Neden en çok ‘sevdiğimiz’ kişileri incitiriz?

İnsanlar olarak sosyal varlıklar olduğumuzu, bu nedenle çevremizde başka insanlara ihtiyaç duyduğumuzu, onlarla zaman geçirmek zorunda olduğumuzu ama öte yandan da her an herkesle iyi anlaşmanın zor olduğunu, tartışmaların hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu biliyoruz. Kimi anlaşmazlıklardan yara almadan çıkarken kimilerinde çok yaralanabiliyoruz; özellikle de çok sevdiğimiz kişilerle ise. Pek samimi olmadığımız insanlarla iletişimimiz sınırlı olduğu için olası bir tartışmadan incinmeden kaçabiliyoruz ama söz konusu çok sevdiklerimiz olduğunda işler değişebiliyor. Çok sevdiklerimize çok kırıldığımız gibi, onları da çok kırabiliyoruz. Peki neden? Neden çok sevsek de ‘aman kırmayayım’ demiyoruz… 

Neden çok sevdiğimiz insanları incitiyoruz ya da neden bizi çok sevdiklerinden emin olduğumuz kişiler tarafından sıkça incitiliyoruz? Sevgi, tek başına bir şeyleri çözmeye yetmiyor mu? “We always hurt the ones we love”; yani ‘sevdiklerimizi her zaman incitiriz’ ve ‘love hurts’, ‘sevgi acıtır’ basit şarkı sözlerinden çok daha derin anlamlar barındırıyor olabilirler mi? Görünüşe göre öyle. Bilime göre romantik ilişki içerisinde olalım olmayalım çok sevdiğimiz insanları incitmemizin ardında çeşitli sebepler saklanıyor. Birçok araştırma, en çok sevdiğimiz insanlara karşı daha kırıcı, daha saldırgan davranabildiğimizi, çok sevdiklerimizi çok incittiğimizi doğruluyor. 

1. Kontrol ve koruma içgüdüsü

Bazen sevgi, kontrol isteğini ve koruma içgüdüsünü de beraberinde getirebiliyor. Sevdiğimiz insanların başkaları tarafından zarar görmesini engellemek için onları üzebiliyoruz. Bir anneyi düşünün. Çocuğunun güvenli olmadığını düşündüğü bir ortama gitmemesi için ona baskı yapıyor, onunla tartışıyor, izin vermiyor. Çocuk ise annesinin onu anlamadığını, dinlemediğini, istediklerini önemsemediğini düşünerek kırılıyor. Oysa ki tamamen iyi niyetle dolu bir yaklaşım olsa da sonuç incitmeyle sonuçlanabiliyor. Ya da partnerimizin olası bir olumsuzlukla karşılaşacağından endişe ettiğimizde durumu kontrol altında tutmak için istemsizce tartışmaya girerek kırıcı davranabiliyoruz.

İlginizi çekebilir: Her şeyi kontrol etme isteğinden kurtulmak için öneriler

2. Reddedilme korkusu

Diyelim ki çok sık görüşmediğimiz bir arkadaşımızla plan yapmak istedik ama uygun olmadığı için teklifimizi geri çevirdi. Muhtemelen, bu durumdan pek etkilenmeyiz ve ‘Neyse başka zaman yaparız…’ diyerek konuyu kapatabiliriz. Ama karşımızdaki çok sevdiğimiz, yakın olduğumuz biri olduğunda işler değişmeye başlayabiliyor. Neden benimle görüşmek istemiyor, neden benimle zaman geçirmek istemedi, beni artık sevmiyor mu, eskisi kadar yakın değil miyiz gibi sorularla zihnimizi doldurduğumuz için kırıcı sözler sarf edebiliyor; farkında olmadan karşımızdaki kişiyi incitmeye yönelik davranışlar sergileyebiliyoruz. 

3. İletişimdeki rahatlık

Ne söylediğimizden çok, nasıl söylediğimizin daha önemli olduğunun sanıyoruz ki hepimiz farkındayız. Bazen, karşı tarafı incitmek istemesek de doğru bir şekilde kendimizi ifade edemediğiniz için yanlış anlaşılmalara sebebiyet verebiliyoruz. Sevdiğimiz kişilerle aramızdaki samimiyete güvenerek, onlarla iletişim kurarken zaman zaman ekstra rahat veya özensiz davranabilmemiz olası… Çok yakın olmadığımız biriyle konuşurken gösterdiğimiz özeni, çok sevdiğimiz kişilerle konuşurken ihmal edebiliyoruz. Kırılacağını, üzüleceğini ya da sözlerimize alınmayacağını düşündüğümüz için daha özgür, savurgan kelimelerle iletişim kurmaya meyilli olabiliyoruz. Ancak, iletişimdeki bu rahatlık her zaman iyi sonuçlar vermeyebiliyor.

İlginizi çekebilir: Şiddetsiz İletişim Modeli ve iletişim becerilerini geliştirmeye yardımcı aktiviteler

4. Farkında olmama

‘Gülü seven dikenine katlanır.’ anlayışını zaman zaman yakın ilişkilerimizle özdeşleştirerek çok sevdiğimiz kişilere nazımızın geçtiğini düşünebiliyoruz. Çoğu zaman işler güzel ilerlese de bazen o nazı geçiremeyebiliyoruz. Sevdiğimiz kişinin üzüleceğini, alınacağını düşünmeden kırıcı davranabiliyoruz. Farkında olmasak da ya da ‘aman nasılsa alınmaz’ diye düşünsek de her zaman tahminlerimizi doğru tutturamayabiliyoruz.

5. ‘Günah keçisi’ durumu

Hepimiz hayatımızda defalarca yaşamışızdır; birine kızıp da hiç alakası olmayan başka birine çatma olayını… Bir türlü akmayan trafiğe, ters giden işlere ya da evde kırılan tabağa sinirlenip asıl sorumlusuna yansıtamadığımız o can sıkıntısını en yakınımıza aktarmışızdır. Bazen, kırıcı olmayı hiç istemesek de çok sevdiklerimizi ‘günah keçisi‘ ilan edip en yakınımızda onlar olduğu için ne yazık ki, başka bir şeye olan sinirimizi onlardan çıkarabiliyoruz.

6. Daha fazla ilgi görme isteği

Partnerinizin sizinle ilgilenmesini istediğiniz için sorun çıkartarak kırıcı davrandığınız oldu mu? Bazen asıl amacımız sevdiğimiz kişiyi incitmek olmasa da ondan daha fazla ilgi görmek istediğimizi dile getiremediğimiz için ‘olay çıkarma’ eğiliminde olabiliyoruz.

7. Gerçekçi olmayan beklentiler

Sevdiklerimiz için her zaman en iyisini, en güzelini istiyoruz. Onları mutlu olmaları, başarılı olmaları, güzel işler yapmaları için destekliyoruz. Ancak, sevdiklerimizin iyi olmasını isterken gerçekçi olmayan beklentilere de girebiliyoruz. Çok sevdiğimiz birini belki henüz hazır olmadığı bir girişime, başlamaktan korktuğu bir işe ya da iyi olacağına inandığımız için istemediği bir değişime zorlayabiliyoruz. Daha büyük işler başarabileceğine inandığımız için yüreklendirdiğimizi düşünürken, kurduğumuz baskıyla, belki de iğneleyici sözlerimizle kırıcı olabiliyoruz.

8. Geçmiş travmalar

Çok sevdiğimiz, yakın olduğumuz insanlarla daha fazla zaman geçirdiğimiz için hayatımızın büyük bir bölümünü paylaşarak ortak deneyimler biriktirebiliyoruz. Ve bu deneyimler her zaman mutluluk, kahkaha, sevgi dolu olmayabiliyor. Biriken güzel anıların yanı sıra birçok üzüntüyü, trajik olayları da birlikte atlatabiliyoruz. Hal böyle olunca, olası bir anlaşmazlık halinde geçmişte çözülmeyen travmalar gün yüzüne çıkabiliyor ve saldırgan bir tavırla gardımızı alıp karşımızdaki kişiyi kırmamıza neden olabiliyor.

9. Kasıtlı yaklaşımlar

Çoğu zaman, özellikle çok sevdiğimiz insanları istemeden, farkında olmadan incitsek de bu durum her zaman geçerli olmayabiliyor. Kişinin çok sevdiği birisi tarafından rencide edilmesi, eleştirilmesi, küçük düşürülmesi ya da önemsenmemesi gibi duygusal olarak yıpratıcı bir deneyimle karşı karşıya kalmış olması, bilinçli bir şekilde kırıcı davranmasına zemin hazırlayabiliyor.

Sevdiklerimizi incitmemek için yapabileceklerimiz

Elbette ki son maddedeki gibi kasıtlı bir kırıcı olma durumu söz konusu değilse, çok sevdiğimiz kişileri incitmemek için birkaç konuya özen göstererek ilişkimizin dayanıklılığını artırabiliriz. Empati becerisini geliştirmek ve başarılı bir iletişim kurabilmek için kişisel gelişime önem vermek en önemli iki konu arasında yer alsa da bu kadarla sınırlı değil. Çok sevdiğiniz ve sonradan kırdığınız için çok üzüleceğiniz sevdiklerinizi daha en baştan incitmemek için şunlara da dikkat edebilirsiniz:

  • Kendinize odaklanın, sorunun kaynağının sizde olduğunu düşünüyorsanız bunu sevdiklerinize yansıtarak, onları inciterek çözmeye çalışmayın.
  • Kontrolü zaman zaman elden bırakmayı deneyin. Her zaman her şeyi kontrol edemeyeceğinizi ve karşınızdaki eğer bir yetişkinse kendisi için en doğru olanı bildiğine inanın.
  • Beklentilerinizi minimuma indirin. İster partnerinizle ister aile bireylerinizle isterseniz de en yakın dostlarınızla olan ilişkinizi belli kalıplara sokmaya çalışmayın. Karşınızdaki kişiyi ve aranızdaki ilişkiyi olduğu gibi kabul edin.
  • Çok sevdiğiniz halde incittiğiniz ya da onun tarafından incindiğiniz kişi partneriniz ise ve uzun zamandır aynı döngü içerisinde karşılıklı kırılıyorsanız çift terapisine gitmeyi düşünün.
  • Karşınızdaki kişinin yaptıklarından, söylediklerinden, size olan yaklaşımından bağımsız olarak kendi içinizde bir şeyleri çözemediğiniz için kırıcı davranıyorsanız size yardımcı olabilmesi için bir profesyonelden destek almaktan çekinmeyin.

Özen gösterdiğiniz, dikkat ettiğiniz, çok sevdiğiniz kişiyle aranızda olan ilişkiye zarar vermeyi hiç istemediğiniz halde ‘oldu da kırıcı davrandıysanız’ bu sefer yaptıklarınızın sorumluluğunu alın ve işleri toparlamak, kırdığınız kalbi onarmak için harekete geçin. Ne kadar çok sevdiğinizi, incitmek istemediğinizi kendinizi doğru bir şekilde ifade ederek anlatmayı deneyin. Kalp kırmak çok kolay olsa da onarması çok zor, o yüzden sevdiklerinizi incitmemek için çaba gösterin.

Kaynak: liveboldandbloom

İlginizi çekebilir: Kişisel bağımsızlığınızı kazanmak için hayatınızın kontrolünü ele almanın yolları

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!