X

Bembeyaz ve masalsı: Şubat’ta Kars seyahati

Geçen sene Şubat ayında bir çılgınlık yapıp Kars’a gitmeye karar vermiştik. Aslında niyetimiz Doğu Ekspresi seyahati yapmaktı. 25 saatlik tren yolculuğunu yapar, 1 gece bir otelde kalır, ertesi gün yeniden trenle döneriz diyorduk. Kış günü Kars’ta ne yapacaktık zaten. Fakat kısacık bir araştırma yapınca Kars’ı görmek için de epey heveslendik. Oraya da gideriz, burayı da görürüz diye diye programı 3 güne çıkarttık. Yolculuk günü geldi… Ankara’dan Kars’a Doğu Ekspresi ile 25 saatlik harika bir tren yolculuğu yaptık ve akşam 6 gibi Kars’a vardık.

Kars’ın keskin soğuğu karşılıyor bizi. Etraf çok kalabalık değil, küçük bir gar burası. Koca trenden onca insan indi ama herkes kısa süre içinde dağıldı. Bizim gibi bir kaç şaşkın yer yön bulmaya çalışıyor. Kalacağımız yere; öğretmenevine geçiyoruz bir taksi ile.

Eşyaları bıraktıktan sonra kendimizi dışarı atıp biraz etrafı turluyoruz, sonra da karnımızı doyurmak için yer bakıyoruz. Ocakbaşı Restoran’da ilk akşam yemeğimizi yiyoruz ve sonrasında dinlenmek için öğretmenevine dönüyoruz. Ertesi gün için heyecanlıyız!

Birinci gün: Donmuş Çıldır Gölü

En çok Çıldır Gölü’nü merak ediyoruz. Çıldır Gölü epey büyük bir göl ve kış aylarında donuyor. Öyle böyle bir donmak değil! Buz kalınlığı yeterli olursa göl üzerinde etkinlikler organize ediliyormuş. Kartpostal gibi kareler de cabası. Neyle karşılaşacağız, meraktayız.

Donmuş Çıldır Gölü

Kahvaltıdan hemen sonra yola çıkıyoruz. Hava epey soğuk ama gördüğüm manzaralar öyle büyüleyici ki üşüdüğümüze fazlasıyla değiyor.

Gölün yüzeyi donmuş ve karla kaplı. Yani bilen biri bize “Göl burası” demese, anlaşılmıyor bile. Heryer bembeyaz, rüyada gibi hissediyor insan kendini. Biraz heyecanla, biraz da tedirgin gölün üzerinde yürümeye başlıyoruz.

Donmuş Çıldır Gölü

Soğuktan burnumuz kızarana kadar fotoğraf çekiyoruz. İyice acıkınca göl kenarındaki tek restoranda (Atalay’ın Yeri) karnımızı doyuruyoruz. Gölün meşhur sarı balığından yiyoruz tavsiye üzerine. Biraz yağlı ama çok lezzetli.

Karnımız doydu, çıtır çıtır yanan sobanın başında keyif de yaptık artık yeniden soğuğa çıkmaya hazırız. Gölün ve gökyüzünün beyazlığına inat, çaputlar bağlanmış rengarenk bir ağaç ve gelin gibi süslenmiş atlar çok masalsı geliyor.

Gelin gibi süslenmiş, masalsı atlar

Dönmeden önce atlı kızaklarla kısa bir tur yapıyoruz. Rüzgar artıyor, soğuk iyice ısırmaya başlıyor. Karslılar “Göl bu sene çok donmadı” diyorlar. Buz kalınlığı yeterli olmadığı için bahsettiğim etkinlikler organize edilmemiş bu yıl. Biz de kıyıdan kıyıdan, 10 dakika kadar dolanıyoruz, yetiyor.

Atların sahibi abi elimizde kameraları görünce “Beni de çekin hadi” deyip bir türkü tutturuyor yanık sesiyle. Türkünün sonunda da videoyu izleyecek herkesi güzel memleketi Kars’a davet etmeyi unutmuyor. “Beni unutmayın sakın” diye sesleniyor ardımızdan. Ah be seni nasıl unuturuz, biz bugünü nasıl unuturuz…

Şanslıysanız gölde balıkçılara da denk gelebilirsiniz. O kalın buzu testerelerle kesip ağ salarak nasıl balık tuttuklarını izleyebilirsiniz. Biz maalesef denk gelemedik ama epey enteresan olacağından eminim.

Hava bozmaya başladı iyice. Artık dönüş yoluna geçiyoruz.

İlk günün yorgunluğu, mutluluğu, neşesi ile dalıyorum uykuya. Ertesi gün Sarıkamış’a gideceğiz, çok heyecanlıyım!

İkinci gün: Sarıkamış

Kahvaltıyı yine öğretmenevinde yapıp düşüyoruz yollara. Bugün istikamet Sarıkamış Kayak Merkezi. Sarıkamış merkeze kadar minibüs ile gelip, oradan da kayak merkezine taksi ile geçiyoruz.

Epey şenlikli etraf. Ve oldukça kalabalık. Bir yanda usta kayakçılar vızır vızır iniyorlar tepeden, bir yanda acemiler ders alıyor. Çok fazla çocuk var, kayan, düşen, koşan, yuvarlanan… Aslında herkes biraz çocuk burada. Otellerin birinden müzik yükseliyor. Tabi yine her yer bembeyaz. Bizi de sarıyor ortam hemen. Koşa koşa en yakın otelin ekipman kiralama yerine gidiyoruz. Dönüş için son minibüs 15:30’da olduğu için kayak dersi almak için pek vaktimiz yok. Biz de kızak kiralayıp, çocukların arasına karışıyoruz.

Çocukluğumda abimin ahşaptan kızağı ile mahallede nasıl kaydığımızı anımsayıp, kızağı çeke çeke çıkıyorum tepeye. Eğlence başlıyor. Tepede dur, biraz kork, sonra kendini ayıpla “Küçücük çocuklar kayıyor, altı üstü kızak yahu” diye. Sonra çığlık çığlığa salın aşağıya doğru. Bir daha sürükle kızağı tepelere, yine salın. Bir daha, bir daha… Kar da bastırıyor o esnada. Yorgun düşene kadar kayıyoruz.

“Sarıkamış’ta yorgun düşene kadar kayıyoruz.”

Sıcak bir çayı hak ettik. Otelin lobisinde dinlenip ısınıyoruz. Biraz enerji toplayınca bu kez telesiyej ile zirveye çıkmaya heves ediyoruz. Az değil 2565 metre. Gözlerimizin içi parlıyor heyecanla. Koşarak bilet almaya gidiyoruz. Zirveye çıkmak için arada telesiyej değiştiriyoruz, kademeli yani. İlk durduğu yer, kayanlar için ara durak ve dinlenmek için bir kafe var. Bizim biletimiz zirveye kadar, devam ediyoruz. Ama etmez olaydık! O nasıl bir soğuk öyle! Nasıl üşüdüğümü tarif edemem! Yukarılarda rüzgar öyle keskin ki! Hem oturduğumuz şey sallanıyor, hem ben soğuktan titriyorum. Manzara büyüleyici tabi ama ben ruhumu teslim etmek üzereyim. 🙂

Telesiyej dönüp ara durakta yeniden durunca koşarak kafeye atıyoruz kendimizi. Yine çıtır çıtır yanan bir soba, içim ısınıyor. Sıcak bir sahlep… Şimdi keyfime diyecek yok. Kendimize gelince dışarı çıkıp karla kaplı dağın güzelliğini izliyoruz hayran hayran. Zirve aşağıya göre çok daha sakin. Sadece kayak yapanlar var. Yine bembeyaz, huzur dolu ve büyüleyici…

Yeteri kadar fotoğraf çekilip manzaranın tadını çıkarttıysak aşağı inebiliriz artık. 🙂 Dönmeden önce karnımızı doyurmak istiyoruz. Ateş başında sucuk ekmek ve köfte ile Sarıkamış günümüzü taçlandırıp keyifler dört köşe dönüyoruz öğretmenevine.

Son gün: Ani Harabeleri

Bu sabah kahvaltıyı öğretmenevinde yapmıyoruz. Yolun karşısındaki Kars Evleri’ni gözümüze kestirmiştik. Uzun ve dolu dolu bir kahvaltı yapıyoruz. Soğukta üşümemek için iyice doyurmak lazım karnı. Helvasıydı, balıydı, kaymağıydı ne bulursan kalori hesabı yapma götür. 🙂

Bugün Ani Harabeleri’ne gitmeyi düşünüyoruz. Geldiğimizden beri aklımızda ama kime sorsak bu mevsimde gezemezsiniz diyor. Son günümüzü iyi geçirmek istiyoruz. Şehir merkezinde kalıp kiliseleri ve tarihi yapıları gezebiliriz. Veya Ani’ye gidebiliriz ancak gidersek, günler kıştan ötürü kısa olduğu için gidip dönmemiz tüm günü bitirecek. Eğer hava şartlarından ötürü Ani’yi göremezsek artık şehir merkezini gezmek için de çok geç olacak. Ufak bir kararsızlık yaşadıktan sonra aklımızda kalacağına gidip şansımızı deneyelim istiyoruz ve yola çıkıyoruz.

İyi ki ama iyi ki gitmişiz!

Ani Harabeleri

Yol boyu taksici İsmet abi, Ani Harabelerini anlatıyor bize. Dinledikçe büyüleniyoruz. Heyecanımız artıyor. Ani, UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınmış, İslamiyet, Şamanizm ve Hristiyanlığa dair kalıntıların olduğu, Ermenistan sınırında, kocaman bir yıkık şehir. İki ülkeyi birbirinden ayıran sınır öyle yakın ki…

Bizden başka kimse yok. Biraz ürkek, biraz şaşkın yürümeye başlıyoruz. Dize kadar, hatta yer yer bele kadar karla kaplı kocaman uçsuz bucaksız bir alan. Keskin bir soğuk var.

İkimizde konuşmadan büyük katedrale doğru yürüyoruz. Bata çıka… Bir an durup birbirimize bakıyoruz. Öyle büyülü bir an ki… Hiçliğin ortasında gibiyiz. Köy görünmüyor, İsmet abi çoktan gözden kayboldu, insan yok, ses yok, ülkenin en ucundayız. Zaman ve mekan kavramları anlamsızlaşıyor.

Büyük Katedral – Ani Harabeleri

Büyük Katedrali ziyaret ettikten sonra geri dönüş yoluna geçiyoruz. Kalıntıların çoğu karlar altında ve birbirine epey mesafesi var. Bu hava koşullarında hepsini gezmek imkansız.

Ani beni çok etkiliyor, duygularımı tarif etmem zor. Yol boyu başımı taksinin camına yaslayıp sonsuzluk hissine bırakıyorum kendimi.

Son gece: Yöresel yemek

Ani Harabelerinden kurt gibi aç dönüyoruz. Biraz dinlenip yemek için merkezdeki Hanımeli Lokantasına gidiyoruz. Burayı kadınlar işletiyor, Kars’ın yöresel yemeklerini burada tadabilirsiniz. Temiz ve şirin bir yer. Sobaya en yakın masaya kuruluyoruz. Şimdi artık çorbasıydı, tandırda kaz etiydi, reyhan suyuydu derken kendimizi yöresel tatlara bırakıyoruz.

Kars Kalesi  ve 12 Havariler Kilisesi:

3 koca günü yedik bitirdik. Yolculuğu planlarken “Kars’ta ne yapılır ki?” diyorduk, şimdi 3 gün yetmedi diye üzülüyoruz.

Kars merkezde de gezilecek çok güzel yerler var. 3 günü sırayla Çıldır, Sarıkamış ve Ani’ye ayırdık. 1 günümüz daha olsaydı merkezi de gündüz gözüyle görmeyi ve tarihi binaları fotoğraflamayı isterdim zira hepsi birbirinden güzel ve değerli.

Ama yine de son gecemizde yemekten sonra otele dönmek içimize sinmiyor. Biraz turlayalım diyoruz. Kars Kalesi’ne ve 12 Havariler Kilisesi’ne yürüyoruz. Kalenin tamamını göremiyoruz ve kilisenin içine giremiyoruz ama yine de mutluyuz. Yeniden Kars’a gelmek için bahanemiz olur diyerek avunuyoruz.

Dönüş: Doğu Ekspresi

Kars gezisi bitiyor ama Doğu Ekspresi ile döneceğimiz için çok heyecanlıyız, sanki yeni bir seyahat daha başlıyor gibi hissediyoruz. Geliş yolculuğumuzu anlattığım yazımı okuyanlar trende neredeyse aç kalmak üzere olduğumuzu hatırlayacaklar. Bu sefer hazırlıklıyız. Çayından, böreğine her şeyimiz tam. Garda küçük arkadaşlar da buluyorum kendime. Artık dönüş yoluna hazırım.

Nerede konakladık?

Biz öğretmenevinde konakladık. 2 kişi oda + kahvaltı için geceliğine 95TL ödedik. Temiz ve güvenliydi ancak kaldığımız oda biraz soğuktu. Bir de odalarda ve resepsiyonda saç kurutma makinesi yok. Kış günü önemli oluyor tabi bu detay.

Araba kiralama:

Kars’ta gezdiğimiz yerler birbirine epey uzak mesafedeler ve toplu taşıma çok zayıf. O yüzden en iyi seçenek araba kiralama kesinlikle. Bilindik firmalar yok ama yerel firmalar mevcut. Fakat biz karlı buzlu yollardan ötür cesaret edemedik. Taksiciler çok rahat ve normal yolda gider gibi gidiyorlar ama karda kaza yapmış biri olarak ben fikre hiç yanaşmadım bile. Kendinize güveniyorsanız ve araç kiralamaya karar verdiyseniz aracın tüm lastiklerinin kar lastiği olduğundan emin olun derim.

Ulaşım:

Bizim gibi araç kiralamayacaksanız taksi biraz tuzlu olacak şimdiden söyleyeyim. Merkezden Çıldır Gölü (65km) için 120-220TL, Sarıkamış (57km) için 100-150TL, Ani Harabeleri (46km) için 100-120TL fiyat veriyor taksiciler. Pazarlık payı var tabi.

Çıldır ve Ani için tek seçenek taksi maalesef. Sistem şöyle işliyor; gitmek istediğiniz yer için 1 gün öncesinden taksici ile anlaşıyorsunuz. Hava erken karardığı için yola sabahtan çıkıyorsunuz. Taksici sizi götürdüğü yerde 2,5 saat kadar bekliyor. Sonra sizi aldığı yere geri bırakıyor.

Sırf şu ulaşım sıkıntısı yüzünden neredeyse Sarıkamış’tan vazgeçecektik. Çünkü Sarıkamış için 2,5 saat çok az! Oraya kadar gitmişken koştur koştur dönmek istemiyoruz. Akşamdan araştırmaya başladık taksi haricinde ulaşım var mı diye. Güç bela Eski Garaj’dan minibüs kalktığını öğrendik. Sabah 9’da Garajdaydık. Sarıkamış Merkeze küçük bir minibüs ile 8TL’ye gittik. Oradan da kayak merkezine taksiyle geçebilirsiniz. 8-10 dakika kadar sürüyor. Dönüş için son minibüs 15:30’da.

Alışveriş:

Kars gezisinin olmazsa olmazı bal, tereyağı ve peynir alışverişi tabi ki. En doğalından, en lezzetlisinden tada tada güzel bir alışveriş yapabilirsiniz. En meşhur marka hangisi derseniz sanırım “Zavotlar”. Bir de öğretmenevinin karşısında bir dükkan var, orası da çok iyi. Doldurduk heybeleri mis gibi şifalı gıdalarla.

“Bizde 3G; Gar Gış Gıyamet” diyen güzel insanların memleketi Kars… İyi ki kar kış demeden düşmüşüz yollara, uzak diyarlara… Kars, beyazlığı; soğuğu; lezzetli yöresel yemekleri; donmuş Çıldır Gölü; büyüleyen Ani Harabeleri ve Sarıkamış’la hafızama ve kalbime kazındı diyorum ve yazımı tüm gezi boyunca dilime yapışan “Kars Ardahan Iğdır” şarkısının sözleriyle bitiriyorum.

Kars Ardahan Iğdır’a, selam serhat boyuna
Gel aşıklar yakanına, Arpaçay’a Çıldır’a
Kars Kalesi, Kağızman’a, Selam Sarıkamış’a

Ardahan’dan bal getir, bana kaz getir, bana kar getir
Bulamazsan Selim’e, bulamasan Susuz’a,
Arpaçay’a Digor’a uğrada bir selam getir

Ardahan kalesine, Uğra Çıldır gölüne
Atamızın resmi çıkar, Karadağ tepesine

İlginizi çekebilir: Doğuya giden en güzel yol: Unutulmaz Doğu Ekspresi yolculuğu

Seval Yılmaz: İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Üniversiteyi Eskişehir’de okudum. Bir süre İspanya’da yaşadım. Uzun yıllar sivil toplum kuruluşlarında ve firmalarda eğitmenlik yaptım. Şimdilerde ise boyaların ve renklerin büyülü dünyasındayım. Çizip boyadıklarım ve tasarladıklarım, aşkla yürüdüğüm bir yola dönüştü. Çalışmalarımı @miniminidesign instagram hesabından görebilirsiniz. Kendimi bildim bileli yazı yazarım. Son zamanlarda hayata dair, her telden yazdığım yazılarım bir araya geldi ve www.sevalyilmaz.com oluştu. Hayatı sade yaşamayı, az eşyayı, yogayı, temizlik ve bakım ürünlerimi kendim yapmayı, fotoğraf ve video çekmeyi, kamp kurmayı, denizi ve ormanı, her mevsimi, öğlen kestirmelerini ve gün ortası kahvesini, işini aşkla yapan insanları seyretmeyi ve insan hikayeleri dinlemeyi, doya doya yaşamayı, insan olmayı, içinde güzellik, naiflik ve aşk olan her şeyi çok seviyorum.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.

Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu

Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale