X

Belgrad: Eğlencenin ve ucuzluğun başkenti

Pişmanlığımsın Belgrad!  Sürekli seyahat etme isteği olan, yeni yerler keşfetmeye bayılan biri olarak Belgrad’ı nasıl bu kadar geç keşfettim diye kendime kızmaya devam ediyorum. Her ne kadar cümle içinde kullansam da şu ‘’yeni yerler keşfetmeye bayılıyorum’’ mantığını da hiç anlamam! Yeni yer diye bir şey yok ki, sana göre ‘’yeni!’’ o. Keşfedilmemiş ülkeler, şehirler vardı da ilk biz mi gitmedik.

Bu yazıyı okuduktan sonra belki birçok yeri avucunuzun içi gibi bulabilirsiniz.

İlk gidişinizde ”daha önce neden gelmemişim ki” diyeceğiniz bir şehir Belgrad.

Sava ve Tuna nehirlerinin arasında yer alan şehrin doğası, eğlencesi, insanları ve en çok şaşırtan ise ucuzluğu, yediğiniz yemekten içeceğinize, mağazalardan restoranlara kadar bütçe anlamında da sizi çok memnun edecek bir şehir. Tabii ki bu ölçümü Türkiye standartlarına göre yapıyorum.

Pegasusla uçtuk, bir de pasaport kılıfsız olmaz.

Belgrad’ın tercih edilmesinin sebeplerinden birisi de uygun fiyata uçak bileti buluyor olmanız, vizesiz olması da işin balı, kaymağı.

Uçakla 1 saat 45 dakika sürüyor. Nikola Tesla hava alanına indiğinizde şehir merkezine ulaşmak  için sizi şehir otobüsleri ve taksi bekliyor; taksiciler genelde ‘’size 15 $ olur’’ gibi bir cümle kurduklarında size indirim yaptıklarını düşünebilirsiniz  fakat yol zaten 15 $ tutuyor, neyse yine de uygun.

Taksiden bahsetmişken gece 22:00’ye kadar farklı tarife, 22:00 ve 00:00 saatleri arası farklı tarife uygulanıyor. Şehrin en yenilesi özelliklerinden biri, şehir içi toplu taşıma ulaşımının ücretsiz olması.

Bu keyif gerçekten tarifsiz. Trene binin ve tüm şehri bedavaya gezinin, isterseniz hem de defalarca binin ve tüm gün deliler gibi gezin. İşte bu, bence müthiş bir özgürlük.

Yazının devamında daha ne güzelliklerden bahsedeceğim; birçoğunuz bırakın gitmeyi yerleşmek bile isteyebilir.

Toplu taşımalara ödenmeyen paralar halkın kararı, ödemeyi kabul etmiyorlar ve ödemiyorlar.

Şehre doğru yol alırken o inanılmaz doğa sizi gerçekten büyülüyor, her yer alabildiğine yeşil alan, bir de çok temiz, oldukça sağlıklı bir şehir. Hayır benim anlamadığım, gece hayatını bu kadar yoğun yaşayan, çoğunlukla genç bir neslin olduğu ve sabahlara kadar eğlenilen bu enerjik topluma rağmen öte yanda sabah uyandığınızda sokaklar spor yapan insanlardan geçilmez hale nasıl geliyor? İşte tam o noktada bir tıkanma yaşadım ve hala aydınlanamadım. Neyse, helal olsun deyip sabah kahvaltıya giderken hala uyanmaya çalışıyordum.

Halkının postmodern bir yapıda olduğunu düşünüyorum. Modernizmin  para,  güç ve akabinde mutluluk vaat ettiği düşünülürken; Belgrad bunun öyle olmadığını fark edip daha çok postmodern bir yapıda nefes alıp veren bir şehir bence.

Öylesine yürüdüğünüz bir yolda, kafanızı sağa sola çevirdiğinizde görebileceğiniz en normal görüntülerden birkaçı;

Böyle bir manzara karşısında inanılmaz lezzetli yemekleri olan Toro Grill Steak House, güler yüzlü garsonları, lezzetli yemekleri, sunumları ve ikram edilen rakija ile sizi kendine bağlıyor. ( Rakija sırp rakısı ve gerçekten fazla keskin! 🙂 Shot yapılıyor ama bir shot’la bile başınız dönebilir.

Başlangıç olarak sunum ve lezzet gerçekten tavsiye edilesi. Genellikle yemeklerinde et hakim ve büyük oranla domuz eti kullanılıyor.

Sarımsak severlere ufak bir not, aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi sarımsakları kabuklarıyla beraber zeytin yağına yatırıp, sunumunuzda öyle kullanmanızı tavsiye ederim.

Gezi amacının büyük kısmı güzel ve farklı lezzetler tatmak. Belgrad çok sayıda, farklı çeşitte restoran ve bar bulabileceğiniz bir şehir.

Etinizi pişerken izleyebilirsiniz.

Biz üç kişi, güzel bir akşamda böyle doyumluk ve lezzetli yemeklerle, birkaç içeceğe  70 TL gibi bir ücret ödedik. Sırbistan’ın para birimi Dinar yani 70 TL= 2,842 dinar yapıyor. 2.000 dinar  ne kadar çok diye düşünüyor insan ama TL ye çevrildiğinde bildiğin gülesin geliyor 🙂

Kaleyi geçtiğinizde göl üstündeki Viva; daha çok kokteyl mekânı olan şirin yer. Mutlaka gidilmeli. Köprü üzerinden yürüyerek mekâna giriyorsunuz ve tamamen gölün üstünde. Sanıyorum altında dubalar var çünkü mekân sandal gibi sürekli hafif hafif sallanıyor.

Jelen en çok tüketilen birası.

i

Belgrad’ın merkezi Stari Grad, direk Moskova otelini görüyorsunuz. Biz ev kiralamıştık, ev kiralamak için Moskova oteli civarları gayet mantıklı, çünkü her yere kolayca ulaşabiliyorsunuz.

Tesla her yerde.

İşte burası tam bir huzur sokağı, Portekiz’de şemsiyeli sokak olduğunu biliyordum hatta şuan İstanbulda da var ama Belgrad’da olduğunu bilmiyordum tesadüfen sola kafamı çevirdiğim an görüp resmen aşık olduğum sokak.

Graffiti, sokak sanatları dendiğinde ben arkadaşım Leo üstüne tanımam ama buradakileri de beğendim tabii ki. Sonuçta farklı kulvarlar.

Ve yine Romalılar, ve yine biz…

Romalılar Belgrad’da ilk taştan kaleyi inşa etmişler. Kale, Belgrad’ın yöneticileri değiştikçe bir çok kez yıkılıp yeniden yapılmış fakat kalenin son sahipleri Avusturyalılar ve Osmanlılar olmuş. Kalenin dört kapısı var, isimleri; İstanbul, Zindan, Leopald ve Saat Kapısı.

Anlayamadığım şey, hava çok sıcakken herkesin montla bizim şortla gezmemizdi. Cevabımızı zamansız gelen sağanak yağmurlar sayesinde aldık. Fotoğraf biraz uzaktan görünüyor ama kapının içerisi insanlarla dolu, iğne atsan yere düşmez, sanıyorum yağmuru hiç sevmiyorlar, ortalıkta sadece üç Türk olarak biz ıslana ıslana gezdik.

Kale o kadar büyük bir alan ki, her yerini sanırım iki saate gezebilirsiniz. Kaleye çıkana kadar zaten ormanlık alan, herkesin oturduğu, çimlerde uzanıp yattığı, bir şeyler içtiği doğa harikası bir yer. Girişinde hayvanat bahçesi ve ufak lunapark yer alıyor.

Kaleye çıktığınızdaysa Belgrad’ı tepeden izleme fırsatı buluyorsunuz, gerçekten iç açıcı bir manzara.

Belgrad için söyleyebileceğim en önemli şeylerden biri rezervasyon. Özellikle gece klüpleri ve restoranlara mutlaka rezervasyon yaptırmalısınız. Gece ve eğlence hayatı gerçekten gelişmiş, her türde yer bulabiliyorsunuz. Özellikle rezervasyon yaptırmadığımız için içeri alınmadığımız o mekana bir kere daha gidip kesinlikle gireceğim.

Benim gibi gezilerinin asıl amaçlarından biri fotoğraf çekmek olan insanların işi biraz zor, yanınızdaki insanları sıkmadan bunu yapmayı başarmanız lazım. Baktığın en ufak şeyde bile fotoğraf kafasında düşününce biraz abartıyorsunuz tabi işi.

Özellikle aşağıda fotoğrafı olan restoran, Sesir Moj! Kesinlikle gitmelisiniz. Sokak çiçek pasajını andırıyor, han gibi meyhaneler, çalgılı çengili, sokak çalgıcıları, sıcakkanlı insanlar  kısaca tam bir balkan eğlencesi, bu sokağı es geçmeyin derim.

Ve tabii bol bol fotoğraf çekin.

Uktem Topçu: Harbiye Açık Hava Sahnesi stajında ''Mary Stuart'' oyununun kostümlerini işledikten sonra birkaç hafta parmaklarını kullanamayınca, “nakıştan ellerim yorulacağına biraz da flash’tan gözlerim yorulsun” diyerek, öğrencisi olduğu Akdeniz Üniversitesi Kostüm Tasarımı bölümünü bırakıp, Moda Fotoğrafçısı olmaya karar verir ve bu yolda 8 yılını geçirir. Meraklıdır, eğlencenin, yeni keşiflerin olduğu tüm taşların altına elini sokar. Bol bol gezerken, dünyanın güzelliklerini fotoğraflayıp, onları insanlara enjekte etmeyi sever ve son olarak da Uplifers'a ışınlanır. Kendisine bol keşifler, size keyifli okumalar.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale