X

Cem Yılmaz’ın merakla beklenen son filmi “Arif V 216” bugün vizyona giriyor

Arif V Cem Yılmaz

Yıl 1995. Yer Ankara, Çankaya, Beykoz Çorbacısı. Ben o zaman ilkokuldayım. Okuldan çıkmış eve giderken çorbacıda olan dazlak adam dikkatimi çekti. “Aa, Cem Yılmaz” dedim. Yanımdaki arkadaşlarım da heyecanla “Hani nerede?” dedi. Kalabalık çorbacının önünde toplandı. İnternet öncesi dönemde, hele Ankara’da bir ünlüyü görmek büyük olay. Bir garson çıkıp “Evet o. Haydi beklemeyin” dedi. Cem Yılmaz da dönüp dışarıya el salladı. Cep telefonu yok kamera yok, ne yapacağız dağıldık biz de.

Cem Yılmaz da dönüp dışarıya el salladı. Cep telefonu yok kamera yok, ne yapacağız dağıldık biz de.

Yıl 2004. Yer İzmir, Çankaya, Orkide Alışveriş Merkezi. Ben o zaman lisedeyim. İzmir Plus dergisini çıkartıyoruz. G.O.R.A’nın galası için gelmişler. Derginin Genel Yayın Yönetmeni olmama rağmen basın gösterimine ben gittim. Kalabalığın önünde ilk nesil dijital fotoğraf makinemle fotoğraflarını çektim. Çıkışta bineceği panelvanın önünde bekledim. Geldi bindi. Şoförden izin isteyip içeri girdim. “Arif Işık merhaba benim adım da Arif. Bu dergide G.O.R.A’nın tanıtımı var, belki incelemek istersiniz” deyip dergimizden verdim. Teşekkür etti. Çok mutlu olmuştum.

Yıl 2016. Yer İstanbul, Harbiye, Contemporary İstanbul. Çekimlerinde destek verdiğimiz bir standı ziyarete gelmiş, sonra da sergiyi geziyorduk. Cem Yılmaz ve Ozan Güven ile karşılaştık. Koyu Kırmızı dizisinde senarist olarak kendisiyle çalışma şerefine nail olduğum Ozan Güven, vefalı bir şekilde beni tanıdı ve selam verdi. Ayaküzeri biraz konuştuk. Cem Yılmaz ise bizi tanımadığı için kalabalıkta ilerledi. Sonra Ozan Güven de yanına gitti.

Ortalama 10 yıl arayla kendisiyle karşılaşmalarımın evrimi budur. Umarım bir daha karşılaşmak için on yıl beklemem ve daha uzun, sohbet ve çalışma imkanı bulabileceğim karşılaşmalar olur. Çünkü kendisi gerçekten büyük bir zeka ve iyi bir sinemacı. Kişisel hikayeden hareketle şimdi de Cem Yılmaz sinemasını ve son filmi Arif V 216’yı sizlere sunmak istiyorum.

Cem Yılmaz’ın merakla beklenen son filmi Arif V 216, 5 Ocak’ta vizyona girdi.
Cem Yılmaz V Sinema

Stand up gösterileriyle gönüllere taht kuran, 20 yıldır televizyonlarda reklam yüzü olan Yılmaz, parayla ilgili meselesini halledeli çok oldu. Ama pek çok kişinin yapacağı gibi yetinip gününü gün etmek yerine üretmeye, beğeni ve saygınlık kazanmaya devam etti. Sinemaya olan tutkusu zaman zaman kendisini başrol, konuk oyuncu yaptı. Şimdilerde ise Türk sinemasının en kaliteli ve ses getiren komedi filmlerine imza atıyor.

1998’de vizyona giren “Her Şey Çok Güzel Olacak”da Mazhar Alanson ile muhteşem bir uyum yakaladığı oyunculuğuyla beğeni toplarken filmin senaryosunda da büyük emeği vardı. Başlarına gelen bütün felaketlere rağmen umudunu yitirmeyen, bütün hatalarına ve zıtlıklarına rağmen birbirine sarılan abi-kardeşin hikayesi, ismi gibi herkese umut verdi. “Tabureleri aldım, barı da açacağım” repliği hala ağızlarda.

Cem Yılmaz’ın gişe rekortmeni ünvanını koruyabilmesi için G.O.R.A başarısının devam filmi niteliğindeki Arif V 216 büyük önem taşıyor.

G.O.R.A çekilmeden önce, sadece Cem Yılmaz’ın yer aldığı bir teaser dönmeye başladı. “Işıkla beni mi korkutacağan?” diyen Arif Işık karakteri, Türk sinemasının en yüksek prodüksiyonlu komedi filmini haber veriyordu. Oyuncu kadrosu, karakterleri, fenomen haline gelen esprileriyle hepimizin malumu G.O.R.A’nın başarısı… Filmin başarısında bu faktörlerin yanında pazarlama stratejisinin de büyük önemi var. Film henüz çekilmeden yayınlanan teaser ile merak aylar öncesinden başlatılırken, Avea gibi markalar sponsor olarak ilk günden destek verdi. Ürün yerleştirme konseptine belki de bu filmle ilk kez şahit olduk. Birlikte çalışma fırsatı bulduğum kıymetli yönetmen Ömer Faruk Sorak’ın da projede yer almasıyla dört dörtlük bir komedi çıktı karşımıza. 2004 yılında 4 milyon seyirci rakamıyla adeta yer yerinden oynadı.İlerleyen zamanlarda Yılmaz; Hokkabaz, Arog, Yahşi Batı, Pek Yakında ve Ali Baba ve Yedi Cüceler ile başarısını perçinledi. Her zaman komik, prodüksiyon kalitesi yüksek, bol pazarlamalı filmlerde, zamanla senaryo ve yönetmen koltuğunu kimselere bırakmadı. Ayrıca her filminde Ozan Güven, Zafer Algöz, Özkan Uğur gibi oyunculara yer vererek bir ekol yarattı. Başarısını Av Mevsimi, İftarlık Gazoz, Şahane Misafir, Son Umut gibi oyuncu olduğu filmlerle yükseltti. Şimdi yeni filmi Arif ve 216’da da beklentiler yüksek.

Arif V 216 filmi için beklentiler oldukça yüksek.

Naçizane bir izleyici olarak, bu başarı tablosuna küçük bir eleştirim olacak. Hem yönetmen, hem oyuncu hem senarist olunan filmlerde, üstelik uzun yıllar aynı ekiple çalışıldığında belirli bir tıkanma, tekrara düşme söz konusu olabiliyor. Yılmaz’ın filmlerinde komedi düzeyinde bir sıkıntı yaşanmasa da hikaye akışında bir düşüş gözlenebiliyor. Güzel konseptlerle başlayan maceraların sonu, Türk komedi filmlerinin kronik hastalığına yakalanarak pek iyi bağlanamayabiliyor. Kişisel gösterisini vizyona soktuğunda pek çok filmin hayal dahi edemeyeceği 3.842.000 izleyici,rakamını elde etmeyi başaran Cem Yılmaz’ın, filmlerinin izleyici rakamlarında yıllara göre baktığınızda bir düşüş gözlenebiliyor.

Sinemanın her aşamasında doğruyu uygulayan ve kolaya kaçmayan Cem Yılmaz’ın “Blockbuster” (gişe rekortmeni) ünvanını koruyabilmesi için G.O.R.A başarısının devam filmi niteliğindeki Arif V 216 büyük önem taşıyor. Filmi izlemeden yorum yapmak doğru olmaz. Ama beklentinin çok yüksek olduğu ortada. Umarım Türk sineması adına Arif V 216 bu beklentileri karşılamayı başarır.

 

İlginizi çekebilir: Luke Skywalker gerçekten son Jedi mı?

Arif Valizade: İzmir Bornova Anadolu Lisesi Almanca bölümünün ardından Ege Üniversitesi Radyo Tv Sinema Bölümü’nü bitirdi. Sektörle ilk tanışması TRT’de seslendirme sanatçılığı ile oldu. Karşıyaka Belediye Tiyatrosu ve Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’nda 5 yıl yer aldı. 2002 – 2004 yılları arasında aylık kent kültürü dergisi İzmir Plus’ın genel yayın yönetmenliğini üstlendi. 2008 yılından itibaren Plato Film’de; başta “Kağıt” olmak üzere pek çok reklam, uzun metraj filmde ve tv projesinde reji ekibi içerisinde yer aldı. 2011 yılında TMC film bünyesinde senarist Neşe Şen’in ekibinde “Bizim Yenge” ve “Koyu Kırmızı” dizilerinde senaryo yazarlığı yaptı. Neredeyse tüm projelerde birlikte çalıştığı ağabeyi ile birlikte pek çok klip, reklam ve tanıtım filminin yönetmenliğini yaptı ve şimdi de birlikte kurdukları Dark Town Pictures’ta projelerine devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale