X

Bu yaşamda her şey, ama her şey verdiğimiz değer kadar

Geçen gün yoga eğitmenlik eğitimi buluşmasında yaptığımız çemberde yeniden hatırladım ki, en çok yarayı sevgililerimizle olan ilişkilerden yana alıyoruz.

Karşımda birbirinden güzel kadınların sevme, sevilme, bağ kurabilme hikayelerini dinlerken tabii ki 20’lerdeki Özde’yi hatırladım!

Film şeridi gibi zaman gözümün önünden geçerken, tüm o sevilmek için koşturan kız çocuğunun sahnelerine kalbimde kocaman bir şefkat hissetmeye başladım!

O hikayelerden birini size anlatayım mı?

20’li yaşlarda çok hoşlandığım biri vardı, aslında o da benden hoşlanıyordu ama asla bir etiketin içinde yer alamadık, onun yerine hep karmakarışık bir ilişki ağının içinde yol bulmaya çalışıp durduk. Hayatımın farklı dönemlerinde bir şekilde benimle iletişim kuran bu adama asla ne istediğimi ya da ne hissettiğimi söylemedim. Seneler önce 20’lerin sonunda bir görüşme sırasında bana hoşlandığı kızdan bahsetmişti. O gün ona ne hissettiğimi söyleyemedim, hissiz güçlü bir karakteri oymayı tercih ettim. Oysa uzun süre çok kırıldım.

Aradan geçen onca sene sonra aynı adamla tekrar bir iletişimimiz oldu. Artık Özde, kendi hislerini ve hissettiğini söyleyebilen biriydi. Dolayasıyla aynı hikayeyi onun tarafından dinledim. Ve arkadaşlar, dinledikçe yine kalbim genişlemeye başladı. Kendince onu kıskanıyor muyum diye yaptığı çocukça tavır, bizi belki de yaşayabileceğimiz birçok şeyden alıkoymuştu.

Evet, bir yandan bu durum insanı geriye dönüp acaba kelimesiyle çok uzun süre yan yana oturtabilir ama benim kalbim genişledi. Olabilseydi, bir şekilde olurdu ve hayır şu anki Özde için bu dosya çoktan kapandı.

Geriye dönüp baktığımda ikimizin de en iyi bildiği şekilde davrandığının idrakı ile sarsılıyorum. İkimizin o zamanki doğası yüzünden yan yana bir cümlenin içinden geçememiştik. Şimdi hangimiz suçluyduk? Ya da suçlu var mıydı gerçekten? Hangimiz kötüydü? Ya da kötü var mıydı gerçekten?

Bunları neden anlattım?

Hepimizin bağ kurma, sevme, sevilme becerileri günün sonunda o ilk aile yapısında gördüğü ya da göremediği sevgi ile çok ilişkili ve kurduğumuz tüm ilişkileri aslında o kırılmış/güneş görmemiş  yerlerimiz seçiyor. Ve hayır isimler, olaylar suçlu değil! 

Hiçbir zaman olmadı ve hiçbir zaman da olmayacak! Ben ne kadar zarif olmaya çalışırsam çalışayım eminim birilerinin hayatında kötü oldum!

Ne demek istiyorum biliyor musunuz? Seçtiğimiz tüm o adamlar, kadınlar aslında bize inatla bir şeyi anlatıyor, bazen görmek istemesek bile farklı suretlerde aynı şeyi anlatıp duruyor.

Dolayısıyla birilerini suçlamak yerine hayatımızın kendi sorumluluğunu almaya başladığımızda hayat akışının gerçeğiyle karşılaşmaya başlıyoruz.

Gürül gürül akan nehirleriz aslında ama aileden getirdiğimiz sevme-sevilme becerilerimiz bu nehrin akışında küçük ya da büyük bariyerler oluşturup, enerji kaçakları yaratıyor. (Enerji kaçağı: Dikkatin sürekli karşı tarafın yaptığında olması, onu sürekli anlamaya çalışman ama hiç anlaşılmaman gibi…) Hayır, ne kadar eğitim aldığın, nereye gittiğin bu kaçakların bitmesine yol açmaz!

Anın narin saf farkındalığı ile yeniden ve yeniden kendine yaklaşmaya başladıkça, o küçük ya da büyük kaçaklara sevgi beslemeye başlıyorsun ve evet, burası nehrinin yeniden gürüldemeye başlayacağı yerin de kendisi…

Çünkü arkadaşlar, bu yaşamda her şey, ama her şey verdiğimiz değer kadar!

Onları büyük yapan bizim verdiğimiz değer. Yani aslında;

Her şey ama her şey şu an bu yazıyı okuyan kişiyle başlıyor!

Lütfen onun bu yaşamdaki yerinizi küçümsemeyin! Ondan başka yok.

İlginizi çekebilir: Seneler üzerimizden geçip giderken yine umut ekerek bekliyoruz kapımızdaki yeni seneyi

Özde Çolakoğlu: Çalışma Ekonomisinden mezun oldu. Mezun olduktan sonra metin yazarlığı, editörlük, sosyal medya uzmanlığı gibi farklı alanlarda uzun yıllar çalıştı. 2009 yılında yoga ile tanışmasının ardından farklı uzmanlar ve stillerle çalışma şansı yakaladı. Bedende başlayan bu öğretiyi daha da derinleştirmek isteyen Çolakoğlu bu amaçla ilk temel yoga uzmanlık eğitimini 2012 yılında aldı. O zamandan itibaren farklı birçok eğitime katıldı ve katılmaya devam ediyor. Ocak 2018’de Yoga Alliance’ın E- RYT 500 Sertifikasını almaya hak kazandı. 2013 senesinden itibaren çeşitli yoga merkezlerinde ders vermeye başlayan Çolakoğlu, 2017 yılında Githa Yoga ekibine katıldı ve stüdyonun ana hocalarından biri oldu. Bu dönemde stüdyonun büyümesi için kurucu ekip ile birlikte çalıştı, atölyeler ve eğitimler verdi. Çolakoğlu, yoga uzmanlık programları düzenleyerek uzmanlar yetişiyor. 200 ve 300 saatlik temel ve ileri yoga uzmanlık programları ve kamplar düzenliyor. 2021’de bu mesleğini stüdyo sahipliğine dönüştürmüştür. Kadıköy, Moda’da kurulan, Yoga ve Ayurveda merkezi Goa Yoga’nın kurucu ortağıdır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale