X

Balıklar ve yükselen Balıklar, ev konusunda şanslısınız

Jüpiter, gökyüzünün en büyük gezegeni, mitolojide Zeus olarak bilinir. Aynı zamanda çapkın bir arketipi vardır; ancak bu konu oldukça büyük olduğundan şimdilik bunu konunun dışında bırakıyor ve etkilerinden bahsetmek istiyorum. Gökyüzünde şimşek, gök gürültüsü etkisindedir. İnanılmaz büyüteç etkisi vardır. Bulunduğu yerde şans, bolluk, bereket ve fırsatlar getirir. Olumlu veya olumsuz her şeyi büyütür. Herkesin doğum grafiğindeki etkileşimi neticesinde kimine sınırsız bolluk verirken, bazılarına daha az şans ve bolluk verebilir. Bu, kişinin doğum grafiği ile bağlantılıdır.

Hatırlayın bakalım 2012-2013 yılları arasında neler yaşadınız? Ev, aile, yuva alanında? Ev almak, yeni bir eve taşınmak, aile kurmak gibi temalar gündeminizde olmuş olabilir. Şimdi, 26 Mayıs 2024’te Jüpiter İkizler transitiyle birlikte yine ev konularınız gündeme gelecektir. Yeni bir eve taşınabilir, evlenip yuva kurabilir, ev alabilir ve burada şans ve fırsatlarla 9 Haziran 2025 tarihine kadar karşılaşabilirsiniz.

Ev konusunda fırsatlar

Yeni bir eve taşınabilme, ev almak, aile düzeni kurmak, evlenip yuva kurmak gibi temalarınız gündemde olacak. Jüpiter, ev yuva alanlarınızı bereketlendirmek, büyütmek ve geliştirmek istiyor. Bulunduğunuz yerden uzaklara taşınabilirsiniz. Ev-yuva alanlarınızda bir şans ve fırsat sizi bekliyor olacak. Ev konusunda fırsatları görmeye çalışın, değerlendirin. Jüpiter’in bolluk bereketinden nasiplenin. Doğum haritanızı merak ediyorsanız ve Jüpiter İkizler etkisinin haritanızdaki etkileşimine detaylı baktırmak istiyorsanız, benimle iletişime geçebilirsiniz. Sevgilerimle…

Jüpiter İkizler seyahatinin diğer burçlara olan etkisi için tıklayın.

Pınar Özbek: Merhaba Ben Pınar, 1984 İstanbul doğumluyum. Özel bir şirkette, özel tasarım pırlanta ve mücevherat üzerine uzun yıllar yöneticilik yaptım. Çocukluğumda kitap okumayı delicesine sevişim, görevim nedir, ben neden buradayım, ben bu hayata ne yapmaya geldim, soruları annemi bezdirmişti. Küçüklüğümden bu yana filozof lakabım astrolojinin matematiksel hesabı ve ruhsal büyüleyici ışığıyla anlam buldu. Evet! Ben bilge ve olgun bir ruh olduğumdan her zaman hayat felsefem ‘’zorluklardan geçerek yıldızlara ulaşmak’’ oldu. Astroloji ile yolculuğum 2017 yılında Sırbistan gezisinde başladı. Edindiğim bir kitap yoluma ışık olurken evren bana rehberimi de göndermişti. Gerçek hayat amacımı bulmuştum. Ve hemen yola koyuldum. Gece gündüz demeden bu uğurda severek ve heyecanla çalıştım. Yıllardır cevap bulamadığım soruları astroloji kanalıyla buldum. Derin konulardan geçerek gerçeği buldum. Klasik Batı Astroloji, Modern Astroloji, Karma ve Ezoterik Astroloji, Astrokartografi, Medicalastroloji, ilişkiler Astrolojisi, Finans Astrolojisi, Yaşam Koçluğu ICF Onaylı vb birçok eğitim aldım ve hala kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Profesyonel olarak uzun yıllardır Kişisel Doğum Harita Analizi, Sinastri İlişki Uyumu, Yıllık Öngörü ve yukarıda belirttiğim alanlarda koçluk desteği ve danışmanlık vermekteyim. Amacım ruh’un tekamülüne katkı sağlamak. Bana @pinarozbek Instagram hesabımdan veya astropinarim@gmail.com’dan ulaşabilirsiniz.

Alin’in seçtikleri: Geçmişten günümüze teknoloji ütopya/distopya dizileri ve filmleri

Teknolojinin sonsuz olanaklar ve sınırsız hayal gücü ile dolu dünyasından yeniden merhaba! Daha önce sizlere Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler ve Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor? yazılarımda bu dünyanın kapılarını aralamıştım, şimdi ise teknoloji dünyasının başka bir boyutunu birlikte ele alacağız; teknoloji ütopya/distopya dizileri ve filmleri.



Teknoloji, hayatımızın her köşesine sızmışken, yaratıcı zihinler bu ilerlemeleri hem umut verici hem de uyarıcı birer hikayeye dönüştürme konusunda oldukça başarılılar. Etkileyici ve sürükleyici bu yapımlar, bizlere ‘olası’ gelecekler sunarken, aynı zamanda bugün üzerinde düşünmemiz gereken pek çok konuyu da beraberinde getiriyor. Ama şunu kesinlikle söylemeliyim ki en büyük ilgi alanlarımdan biri olan teknolojiyi konu alan ütopya ve distopya yapımları benim favorilerim. Gelin, birlikte bu sıra dışı ve teknolojinin sınırlarını zorlayan hikayeleri yakından keşfedelim:

Star Trek: The Next Generation (1987–1994)

Biraz gerilere gidip 90’lı yıllara doğru uzanacak olursak; 1987’de yayınlanmaya başlayan Star Trek: The Next Generation serisini listemizin başına alabiliriz. Dizi, diplomatik misyonlarını yerine getirirken yeni keşifler yapan bir uzay gemisi mürettebatının maceralarını anlatıyor. Ayrıca, teknolojinin insanlığın sosyal ve etik sınırlarını nasıl genişletebileceğini ve farklı ırkların, farklı kültür ve toplumların bir arada nasıl uyumlu bir şekilde ilerleyebileceğini de gösteren bu dizi, döneminin en popüler yapımlarından biri.

Truman Show (1998)

Eğer siz de benim gibi başarılı oyuncu Jim Carrey’in filmlerini çok seviyorsanız ve Truman Show’u henüz izlemediyseniz, yine kendi dönemine damgasını vuran yapımlardan biri olan bu film, mutlaka listenizde yer almalı. Jim Carrey’in canlandırdığı baş karakter Truman, tüm dünya tarafından izlenen bir televizyon şovunun yıldızı ama bunun farkında değil. Film, teknolojinin ve medyanın, insan yaşantısı üzerindeki etkilerini eleştirel bir şekilde ele alırken gerçeklik ve kurgu arasındaki algı üzerinde gidip geliyor. Filmin teknolojinin kontrol edilebilir bir ütopya yaratma potansiyeline karşı en çarpıcı örneklerden biri olduğunu da söylemek mümkün.

Matrix (1999)

Elbette ki teknoloji ve distopya kelimelerinin geçtiği bir yerde adını anmazsak olmaz bir yapım: Matrix. Geçmişten günümüze etkisini, seyircisini kaybetmeden gelen ve gelecekte de daha çok konuşulması beklenen bu başarılı yapım, 1999’da serinin ilk filmi ile kalbimizde, zihnimizde derin bir yer edinmeyi başardı. Matrix, yapay zekanın yönettiği bir düzende kurulu, gerçekliğin hemen hemen her an sorgulandığı, özgürlük arayışının ise asla bitmediği bambaşka bir dünya. Her şey bir simülasyondan mı ibaret yoksa ‘gerçek’ bir dünya var mı, varsa ona açılan kapı nerede, hala Matrix dünyasında cevaplanmayı bekleyen sorular arasında. Üstelik, sinema sektöründen yükselen sesler, serinin yeni ve hiç beklenmedik gelişmelerle dolu bir filminin daha yolda olduğu yönünde…

Black Mirror (2011-)

Aklınızın size oynayacağı oyunlara ne kadar hazırsınız? Teknoloji, daha ne kadar ileriye gidebilir? Her şey daha iyiye mi yoksa daha kötüye doğru mu yol almakta? Her bölümünde bambaşka hikayelerle, teknolojinin bambaşka yönleriyle karşımıza çıkan Black Mirror, modern dünyanın potansiyel tehlikelerini en çarpıcı şekilde ele alan distopya serilerinden biri. Bir an bile olsun düşünmeyi bırakamayacağınız ve etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bir dizi arayışındaysanız, Black Mirror’ı kesinlikle tavsiye ediyorum.

In Time (2011)

Sizce para mı daha değerli, yoksa zaman mı? Ya da sorumu şöyle değiştireyim; ya zaman da para gibi harcanan bir şey olsaydı, dünyada neler olurdu? İşte In Time, tam da bunu anlatıyor. Öyle bir dünya düşünün ki, yaşamak için ne kadar zamanınızın kaldığı, bileğinizde yazıyor ve zamanınız tükendiğinde dünyada size ayrılan sürenin de sonuna gelmiş oluyorsunuz. Ama bir önemli detay daha var; yaşam süresi satın alabiliyor, kendi ömrünüzden başkalarına verebiliyorsunuz. Teknolojinin ve gücün, sosyal adaletsizlikleri nasıl pekiştirebileceğine ve zaman kavramının bir toplumsal baskı aracı olarak nasıl kullanabileceğine çok şaşıracaksınız.



Tomorrowland (2015)

Teknolojinin gücü ve yetenekli insanların bir araya gelmesi, daha iyi bir dünya yaratabilir mi? Usta oyuncu George Clooney’in başrolünde yer aldığı Tomorrowland, bizi geleceğe doğru sürükleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Geleceği iyimser bir bakış açısıyla ele alan film, seçilmiş kişilerin daha iyi bir dünya yaratma potansiyeli taşıyan gizemli bir yere yaptıkları yolculuğu konu alıyor.

Westworld (2016-2022)

Yine yapay zekanın başrolde olduğu, geleceğe dair pek çok düşünceyi ve endişeyi de beraberinde getiren distopik bir dünyanın kapısını aralayan sürükleyici bir yapım: Westworld. Oldukça gelişmiş Androidlerle dolu bir tema parkında, insanların fantezilerini yaşayabildikleri, sınırların ortadan kalktığı yapay bir dünya, sözde eğlence dolu androidlerin bilinç kazanmaya başlamasıyla alt üst oluyor. Yapay zeka ile yaratılan androidler, kendilerine biçilen rollerin ötesine geçiyor ve kendi kimliklerini sorgularken gerçek insanlarla da akıl almaz etkileşimler kurmaya başlıyorlar. Etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bir dizi arayışınız varsa, Westworld’ü kaçırmayın derim.

Blade Runner 2049 (2017)

Tıpkı Westworld dünyasında olduğu gibi, yüksek teknolojik özelliklerle geliştirilmiş androidler ve gerçek insanlar arasındaki ilişkilere dikkat çeken bir başka yapım; Blade Runner. Film, teknolojinin önlenemez gelişimine ve bunun doğurduğu etik sorunlara odaklanırken, yapay zeka taşıyan varlıkların ‘insansı’ yönlerinin ne tür endişelere yol açabileceğine de dikkat çekiyor. Sürükleyici bir bilim kurgu distopyası arıyorsanız, bu film tam size göre.

Upgrade (2018)

Teknolojinin, insan bedeniyle entegre olması, nasıl bir dünya yaratabilir hiç merak ettiniz mi? Otonom özelliklerle donatılmış arabasının ihanetine uğrayan ve hayatını kaybeden bir kadının eşi, bu dünyadan intikamını almaya kararlıdır, ancak geçirdikleri feci kaza sonrasında pek çok yetisini kaybetmiştir. Yapay zeka ve teknolojiyi harmanlayan küçük bir çip ise ona yardımcı olacaktır, ancak hiç hesapta olmayan bir şey daha vardır; o da STEM adındaki o küçük çipin kendi bilincinin de olması. Upgrade, her sahnesi ile sizi ekrana kilitleyecek ve hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak bir yapım.

Upload (2020- )

‘Dijital bir cennet’ kulağa nasıl geliyor sizce? Güldüren, şaşırtan ama en çok da düşündüren popüler yapımlardan biri; Upload. Dizi, insanların bilinçlerini öldükten sonra dijital bir ‘öteki dünya’ya yükleyebildikleri dönemi anlatıyor. Bir nevi dijital ölümsüzlüğü konu aldığını da söyleyebiliriz. Bu yeni varoluş biçimine adapte olmaya çalışan, dizinin başrol karakteri Nathan’ın ise günden güne kafası daha çok karışıyor, tıpkı izlerken benim de kafamın sık sık karıştığı gibi 🙂 Ama yine de her sahnesi ile Upload, içine çekmeyi başarıyor. Teknolojinin önlenemez gelişiminin yaratabileceği potansiyel bir ütopya ile olası bir distopyanın arasındaki ince çizgi, bu dizi ile daha da belirgin bir hal alıyor.

Eğer ütopik ve distopik dünyalar ilginizi çekiyorsa ya da teknolojinin bu hızlı ilerleyişinin gelecekte ne gibi olası etkiler doğurabileceğine dair merak duyuyorsanız, bu yapımları mutlaka izlenecekler listenize ekleyebilirsiniz. Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.



İlgili Makale