Bir psikopat aşık olduğunda ne olur?

Hepimiz çeşitli filmlerde psikopatlara dair basmakalıp klişeleri görmüşüzdür. Genelde 20’leri veya 30’larında olan, soğuk ve empatiden yoksun, sadistik eylemlerde, hatta cinayetlerde bulunan bir erkek olarak karşımıza çıkar. Bu genel olarak psikopatinin klinik düzeydeki tanımı ile oldukça uyumludur. Ancak psikopati gerçekten erkekleri kadınlardan daha mı çok etkiler? Psikopatlar gerçekten güçlü duygular, empati ve başkalarına bağlanma yeteneğinden yoksun mudurlar?

Araştırmalarda psikopatik kişilik özelliklerine sahip bireyler hakkında yeni bilgiler elde ediliyorlar ve ona aşık olmanın nasıl bir şey olduğu da inceleniyor. Psikopatinin pek çok formu vardır ve buna kişilik testlerinde psikopatik eğilimlerinin olduğu görülmesine rağmen eşik değerin altında olanlar da dahildir. Dolayısıyla insanlar bu testlerde farklı sonuçlar alabiliyorlar ve kişilerin psikopati eğilimleri değişken olabiliyor.

Eşik altı psikopatların da yakın ilişkilerde zorluklar yaşayabildiklerini düşündürebilecek bazı veriler mevcut. 2015 yılında yapılan bir bilimsel araştırmaya göre, suç işleyen insanların genellikle güvensiz bağlanma tarzları mevcut ve kaçıngan olduklarından başkalarıyla yakın ilişkiler kurmakta zorlanabiliyorlar. Psikopati terimine uyan insanlar, suç işleseler de işlemeseler de, kaçıngan bağlanma davranışları sergiliyorlar ve genel olarak yakın ilişkiler oluşturamıyorlar. Duygusal bağlantısızlık ve empati yoksunluğu, yani psikopatinin iki temel işareti, maladaptif bağlanma şekilleriyle de bağlantılı.

Psikopati değerleri yüksek insanlar yine de romantik ilişkiler oluşturuyorlar ve bunun evlenmeleri veya evlenmemeleri, veya uzun vadeli ilişkiler oluşturup oluşturmamaları ile bir bağlantısı yok. Ancak böyle bir ilişki, geleneksel anlamda psikolojik bir yakınlık temelinde oluşmuyor. Bunun yerine çiftler dünyaya ortak bakış açılarına göre diğer insanlardan olabildiğince çok şey elde etmek üzerine birleşmiş gibi oluyorlar. Empati ve derin duyguları ifade etmekteki yetersizlikleri, şiddete sebep olmasa bile, artan düzeyde yok edici bir etkileşim örüntüsü doğurarak ilişkiyi parçalıyor.

Bu kaderi önceden belli çiftler, eğer ikisinden bir tanesi daha sağlıklıysa ve diğerini etkileyebilirse, daha pozitif sonuçlar alabiliyorlar. Zaman içerisinde ikisinin de daha fazla güven oluşturmasını, paylaşmasını ve karşıdakinin görüş açısına göre bakmayı öğrenmesini sağlayan bir yakın bağ oluşturabiliyorlar.

Psikopatinin ve onunla gelen bağlanma tarzının nasıl evrim geçirdiğini incelemek için araştırmacılar bir yıllık süreçte evli çiftleri incelemişler. Böylece bir partnerin diğeri üzerindeki etkileri değerlendirilmiş. Ortalama 7 yıldır birlikte olan ve yaş aralığı 18-35 arası olan 140 çift değerlendirmeye alınmış.

Katılımcılar anketlerini ayrı ayrı doldurmuşlar ve düşük empati, manipülatörlük, antisosyal davranışlarda bulunma gibi psikopatik eğilimleri ölçülmüş. Ayrıca kaygı ve kaçınganlık gibi boyutlar da değerlendirmeye alınmış.

İki farklı zamanda yapılan bu anketler ile partnerlerin diğerinin üzerinde oluşturduğu etkiler değerlendirilmiş. Tüm çiftler heteroseksüelmiş ve bu nedenle erkek partnerin kadın üzerinde veya kadın partnerin erkek üzerindeki etkileri hesaplanmış. Bunun yanında önce erkeğin aktör kadının partner olduğu, sonrasında kadının aktör erkeğin partner olduğu senaryolar da hesaba katılmışlar. Sonrasında aralarındaki etkileşimler değerlendirilmişler.

İlginizi çekebilir: Bağlanma stilleri ilişkileri nasıl etkiler: 4 farklı bağlanma stilinden sizinki hangisi?

Sonuç olarak ilk testte daha yüksek psikopati eğilimleri gösterenlerin ikinci testte kaçınganlıkları daha yüksek olmuş. Ayrıca erkeklerde psikopati değerinin başta yüksek olması, sonrasında bağlanmaya dair daha yüksek kaygıların ortaya çıkmasına sebep olmuş.

Hem erkek hem de kadınlarda antisosyal davranışlarda bulunma gibi ikincil psikopati özellikleri zaman içerisinde bağlanmaktan kaçınma ve anksiyete gibi değerlerde artışa sebep olmuş. Dürtüsel ve sorumsuzca davranışlar ise zaman içerisinde hem reddedilme korkusu hem de partnerden çekinme değerlerinde artışa sebep olmuş.

Erkeklerden kadınlara aktör-partner etkisi incelendiğinde ise şu sonuçlar elde edilmişler: Eğer kadınsanız, psikopati değerleri yüksek bir erkek partnere sahip olmak, duyarsızlık ve dürtüsellik nedeniyle zaman içerisinde ondan uzaklaşmanıza sebep olabiliyor. Ancak psikopatinin sadece dürtüsellik boyutunun yüksek olduğu kadınlarla partner olan erkekler ise daha kaygılı bir bağlanmaya sahip oluyorlar. Antisosyal kadınlar erkek partnerlerinin daha fazla reddedilme korkusu yaşamalarına, daha bağımlı olmalarına ve duygusal olarak daha dengesiz olmalarına sebep oluyorlar.

Peki korelasyon burada bir sebep sonuç ilişkisi gösteriyor mu? İllaki değil. Ancak çalışmanın tasarımı en azından psikopati ile bağlantılı bağlanma problemleri ve ayrıca bağlanma temelli psikopati problemleri üzerine bir veri sunmuş durumda. Çalışmanın yazarları, psikopatik kişilik özelliklerinin bağlanma güvensizliklerine dair bir işaretçi olabileceğini, ama bunun tam tersinin pek olası olmadığını belirtiyorlar.

Özetle:

  • Eğer psikopatinin duyarsızlık tarafında olan bir erkekle beraber olan bir kadınsanız, zorlu zamanlara hazır olun. Onun empati yoksunluğu kendi içinize kapanmanıza sebep olabilir.
  • Eğer partneriniz psikopatinin dürtüsellik tarafındaysa, erkek veya kadın olmanız fark etmez, zorluklar zamanla kötüleşirler. Eğer problemli olan sizin kişiliğinizse, karşınızdaki partnerinize bağlanma yeteneğiniz zaman içerisinde ortadan kalkabilir.

Kaynak: psychologytoday

İlginizi çekebilir: İlişkilerinizde hangi bağlanma stiline sahipsiniz: Güvenli, kaygılı, kaçıngan

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!