X

Beslenme konusuna tazelenmiş bir bakış: Yemek yemek mi, beslenmek mi?

Beslenme fiziksel, duygusal, ruhsal, sosyal bir olgu. Hem hayatla ve bedenle kurduğumuz en temel bağlardan, hem de yaşayış biçimimizi ve kendimize tavrımızı ortaya koyan alanlardan biri.

Anne karnında başlıyor beslenme, anneden çocuğa doğru akan hayat enerjisiyle, canla beraber bu yaşama hazırlanmak, bedenen gelişmek ve aynı zamanda bir merkezden diğerine bağlanmayı temsil ediyor bizler için. Doğduğumuzda ailedeki beslenmeye adapte oluyoruz. En güzel yemekleri kendi annemiz yapıyor, o da genelde coğrafyadan, kültürden ve dinden etkilenmiş bir mutfak oluyor.

İlerleyen senelerde ise lezzet ve nefs, bedensel ihtiyaçlar ve besinler, zihinsel ve psikolojik ihtiyaçlar gibi birkaç kola ayrılıyor. Kimimiz daha dengeli bir şekilde dururken sac ayakları üzerinde, kimimiz yalnız birine doğru dalabiliyor. Oysa bedendeki dokuların beslenmesi, optimum formlarında olmaları, esenlikleri; zihin ve duyguların da beslenebilmesi ve optimumuna ulaşabilmesi için bir altyapı hazırlıyor.

Farkındalık

Beslenmek, yemek yemekten bir parça farklı. Bedenin ihtiyaçları ve karşılıklı olarak ona sunacağımız faydalara işaret ediyor. Bunun için öncelikli olarak bedeni tanımak, ihtiyaçlarını bilmek, bedeni kullanım biçimimizi destekleyecek besinleri fark etmek, onları ne sıklıkta ve miktarda yiyeceğimizi hissetmek gerekiyor.

Benim için bedensel farkındalığın artması, ruh-beden-zihin üçlüsünü bütünleyen ve birleştiren yoga ile başladı.

Bedenin hareketler, nefes, besin ve diğerleriyle ilişkisini ve içeriden geleni görüp duyabilecek kadar yakınlaşmamız gerekti. En duru ifadeyle, yoga bedenimin içerisinde olanlara dair farkındalığımı yükseltti; bilim adamları bu olguyu “introception” olarak isimlendiriyor.

Öncesinde beslenmem, zihnimin uygun bulduğu ve hesapladıkları, ya da o an içerisinde basit olan etrafında daha çok şekilleniyordu.

Ahimsa – Şiddetsizlik

Beslenmek, dış dünyayla ve diğer canlılarla kurduğumuz ilk ilişkilerden. Sevgi, bağlantı, birlik, eşitlik, barış duyguları hakimse sürece, o zaman hayatımızın diğer alanlarına da yansıyabiliyor. Yogiler için Sattva, Yoganın özü olan ahimsanın içinde yer alan konseptlerden. Sattvik beslenmede hayvanlara zarar verecek herhangi bir yiyecek tüketilmiyor, doğada uyum içerisinde yaşayan ve olgunlaşma sürecine kendi gelmiş olan sebze ve meyveler, tahıllar ve yemişler bulunuyor.

Jivamukti Yoga kurucularından David Life’a göre “Herkes baş duruşu yapamayabilir, fakat herkes yiyor. O yüzden, yediklerimizin dünyadaki etkisi başımızın üzerinde durup duramamaktan daha büyük.”

Miktar

Erdeşîr-i Bâbekân’ın  yaşantısıyla ilgili şöyle bir bilgi yer almaktadır: Erdeşir Bir Arap hekimine, “Günde ne miktar yemek yenilmelidir?” diye sorduğunda, “100 dirhem taş miktarı (hacmi)” yanıtını alır. Ve üzerine yeni sorusunu sorar: “Bu kadar yemek insana ne kuvvet verebilir?” Hekim der ki: “Bu miktar seni taşır, fazlasını sen taşırsın! Yemeği yaşamak ve ibadet için yemek gerekir. Yoksa senin sandığın gibi, “Yemek için yaşamak” doğru değildir.”

Eğer bedeni fazla yemek ile yüklersek, masadan tam dopdolu bir tokuk hissiyle kalkarsak, bu hem zihin ve nefs için yemek oluyor, hem de sindirim sistemi üzerinden bedeni yoruyor. Bedenin taşıdığı toksin miktarı artıyor ve bağışıklık sistemi zayıflayarak hastalıklara daha açık bir hale gelmesine sebep oluyor

Bu, yalnızca çok yediğimizde değil aynı zamanda şeker, işlenmiş gıda, hazır katkılı yiyecekler, beklemiş gıdalar, süper marketin raflarını süsleyen renkli parketlerin içindekiler ve alkol gibi başka unsurlarla da desteklenen bir sürece dönüyor.

Dolayısıyla hem görünüm, hem sağlık, hem gün boyu enerjik hissedebilmek ve bedenin yorgunluk sinyallerini erken saatlerde vermesinin önüne geçmek için miktarlar az olsun.

Bir lokma aldıktan sonra o bitene dek bir sonraki lokmayı hazırlamadan yalnızca tadını çıkarmak, ve her lokmayı 25-30 defa çiğnemek hem sindirimi kolaylaştırır, hem de yavaş yemenizi sağlar. Yavaş yediğinizde, bedenin “doydum” ifadesini daha rahat duyabilir ve durabilirsiniz.

Sıklık

Beden ve metabolizma için en önemlilerden biri, aç kalmamak. Oruç hem belli kültür ve dinlerde ibadet adına yapılır, hem de bedeni güçlendirmek için. Fakat özellikle şehir hayatı ve temposu içerisinde, doğadan ve güneşten, yaşam enerjisinden doğrudan beslenmediğimiz dönemlerde; bedeni aç bırakmadan, sık, az ve iyi besinler yemeli.

Özellikle öğrencilerden fiziksel görünümle ilgili sorular gelip “Hocam aç da bırakıyoum kendimi fakat kilo veremiyorum” gibi cümleler de duyduğum için, bir defa daha altını çizmek isterim. Beden aç kaldığında zayıflamak yerine, daha az besin gelmesi durumuna adapte olur. Beden, bizim dışımızda nefes alan, öğüten, sistemleri olan ve kendini şartlara uygun hale getiren bir yapı olarak; sunduğumuz zorluklara ya da kısıtlara göre yeniden ayarlama yapar. Dolayısıyla yeni normalinizi başka yerde belirler, çok da düzensizce aç kalıyorsanız yediklerinizin yağ olarak depolanma oranı artar, ki bu “kıtlık” durumu devam ederse depoda “en zor çözünecek” cinsten besin bulunsun. Ve evet, aç kalınca ilk yakılan kaynak da kas…

Ben nasıl besleniyorum, neler yiyorum diye bakarsak;

Öncelikle son birkaç senedir kendimi sürekli merak ettiğim konularda araştırma yapmaya sevk ediyorum. Alkali beslenme, kan grubuna göre beslenme, ayurveda, Karatay diyeti, ketojen ve sattvik beslenme alanlarında yeterince araştırma yaptıktan sonra bedenimin istekleri ve bu sistemlerden hayatıma ve bedenime iyi geldiğini hissettiklerimin bir kesişim kümesi oluyor aslında.

Yemeden önce o gün sonraki saatlerde ne gibi bir ihtiyaç olacağını hissetmeye, bedeni dinlemeye başlıyorum. Beslenme uzmanı ya da diyetisyen değilim, o yüzden en sağlıklı ya da en iyi beslenmeyi uyguladığımı iddia etmek yerine; hayatımın bedenimle en sağlıklı ve uyumlu olarak aktığı şekilde beslendiğimi belirtmeliyim.

  • Sabah: Çocukluğumdan beri ilk birkaç saat kahvaltı edemedim. Onun yerine iyi bir bitki çayı, metabolizma hızlansın istediğim dönemlerde ise bir çorba kaşığı bal, 1’er çay kaşığı karabiber, zencefil, karanfil, tarçın, zerdeçal ve yarım limon.  Ya da sindirim sistemini temizlemek için yarım bardak ılık suya yarım limon ve 1 çorba kaşığı ev sirkesi. Sabah rutini, gece boyu bazal metabolizmanın yönettiği sindirim sistemini  uyandıracak olan şey. Sen nasıl uyandırılmak isterdin? Kendine de öyle davran.
  • Öğlene doğru: Biraz meyve, salata, iyi karbonhidrat
  • Öğleden sonra: Özellikle benim gibi vejetaryenseniz, bu saatlerde bir ara öğün olarak protein için çiğ badem, çig kaju gibi kuru yemişleri tercih edebilirsiniz. Ben antioksidan özelliği sebebiyle turna yemişi ya da yaban mersini de ekliyorum.
  • Akşam üstü: Hafif bir sebzeli omlet / Tam yağlı manda yoğurdu  / 1 avokado. Olabildiğince yağ; keten tohumu, üzüm çekirdeği, zeytinyağı ya da hindistan cevizi yağı olabilir.
  • Akşam: Mutlaka protein. Hele ki spordan sonraki 45 dakika içinde protein aldığımızda, kas yapımını destekliyor. Eğer et tüketiyorsanız kırmızı et, tavuk ızgara ya da balık iyi bir seçim. Ben nadiren balık ve salata, fakat çoğu akşam omlet ve kinoa tabuleh gibi proteini yüksek diğer gıdaları tercih ediyorum.
  • Yatmadan: Bol bol bitki çayı, arı sütü / bal / polen  – çok acıkırsam yarım avokado birkaç ceviz
  • Kaçamaklar: Çikolata, dondurma, iyi bir makarna ya da pizza. Ayda 1.
Canset Bağan: Cemre Canset Brahma Kumaris’te ilk meditasyonunu deneyimlediğinde 12 yaşındaydı, 15 yaşında Reiki ile tanışıp ilk enerji inisiyasyonunu aldı, 16 yaşında yogaya başladı ve 19 yaşında tek başına ilk Hindistan seyahatini yaptı. Öğrenmeye ve bilgiye tutkun bir şekilde keyifle Işık Üniversitesi Ekonomi ve İşletme bölümlerini tamamladıktan sonra, bir süre özel sektörde çalıştı. Bu şekilde bir hayatın kendisi için uygun olmadığını fark ettikten hemen sonra, yıllardır büyüyen yoga sevgisini ve yeni bir yol arayışını eğitmen olma yolunda bir itici güç olarak kullandı. Sevgiyle ve içtenlikle attığı bu adım hem yurt içinde hem de yurt dışında çok değerli eğitmenlerle 500 saatin üzerinde sertifikasyon eğitimine dönüştü. Budokon® Yoga, Yogakids® Çocuk Yogası, Birthlight® Hamile Yogası, Vinyasa Yoga, Yin Yoga, Yoga Terapi ve Hatha Yoga sertifikasyonları ile farklı beden tipleri ve ihtiyaçları, yaş grupları ve düzeyler için yaratıcı ve özgün dersler vermeye, derslerde de spiritüel birikimini paylaşmaya başladı. 27 yaşındayken şamanlar ve psikologlar ile özel eğitimler ve grup çalışmaları yapmaya başladı, bu iki alanın hayatında uygulama anlamında bir düzen ve ritme oturmasını mutlulukla izledi. Yazları ise 1 ay kadar Güney Amerika’da kalıp derin ruhsal çalışmalar gerçekleştirmeye başladı. Reikinin ardından daha ince enerji çalışmalarına Evrensel Enerji (HUE), Altın Enerji, Reconnection gibi farklı sistemlerle devam etti ve halen günlük olarak uygulamalar, uyumlamalar ya da kişilerle bire bir seanslar yapıyor. Yoga eğitmenliği yanında Cemre Canset bir beden koçu, şifacı, ruhsal terapist ve yazar olarak çalışıyor. Şu günlerde hızlı ve nazik bir dalış yaptığı Savaş Sanatları ve MMA dünyasını keşfediyor, Vejateryan yemekler pişiriyor, doğanın tadına varıyor, Lindy Hop ve Solo Jazz danslarını öğreniyor, bolca meditasyon yapıyor, ücretsiz Karma Yoga aktiviteleri sayesinde toplumla paylaşıyor, heyecanla ilk kitabını yazıyor ve her an sevgiyle titreşiyor. Derslerini ise Yogatime , Nefess Yoga, Defence Academy, Yol Yaşam Stüdyosu, Essporto Health & Fitness ve the Marmara Hotel Taksim’de veriyor; farklı şehirlerde Workshoplar düzenliyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale