X

Bunları boşver ne haber aşktan?

Çoğumuz başlığı gördüğümüzde şarkıyı hatırladık, tanıdık gelen bir şarkı sözü oldu… Bu hafta çok yorgun bir halde eve dönerken geç saatte radyoda denk geldiğim ve bana ilham olan bu soru hakkında dertleşmek (kelime tam olarak böyle geldiyse ciddi bir yazı olacak demektir) istiyorum sizlerle… 

Yoğun zamanlar yaşıyoruz, her şey çok çabuk ve yoğun gerçekleşiyor. Günlerimizin nasıl geçtiğini saymaya bile zamanımız olmuyor. İşimiz, ailemiz, yapmamız gerekenler, yetişmemiz gerekenler, oldurmaya çalıştıklarımız, hayal ettiklerimiz, planlamamız gerekenler ve tabii ki olmazsa olmazımız; son anda çıkan ve tüm planlarımızı altüst eden “planlanmamışlarımız”.

Tüm bu kargaşa altında kendimize sormaya zamanımız bile olmuyor; bugünün anlamı nedir? Bugünün diğer günlerimden farkı nedir? Neden bugüne uyandım? Bugüne uyandığımda dünümden gurur duydum mu? Bir gün şansı daha bana verilmişken bugünümün en önemli konusu nedir? Dün kendime hakkını tanımadığım neyi bugün yapma şansım halen bulunuyor? 

Bu soruları paragraflarca uzatabiliriz fakat ben tüm bu sorular içerisinde yeniden başlığımızdaki sorumuza dönmeyi istiyorum. Ve bu soruyu aslında aşk halimizin birçok şeye yansıyabileceğini bilmekle birlikte “ilişki” özelinde aşk ile incelemek istiyorum ve sizlerle birlikte soralım istiyorum “bunları boş verdiğimizde bize aşktan ne haber?” 

O sabah uyandığımızda belki ‘’her sabah’’ olduğu üzere yanımızda olan eşimiz, sevgilimiz veya nişanlımız, yani bizim için özel olana duyduklarımız, yansıtabildiklerimiz ve en önemlisi ‘’varlığımız’’ ile hissettirebildiklerimiz için ‘’ne haber aşktan’’ sorumuzu soralım…

O can-ım sabah uyandığımızda bunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu, sağlıklı, tam bir şekilde ve en önemlisi bizim için gerçekten özel olan bir kişiyi gözlerimizi açar açmaz yanımızda bulabilmenin ne kadar kıymetli bir kavram olduğunu bilerek mi doğrulmaktayız? Veya siz sadece ‘’ne garip’’ bir gün daha, bu kadını artık beş yıl önceki kadar sevemiyorum, bu adam artık benim âşık olduğum o kocaman yürekli erkek değil diyenlerden misiniz?

Sadece sabah değil, günümüzün kavuşumunda da buluşmaya çalışırız değil mi? Bir akşam yemeğinde daha evde olabilmenin huzuruna dua edenlerden misiniz ve akşamları eve gitmek için ‘’kalbinizin’’ delice çarptığı bir aşka sahip olduğunuz için şansınızın ne kadar derin olduğunun farkında olanlardan mısınız? Bunun milyonda ihtimaller ile hesaplanabileceğini, hayatınızdaki çok büyük ve sizi güzelleştiren bir kavram olduğunu her nefesinizde hissedebiliyor musunuz? Veya bugün siz sadece yine bir akşam yemeği, yorgunum, bitkinim, ölgünüm şeklinde bir yaklaşımla gözünüzün içine bakmaya çalışan bir adamı veya bir kadını bir akşam daha aynı şekilde kırmaya ve incitmeye devam mı ediyorsunuz?

İşte “ne haber aşktan?” dediğimizde aklımıza gelen ilk cevap aşk ilişkilerimiz oluyor ister istemez, hayatımızın tüm bu yoğunluğunda bizler kendimize günümüzün bir anında ve sadece altmış saniye kadar ‘’kısacık’’ bir anında durup soruyor muyuz; “ne haber aşktan?’” Kalbimizi deliler gibi çarptıran uğruna dünyaları feda edebileceğimiz aşktan? Günümüzün hangi anında gerçekten “aşık’” hissedebiliyoruz, sadece bir anında bile sınırları aradaki mesafeleri yolları saat farkını unutabileceğimiz veya sadece bize bir “evde buluşmak’” kadar uzakta olan aşkımıza ne kadar “zaman” ayırabiliyoruz? Yani aşık olmak halimizi sadece “hafta sonu” sınırlarında yaşanabilen, tüm toplantılar tamamlandığında, spor salonundan çıkıldığında veya yapılması gereken tüm sunumlar oluşturulduktan sonra sırası gelen bir aktivite olarak mı görmekteyiz? Belki “aşka ayıracak’” vaktimiz de yoktur…

İşte bizler bu hızlı yaşamlarımız içerisinde bizimle birlikte zamanımıza eşlik eden en değerli varlığın “aşkın” ve bize “aşk” olmak halini getirenlerin değerini unutuveririz. Bir senaryo çizmek istiyorum şimdi… Bizim o “her daim sahip olacağız” anlayışımız ile göz ardı ettiğimiz kişilerin bir gün (ve bu ne yazık ki yarın kadar da yakın olabilir ve hatta belki birkaç saat içerisinde bile gerçekleşebilir) hayatımızda olmadıklarını düşünelim… 

O her akşam “nasıl olsa” kapıyı açacak olan ve bizi sıcacık sevgisi ile karşılayacak olan eşimizin, kız arkadaşımızın, erkek arkadaşımızın veya nişanlımızın orada olmadığını? Bu durumda yine her akşam yaptığımız gibi yüzüne bile bakmadan “nasılsın?” diye sormadan bir kez sarılıp öpmeden veya orada adeta yokmuş gibi davranmadan bilgisayarınızın başına geçer miydiniz? 

Veya sabah uyandığınızda tek başına olduğunuz durumda, size kahvaltınızı hazırlayacak, belki sabah sizi neşelendirecek veya sadece size güzel bir gün dileyecek biricik eşiniz olmadığı durumda hayatınız nasıl olurdu? O zaman da her sabah yaptığınız gibi çatık kaşlarınız, gülümsemekten uzak ifadeniz ve “nasıl olsa burada” rahatlığınız ile sessiz bir şekilde nasıl olduğunu bile merak edecek hevesi içinizde bulamadan ve tüm diğer sabahlarda olduğu üzere evden öylece çekip gidebilir miydiniz?

Aşk hayatımızda bizlere bahşedilmiş olan en değerli kavramdır, tüm maddesel değerlerin çok geride kalacağı ve gerçek samimiyeti kim olduğunuzu, neden ve nasıl olduğunuzu keşfetmenizde size yardımcı olan muhteşem bir oluş halidir… Ne yazık ki bizler aşkı zamanlara sıkıştırdık, günümüzde sadece “zamanımız olduğunda” aşık olur olduk… Oysa aşka aşk olmakta zaman yoktur, sevdiğimiz kişiye bir gül göndermek sadece 2 dakikamızı alıyor günümüz koşullarında, eve girerken içten bir gülümseme sadece 30 saniyemizi alacaktır veya bugün ne kadar güzel görünüyorsun cümlesindeki 5 kelimeyi tek kerede söylemek sadece 10 saniyemize karşılık gelir… İşte aşk bu derece olağanüstü olmasına rağmen yaşaması bu kadar kolay ve güzeldir…

Bugün bu yazımı okuyorsanız, kendinize sormanızı dilerim, tüm diğer şeyleri, onları, bunları ve şunları ‘’boş verdiğinizde’’ sizin için aşktan ne haber? 

Sevgili Sezen Aksu bizler için söylesin ‘’Ne Haber Aşktan’’

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale