X

Burgazada’da bir gün: İstanbul’a yakın ama uzak bir tatil günü

Çok zaman oldu doğayı görmeyeli. Ondan olsa gerek adaya giderken içimizi tatlı bir heyecanın kaplaması, yazlığa gider gibi hazırlık yapmamız. Birkaç gün öncesinden başlıyor planlar. Sen şunları getirirsin, ben bunları getiririm. Şaraplar, peynirler, meyveler hepsi tamam. Çoğul ekini sırf cümle öyle daha anlamlı geldiğinden kullandım. Yoksa sadece bir tane şarabımız var. Ben Bostancı’dan bineceğim vapura, arkadaşım Kabataş’tan. Yaklaşık beş on dakika arayla Ada’ya varan bir saat seçiyor, ayrı vapurlarla Burgazada yolunu tutuyoruz.

Bostancı Şehir Hatları İskelesi sakin sayılır. Düzenli aralıklarla anons yapılıyor. “İskele ve vapurda maske takılması zorunludur. İskelemizde bulunan el dezenfektanlarından kullanabilirsiniz.” Şehir Hatlarının hemen yanında Mavi Marmara var. Ada motoru yani. Onlar da sürekli anons yapıyor. “Heybeliada, Büyükada! Heybeliada, Büyükada! Birazdan kalkıyor…” Motordaki yolcuları görüyorum, dip dibe oturuyorlar. Ben vapurla gideceğim. Bu daha ilk toplu taşıma kullanışım. Motora binmeyi düşünmedim bile daha kalabalık olacağını tahmin ettiğimden.

Ben çevremde olan biteni gözlemlerken vapur gelmiş. Eski tip vapurlardan. Üst katta, dışarıda boş yer bulup oturuyorum. Yakınıma kimsenin gelmemesini umarak. Genç bir adam gelip kenara oturuyor birkaç dakika sonra. Ben bir uçta o bir uçta. Deniz kenarında olan o. Güneş nedeniyle koridor tarafına oturmuştum ben. Şu siyah maskelerden takmış. Boynunda ya da bileğinde değil maskesi. Kendisi vapurda maske takan ender insanlardan. Geri kalanların çoğu bir şeyler yiyip içmekle meşgul. Tostlar, çaylar, simitler. Bu arada vapurun hareket edeli biraz oldu. Yanımdaki adam maskesini çıkardı, selfie çekiyor. Onun için çıkarmış maskesini. Çekimi bitince tekrar taktı, biraz durdu, tekrar çıkardı, yine selfie çekmeye başladı. Bir türlü beğenmiyor sanırım çektiği fotoğrafları.

Bense yolun geri kalanını kitap okuyarak geçireyim diyorum ama aklım çevremde. Gözlemlemesem olmazmış gibi. Olmaz aslında. Sonra nasıl yazacağım bunları. Üstelik insanları gözlemleyip üstüne hikayeler üretmek çok zevkli oluyor. Özellikle havaalanlarındaki uzun beklemelerde ya da otogarlarda veya tren istasyonlarında. Evet, yazarken eğleniyorum. Tıpkı şu an olduğu gibi. Neyse, ben vapura döneyim. Kınalıada’ya geldik. Bu arada Kabataş’tan gelen arkadaşımla mesajlaşıyoruz.
Siz önümüzdesiniz galiba, biz sizin çıkmanızı bekliyoruz yanaşmak için,” diyor.
Sizin önce gelmeniz gerekmiyor muydu, tarifede yazan saatlere göre?
Evet, ama biz Kadıköy’de oyalandık, ondandır.

Peş peşe adaya varıyoruz. İlk önce bizim vapur. Gölge bir yer bulup bekliyorum. Önümdeki ağacın gölgesinde siyah bir kedi uyuyor, onu seyrediyorum. Sevsem uyanır mı? Evet uyanır. Sadece seyretmekle yetiniyorum. Ne güzel şey uyuyan kedi seyretmek. Bu sırada bir kadın geçiyor önümden. Uzun boylu, şişman, boyası akmış kızıl saçlı, sırt çantalı biri. Geri çekilip yol vermek zorunda kalıyorum. Çünkü durduğum yerle önümdeki ağaç arasına normal boyutlarda birinin bile rahatça sığması zor. Bu sefer de kadını seyretmeye başlıyorum. Dedim ya, seviyorum.

Arkadaşımın bulunduğu vapur da geldi. İnenler bitmek bilmiyor. Çok kalabalık değil aslında ama bizimkine göre öyle. Buluşuyoruz. Nereye gideceğimiz belli. Kalpazankaya’ya gelmeden ağaçlık bir yer var, oraya. Marketten iki su alıp yola koyuluyoruz. Hava fena değil, hafiften esiyor. Yollar da boş sayılır. Tek tük insan gördük yol boyunca. Bunlardan biri de benim sahilde rastladığım kadın. Çok yakınımızdan ayak sesleri geliyor, arkama bakıyorum, yine o kadın. Yana kayıp yol veriyoruz. Hızla geçip gidiyor. Evet, yanımızda geçebileceği kocaman bir yol vardı yine. Evet, dibimize girmesine gerek yoktu. Evet, pek hoşlanmadım kadından.

Oturmayı planladığımız yeri az önce geçtik. Orayı çitle kapatıp içine atlar koymuşlar. Geçerken yazamadım çünkü o sırada kadını anlatıyordum.

İleride Kalpazankaya dışında bir yer yok diye hatırlıyorum ama bir bakalım istersen.
Evet, bakalım. Buraya kadar yürüdük, geri dönmeyelim.
Gerçekten de oturabileceğimiz bir yer yoktu. Kalpazankaya’ya geliyor, girişte oturan birine soruyoruz.
Şuradan aşağıya plaja iniliyor. Belki gölge bir yer bulursunuz.
Uzaktan şöyle bir bakıyoruz, pek ilgimizi çekmiyor.
Aslında o bahsettiğiniz yere benzer bir yer var ama o adanın diğer tarafında. Bayağı yürümeniz gerekir.
Adada yaşayan birine göre baya yürümek bizim için çok da uzun değildir muhtemelen. Fakat acıktık, şarap içmek istiyoruz. Bu nedenle adama hak veriyoruz. Uzak orası, gidilmez.
Bir diğer seçenekse Madam Marta.
Aaa evet. Hadi gidelim.

Kısa bir yürüyüşten sonra Madam Marta’dayız. Denize girilen kısmı geçiyoruz. Sonrasında birkaç ağaç altı görüyoruz, hepsi dolu. Buraları da geçince, koyun sonundaki kamp alanına geliyoruz. Bir iki tane çadır var sadece. Kendimize bir yer bulup oturuyoruz. Tamamen güneş altındayız ama güzel esiyor. Bir amca geliyor, bizi görünce duruyor.
Adalı mısınız?
Hayır, değiliz. Siz adalısınız galiba.
Evet, ben buralıyım. Bizim ağaçtan erik topladım. Alın, yersiniz,” deyip birkaç erik veriyor ve ekliyor: “Dalından…
Teşekkür ediyoruz, amca gidiyor.
Bir yandan sohbet ediyor bir yandan yiyip içiyoruz.
Şarap ısınmış.
Bir sonrakine buz getirelim.
Amca tekrar geçiyor. Kiraz ikram ediyoruz, almıyor.
Afiyet olsun,” diyor gülümseyerek.

Biz yine sohbetimize dalıyoruz. Yere bir kuru kayısı düşürüyoruz, karıncalar geliyor, taşıyor. Rüzgar esiyor, rüzgar duruyor, güneş yakıyor. Şarabımız bitiyor, yenisini koyuyoruz. Karıncalar taşımaya devam ediyorlar. Taşımaya ve yemeye. Ne bulurlarsa. Bizse anlatmaya devam ediyoruz birikmiş konularımızı. Sonra güneş batıyor, hava serinliyor, üşümeye başlıyoruz. İki kişi geliyor yakınımıza.
Sizi şuraya alsak olur mu? Burada kamp kuracaklar da.
Biz daha cevap vermeden kampçı araya giriyor.
Yok yok rahatsız olmayın. Şuraya kurarım çadırımı,” deyip o tarafa yönleniyor adam.
Biz görevliyle konuşmaya devam ediyoruz.
Burada kamp serbest mi artık?
Evet, eskiden yasaktı, sürekli polisler baskına geliyorlardı. Şimdi bize bağlı, karışmıyorlar. Biz de öyle herkesi almıyoruz. Bakın hep düzgün tipler var.
Ne kadar peki?
Günlük 50 lira. Elektrik, su, tuvalet var.
Saate bakıyoruz, dokuza geliyor. Son vapura bineceğiz. 21:45’e. Bu sefer Kadıköy’den döneceğim.
Birazdan kalkarız.

O birazdan, çok zaman oluyor. Saatin nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Aceleyle kalkıyor, hızla iskeleye gidiyoruz. Son dakikada yakalıyoruz vapuru. İlk olarak büfeye uğrayıp dondurma alıyoruz. Sonra üçüncü kata çıkıyoruz. Yeni tip vapurların en sevdiğim kısmına. Hava serin. Üstümde ince bir hırka var ama hafiften üşüyorum. Temmuz başındayız. İstanbul’un meşhur sıcakları başlamadı daha. Evet, bir ay öncesini anlattım size.

İlginizi çekebilir: Dünyanın en yüksek gölünde, güneşe komşu bir ada: Isla Del Sol

Nihan Yığın: Yazmayı, seyahat etmeyi, başkalarının hayatlarına tanık olmayı, hikayeler dinlemeyi, bu hikayeleri yazarak paylaşmayı sever. “Issız bir adaya düşsen yanına ne alırsın?” deseler, ilk söyleyeceği defter ve kalem olur. Issız bir adaya düşmeyi çok ister. Doğayı, dağları, yüksekleri, yürümeyi, tırmanmayı sever. Aldığı eğitimlerle, yaptıklarıyla ön plana çıkmaktan hoşlanmaz. Yoga yapar, yoga öğretir. İnsanların kalbine dokunmak, birilerine iyi gelmek ister. Yazarak, dinleyerek, paylaşarak...

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale