X

Biyonik gözlü kadınlar: Mucizeler inananların başına gelir

Bu yazımda sizlere hayatlarında mucizeye tanık olan iki özel kadını anlatacağım. Ümran ve Hatice… Ümran 20, Hatice 5 yıl önce görmelerini kaybedip kör olarak haytalarına devam ederken Türkiye’nin ilk biyonik göz ameliyatıyla tekrar görmeye başladı.

Her ikisinde de gece körlüğü hastalığı teşhisi genç kızlık günlerinde koyulmuş. Hatice biri Red sendromlu yatağa bağımlı bir kız çocuğu, diğer sağlıklı bir erkek çocuk sahibi. Ümran ise ilk kızını görürken doğurmuş, ikinci çocuğunu ise hiç görmemiş.

Ümran ve Hatice’nin görme engelleri bulunuyordu

Her ikisinin de kocası hayatlarını görmeyen eşlerine yardım etmeye ve çocuklarının iyi bir şekilde yetişmesine adamış. Ümran görme engelli bir kadın olarak derneklerde vakıflarda engellilere destek olmaya, hatta devlet düzeyinde engelli haklarını iyileştirmek ümidiyle milletvekilliğine aday olmuş.
Görürken göremez hale gelmenin nasıl bir şey olabileceğini tahmin edin. Buna rağmen her ikisi de yaşama sevincini, geleceğe olan inançlarını ve bağlılıklarını yitirmemiş. Olan biten her şeyin hayırlarına olduğunu, teknolojinin ilerlemesiyle kim bilir belki bir gün yeniden çocuklarını eşlerini görebilecek olmanın ümidiyle durumu kabul edip devam etmişler yaşamaya.

Profesyonel iş yaşantımın 25 yılı mühendis , yönetici ve iletişim uzmanı olarak oftalmoloji ( göz hastalıkları teşhis ve tedavi bilimi)alanında geçti. 1992 de Türkiye’de ilk lazer ameliyatları başlarken, 1996’da Türkiye’nin ilk göz hastanesi kurulurken, pek çok göz hastalığının teşhis ve tedavisi Türkiye’ye ilk defa başlarken içindeydim. O günlerde bilim kurgu filmi gibi olan biyonik gözle körlüğün tedavi edilmesi, bugünün gerçeği oldu.

Son 2 senedir Dünyagöz gurubu bünyesinde Biyonik göz projesinin Türkiye’de ilk uygulamasının yapılması için proje koordinatörlüğü yaptım. Hem tıbbi hem idari pek çok altyapı hazırlığı, Amerika’da ki firma tarafından yapılan denetimler, sertifikalar bir yana beni en çok heyecanlandıran süreç ilk hastaların belirlenmesi oldu.

Görme mucizesi

Mevcut biyonik göz teknolojisi eskiden görmesi olup da sonradan gece körlüğü ( retinitis pigmentoza) sebebiyle kör olmuş ve farklı pek çok tıbbi kritere uygun kişilere takılabiliyor. Bir diğer kriter ise hatta en önemlisi hastanın psikolojisi. İnsan vücudu tamamıyla bir mucize ama göz ve görme duyusu bambaşka bir fenomen. Göz bir organ olmakla birlikte aslında beynin bir uzantısı. Göz ışınların optik sinire ulaşmasını sağlayan bir araç. Görme duyusu beyinin arka bölümüne 2.5 milimetre kalınlığında ve birkaç santim genişliğindeki görme merkezinde oluşuyor. Ve görme doğuştan var olan değil, öğrenilen bir duyu.

Görme, sonradan öğrenilen bir duyudur

Göz dibinde ışık ışınlarının odaklanması, bu ışınları elektrik sinyallerine çeviren mükemmel bir sistemin var olması, her iki gözde oluşturulan elektrik sinyallerinin beynin belirli bölümlerine aktarılması, her iki gözden gelen sinyallerin birbirleriyle çakıştırılması ve buna benzer pek çok karmaşık ara işlem, görme olayının yalnızca fiziksel ve teknik yönü. Bu işlemler sonucu oluşan “görüntü” denen soyut kavramı ise bizim öğrendiklerimizle, bilincimizle yorumumuz ve algımız.
Bu sebeple biyonik göz eskiden gören sonradan kör olan, yani görmenin ne olduğunu bilen bir grup hastaya uygulanabiliyor.

Biyonik göz

Teknik olarak çalışma prensibi şu şekilde: Gözlüğe monte edilmiş bir kamera var. Bu kameradan gelen elektrik sinyalleri yaklaşık 6-7 saat süren çok hassas bir ameliyatla hastanın retinasına yerleştirilen bir çip’e radyo frekanslarıyla aktarılıyor. Çip’e gelen elektrik sinyalleri optik sinir kanalıyla beyinde görme merkezine ulaşıyor. Ve görüntü oluşuyor. Elbette hastanın ameliyat sonrası bir dönem bu yeni elektronik görmeye alışmak ve sinyalleri eski görme bilgileriyle örtüştürmek için rehabilitasyon, çeşitli egzersiz ve görme eğitimleri var. Ameliyatı cerrahlar, biyomedikal mühendisleri, teknisyen ve hemşirelerden oluşan büyük bir ekip gerçekleştirdi.

Biyonik göz ameliyatı çok hassas bir operasyondur
Doktorlarla birlikte bazı mühendisler de bu operasyonda hazır bulnuyorlar

Yirmibinde bir şans, Ümran ve Hatice’ye

Türkiye’de 20 bin gece körlüğü sebebiyle görmesini kaybetmiş hasta olduğu tahmin ediliyor. İlk hastaların belirlenmesi çok hassas bir süreçti. Önce hastane kayıtlara girmiş uygun 1500 hasta belirlendi. Ardından muayene ve tetkiklerle tıbbi kriterlere uyan ameliyata aday 8 hasta belirlendi. En son süreçte hem Amerika’dan cihazı üreten firmadan gelen hem de Dünyagöz medikal komitesinde ve bu projede yer alan doktor ve yöneticiler tarafından hastalarla mülakat yapıldı. 8 hastada çok özel insanlardı. Ama içlerinde Ümran ve Hatice motivasyonlarıyla, ameliyat sonrası gereken rehabilitasyon sürecine gösterecekleri uyumla, en önemlisi inançları ve yaşama olan bağlılıklarıyla en uygun hastalar olarak seçildi.

Gerek ameliyata hazırlanma ve giriş sürecinde gerekse ameliyat sonrası kararımız bizi yanıltmadı. Şimdi her ikisi de nesneleri, hareketleri seçer durumda. Hatta Hatice oğlunun başındaki şapkayı, sokağa bakarken geçen arabayı ayırt edebiliyor. Görmenin artması bu noktadan sonra hastanın performansı ve egzersizlerini ne kadar düzenli yaptığına bağlı.

Bir hayal gerçek oldu. Hatice ve Ümran bugün için bir servet sayılabilecek maliyetteki Türkiye’nin ilk biyonik göz ameliyatlarını Dünyagöz Vakfı tarafından, Dünyagöz hastaneleri sahibi Eray Kapıcıoğlu’nun desteğiyle oldu. Ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Ioannis Pallikaris, Opr. Dr. Fevzi Akkan, Opr. Dr. Nilüfer Ünal ve Doç.Dr. Nur Acar ise doktorluk mesleğinin bilgi ve becerinin çok ötesinde insanlığa adanmış bir yaşam olduğunun en büyük örneğiydi.

1 yıl önce böyle bir şansın yüzlerine güleceğini hayal bile etmemişlerdi eminim ama her durum ve koşulda hayata bağlılıkları, pozitif ruh halleri bu mucizeyi onlara yaşattı.

Gülferi Yıldırım: Psikoloji ve Nörobilim Uzmanı. Mindfulness Eğitmeni İTÜ Elektronik Mühendisliği’nden mezun ve Yeditepe Üniversitesi’nden (MBA) İşletme Yüksek Lisansına sahip olan Gülferi Yıldırım, Üsküdar Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji ve Nörobilim Yüksek Lisansını tamamlamıştır. Aynı zamanda Kültür Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak “İletişim ve Marka Yönetimi” dersi vermektedir. Kurumsal dünyada, 25 yılı aşkın süredir strateji, organizasyonel yapılanma, iletişim ve pazarlama konularında danışmanlık ve liderlik yapmaktadır. Her yıl İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Mutlu İnsan ZihinRuhBeden Festivali”nin kurucusudur. Kendini keşfetmek üzere çıktığı yolda Türkiye’den Güney Afrika’ya, ABD’den Peru’ya, Hindistan’dan İngiltere’ye ve Bali’ye pek çok eğitime katılmıştır. Bu eğitimlerden bazıları; Oxford, MIT (Massachusetts Institute of Technology), University of Massachusetts gibi dünyanın saygın üniversitelerinde aldığı mindfulness, meditasyon ve nörobilim temelli eğitimlerdir. Doğunun binlerce yıllık kadim bilgilerini, batı bilimi ışığında, kurumsal deneyimleriyle sentezleyerek oluşturduğu mindfulness temelli mutluluk, liderlik, yaratıcılık ve stres yönetimi eğitimleriyle kurumların ve bireylerin hedeflerine ulaşmalarına vesile olmaktadır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale