X

Brand Week İstanbul 2017: Yılın en ilham verici haftasında neler oldu?

Yılın en ilham verici haftası Brand Week İstanbul, bu sene 6-10 Kasım 2017 tarihleri arasında Zorlu PSM’de gerçekleşti. “Legends” teması işlenen ve “her marka kendi efsanesini yaratmalıdır” mottosuyla yola çıkan Brand Week 2017’de bu yıl Iron Maiden grubunun solisti Bruce Dickinson, L’Oreal Dijital Dönüşüm Direktörü Jean-François Mignot, Apple’ın efsanevi Kreatif Direktörü ve bestseller yazar Ken Segall, Fütürist, Yaratıcılık & İnovasyon Danışmanı Daniel Granata, Besin Fütüroloğu Morgaine Gaye gibi isimlerin yanı sıra yakından tanıdığımız komedyen, aktör ve yapımcı Cem Yılmaz ve devlet sanatçısı, UNICEF İyiniyet Elçisi Ali Poyrazoğlu gibi isimler de konuşmacıydı.

Brand Week 2017, #EfsaneIstanbul yürüyüşü ile başladı
Brand Week 2017, #EfsaneIstanbul yürüyüşü ile başladı.

Brand Week 2017, efsane unvanına yaraşır sayılı şehirlerden biri olan İstanbul’un benzersiz duraklarından Balat’ta yapılan bir keşif turuyla başladı. Saffet Emre Tonguç rehberliğinde gerçekleşen #EfsaneIstanbul Yürüyüşü’ne katılan birçok ünlü isim tarafından çekilen fotoğraflar, Brand Week Istanbul boyunca #EfsaneIstanbul başlığıyla Zorlu PSM’de sergilendi. Brand Week Istanbul ve MediaCat öncülüğünde başlatılan yepyeni bir projenin ilk etabı olan bu yürüyüş, İstanbul’un sonbaharında en güzel fotoğraf veren semtlerden biri olan Balat’ta yapıldı. Yürüyüşte çekilen ve #EfsaneIstanbul hashtaginde toplanan fotoğraflar Zorlu PSM’de sergilenirken, elde edilen gelirin Balat sokak çocuklarına yardım etmek üzere Toplum Gönüllüleri Vakfı’na bağışlanması planlanıyor.

1. Gün: Pazarlama Günü
Bruce Dickinson: “Hayran kitlesi nasıl yaratılır?”
Brand Week 2017’nin en çok ilgi gören konuklarından biri Iron Maiden solisti Bruce Dickinson’du.

Brand Week Istanbul 2017’nin açılış gününün şüphesiz en sıra dışı isimlerinden biri; sadece sanatçı kimliğiyle değil, iş adamı ve pilot sıfatlarıyla da tanınan Bruce Dickinson oldu. Tüm iş dünyasına “Müşteri değil, hayran toplayın.” mesajıyla seslenen Bruce Dickinson’ın Brand Week Istanbul’daki konuşmasının ana teması müşteriden hayran yaratmak üzerine oldu. Bruce Dickinson, aynı zamanda günümüzde ilişki kurmanın en önemli güçlerden biri olduğunu vurguladı. “İletişim kurmuyoruz, mesajlaşma adı altında aramızda harfler savuruyoruz. Aslında bir mesajımız var fakat cevap alamıyoruz.” diyerek bugünün iletişim dünyasını tanımlayan Bruce, “Tıpkı konserler gibi müşterinizle bir araya gelme yollarını bulun.” sözleriyle konuşmasını bitirdi.

Dijital Para: BitCoin yine odak noktasıydı

Brand Week Istanbul’un ilgi çeken konularından bir tanesi de Aslı Şafak’ın moderatörlüğünde gerçekleşen, Bloomberg HD’den Cüneyt Başaran, Açıl Sezen, Gökhan Şen’in katıldığı “Dijital Dönüşüm Ekonomisi” oturumu oldu. “Kripto parayı cazip kılan da zaten, sahibi olmayan, herkese açık ve kontrol edilemeyen bir para birimi olması.” sözleriyle açıklanan dijital para BitCoin, katılımcılar tarafından ilgiyle takip edildi.

#TEAmojiNOW

İnce belli çay bardağı simgesini emojiler arasına katmak için Çaykur’un #TEAmojiNOW etiketli kampanyası ilk defa Brand Week Istanbul’da tanıtıldı. Meksika’nın tacosu, İtalya’nın makarnası ve birçok kahve emojisi varken dünyanın en çok çay tüketen ülkesi Türkiye’nin ince belli çay bardağı emojisinin de yerini alması için tüm çay severlerden destek istedi.

Besin Fütüroloğu Morgaine Gaye, geleceğin gıda trendlerini açıkladı
Besin Fütüroloğu Morgaine Gaye, geleceğin gıda trendlerini açıkladı

İlk günün konukları arasında yer alan ve Uplifers ekibi olarak ilgiyle dinlediğimiz besin futüroloğu Morgaine Gaye, geleceğin çarpıcı gıda trendlerini katılımcılarla paylaştı. Tadı, sadece dilimizle aldığımız lezzet olarak değil, deneyim ve duygularla hissedilen bir olgu olarak açıklayan Gaye, kültür, tarih ve kişiliğin yediğimiz şeyleri belirlediğini söyledi. Gelecek on yıldaki gıda trendlerini şekil ve doku (texture), toprağa dönüş (back to the land), çocuk ruhlu büyükler (kiddult) ve yıkım (disturaption) olmak üzere dört ana başlıkta topladı.

2. Gün: Yaratıcılık Günü
Konuşmacıların ortak noktası: Basitlik vurgusu

Brand Week İstanbul’un, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşen ikinci gününde; Apple’ın ünlü kreatif direktörü Ken Segall, dünyanın en genç CEO’su Jenk Oz ve “2020 Vizyonu: Geleneksel Kuralları Unutun” başlıklı konuşmasıyla Facebook’un Global Pazarlama Direktörü Sarah Personette gibi birbirinden efsane isimleri konuşmacıydı.

Apple’ın efsane “Farklı Düşün” (Think Different) kampanyasını yöneten, Steve Jobs ile 12 yıl birlikte çalışan, Apple ürünlerinin isimlerindeki “i” eklentisinin mucidi Ken Segall, Brand Week Istanbul’un ikinci gününde salonu dolduran binlerce kişiye aynı zamanda kitabının da adı olan “O kadar basit ki” temalı bir konuşma yaptı.

Ortadoğu ve Müslüman genç nüfus uzmanlarından biri olan Sawsan Abdillahi, Brand Week Istanbul’daki konuşmasında “M Jenerasyonu” yani, dünya çapındaki genç Müslüman topluluğun yaklaşımlarından bahsetti. Brand Week Istanbul 2017’de, Müslüman pazar potansiyeli de ilgi gören konulardan biri oldu. Verilen bilgiye göre; “İslami Finans” 1.6 trilyon dolar, “Helal Gıda” 2 trilyon dolar, “Medya ve Eğlence” 301 milyar dolar, “Seyahat” 238 milyar dolar, “Helal İlaç” 103 milyar dolar, “M Modası” 484 milyar dolar, “Helal Kozmetik” 73 milyar dolar olduğu ifade edildi.

L’Oréal Dijital Dönüşüm Direktörü Jean-François Mignot ile “güzelliğin dijitalleşmesi”

Dijital Dönüşüm Perspektifleri başlığının konuşmacılarından biri de L’Oréal’in Dijital Dönüşüm Direktörü Jean-François Mignot’tu. 7 Kasım’daki Marketing Day’de “When Digital Meets Beauty” başlıklı ilham verici bir konuşma gerçekleştiren Mignot, konuşmasında teknolojinin yalnızca insanlar arasında ilişki kurulmasıyla değer yaratan bir araç olduğunun altını çizdi.

Arçelik’in sevilen karakteri Çelik ile Cem Yılmaz sahneye çıktı
Arçelik’in sevilen karakteri Çelik ile Cem Yılmaz sahneye çıktı

Brand Week 2017’nin en çok dikkat çeken oturumlarından biri de, Türkiye’de bir ilk olan interaktif hologram tekniği ile izleyicinin karşısına çıkan Cem Yılmaz ve Çelik’in katılımıyla gerçekleşen “Art of Collaboration-İşbirliği Sanatı” adlı oturumdu. Arçelik’in ana sponsoru olduğu Arif V 216 filminden bahseden Cem Yılmaz, marka işbirlikleri ve sponsorlukların önemine dikkat çekerek: “İnsan yanında kendi gibi düşünen bir marka, bir kuvvet istiyor. Arçelik bu konuda bizi yalnız bırakmadı. Ortaya da güzel bir film çıktı. Ocak ayında hep birlikte perdede göreceğiz.” dedi.

Brand Week’in, moderatörlüğünü Google & Youtube Ajans Pazarlama Direktörü Cenk Bülbül’ün yaptığı oturumun yakından tanıdığımız ünlü konukları ise Youtube kanalı ile 6 ayda 450.000 aboneye ulaşan Çağla Şıkel, şef Arda Türkmen ve İzzet Çapa’ydı.

Felis Ödülleri yine yılın en iyilerini “kedilendirdi”
Felis Ödülleri, yılın en iyilerini ödüllendirdi.

Sektörün en fazla başvuru alan yarışması Felis Ödülleri, 7 ve 8 Kasım akşamlarında Zorlu PSM’de yılın en iyi işlerini taçlandırdı. 8 Kasım’da ise yaratıcılığı, stili ve müziğiyle orijinal olanları kutlayan, adidas Originals’ın, Brand Week Istanbul ile ev sahipliğini paylaştığı After Party’de, sahnede Türkçe rap’in son dönemde en dikkat çeken isimlerinden Ezhel sahnedeydi.

3. Günün teması “eğlence”ydi.

Brand Week İstanbul’un üçüncü gününde onur konuğu olan Yavuz Turgul, iki Grammy ödüllü tasarımcı Stefan Sagmeister ve “Zirvede Kalabilmek” başlıklı konuşmasıyla MFÖ grubundan Fuat Güner, eğlence sektörünün ana tema olduğu günün efsane konuşmacıları arasındaydı. filmlerinin yaratım süreçlerine dair deneyimlerini paylaşan Yavuz Turgul, “Herkesin aklına yaratmak üzere bir fikir gelir. Önemli olan bu yaratımı bir hikayeye dönüştürüp sağlam bir yapıya dayandırmaktır.” dedi.

Brand Week Istanbul’un üçüncü gününde yoğun ilgiyle takip edilen bir diğer konuşmacı ise tasarım dünyasının rockstar’ı olarak tanınan Stefan Sagmeister oldu. Konuşmasında “Hızlı tasarlayabilmek için bir kısayol” olarak gördüğü güzellik kavramının öneminden bahsetti.

“Zirvede Kalabilmek” adlı konuşmaya MFÖ grubu temsilen Fuat Güner katıldı. Yıllar içerisinde müzik dünyasında konumlandıkları zirveye marka gözüyle bakan Güner, “Zirveye çıkan yol ne kadar uzunsa, o kadar hazmedilmiş oluyor. Biz yirmili yaşlarımızdayken bize müziğimizin sadece Amerika’da tutabileceği söylendi. 35 yaşımıza geldiğimizde zirvedeydik. Bu noktaya ulaşmamız yıllar aldığı için çok mutluyum” dedi.

Daha iyi bir dünya için: “Brands for Good”

Brand Week Istanbul kapsamında hazırlanan “Brands for Good” adlı tam günlük özel programla sosyal sorumluluk konusunun iş dünyası ve iletişim sektöründeki yerinin değerlendirildiği bir platform yaratıldı. Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk konusunda farklı yaklaşımlardan özel sektör ve sivil toplum işbirliği örneklerine; iyi yaşamı odağına alan yenilikçi girişimlerden amaç odaklı pazarlama iletişimi alanındaki en iyi global örneklere; kadın, eğitim ve mülteci sorunlarından modern kurumsal itibar yönetiminin dinamiklerine ve The Big Issue’nun kurucusu Baron John Bird öncülüğünde toplumsal sürdürülebilirliği iş modeline dönüştürme meselesine kadar sosyal sorumlulukla ilgili birçok farklı alt başlık bu program kapsamında ele alındı

Yoksulluk içinde büyüyen, koruyucu aile tarafından yetiştirilen, bir zamanlalar sokakta yaşayan Baron John Bird, kurucusu olduğu “The Big Issue” dergisiyle Birleşik Krallık’ın en güçlü sosyal kurumlarından birinin başında. “Liderlerin güçlü olmaları, akıllı oldukları ya da yanlış yapmadıkları anlamına gelmez. Onlar, veren el olmak ile ne kadar büyük bir güç elde edebileceklerini bir bilseler, durum çok daha farklı olurdu.” sözleriyle Brand Week Istanbul’un farkındalık yaratan konuşmalarından birine imza attı.

Son gün, “Spor Günü”

Yılın en ilham verici haftasının son günü olan “Spor Günü”, iletişim ve spor dünyasının efsane isimlerini buluşturdu. Sportsnet Group ve Mediacat işbirliğinde, beIN Sports desteğiyle oluşturulan “Spor Günü”nde, Türkiye’den ve dünyadan birçok efsane konuşmacı, spor ve markaların birbiri üzerindeki etkisini masaya yatırdı. Günün konuşmacıları arasında Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, beIN Sports Prodüksiyon Direktörü Bruno Bensimon, dünyaca ünlü futbolcu Eric Abidal, Google’ın Biletleme ve Etkinlik Endüstri Başkanı Michal Lorenc ve Beşiktaş’ın efsane üçlüsü Metin Tekin, Ali Gültiken ve Feyyaz Uçar yer aldı.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale