Bilimin açıklayamadığı gündelik olaylar

Bilim, modern dünyamızda pek çok şeyi açıklamayı başarıyor. İnsanlığın Ay’a gitmesini, uzayın derinliklerini, atomları, molekülleri, hemen hemen her şeyi… Ancak bilimin yanıt veremediği ve günlük hayatın içinde fark etmeden defalarca karşımıza çıkan bazı şeyler de var. Bilim insanlarının elbette bazı teorileri var ancak tam olarak açıklamak imkansız. İşte bilimin açıklayamadığı ama hepimizin gün içinde defalarca karşısına çıkan şeylerden bazıları:

Ağrı kesiciler nasıl çalışır?

Vücudumuzda bir ağrı hissettiğimizde çoğumuz çareyi ağrı kesicilerde bulabiliyor ve bir ağrı kesici aldıktan kısa süre sonra ağrımızın dindiğini hissedebiliyoruz. Peki, ağrı kesicilerin nasıl işe yaradığını biliyor muyuz? İlaç sektörünün uzun yıllardır kullandığı ağrı kesicilerin etken maddesi olan parasetamolün ağrıyı azaltmada işe yaradığı biliniyor ancak bilim dünyası bunun nasıl çalıştığını bir türlü açıklayamıyor. Bazı teoriler, parasetamolün beyne bazı kimsayal mesajlar göndererek ağrı hissetmemize engel olduğu şeklinde. Bir başka teori ise parasetamolün, “mutluluk hormonu” olarak bilinen serotonin seviyesini artırdığı yönünde. Serotonin arttığında kendimizi daha az gergin ve depresif hissediyoruz. Bu da aslında birçok şeyi etkiliyor. Uykuyu ve vücut ısısını düzenliyor ve ağrı hissini azaltıyor.

Cam katı mıdır sıvı mıdır?

Camı, etrafındaki nesneleri söylemeden açıklayabilir misiniz? Perdenin arkasında, duvarın yanında, masanın arkasında gibi tabirler kullanmadan, elinizle işaret etmeden camı tarif edebilir misiniz? Camın ne olduğunu, nasıl bir yapıda olduğunu onu göstermeden açıklamak biraz zor. Camın yapısal olarak çok yavaş hareket eden sıvı olduğuna dair yaygın bir kanı var. Ancak bu kanı, camın binlerce yıl nasıl erimeden kalabildiğini açıklayamıyor. Aslında cam; katı bir madde. Fakat diğer katılara göre biraz farklı yapısal özelliklere sahip. Katılar genellikle düzenli kristal bir yapıda iken cam; sıvılardaki gibi düzensiz yapıdaki moleküllerden oluşuyor. Nobel ödüllü fizikçi Philip Warren Anderson, 1995 yılında “Katı hal teorisiyle ilgili en derin ve en ilginç soru, camın doğası ve sıvıdan katıya geçiş teorisi” demişti ve bu bilinmezliğin muhtemelen 10 yıl içinde çözüleceğini söylemişti. Ancak Anderson’ın iyimser bakış açısına rağmen bu sorunun cevabı henüz bulunamadı. Sıvı ve cam, yapısal olarak aynı özellikleri taşıyor ancak farklı hallerde karşımıza çıkıyor.

Neden esneriz?

Kendimizi yorgun hissettiğimizde, uyandığımızda, uykumuz geldiğinde, canımız sıkıldığında, yeni bir şeye başladığımızda kısaca birçok sebeple gün içinde sıkça esneyebiliyoruz. Hatta bulaşıcı etkisi yüzünden karşımızda birisi esnediğinde, biz de esniyoruz. Cenevre Üniversitesinden Profesör Adrian Guggisberg’in verdiği bilgiye göre hava dalışı yapan kişiler, atlama öncesinde esneme eğilimi gösteriyor. Peki neden bunu yapıyoruz? Bir teoriye gören, vücudumuzdaki oksijen seviyesini artırmak ve dikkatimizi uyandırmak için. Yeni bir teori ise esneme sayesinde vücuda serin havanın girdiğini ve beynin sıcaklığının azaldığını, uyku halinden çıktığını öne sürüyor. Psikolog Andrew Gallup, “Vücut sıcaklığımız arttığında, kendimizi daha yorgun ve uykulu hissederiz.” diye ekliyor. Ancak esnemenin hiçbir fiziksel nedeni olmadığını, tamamen psikolojik bir eylem olduğunu öne süren bir teori de var. Bu teoriye göre tanıdığımız kişiler esnediğinde, biz de esneme eğilimi gösteriyoruz. Bilim dünyası esnemenin psikolojik mi fiziksel mi olduğu konusunda henüz kesin bir yanıt veremiyor.

Bisiklet nasıl dengede durur?

Uzun zamandır yapmadığımız bir eylemden bahsederken sık sık ‘bisiklete binmek gibi’ tabirini kullanabiliyoruz, peki bisikletin kendi gizemini biliyor muyuz? Bir bisikleti tek başına bıraktığınızda, yere düşecektir. Ancak belli bir hıza ulaştığında, bisiklet yere düşmez. Örneğin, bisikleti bir tepeden aşağıda bıraktığınızda, belli bir süre yere düşmeden gidebilir. Bilim dünyası bisikletin nasıl ayakta kalabildiğini net olarak açıklayabilmiş değil. Bir fizikçiye sorduğunuzda, tekerleklerin jiroskopik etkisiyle bunu açıklayabilir. Bir mühendise sorduğunuzda, kullanılan malzeme veya bisikletin geometrik özelliklerine dayanarak açıklayabilir.  Biyomekanik uzmanına sorduğunuzda, bisikleti süren kişinin postürüne ve konumuna bakarak açıklayabilir. Aslında böyle yüzlerce açıklama var. Ancak bisikletin nasıl ayakta durduğunu açıklayabilen bir bilimsel gerçek henüz keşfedilmedi.

Kediler neden mırlar?

Kedilerin gırtlaklarının etrafındaki kaslar, kediler mırıldanma sesi çıkarırken kasılarak bir titreşim yaratıyor ve ortaya mırlama sesi çıkıyor. Sesin nasıl oluştuğunu biliyoruz ancak nedeni hala tartışılıyor. Bir hipotez, mırlamanın kedilerin kemik büyümesini desteklediği şeklinde. Buna göre oluşan titreşim frekansıyla basınç yaratıyor ve kemikler sertleşiyor. Bir başka ilginç bilgi de Veteriner Hekim ve San Diego Humane Society’nin CEO’su Gary Weitzman’ın aktardığına göre “25-100 Hz frekansındaki mırıltılar, insanlar için terapötik tıpta şifa frekanslarına karşılık geliyor.” Yani kedilerin mırlamasının şifalandırıcı bir etkisi oluyor denilebilir.

Kaynak: iflscience

İlginizi çekebilir: Neden çok sevdiğimiz kişileri incitiriz?

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!