Soysal yazıları ve etki alanıyla bunu mümkün kılan, çok değerli bir kalem.

Bugün Ege’nin sesine Karadeniz, Akdeniz ve tüm Anadolu kulak kesilmeli. Çünkü artan termik santraller, siyanürlü madenler, hesler, resler, planlanan nükleer santraller ve daha niceleri ile iklimi tetikleyen, tarımı toprağı bitiren, hiç durmadan itişen bir güruhla karşı karşıyayız.

Köyde, kırda, kentte öğrencilerden emeklilere kadar gittikçe büyüyen bir toplumsal muhalefet direniyor ve önünde sonunda kazanmak zorunda. Çünkü gideceğimiz ne başka bir gezegen var ne de başka bir memleket var. Soluduğumuz hava, ekip biçtiğimiz tarlalar, içtiğim sular kirletilirken, köşemizde oturup seyretmeyeceğiz. Yazarak, çizerek dayanışma içinde sözümüzü söyleyip, haklılığımızı takip edeceğiz.

İyi ki Ahmet Sosyal gibi onurlu insanlar var. İyi ki İzmirliler var, umut saçan Egeliler var.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Sıfır Atık Ev

“Sıfır Atık Ev” bir kavram ve yöntemler bütünü olarak ilk kez Bea Johnson’ın yazdığı bu kitapla ortaya çıktı ve kısa sürede milyonlarca insanın uyguladığı bir akıma dönüştü. 26 dile çevrilen eserinde Johnson, hem kendi hayatımızda hem dünyada olumlu bir değişim yapabilme gücümüz olduğunu söylüyor.

SIFIR ATIK EV bizi şimdiye kadar öğrendiğimiz doğa dostu alternatiflerin ötesine taşıyor. Her yerde bulabileceğimiz atıksız ve sürdürülebilir kaynakları kullanarak nasıl daha sağlıklı ve zenginleşmiş bir yaşama ulaşabileceğimizi gösteriyor.

Şehirdekiler İçin Sürdürülebilir Yaşam Rehberi

Dünya günümüzde öyle bir hale geldi ki, nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor ya da yaşamak için mücadele veriyor. İnsanlar, mevcut ekonomik modeller yüzünden sürekli artan bir tüketim anlayışının şekillendirdiği hayatlar yaşamaya zorlanıyor. Her yaştan, her çeşit meslek ve dünya görüşünden milyarlarca insan, birbirine benzeyen şehirlerde, benzer temel ihtiyaçlara erişmeye çabalayarak hayatlarını geçiriyor.

Şehir yaşamı kimimiz için bir tercih, bazılarımız içinse zorunluluk. Ama kesin olan bir şey var ki, toplumun her kesiminden insanın daha iyi bir hayat sürebilmesi, doğal kaynakları çok daha az tüketen, sürdürülebilir, eşitlikçi ve iş birliğine dayanan bir kültüre yönelmemize bağlı. Bunun için toplumun her kesiminden insanın sorumluluk alması gerekiyor. En büyük ve en önemli değişimlerinse halk tabanında gerçekleştirilmesi şart. Ufukta beliren krizlerden bu insanlar sorumlu olmasa da, gerekli değişimlerin boyutu ve derinliği onlara bağlı.

Elinizdeki kitap işte bu noktalara dikkat çekerken, yaşamsal gereksinimlere erişim ve bunların kontrolünü mümkün kılan yetenek, teknoloji ve taktikler hakkında bilgiler veriyor. Gıda, Su, Enerji, Atık Yönetimi ve Toprağın İyileştirilmesi ana başlıkları altında ilerlerken her satırında şunu vurguluyor: Yaşadığımız yere sahip çıkmak ve nerede olursak olalım hayatı dönüştürmek bizim elimizde.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Ekoloji Cep Rehberi

Hepimizin sıklıkla duyup kullanmaya başladığı bazı kelimeler var; “organik ürün” diyoruz ya da “sürdürürülebilir yaşam”, ama ekolojinin temelini oluşturan bu kavramların ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyoruz. Elinizdeki kitap işte bu amaçla yazılmış bir rehberdir.

EKOLOJİ’de ekosistemden biyoteknolojiye, çevresel adaletten virüslere, ekolojik düşünme biçimiyle ilgili kapsamlı bir sözcük dağarcığı bulacaksınız. Yaşamın “düzenli mekanik ilişkilerden oluşan bir nesneler grubundan ziyade, birbiriyle bağıntılı enerjilerden oluşan belirsiz bir ağ” olduğunu söyleyen yazar Ernest Callenbach, kitabını da benzer bir yaklaşımla okumamızı öneriyor: “EKOLOJİ şöyle bir göz atabileceğiniz, bir kenara veya cebinize koyup daha sonra tekrar başlayabileceğiniz şekilde düzenlenmiştir. Baştan sona doğru okumanıza gerek yoktur; bölümlerin arasında istediğiniz sırayla gezinebilirsiniz. Bu kitap terimler halinde tanımladığı ekolojik dünyaya benzer şekilde ama sözcükler ve fikirlerle oluşturulmuş bir ağdır. Siz de istediğiniz bir noktadan bu ağa dahil olabilirsiniz.” Yaşamın nasıl işlediğini anlamak ve bu sistem içinde sorumlu bir şekilde var olabilmenin yollarını bulmak için…

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Bizim Dünyamız

Dünyaca tanınan ve sayılan Zen üstadı, Nobel Barış Ödülü adayı Thich Nhath Hanh, bu kitabında hepimizi derin bir dinlemeye davet ediyor. Hiç bir şeyin kendi başına, geri kalan her şeyden apayrı bir şekilde var olmadığını, diğer her şeyle bağlı ve bağımlı olduğunu anlatıyor. Nasıl bir çiçeğin varlığı, ona enerjisini veren güneşten, onu besleyen topraktan, çoğalması için döllenmesini sağlayan canlılardan, suyunu veren yağmurdan ayrı olamazsa, biz insanoğlunun da diğer her şeyden ayrı bir varlığı yoktur diyor: “Biz sadece insan atalarımızdan değil, hayvan ve bitki atalarımızdan hatta dünyanın kendisinden türedik, onu oluşturan elementler bizimkilerle aynıdır.

Hanh, bizi yaşayan her şeyle daha şefkatli ve dürüst ilişkiler kurabileceğimiz bir yolculuğa davet ediyor. Kendimizle, başkalarıyla ve doğayla çatışmayı bırakmak için sevecenliğin, nezaketin, peşin hükümlerin ötesine geçmenin ve özen göstermenin bilgisini aktarıyor. “Gezegenimizi korumak ve ona iyi bakmak için her birimizin yapabileceği bir şey var. Çocuklarımız ve torunlarımızın geleceğini mümkün kılacak bir yaşam sürmeliyiz. Yaşamımız, verdiğimiz söz, aktarmak istediğimiz mesaj olmalı.

İnadına Canlı

Bütün halklar ama en çok kadınlar, dünyanın her yerinde bağımsızlıklarının temelini yerle bir eden ve doğayı bir yaşam kaynağı yerine meta olarak gören politikalara karşı direnmektedir. Vandana Shiva’ya göre bu bir tesadüf değil.

Shiva bu kitabında, kadınların ve doğanın özünü değersizleştirip sömüren düşünce yapılarını apaçık ederken, dişil bir dünya bilgisinin eksikliğini hisseden herkese ellerinden düşüremeyecekleri bir kaynak sunuyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Ekofeminizm

Son yıllarda kadınlar, çocuklar ve genel olarak insanlığın yanı sıra, gezegendeki bitki ve hayvan çeşitliliğinin korunması, hayatta kalması ile ilgili hayati önemdeki konularla gittikçe daha fazla karşılaşır olduk. Dünya üzerindeki yaşamı tehdit eden yıkıcı eğilimlerin altında yatan sebepleri incelerden her ikimiz de, birbirimizden bağımsız olarak aynı şeyin bilincine vardık. Bunun adı ‘kapitalist, ataerkil, küresel dünya sistemi’dir.

Bu yeni dünya, bir Büyük Patlama ya da Devrim ile yaratılamayacak. Bu değişim, halen eski dünyada yaşayan insanların bu ‘yeni dünya’nın tohumlarını ekmeye başlamalarıyla gerçekleşecek. Bu tohumların çimlenmesi ve meyve vermesi zaman alacak; ama pek çok insan bu tohumları ekmeye başladı bile.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Petrol Değil Toprak

Petrol Değil Toprak, ekoloji, feminizm ve küreselleşme hakkında en ilham verici metinleri kaleme alan Hintli yazar ve aktivist Vandana Shiva’nın en son eseri.Vandana Shiva, sürdürülebilir olmayan, indirgemeci ve mekanik dünya görüşünün bizi sürüklediği noktayı vurgularken, iklim, enerji ve gıdada yaşanan üçlü krize dikkat çekiyor.

‘Büyüme ve kalkınma illüzyonuna kapılarak çıktığımız yolculuğun bir geleceği yok. İklim krizi, ekonomik eşitsizlikler ve sosyal çözülme insan topluluklarını uçurumun kenarına sürüklüyor. Şu an çok kritik bir dönemeçteyiz: Yıkım, çözülme ve imha süreçlerinin böylece sürüp gitmesine izin verebilir ya da yaratıcı enerjilerimizle sistematik bir değişim yaratıp, insan türü olarak, gezegenin bir parçası olarak geleceğimizi yeniden kazanabiliriz.
Artık uyanma vakti.’ Geleceği gören ve gerçekleri cesurca ifade eden bir kitap.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Susuzluk: Antik Dünyada Su ve İktidar

Gezegenimiz küresel bir su kriziyle karşı karşıya. Biliminsanları, tatlı su kaynaklarındaki tükenişin 2050’de dünya nüfusunun yüzde 75’ini etkiler hale geleceğini öngörüyor. Sınır tanımayan bir kentleşme, doğanın tahrip edilmesi ve iklim değişikliği bu krizin başlıca körükleyicileri. Steven Mithen, yaşadığımız su krizini Susuzluk’ta tarihsel bir perspektif sunarak ele alıyor.
Neolitik Devrim’den bu yana su, bir meta ve ekonomik güç kaynağı olarak görülmüştür. Tarih birbirinden iddialı su yönetim projeleri ve hidrolik mühendisliği örnekleriyle doludur. Mithen, okuru zamanlar arasında bir yolculuğa çıkarıyor: Tarımsal sulamadaki başarılarıyla uygarlık haline gelen Sümerlerden çölün ortasında bir vaha yaratan Nebatilere, sifonlu tuvaletin mucidi Minoslulardan Roma İmparatorluğu’nun hamamlarına, Konstantinopolis’in şehirler arası su kemerlerinden Çin’in su kanallarına dünyanın dört bir yanına uzanan Susuzluk, geçmişin deneyimlerini geleceğe yol göstermek üzere bir araya getiren kapsamlı bir kitap.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Eko Köyler

Tek tek bizler nasıl bir değişim yapabiliriz? Profesör Karen Litfin bu temel soruya yanıt vermek için dünyadaki pek çok eko-köyü Bziyaret etti. Kırsal alanlardan kentlere, yüksek teknolojilerden düşük teknolojilere, ruhanilerden sekülerlere kadar tabandan yukarıya pozitif ve radikal değişimler yapan gözden kaçmış küresel bir hareketi keşfetti. Karen Litfin iham verici ve öngörülerle dolu kitabında, bu sürdürülebilir yaşam tecrübelerindeki eşsiz deneyimi dört geniş pencere vasıtasıyla paylaşıyor: ekoloji, ekonomi, topluluk ve bilinç. Söz konusu olan yalnızca başka bir dünyanın mümkün olması değil; bunun, bütün dünyadaki mikro alanlarda şimdiden doğmasıdır. “Eko-köyler yıllardan bu yana düşük karbonlu bir post-büyüme toplumu oluşturmak için mikro-laboratuvarlar olarak hareket etmiştir. Fakat bizler onlardan ne öğrenebiliriz? İşte Karen Litfin bunların yanıtlarını aradığı yolculuğunu bizimle paylaşıyor.” Rob Hopkıns, The Transition Handbook’un yazarı “Eko-köyler yalnızca karbon artışını, türlerin azalmasını ve dünyamızın toksikleşmesini nasıl ele alacağımızı değil, tek bir dünyada keyifli bir şekilde nasıl birlikte yaşayabileceğimizi de soruyor.” PAUL WAPNER, Living Through the End of Nature’in yazarı.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Vegan Bir Dünya – Tobias Leenaert

Vegan Bir Dünya, yazarın Veganköy adını verdiği, bütün yaşam şartlarının veganlık üzerine örüldüğü bir köyün hayali ile başlıyor. Burası sempatik ve yaşanılası bir köy olması yanı sıra sizleri içerisine çekecek birçok pratik çözüm barındırıyor. Yazarımızın tüm dünyanın Veganköy’ü anlamaya ve onu mümkün kılmaya olan inancı kesintisiz bir hevesle doruğa tırmanıyor.

Tabii ki her yolculuk gibi, Veganköy’e yapılacak yolculuğun da birbirinden farklı rotaları var. Peki en kolayı, en sürdürülebilir olanı hangisi? Bu soru, kitabın merkezine oturtuluyor, tartışma çemberi genişletildikçe esasında veganlıkla ilgili bütün karmaşık problemler masaya yatırılıyor ve bir bir düğümleri çözülüyor.

Tobias Leenaert masa başında teorik tartışmalar üretmiyor. Sokakta yaşananları yine sokakta çözecek anahtarları gösteriyor. Kendi yaşamından taşıdığı çelişkileri saklamaya gerek görmeden yüzleşiyor ve her seferinde okurunu da yanına alarak Veganköy’e doğru bir adım atmaya özendiriyor.

Hiç şüphe yok ki Türkçede ilk defa yayınlanan Vegan Bir Dünya, pek çok tartışma açacak ya da pek çok tartışmaya yepyeni boyutlar kazandıracak.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Erlend Loe – Doppler

Andreas Doppler: Bir başarı abidesi! İki çocuklu başarılı bir aile babası; başarılı bir tadilattan geçmiş güzel bir evi ve çok başarılı olduğu iyi bir işi var. Bir gün ormanda dolaşırken bisikletten düşüyor. Otların arasında yarı baygın bir halde uzanırken, uzun zamandır hissetmediği bir huzur doluyor içine: Neredeyse hiç tanımadığını fark ettiği babasının ölümü iyiden iyiye içine otururken, yeni banyo için fayans seçimi gibi banal düşüncelerden ve beynini kemiren o anlamsız çocuk şarkılarından kurtuluveriyor.

Birkaç gün sonra işini, evini ve ailesini terk edip ormana taşınıyor. Doğa güzel, karanlık ve derin; ayrıca Bongo var: Kendini geyikten başka her şey sanan ve kart oyunlarından zerre kadar anlamayan bu afacanla bir “avcı toplayıcı” gibi yaşamaya çalışan Doppler, yağsız süt krizine girince, bir adım daha ileri gidip takas ekonomisine geçiyor…

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Karbon Ayak İziniz

Acayip Havalar’ın ardından Açık Radyo Kitapları’nın ikinci kitabı. Karbon kirliliğinde ve küresel ısınmada bireyler olarak hepimizin sorumluluğu var. Karbon Ayak İziniz, gezegenimizin karbon kirliliğinin kurbanı olmasına karşı çıkmanız, sorunun değil çözümün parçası olmanız için hazırlanmış bir kılavuz.

Otomobillerin havaya çok yüksek miktarda karbon saldığını herkes bilir. Ama tükettiğimiz gıdaların taşınmasından dolayı atmosfere salınan karbon miktarını hesaplamak kolay değil. Ya da hangi çamaşır makinasının daha az enerji tükettiğini bilmek. Bu kitap yardımıyla kişisel karbon kirliliğinizi hesaplayabilir, karbon ayak izinizi düşürmek için atabileceğiniz basit ama sonuç alıcı adımları öğrenebilirsiniz. Unutmayın: Küçük önlemler toplamda büyük sonuçlar yaratabilir. Sorumluluğunuza sözle değil, küçük de olsa somut adımlar atarak gerçekten sahip çıkın. Böylece hem tasarruf edin, hem günlük hayatınızın kalitesini artırın.
Kitap sadece bir çeviri değil. Neşet Kutluğ kitabı Türkçeye çevirirken, metni Türkiye’ye uyarladı ve bölümler yazdı. Bu yüzden Karbon Ayak İziniz aynı zamanda Türkiye’nin mevcut enerji, üretim ve tüketim altyapısıyla ilgili olarak başvurabileceğiniz önemli bir bilgi kaynağı.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Anadolu’da İz Sürmek

Umursamazca tüketiyoruz… Ve umutsuzca tükeniyoruz… On binlerce yıldır üzerinde yaşadığımız yerküreyi, atmosferi, toprağı ve suyu; böyle sorumsuzca yaşamaya devam edersek en geç birkaç yüzyıl içinde tüketmiş olacağız… Küresel ısınma ve kuraklık sonucunda, örneğin tarım üretiminin şimdiden düşmeye başlamış olması iyiye işaret değil… En kötü senaryo ile randevuya kısa bir süre var… Ancak kaybolan türler, azalan biyolojik çeşitlilik, erozyon ve yanlış kullanım sonucunda verimsizleşen toprak, kirlenen su kaynakları, hızla artan karbon emisyonu ve küresel ısınma gibi ölçülebilir olguların hepsi yakamızda… Gıda kıtlığı, plastikleşen yaşam, artan hastalıklar, fiyat artışıyla beraber düşen satınalma gücü ve en önemlisi huzurlu, güvenli ve nitelikli bir yaşama sahip olamamak da cabası…

Kendim için de, çocuklarım, yakınlarım, öğrencilerim, sevdiklerim için de, bütün insanlık ve daha kapsamlı bir ifadeyle bütün canlılar için de böyle bir yaşam istemiyorum… Daha güzel ve anlamlı, daha yalın ve duru bir yaşamın peşindeyim… Türkiye’yi gezerek bu kitabı yazarken; TEMA Vakfı’nı kuran ve bugünlere getirenlerin kendileri gibi bu “yalın ve güzel” amacın peşinde koşan hemen herkesi bulup bir araya getirmesi, ortak heyecanda birleştirmesi, gönüllülük esasıyla örnek işler başarması beni çok olumlu etkiledi… Bu kitapla güzel bir yaşamı kurgulamak için yola çıkan TEMA’cıların izinden gittim… Onların bu cennet coğrafyada bıraktığı izleri sürdüm… Kuruyan bir çayken onların coşan nehriyle buluştum… Ve her şeye karşın halen bir umudun var olduğuna inandım…

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Dünyayı Nasıl Tükettik?

İnsan elinden giderek daha çok hasar gören dünya, artık bizi beslemekte zorlanıyor. Küresel ısınma sonucunda gıda üretimi düşüyor. Isının 1 derece yükselmesi, tahıl üretim alanlarının yaklaşık yüzde 10 azalması demek. Dünya, petrolün ne zaman tükeneceğini konuşuyor. Oysa yeraltı sularının tükenmesi, insanlık için petrolün tükenmesinden çok daha büyül bir tehtid. Otomobil kullanımı arttıkça zaten dünyayı beslemekte zorlanan tarım alanlarının yollara, otoyollara ve park yerlerine ayrılması kaçınılmaz hale geliyor.

Her yıl dünya nüfusuna 76 milyon kişi ekleniyor. Tahıl üretimi, artık nüfusun ihtiyacını karşılayamaz noktaya doğru ilerliyor. Dünyayı Nasıl Tükettik, dünyanın bizi beslemeye devam etmesi için insanlığın ne yapması gerektiğini anlatıyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

Gaia

Gaia varsayımı ilk olarak 1960’ların ortalarında öne sürülmesinin ardından evrime ve çevreye dair bilimsel görüşler üzerinde çok çabuk bir etki sahibi oldu. Birçok okuruna ilham kaynağı olmayı sürdüren bu değerli eserde James Lovelock, dünya üzerindeki yaşamın tek bir organizma işlevi gördüğü şeklindeki fikrini ustaca açıklıyor. Bilim insanı olmayan kişiler için yazılmış olan Gaia, gezegenimize dair yeni ve çarpıcı biçimde farklı bir modeli destekleyecek kanıtların peşinde, zaman ve mekânda bir yolculuk niteliği taşıyor. Gaia, yeryüzündeki canlı maddenin, havanın, okyanusların ve kara yüzeylerinin, Dünya’nın yaşam için elverişli bir yer olarak kalmasını sağlayacak karmaşık bir sistem olduğunu ortaya koyuyor. Bu yeni baskıda Lovelock, tartışmaların bugünkü konumunu da özetliyor.

Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.

BONUS: Ruhun Doysun: Gıdaya Saygı

Sade bir yaşamı, bilinçli tüketimi ve gıdaya saygıyı mutfaktan hayata yaymak için başlatılan farkındalık hareketi Ruhun Doysun, defalarca dönüp yeniden bakmak isteyeceğiniz fotoğraflar, ilgi çekici yazılar ve röportajlarla, birçok mecradan sonra dergi/kitap olarak yanınızda.

Keyifli okumalar!

KAYNAKLAR:
Zehirsiz Ev
Idefix
D&R
İş Bankası Kültür Yayınları
Koç Üniversitesi Yayınları
Alfa Yayınları
Sinek Sekiz Yayınları
Yapı Kredi Yayınları
Yeni İnsan Yayınevi
Ruhun Doysun

İlginizi çekebilir: Sıfır atık rehberi 7: Atıksız seyahat ve tatil önerileri

Çağla Lotinac Akman: Galatasaray ve UPS spor kulüplerinde 12 yılını verdiği voleybol kariyerine, bilim insanı olma isteğiyle son vermiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Moleküler Biyoloji Genetik ve Biyoteknoloji alanında yüksek lisans yapmaktadır. Toplum Gönüllüleri Vakfı'nda aktif olarak gönüllü faaliyetlere katılmaktadır. 3 yıl önce İstanbul'dan koşar adım kaçan ailesi ile birlikte Muğla'nın bir köyünde yaşamaktadır. İstanbul'dan köye taşınması ile birlikte doğal yaşama adapte olduktan sonra üniversite için İstanbul'a geri gelmesiyle neye uğradığını şaşırmış, köydeki düzenini devam ettirmek istemiş ve Sıfır Atık hayat tarzıyla tanışmıştır. Yazılarında da Sıfır Atık ve Çevre Kirliliği konularına sıkça yer vererek bu konularda farkındalık yaratmayı hedeflemektedir.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale