X

Bilinci beyin mi üretir?

İnsan beyni sıradışı bir organdır ve çevremizdeki bilgileri işleme ve yorumlama için en temel merkezdir. Ancak algılarımız, yani gördüklerimiz, duyduklarımız ve hissettiklerimiz gerçekliği doğrudan yansıtmaz. Bunun yerine duyusal girdiler temelli oluşan beyindeki karmaşık yorumlar, algılarımız ve dış dünya arasında bazı farklılıkların ortaya çıkmasına sebep olur.

Örneğin görsel illüzyonlar orada olmayan şeyler görmemize veya uzamsal ilişkileri yanlış kavramamıza sebep olabilir. Benzer şekilde duyma algımız da arka plan sesini filtreleyebilir ve bunun sonucunda duymaya bağlı illüzyonlar ve bozulmalar ortaya çıkabilir.

Bunun sonucunda, algılarımız gerçekliğin doğrudan yansımaları değil, bağlam, geçmiş deneyimler ve beklentilerden etkilenen öznel yorumlar haline gelir. Bu da insanın bilişsel yeteneklerinin önemli bir yanını ortaya çıkarır; algılarımız hem duyusal sinyallerden hem de zihinsel manipülasyonlardan şekil alır.

Hafıza da algılarımız konusunda önemli bir rol oynar, yani işaretlerin yorumlamaları geçmiş deneyimlere bağlıdır. Diğer yandan beyin onları her hatırladığımızda anıları tekrar inşa eder ve bu da değişimlere, üretimlere ve yanlış anılara sebep olabilir.

Bu değişmiş anılar, algılarımıza ve hafızamıza ne kadar güvenebileceğimiz konusunda soru işaretleri doğurur. Beynimiz geçmiş deneyimleri değiştirebiliyorsa, gerçeklik algımıza nasıl güvenebiliriz? Duyusal girdilere gerçekliğin beyin tarafından algılanmış yansımaları olarak çok güvenirken, öz bilincimiz gibi konuların gizemli olduğunu düşünüyoruz?

Beyin, bizim hakkımızda ve evren hakkında nasıl düşünür?

Rutin ve günlük yaşantımızın içerisindeyken beynimiz otomatik pilottadır ve hayat ile evrenin temelleri hakkında pek düşünmeye vakti olmaz. Bu bilinçsiz zihin işlevleri geçmiş deneyimler ve öğrendiklerimizden güç alır ve en düşük düzeyde enerji tüketirler. İşe gitmek, alışveriş yapmak, araba sürmek, oyun oynamak gibi günlük işleri daha az dikkat vererek yaparız ve hatta genelde bunları nasıl yaptığımızı unuturuz.

Ancak rahat durumda ve tüm endişelerden uzakta dururken, kendimiz üzerine düşünebilir ve yaşam hakkında önemli sorular sorabiliriz. Bu şartlar altında beynin belli bölgeleri aktif hale gelir.

Medial prefrontal korteks, öz bilinç ve sosyal bilgileri anlamak için temeldir. Posterior cingulate korteks ise anı ve duygularda etkiliyken, medial temporal lob ise duyusal bilgiler, hafıza ve anlam yaratımından sorumludur. Bunlara ek olarak precuneus bölgesi algıları işleme ve felsefi düşüncelerde yardımcı olur. Limbik sistem de temel insan konuları ile ilgilenir ve katkı sağlar.

Varsayılan mod ağının temel rolü

Varsayılan mod ağı (VMA), gündüz düşlerinde, hatırlamalarda ve geleceği planlamada aktif hale gelir. Posterior cingulate, precuneus, anterior cingulat, mesiofrontal korteks ve temporoparietal kavşaklar gibi bölgelerden oluşur.

VMA kişinin kendini refere eden düşüncelerine ve zihinsel gezintilere odaklanır ve bu da yaratıcılık ile problem çözmeye katkı sağlar. Felsefi düşünmede soyut gerekçelendirmeler, içe dönüş, varoluşsal keşifler vardır ve bu da VMA tarafından desteklenir.

Kişinin içe bakışı veya refleksiyonu denilen aktif düşünme süreci de VMA tarafından yönetiliyor olabilir. Soyut gerekçelendirmeler ve yaratıcı problem çözme konusunda etkili olan VMA, serbest bağ kurma ve farklı düşünmeyi destekler. Yani temel olarak diğer beyin bölgeleri ile ortak çalışır ve duyguların, algıların, hafızanın ve öz farkındalığın işlenmesine destek olur.

İç düşünce kendimizin kökeni olabilir mi?

Bazı bilim insanları bilincin beyin ve bedende ortaya çıkan fiziksel işlemler ile tamamen açıklanamayacağını düşünüyorlar. Öznel deneyimler esnasında beynin belli bölgelerindeki aktiviteleri göstermek mümkün olsa da, bu nöral aktivite tarafından ortaya çıkarılan öznel hislerin gerçekliğini yeterince açıklayamıyoruz ve buna zor bilinç problemi adı veriliyor.

İnsan beyni, ilkel refleksif işlevlerine ek olarak bilgi ve deneyimleri yorumlama ve bu yorumları saklama konusunda bir araç gibi davranır. Ancak dış dünyadan gerçekliği yansıtacak şekilde bilgi alma konusunda evrilmemiştir.

Beynin üst bölgeleri, özellikle de neokorteks, algı ve deneyimleri analiz eder, soyut düşünme ile tutulamaz konseptler üretir ve bunlar dokunulabilir fiziksel gerçekliğin ötesine uzanırlar. Rahatlama anlarında dış kaygı kaynakları olmadığında kişiler genellikle kendi deneyimleri ve hislerine odaklanırlar ve çevrelerindeki dünyayı düşünürler.

Bu tür bir refleksiyon aşama aşama “bilinç” adı verilen konseptin gelişimini sağlar, yani bu deneyimleri yaşayan kişiyi ifade eder. Kişinin kendini bu anlayışı öz bilinç olarak adlandırılır ve algı ile deneyimlerin analizinde temellenen bir soyut düşünmeden kaynaklanır. Bu konsept diğer soyut, dokunulamaz fikirlere benzer, örneğin bir şarkı bestelemek, roman yazmak, yeni bilimsel teoriler keşfetmek gibidir.

Bunun yanında beyin tüm bedenden iç sinyaller de alır ve genel sağlığını takip eder. Panik atak sonrasında beyin anksiyetenin belirtilerini yanlış yorumlayabilir, yani hızlı kalp ritmi ve nefes darlığını yanlış yorumlayabilir ve beden normal bir durumdayken ölüm halinde olduğunu düşünebilir. Bu da savaş veya kaç tepkisini ortaya çıkartır.

Bu fenomen, beynin hem yaşam hem de potansiyel tehditler konusunda ne kadar farkındalık gösterdiğini ortaya koyar. Bu iç sinyaller beynin daha üst bölgeleri tarafından yorumlanabilirler ve sonucunda beynin kendisine dair bir diğer algısı ortaya çıkarak “burada ve hayattayım” der.

Tüm bunlar, beynin aldığı iç ve dış sinyallerin entegre edilip yorumlanarak beynin daha üst bölgelerine iletildiğini ve bunun sonucunda öznel duygusal deneyimler yaşandığını ortaya koyuyorlar. Bireyler endişe sahibi olmaksızın rahat halde olduklarında, kendilerine dair yeni açıklamalar ve anlatılar ortaya koyabilirler. Bilinç de bunlardan bir tanesi olabilir.

Kaynak: psychologytoday

İlginizi çekebilir: Bazı insanların yön duygusu neden zayıftır?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale