X

“Ben”i kaybetmek: Kendi hayatımın içinde ne kadar varım?

Hayatın içerisinde öyle anlar yaşarız ki sanki hayatımız bize ait değilmiş, kendi kararlarımızın üzerinde kontrolümüz yokmuş gibi gelir. Hep yapılacak işler, yerine getirilmesi gereken sorumluluklar, ulaşılması gereken hedefler, memnun edilmesi zorunlu olan insanlar vardır. Bu duygular hayatımızın içinde çoğalırken zamanla kendimizi daha enerjisiz, hayata karşı daha isteksiz hissedebiliriz çünkü yaşantımızın içinde bizi motive edecek şeyler gittikçe silikleşir. Kendi için yaşayamamak her insanı zamanla tüketir. Özellikle bu duruma mecbur olma düşüncesi ve çaresizlik hissi eklendiği zaman iyi hissetmek daha da zorlaşır. Peki, bir insan neden kendinden uzaklaşır?

1. Hayır diyememek

İçinde bulunduğumuz kültür topluluk temelli bir yapıya sahip. Benden çok, bize odaklı bir çevrede yetişiyoruz hepimiz. Bu durum özellikle ailemizde baskın bir karaktere sahip bir ebeveyn ya da baskıcı bir ortam varsa kendi ihtiyaçlarımızı öne alamama, hayır diyememe problemlerine yol açıyor. Burada kendimize soracağımız ilk soru şu: Hayır dersem ne olur?

Bu sorunun cevabı bazen bizi korkuya, bazen suçluluk duygusuna, bazen kaybetme korkusuna götürebilir. Unutmamalıyız ki hayatımızla ilgili kararlarda seçim hakkına sahibiz. Bu hakkı kullanmak için bizi kilitleyen duygumuzu fark edip hislerimizi yazabilir, ardından o duyguya rağmen adım atmayı deneyebiliriz. Karşınızdaki insanla aranızdaki ilişkinin tamamen sizin duyarlılığınıza ve davranışlarınıza bağlı olduğunu düşünüyorsanız muhtemelen o ilişkide manipüle ediliyorsunuz ve size alan kalmıyor. Alanınızı geri almaya sınırlarınızı çizerek başlayabilirsiniz.

2. Aşırı fedakarlık

Önceliğimizi sürekli karşı tarafa vermek kendimize kulak vermemektir. Sorumluluğu kendinde toplayan kişi günün sonunda iki ihtimalle karşılaşır: Depresif belirtiler ya da öfke patlamaları. Unutmamalıyız ki aşırı fedakarlıkta bulundukça etrafımızda bunu kullanmaya yatkın insanlar çoğalacaktır. Kullanıcı olmayan insanlar aşırı fedakar insanların yanında uzun süre kalamaz çünkü rahatsız olurlar. Odağınızı karşı tarafa verdikçe kendi ihtiyaçlarınızı duyup karşılayacak zamanı da o kişiye veriyor olursunuz. Kendinize belirli günler ve zaman aralıkları belirleyip o alandan ödün vermeyerek işe başlayabilirsiniz.

3. Benim hakkımda ne düşünürler? (Onay arayıcılık)

Özellikle erken çocukluk döneminde sevgi, ilgi, takdir ve onay kişiye koşullu olarak verildiyse kişi kabul görmek için uyum sağlamak zorunda olduğunu öğrenir ve davranışları ona göre şekillenir. Böylece hayatını sürdürürken odağı karşı tarafın ne düşüneceğinde, davranışlarının onay alıp almayacağına sabitlenir. Bu durumda artık hayatımızı kendi isteklerimize göre değil, karşı tarafın neyi takdir edebileceğine göre yaşamaya başlarız. Kendi isteklerimizi göz ardı ettiğimiz hayat, bize ait hissettirmez.

Hayatımızın başrolüne tekrar geçebilmek, yaptığımız eylemleri kimin için yaptığımızı ve bize nasıl hissettirdiğini sorgulamakla başlar. Her insan hayatını kendi için yaşama hakkına sahiptir ve yaşamalıdır da. Şimdiye kadar kendinizi hangi konularda ertelediyseniz bunları tek tek yazın ve tekrar öncelik sıranıza ufak ufak yerleştirin.

Hayatınızın tadını çıkarmanız dileğiyle…

İlginizi çekebilir: Bitemeyen ilişkiler: Bize iyi gelmeyen, toksik ilişkilerden neden çıkamayız?

Nurhayat Tütüncü: Çok severek okuduğum İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdikten sonra klinik psikoloji yüksek lisansına başlayarak uzmanlığımı aldım. Eğitim süresince yaptığım akademik asistanlıklar ile bir çok bilimsel projede çalışma imkanı buldum. İnsanı her yönüyle anlamak ve yardımcı olmak en büyük tutkum aynı zamanda arzum oldu. Şema terapisi, bilişsel davranışçı terapi eğitimlerinin yanı sıra bütüncül bakış açımı geliştirmek adınaregresyon terapisi eğitimi de aldım. Çalışmalarımı ve paylaşımlarımı İnstagram’da psikolog.nurhayattutuncu hesabından takip edebilirsiniz.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale