X

Bisikletle 9000 kilometrelik Avrupa turu: “Hayatlarımız neden bir yolculuktaymışız gibi geçmesin?”

Geçtiğimiz Şubat ayı söyleşmiştim Rüzgar Yolgezer ile. Uzun sürecek bir bisiklet yolculuğuna çıkmaya hazırlanıyordu. Amacı, kendiyle baş başa yolculuğa çıkmak, tüketimini en aza indirgeyerek; bu şekilde de hayatlarımızı idame ettirebileceğimizi ve kendimizi hayatın sürprizlerine bırakarak da keyifli zamanlar yaşayabileceğimizi kanıtlamaktı. Yolculuğundan döndü. Planladığı gibi tek başına aşmamış yolları, önüne çıkan fırsatları değerlendirmesini bilmiş ve uzun sürecek bir dostluğa adım atıp, kendi kafasında bir yol arkadaşı edinivermiş. Bu ikilinin yeni bir projesi var şimdilerde. Ben susuyorum, Rüzgar anlatıyor. Eğer proje ilginizi çekerse sizlere de çorbaya bir çimdik tuz atmak düşüyor.

Nasıl geçti Avrupa turun? Tahmininden daha mı kolay, yoksa daha mı belalı bir yolculuk oldu?

Genel olarak her şey yolundaydı diyeceğim ama mesela Yunanistan’a geçişimin ilk gününde Meriç’ e çok yakın kamp yaptım diye tutuklandım. Ödünç aldığım eşyaların yetersizliği dolayısıyla hava şartlarından çok etkilendim. Çadırımın ve yağmurluğumun su geçirdiğini yolda fark ettim. Zagreb’te tüm paramız bitti. 2000 km beş parasız pedalladık. İlk haftalar belalı olduğunu düşünüyordum ancak sonra algım değişti ve kendimi yolun akışına bıraktım. Baktım ki, pireyi deve yapmaya gerek yokmuş. Ya da develer pireleşti gözümde.

Yunanistan

Filiz’in sana katılacağı belli miydi, daha önceden haberleşmiş miydiniz?

Pek çok şey gibi bu da kendiliğinden gelişti aslında. Önceden planladığımız bir şey değildi beraber yola çıkmak. Yola çıkışımın 2. ayında Filiz ile Belçika’ da buluştuk ve İstanbul’a beraber pedalladık.

Avusturya

Yaşadığınız en ilginç anı neydi? Bol bol fotoğraf/video çektiniz mi, bunları sergilemeyi düşünüyor musunuz?

Yolda olunca her gün farklı ve ilginç geçiyor zaten. Günlük hayatımıza renk katan veya yaptıklarıyla bizi şaşırtan insanlar her yerde karşımıza çıktı. Örneğin; Avustralya yerlilerinden neyim eksik diyerek ayakkabısız dolaşan ve bu yüzden Hırvatça’da ‘çıplak ayak’ anlamındaki ‘Bosi’ ismiyle çağrılan Milan, on sekizinci evliliğini yapan ve bununla oldukça gurur duyan Ivan, Zagreb tren istasyonunda uyuduğumuz bir gecenin sabahı bizi uyandırıp elimize para ve bir adres tutuşturan gözlüklü kadın, yine kalacak yer aradığımız bir gün, “Bende kalabilirsiniz.” diyerek bizi evine götüren fakat sabah ayılınca “Siz kimsiniz.” diyip bizi evinden kovan sarhoş adam bunlardan sadece birkaçı. Fotoğraf konusuna gelince orda biraz tembeldik işte; çünkü anı kaydetmektense yaşamayı tercih ettik çoğu zaman.

Berlin

Sağlığınızla alakalı herhangi bir olumsuzluk yaşadınız mı?

Günlük akışı aksatacak bir sağlık sorunumuz  veya yaşadığımız büyük bir kaza olmadı.

Parasız yolculuk etmek konusunda her şey planladığınız gibi gitti mi? Parasız yaşamak mümkün mü gerçekten de? Kimlerden, ne tip tepkiler/övgüler aldınız?

Eğer yabancı bir yerde, evinizden binlerce kilometre uzakta bir yolcuysanız insanlar her şekilde size yardımcı olmak isteyeceklerdir. Ama bizim bu yolcu olma avantajının dışında çöpten yemek arayarak sınırlarımızı zorladığımız günler de olmadı değil. Örneğin, Amsterdam’da  çöp dalışı yaptığımız gün torbalar dolusu meyve ve sebzeyle dönmüştük o gün konuk olduğumuz eve. Özellikle büyük şehirlerde parasız seyahat etmek hiç zor olmadı. İnsan kalabalığından ve tüketimin haddinden fazla olmasından dolayı çöplerde ve halk  pazarlarında epey yiyecek bulduk. Bulamadığımız zamanlardaysa ekmek fırınlarına, kafelere gidip bayat ekmek veya artık yiyecekleri olup olmadığını sorduk. Bazen o kadar çok yiyecek buluyorduk ki bize 2 gün yettiği bile oluyordu. Şehirden uzaklaştığımızdaysa yol kenarındaki meyve ağaçları, soğanla kavurup yemek yaptığımız ısırgan otları karnımızı doyuruyordu. Ve eğer şanslıysak yolda tanıştığımız sıcak kasaba insanlarının konuğu oluyorduk ve bizi bir güzel doyuruyorlardı. Kısacası yenilebilir olmasına rağmen çöpte bulduğumuz onca yiyecekten sonra parasız seyahat etmenin mümkün  olduğunu maalesef utanarak söyleyebiliriz.

Hollanda

Yeni projeniz ve ortaya çıkışıyla alakalı biraz bilgilendirir misiniz bizi?

Öncelikle yolculuğun başından beri amaçlarımızdan biri de tüketimi en aza indirip temel ihtiyaçlarımızı saptamaktı. Bunun için ihtiyaç fazlası eşyalara talip olup, yemeklerimizi  çöpten veya pazarların kapanış saatlerinde satılmayan sebze meyvelerden çıkardık. Günlerimiz bu şekilde bisiklet üstünde geçerken çevreye duyarlılığımızı farklı alanlarda da sürdürmek istediğimiz için ‘BİSİKLETLİ SAHAF’‘ projesini başlattık. Arkadaşlarımızın, projemizi duyan insanların verdiği veya kendi okumadığımız kitaplarlardan oluşturduğumuz kütüphanede, kitapların hepsi ikinci el ve onarımını biz kendimiz yapıyoruz. Satın alınan kitapları İstanbul içinde olmak şartıyla bisikletlerimizle adrese kadar getiriyoruz. Kısaca, bisiklet kurye ile fosil yakıt harcamadan çevreye verdiğimiz zararı en aza indiriyor, ikinci el kitapları tekrar kullanıma sunarak da geri dönüşümü sağlıyoruz.

Ne kadar sürecek bu proje ve size ne getirmesini bekliyorsunuz?

Projemiz bir sonraki yolculuğa kadar sürecek. Amacımız, insanlara tüketimi azalttıran, benzin yakmayan bu eylemi olabildiğince sürdürmek. Kitap satışlarından, günlük masraflarımızı çıkaracak kadar gelir elde etmek ve fazlasıyla ‘Askıda Kitap Var’ kütüphanesini oluşturmak.

Eklemek istedikleriniz…

Yolculuklar kendimizi ve diğerlerini tanımamız için büyük bir fırsat. Günlük yaşamın gereksiz ayrıntılarıyla vaktimizi harcamamız gereksiz. En azından kendimizi bir süreliğine de olsa bu sıkıntılardan uzak tutabiliriz. Peki hayatlarımız bir yolculuktaymışız gibi neden geçmesin?

Notum var: Şimdi geçelim kütüphanelerimizin başına. Yok mu defalarca kez okuduğumuz, bir tane de hediye geldiği için iki tane olan kitabımız?Ayıralım onu ve hemen bisikletli sahafa ulaşalım.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

Kıvanç Ergun: Kıvanç Ergun bugün bisikletin tepesinde, yarın ormanda çamurun içinde… Harekete, iyilik peşinde koşmaya doyamıyor, başkalarına çılgınca gelen şeyleri yapmaktan inanılmaz keyif alıyor. İflah olmaz bir spor tutkunu olan Kıvanç, ‘yükseklerde’ yaşamanın, hayattan keyif almanın yolunu sporda bulmuş ve her gün yeni alanlara kayıp, kendini bilinmezlerde kaybetmekten hiç ama hiç çekinmiyor. Yaşını başını almış ama adrenalin söz konusu olunca kendini alamıyor, aktiviteye dalıyor. 2013 İstanbul Maratonu’nda ilk maratonunu (42 km), 2014'te Frig Vadileri'nde ilk Ultra Maraton’unu (60 km) koştu. Ulaşım aracı olarak bisikleti kullanıyor ve bisiklet kullananların sayısını kültürel gelişmeyle eşdeğer tutuyor. Yazdığı yazılarda sınırları nasıl zorladığından, deneyimlerinden bahsederken, bir yandan da hareket etmemek için yaratılan bahaneleri çürütmekten büyük keyif alıyor. Yardımseverlik koşusunun Türkiye'de tanınmasını sağlayan Adım Adım Yardımseverlik Platformu'nda Marka ve İletişim Koçluğu görevini yürütürken, aynı zamanda TOG'un AA içindeki STK Sorumlusu ve gönüllü koşucusu olarak da devam ediyor yaşamına... Fotoğraf konusunda fena değildir, takip etmek isterseniz: instagram/kiverg

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale