X

Bildiğiniz her şeyi bir kenara bırakıp bilmediklerinizin farkına varın

İnsan bu dünya üzerinde uzun yıllar geçirdiğinde en çok kapılıyor bu hisse; her şeyi ben bilirim düşüncesi. Çok çok biliriz… Dünyanın nasıl döndüğünü biliriz. Bir insan yalan söylediğinde sesinin titrediğini biliriz. Aynaya baktığımızda belki kendimize bile dürüst olmadığımızı da biliriz sonra. Her günün aynı olduğunu biliriz bizler. Yanında uyandığımız adamın veya kadının hayatımızın sonuna kadar yanımızda olacağını biliriz sonra (nasıl olsa sahip olmuşuzdur). Her yaz yeni bir tatil planı yaparken yine çok eğleneceğimizi biliriz (ki henüz o tarihe kadar yaşayıp yaşamayacağımız bile belli değildir, fakat bizler elbet ve yine de biliriz)…

Öyle bir an gelir ki her şeye ve herkese ön yargıyla bakmaya başlarız. Kolayca yorum yapabiliriz yaşamadığımız şeyler konusunda. Kimileri bizim için “yanlış” olur, kimisi “yalancı” olur, kimisi “başarısız” olur ve hatta kimilerine “yalnız” deyip geçiveririz. Fakat hiç düşünür müyüz “Gerçekten bildiğimiz nedir bu yorumları yaparken?” Ya da daha direkt bir soru soralım, “Nereden bilebiliriz o kişinin gerçekten yalancı olduğunu, o yalan anına onu neyin getirdiğini, onu o günlere neyin sürüklediğini? Ve eğer bir adam aşk için yalan söylüyorsa bu onu gerçekten yalancı yapabilir mi? Hangi muhakeme buna gerçekten karar verebilir?” Biz yine de o noktada durmayı ne yazık ki bilmeyiz. Bizim olağanüstü muhakeme yeteneğimiz vardır ne de olsa değil mi? Peki, başkalarına karşı bunca acımasız olabilen bizler, kimse bizi görmediğinde neler yapmaktayız?

Bu akşam soframızda yemek yiyebilmek ve sağlıkla ailemizle birlikte oturabilmek nimeti bizlere bahşedildiğinde bir kez olsun teşekkür etmeyi bilir miyiz örneğin… Evet, bize dışarıdan bakan bir güç olduğunda bu durumda şükretmeyi bilmeyen oluveririz değil mi? Tek bir teşekkür kadar uzağımızda olan (ve yakınımızda olan) bu olup biten ve bugün sahip olduğumuz herhangi bir şey için teşekkür etmeye tenezzül etmeyiz, sadece onlara sahip olmayı biliriz örneğin… Buradan baktığımızda biz nasıl yargılanmalıyız? İşte bu yüzden bildiklerimiz ve bilmediklerimizin terazisi bu derece hassastır.

Ben bu yazımda sizlerle birlikte bilmek ve bilmemek kavramına çok daha yakından bakalım istiyorum. O bildiğimizi düşündüğümüz her şey ile hayatta kaçırdıklarımıza, hayatta gerçeğini bilmeden (yani gerçeğine ermeden) yargılayıp da bir kenara koyduklarımıza, belki kalbimizi kapattıklarımıza, belki bir kez olsun aramaya cesaret edemediklerimize, belki başaramayacağım diye bir kenara bıraktıklarımıza, belki çok sevip de vazgeçtiklerimize… Ama o çok bildiğimizi düşünüp de aslında bilmediklerimize bakalım istiyorum…

Bir evin tuğlaları gibidir bilmek ile edindiklerimiz, bildiğimizi düşündüğümüz her şey ile duvarımızı örmeye başlarız. Bilmek ile ördüğümüz bu duvarlar ile kimilerine geçiş izni veririz kimilerini belki de hayatın çok önemli bir kısmını ise bu duvarların gerisinde bırakırız. O muhteşem duvarlarımızın ardına saklanırız. O sınırları geçmelerine izin vermeyiz. Aslında duvarlarımızı yıkılmaz zannederiz çünkü hem de çok ama çok doğrusunu biliriz… Ve unutur da gideriz gerçekten bilmek için gerçekten bilmemek gerektiğini…

Öyle yüksek duvarlar ile çevirmiştim ki kendimi, dünya tamamen karşımdaydı. Çünkü güven dediğimiz kavram benim için hayatta asla bulunamayacak bir şeydi. Herkes ihanet ederdi; genci, yaşlısı, küçüğü ve büyüğü herkes, arkadaşlar ve erkek arkadaşlar ve babalar ve tüm insanlar, evet herkes ihanet ederdi… Ta ki bu duvarları kendi kendime yıkmaya yani bu paragrafta kurduğum cümleleri “gerçekten nereden bilebileceğimi” sorgulayana kadar.

Bir gün kendi kendime oturup da sorabilmiştim: “Ben gerçekten bu erkek arkadaşın, bu eşin bu babanın ihanetine giden yolu gerçekten nereden bilebilirim? Yaşadım mı, onunla o yolu yürüdüm mü, o zamanları hissettim mi, vicdanını duydum mu? Neye kırıldığını, neye gönül verdiğini ve hayatında hangi sınavlardan geçmekte olduğunu gerçekten ben gördüm mü? İşte sadece dışarıdan bilmek dışında ben gerçekten nereden bilebilirim?” Bu soru hayatımı, güvenimi, anlayışımı, düşüncelerimi ve her şeyi değiştirdi… Günlerce kendimi kapattığı sınırların ardına geçmiştim… Hayat bana “Al sana güven, işte burada” diye haykıran arkadaşları, erkek arkadaşları, adamları, kimseleri (benim olmadıklarını bildiklerimi) bir bir karşıma çıkarmıştı… Neredeydi o çok bildiğim ihanet, güvensizlik? Eğer bu kadar fazla biliyorsam eğer, tek gerçek buysa eğer, tüm insanlar ihanet ediyorsa neden bilmediklerim sapasağlam karşıma çıkmaktaydı? Bildiklerim bilmediklerime dönüştüğünde neden hayat bu kadar çok güzellik sunmaktaydı?

Sevgili Mark Nepo Uyanış isimli eserinde, bizler için bakın muhteşem bir hikaye ile bildiklerimizi ve aslında hiç bilmediklerimizi nasıl yorumluyor:

“İki bilim insanı dünyanın öbür ucundan kalkıp geliştirdikleri teori hakkında fikrini almak istedikleri Hindu bilgeyi ziyarete gitmişler. Eve girdiklerinde bilge, iki bilim insanını nazikçe bahçesine davet edip onlara çay ikram etmiş. Fincanlar ağzına kadar dolu olduğu halde, bilge sürekli çay doldurmaya devam ediyormuş. Çay fincanlardan taşarken, bilim insanları şaşkın, ama nazik bir ifadeyle, ‘Mukaddes efendimiz, fincanlar daha fazla çay almaz’ demişler. Bunun üzerine bilge çay doldurmaktan vazgeçip, ‘Zihinleriniz de bu fincanlar gibi, çok fazla şey biliyorsunuz. Zihninizi boşaltın ve öyle gelin. O zaman konuşuruz’ demiş.”

Bilgi sahibi olmak gerçekten bilmek değildir… Bilgi sahibi olmak, devam eden hayata biliyorum diye dışarıdan bakmaya çalışmak değildir. Bilgi sahibi olmak bilgi dolmak demek hiç değildir. Her şeye rağmen her ne biliyorsak bundan daha ötesi, yani bilmediğimiz muhteşem bir dünya da vardır. Ve öyle güzel bir kader içerisinde, bu dünya ancak ve ancak bilmediğimizi ve bilemeyeceğimizi bildiğimizde, tüm olağanüstülüğü ile belirir…

Bugün bu yazımı okuyorsanız bildiğiniz her şeyi bir kenara bırakarak hayata en azından bir gün için dünyaya yeni gelmiş bir çocuğun gözleriyle bakmanızı dilerim. Bildiğiniz her şeyi unutup sevgiyi, aşkı, arkadaşlığı, tutkuyu, gülümsemeyi, özlemeyi, koşmayı, yürümeyi, öpüşmeyi, sarılmayı ve evet ağlamayı bile yeniden keşfedeceğiniz ve en önemlisi bilmediğiniz her şeye bilerek şükredeceğiniz bir gün dilerim…

 

İlginizi çekebilir: Sıkı sıkıya bağlı olduklarımız: Kendi yarattığımız hapishanemizden çıkabilmek

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale