X

Budist Ekonomi: Nesneden çok insana, tüketimden çok yaratıcılığa önem verebilmek

“İş ve boş zaman, aynı yaşam sürecinin parçalarıdır ve işe yaramanın mutluluğu ile boş zamanların keyfine zarar vermeden birbirlerinden ayrılamazlar.”

Para ile zenginlik arasındaki farkla ve insanların zenginliği nasıl elde edeceği ilgili pek çok şey yazılıp çizilmiştir; fakat uluslar düzeyinde ve global ekonomide bu iki olgu arasındaki ayrım daha çok önem kazanır. Hükümet ve şirketler için para kazanmak bir yana, insanlar için, insanlık için zenginlik yaratmak ne demek?

Alman asıllı İngiliz ekonomist, istatistikçi ve ekonomi teorisyeni, Rhodes burslu E.F. Schumacher 1973 tarihli,  “Small Is Beautiful: Economics as if People Mattered” (Küçük Şeyler Güzeldir: İnsanları Önemsermişçesine Ekonomi) adlı kitabında bu sorunun yanıtını bulmaya çalışıyor. Ekonomi, etik, çevresel farkındalık gibi konularda yazılmış pek çok makalenin muazzam bir birleşimi olan bu kitap, The Times tarafından II. Dünya Savaşı’ndan sonra yayınlanmış en önemli 100 kitap içinde sayılmış ve yazara oldukça prestijli Prix Européen de l’Essai Charles Veillon ödülü gibi çeşitli ödüller kazandırmış. İdeolojik olarak Tolstoy ve Gandhi gibi etkileyici zekalarla benzerlikler taşıyan Schumacher’in bu eseri; eğitmek, cesaretlendirmek ve aydınlatmak amacıyla tarihin en derin ve ölümsüz öğretisini modern hayata uygulayan, zekice örülmüş bir karşı kültür örneği.

The New York Times, The Atlantic ve brainpickings.org gibi çeşitli mecralardaki başarılı yazıları ile tanınan Maria Popova’nın bu kitap ve içeriği ile ilgili incelemesini siz Uplifers okurlarına sunmak istedik.

Budist Ekonomi

Kitaptaki en zorlu makalelerden biri olan “Budist Ekonomi”, zenginlik kavramına ruhsal ilkeler ve ahlak ekseninden yaklaşıyor. Schumacher şöyle yazıyor:

[quote_box_center]“Doğru Yaşamak” Buda’nın Sekiz Aşamalı Asil (Kutsal) Yolunun gerekliliklerinden biridir. Bu durumda, ‘Budist ekonomsi’ diye bir kavram olması gerektiği açıktır. (…) Ruhsal sağlık ve maddesel iyilik düşman değil; doğal yoldaşlardır.[/quote_box_center]

Schumacher’e göre geleneksel Batı ekonomisi insanları kendini beğenmiş bir iddiayla körleştirmektedir: Sahip olunan şeylerin insanlardan, tüketimin yaratıcılıktan daha önemli olduğu yalanıyla.

Konusunda uzman olan herkes gibi, ekonomistler de bir tür metafizik körlükten muzdariptir; mutlak ve değişmez olanın kendi ilgilendikleri bilim olduğunu varsayarlar. Bazıları işi daha ileri götürerek ekonomik kuramların, yerçekimi yasası gibi metafizikten ya da değerlerden arınmış olduğunu bile iddia edebilirler.

Aşırı çalışma illeti

Kronik hale gelen işten kurtulma çabamızın ve bizi gerçekten tatmin eden işi bulmanın zorluğunu bu noktaya bağlayan Schumacher, aşırı çalışma illetiyle ilgili şunları söylüyor:

Zenginliğin temel kaynaklarından birinin insanın iş gücü olduğu, evrensel olarak kabul edilmiştir. Günümüzün modern ekonomistleri iş gücünü ya da işi, gerekli bir canavardan az üstün olarak görmeye programlanmıştır. İşverenin bakış açısından, işçi sadece bir masraf aracıdır ve tamamen sıfırlanamıyorsa bile, örneğin otomasyon ile minimuma indirilmesi gerekir. İşçinin gözünden bu “faydasızlık”tır; çalışmak, boş zaman ve konfordan fedakarlık edilmesi, maaş ise bu fedakarlığın tazminatıdır. Sonuç olarak işverenin ideali işçi olmadan çıktı elde etmek, işçinin ideali ise çalışmadan para kazanmaktır.

Hem teori hem de pratikte bu bakış açılarının sonucu oldukça geniş kapsamlıdır. Eğer işle ilgili ideal işten kurtulmaksa, iş yükünü hafifletmeye yönelik her yöntem mübah görülür. Bu yöntemlerin en önemlisi olan otomasyon, sözde “iş gücü dağılımı”dır… Burada insanlığın ezelden beri uğraştığı sıradan bir uzmanlık değil, üretimin her aşamasını parça parça ayırarak, kimsenin çok önemli ya da yüksek yetenek isteyen bir katkısı olmadan büyük  bir hızla son ürüne ulaşılması söz konusudur.

Mekanik bir köle olan insan

Schumacher bu görüşe Budist perspektifle karşı çıkıyor:

Budist bakış açısı, iş fonksiyonunu en az üç katmanda inceler: İnsana yeteneklerini kullanma ve geliştirme şansı vermesi, diğer insanlarla ortak bir amaçta bir araya gelerek egolarından arınması ve yaradılış için gerekli nesne ya da servisleri ortaya çıkarabilmesi. Bu bakış açısından çıkan sonuçlar sonsuzdur. İşi anlamsız, sıkıcı, insanı küçük düşürecek ya da sinirlerini bozacak şekilde organize etmek basitçe suçtur; bu, nesnelere insanlardan çok öncelik verildiğini, dünya üzerindeki hayatın en ilkel yanlarına merhametten uzak ve ruhu paramparça eden bir şekilde tutulduğunu gösterir. Bununla birlikte, iş yerine boş zaman peşinde koşmak insanlığın en temel gerçeklerinden birinin yanlış anlaşılmış olduğunu gösterir: İş ve boş zaman, aynı yaşam sürecinin parçalarıdır ve işe yaramanın mutluluğu ile boş zamanların keyfine zarar vermeden birbirlerinden ayrılamazlar.

Budist bakış açısına göre, ayrımı yapılması gereken iki makineleşme hareketi vardır: İnsanın yetenek ve gücünü arttıran, ve insanı mekanik bir köleye dönüştürerek, köleye hizmet etme pozisyonuna düşüren iki hareket.

Gandhi’nin zamanın ötesinde sözlerinin etkisini taşıyan kuramlarıyla devam ediyor Schumacher:

Budist ekonomi modern materyalist ekonomiden oldukça farklı olmalıdır, zira Budist uygarlığın temelini isteklerin toplamında değil, insan karakterinin saflaştırılmasında arar. Karakter aynı zamanda insanın işi ile şekillenir. Ve iş, ahlak ve özgürlüğü gözeterek yapıldığında, hem onu yapanları hem de meydana getirdikleri ürünleri kutsar.

 Budist yaşam tarzının mucizesi

Ancak Schumacher, Budist eğilimin materyal dünyayı suçlamaktan ziyade onunla uyumlu bir birliktelik kurduğunu da belirtiyor:

[quote_box_center]Materyalist asıl olarak nesne/eşya ile ilgiliyken, Budist özgürleşmenin peşindedir. Fakat Budizm “Orta Yol”dur ve hiçbir şekilde fiziksel açıdan iyi olmaya karşı değildir. Özgürleşmenin yoluna çıkan zenginlik değil, zenginliğe duyulan bağımlılıktır; keyif almak değil, keyif almak için duyulan açlıktır. Dolayısıyla Budist ekonominin anahtarı şiddetten kaçınma ve basitliktir. Bir ekonomist gözüyle, Budist yaşam tarzının mucizesi, takip ettiği yolun akla yatkınlığındadır: Küçücük hareketlerin inanılmaz derecede tatmin sağlayan sonuçlar yaratmasında.

Schumacher’e göre, tüketim toplumunda yetişmiş bir ekonomist için bu konseptin kavranması çok güçtür ve mutlaka, verimliliğin varlıktan (var olmaktan) üstün tutulduğu Batı medeniyetiyle karşı karşıya gelinecektir:

[Modern Batı ekonomisti] yaşam standardını yıllık tüketimle ölçmeye alışmıştır ve onun için her zaman, çok tüketen adam az tüketen adamdan daha iyi durumdadır. Budist bir ekonomist ise bu yaklaşımı son derece mantık dışı bulacaktır: ona göre tüketim, insanın iyilik hali için gereklidir ve amaç, en az tüketerek en çok iyilik halini sağlayabilmek olmalıdır.

[…]

Nesnelerin sahibi ve tüketicisi olmak, sona yaklaşmaya sebep olan yöntemlerdir ve Budist ekonomi, verilen sona en az yöntemle yaklaşma yönünde sistematik bir çalışmadır.

Öte yandan [Batı tarzı] ekonomi tüketimi tüm ekonomik aktivitenin tek sonucu ve amacı olarak görür ve üretim araçlarını (toprak, iş ve anapara) yöntemler olarak ele alır. Yani ilk ekonomi türü en iyi tüketim stratejisiyle insan tatminini arttırmayı, ikincisi ise en iyi verimlilik stratejisiyle tüketimi arttırmayı hedefler.

Tüketim toplumlarındaki olası şiddet eylemleri

“İnsan tatminini” arttırmak, Schumacher’e göre, iç içe geçmiş iki Budist öğretiden köklenmektedir; Şiddetten kaçınma ve basitlik

Tüketimin optimum yolu olan, görece az tüketimle yüksek miktarda insan tatmini yaratma, insanların büyük bir baskı ve sıkıntı olmadan yaşamalarına ve Budist öğretinin birincil öğretilerini yerine getirebilmelerini sağlar: “Kötülük yapma, iyilik yapmaya çalış.” Fiziksel kaynaklar her yerde kısıtlı olduğundan, bu kaynakların mütevazi kullanımıyla ihtiyaçlarını karşılayabilen insanlar, yoğun tüketim halindeki insanlara nazaran birbirlerinin boğazını sıkmaya daha az meyilli olurlar. Benzer şekilde, kendine yeten yerel topluluklardaki kişilerin, büyük çapta bir şiddet eylemine katılma olasılığı, varlıkları dünya çapında ticaret ağına bağlı olan insanlara göre daha yüksektir.

Rachel Carson’ın çağdaş çevresel hareketin fitilini tutuşturduğu “Silent Spring” (Sessiz Bahar) eserinden kısa süre sonra Schumacher, sürdürülebilir yerel kaynakların savunuculuğunu yapmaya başlıyor:

Budist ekonominin bakış açısından… yerel ihtiyaçlar için yerel kaynaklardan yararlanılarak üretim yapılması ekonomik bir hayat için en rasyonel yol iken, dışarıdan ithalata bağımlı olma ve sürekli bilinmeyen yerlere ihracat için üretim yapma ihtiyacı hiç anlamlı değildir ve bunlara sadece küçük ölçekte ve çok istisnai durumlarda başvurulması gerekir.

Doğru yaşamı bulmak

Schumacher, Budist yaklaşımın zamana meydan okuyan ve hiç şüphesiz, günümüzde 1973’ten daha çok ihtiyaç duyulan erdemini ekonomiye uygulayarak konuyu özetliyor:

Hem yakın tecrübe, hem de uzun dönem öngörüleri Budist ekonominin, ekonomik büyümenin tüm ruhsal ya da dinsel erdemlerden daha önemli olduğunu düşünenlere dahi önerilmelidir. Çünkü bu, “modern büyüme” ve “geleneksel durgunluk” arasında bir seçim değil; gelişim için doğru yolu bulmak, materyalist gaflet ile geleneksel durağanlık arasındaki Orta Yol’u bulmakla ilgilidir; yani “Doğru Yaşam”ı bulmakla.

 

Bu yazı, Brainpickings.org sitesinden olup, telif hakkı Maria Popova’ya aittir. Yazı, gerekli izinler alınarak, aslından bire bir çevrilmiştir. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale