X

Bakım ve güzellik sektöründe öne çıkan 2026 wellness trendleri

Bakım ve güzellik sektörü, dinamik yapısını her yıl sergiliyor. Birkaç yıl önce yatmadan önce yüze vazelin sürmeye kadar uzanan bu sektör, 2026 yılında tüketicilerin hem acil ihtiyaçlarına hem de uzun vadeli cilt hedeflerine odaklanıyor. Bu yazımızda, yeni yılda bakım ve güzellik sektörünün kucaklayacağı wellness trendlerini derinlemesine inceliyoruz.

GLP-1 kullanıcılarına özel cilt bakımı öne çıkıyor

GLP-1, vücudun ürettiği bir hormon olup açlık hissini azaltmasıyla tanınıyor. Doktorlar tarafından reçete edilmesi gereken GLP-1 analogları ise bu hormonun ilaç haline getirilmiş versiyonları olarak karşımıza çıkıyor. Ozempic, Saxenda ve Mounjaro gibi GLP-1 ilaçları, genellikle kilo vermek veya tip 2 diyabeti daha etkili bir şekilde kontrol etmek isteyen kişiler tarafından kullanılıyor.

Uygun kişilerde kilo kaybına yardımcı olabilen bu GLP-1 ilaçları, ‘’Ozempic face’’ yani ‘’Ozempic suratı’’ şeklinde isimlendirilen duruma yol açabiliyor. Bu durum, sadece Ozempic kullanımıyla sınırlı olmayıp farklı GLP-1 ilaçlarının kullanımıyla ortaya çıkabiliyor. Ozempic suratı geliştiren kişilerde yüz ve boyunda çöküklük, kırışıklıklar ve gevşek deri gözlemlenebiliyor. Ayrıca, bu ilaçlar aracılığıyla hızlı bir şekilde kilo kaybedildiği için ciltte kuruluk ve bariyer hassasiyeti de söz konusu olabiliyor.

GLP-1 ilaçlarının yan etkileri, 2026’da bakım pazarında açılan yeni bir boşluğa işaret ediyor. Çeşitli markalar, yeni yılda bu boşluğu kapatmak için GLP-1 kullanıcılarına özel formüller geliştirecekler.

GLP-1 odaklı formüller, cilt hacmini, sıkılığını ve elastikiyetini iyileştirmeyi amaçlıyor. Bunlarla birlikte, ince çizgi ve kırışıklıklar da merkeze yerleştiriliyor. Kısacası, bu formüller kilo verme ilaçlarının neden olabildiği yaşlanma belirtilerini azaltmaya yoğunlaşıyor.

Hyaluronik asit, antioksidanlar, skualen ve peptitler içeren bakım ürünlerinin sayısı 2026’da artacak. Bu ürünler, yeni yılda daha çok GLP-1 kullanıcılarına pazarlanacak. Bir diğer yandan, uzmanlar topikal ürünlerin tek başlarına GLP-1’in ve hızlı kilo kaybının cilt üzerindeki etkilerini minimize edemeyeceğini vurguluyor. Bu nedenle, yeteri kadar su tüketiminin ve kolajen üretimini destekleyen besinlerin öneminin de fark edilmesi gerekiyor.

Nörokozmetikler yaygınlaşıyor

Cilt ve beynin birbiriyle fazlasıyla bağlantılı olduğu gerçeği, 2026’da çeşitli markalar tarafından öne çıkarılacak. Bazı markalar, cilt-beyin bağlantısını nörokozmetikler aracılığıyla somutlaştıracak.

Nörokozmetikler, cildin nörosensoriyel sistemle etkileşime girmesini, nöroimmün sinyal iletimini düzenlemeyi ve psikofizyolojik durumları iyileştirmeyi hedefleyen formüller olarak karşımıza çıkıyor. Stres azaltıcı etkisi olan topikal bileşenler ve sinir sistemi hedefli peptitler bu formüller arasında bulunuyor.

Markalar, yeni yılda stresin ve anksiyetenin cilt bariyerini zayıflattığını, ciltte aşırı yağlanmaya yol açtığını ve ince çizgileri artırabildiğini vurgulayacak. Bu vurgu, beraberinde ruh halini iyileştirmeyi vadeden cilt bakım ürünlerini getirecek. Bu ürünler, çeşitli uçucu yağları ve diğer aktif bileşenleri içerecek. Sakinleştirici ve stres azaltıcı etkisi olduğu öne sürülen lavanta, bu ürünleri zenginleştirmek için fazlasıyla tercih edilecek. Lavantaya ek olarak, yabani çivit de nörokozmetiklerde yerini alacak. Kısacası, markalar kremlerinin, serumlarının ve yağlarının sinir sistemini düzenleyici etkisini vurgulayacak.

İçten dışa güzellik anlayışı popülarite kazanıyor

Topikal bakım, içsel bir stratejiyle destekleniyor. İçsel pratikler, yeni yılda ışıltılı ve sağlıklı bir cilt için bakım rutininin vazgeçilmez parçaları haline geliyor. Tüketiciler, içsel beslenmenin cilt, saç ve tırnak sağlığını çok etkilediğini fark ediyor.

İngilizce’de ‘’beauty-from-within’’ olarak bilinen ‘’içten gelen güzellik’’ yaklaşımı, vücudun iç dengesi ve beslenme durumu üzerinden cildi iyileştirmeyi hedefliyor. Bu bütüncül anlayış, bağırsak sağlığı, hormonal denge, stres yönetimi, uyku kalitesi ve besin alımının doğrudan cilt sağlığını etkilediğini vurguluyor. Bu anlayışı benimseyen kişiler, probiyotikler, kolajen peptitler, vitaminler, mineraller, adaptojenler ve antioksidanlar alıyorlar. Bunlara ek olarak, kişiselleştirilmiş ve sağlıklı beslenme planları da daha parlak, güçlü ve dengeli bir cilt görüntüsü için tercih ediliyor.

Güzelliğin yalnızca cilde sürülen ürünlerle değil, vücudun içindeki sistemlerin iyi çalışmasıyla ortaya çıktığı yeni yılda kabul edilecek. Bu düşünce doğrultusunda, dış ve iç bakım birlikte ilerletilecek ve daha kalıcı sonuçlar açığa çıkacak.

Dudaklara özel peptit tedavileri benimseniyor

Yaş aldıkça dudakların hacmi kaçınılmaz bir şekilde azalıyor ve dudak bölgesinde ince çizgiler açığa çıkıyor. Dolgunlaştırıcı dudak parlatıcıları ve dudak dolgusu bu durumları bir süreliğine çözüme kavuştursa da pek çok insan bu yöntemlerden yararlanmak istemiyor. Dolgu invaziv yapısından ötürü korkutucu olabiliyorken dolgulanlaştırıcı parlatıcılar da rahatsız edici bir yanma hissine ve hassasiyete yol açabiliyor. Bu nedenle, tüketiciler 2026’da dudaklarının hacmini artırmak için farklı alternatiflere yöneliyorlar.

Peptit bazlı topikaller, dudakta hacim desteği için yeni yılda fazlasıyla tercih edilecek. Bu ürünler, cildin derinliklerine inerek kolajen ve elastin üretimini teşvik edebiliyorlar. Kolajen ve elastin üretiminin artmasıyla da dudaklar istenilen sağlıklı yapıyı kazanabiliyor.

Bahsi geçen topikal ürünler, alışılagelmiş dolgunlaştırıcı ürünlerden farklı olup mentol, kapsaisin ve tarçın gibi aktif bileşenler içermiyor. Bu sayede, bu ürünler kullanıldığı zaman dudaklarda hassasiyet ve yanma hissedilmiyor. Bir diğer yandan, bu ürünlerde bulunan nemlendirici maddelerin dolgunluğu desteklediğini belirtmek istiyoruz.

Clean beauty anlayışı zirvede kalmaya devam ediyor

Clean beauty trendi, uzun yıllardır bakım sektörünü dönüştürüyor. Bu anlayış, zararlı hiçbir madde içermeyen kozmetik ürünlerin kullanımına teşvik ediyor. Aynı zamanda, bu trendin etik üretim ve çevre duyarlılığı gibi değerlere yoğunlaştığını da belirtmeliyiz.

Yeni yılda da clean beauty’nin etkilerini göreceğiz. Bu trend doğrultusunda, tüketiciler ciltlerine, sağlıklarına ve doğaya zarar verme potansiyeli oldukça düşük ürünlere yönelecekler. Güvenilir ve bilimle desteklenen bu ürünlerin üretim ve tedarik süreçleri de göz önünde bulundurulacak. Kısacası, tüketiciler hem zararlı maddelerden uzak duracaklar hem de cilt bakımı yaparken doğayı koruyacaklar.

Biyoteknoloji inovasyonları sektörde yerini alıyor

Biyoteknoloji, canlı organizmalardan ve biyolojik sistemlerden bir ürün veya süreç oluşturmaya odaklanıyor. Bu alan, yeni yılda bakım sektöründe yerini alıyor.

Fermentasyonla elde edilen peptitler ve mikroorganizma kaynaklı postbiyotikler gibi inovasyonlar 2026’da cilt bakımı ve güzelliğin temel birer parçası haline gelecek. Markalar, doğadan elde edilmesi zor veya çevresel etkisi yüksek içeriklerin muadillerini laboratuvar ortamında biyoteknoloji aracılığıyla geliştirebilecek. Bu sayede, hem sürdürülebilir hem de daha istikrarlı sonuçlar açığa çıkacak.

Yaşlanma etkilerine önleyici perspektifle yaklaşılıyor

Yaşlanmanın etkilerini hafifletme anlamını taşıyan ‘’anti-aging’’ kavramı, yeni yılda yerini yaşlanmayı yönetmeye ve önleyici yaşlanma bakımına bırakıyor. Bu yeni yaklaşım, yaşlanma belirtileri ortaya çıktıktan sonra müdahale yerine cildi erken yaşlardan itibaren güçlendirmeye odaklanıyor.

Önleyici bakım, gelecekte oluşabilecek hasarları en aza indirmeyi hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda, antioksidanlar, güneş koruyucuları, bariyer güçlendiriciler ve DNA onarımını destekleyen aktif bileşenler öne çıkıyor. Bunların düzenli egzersiz, kaliteli uyku, sağlıklı beslenme ve yeterli su tüketimi gibi yaşam alışkanlıklarıyla harmanlanması da cilt sağlığı ve güzelliği için büyük bir önem taşıyor.

Tüketiciler, önümüzdeki yıllarda 20’li yaşlardan itibaren önleyici yaşlanma bakımının merkezinde yer alan ürünlere yönelecekler. Bu trend, bakım markalarının koruma tedbirleri temalı yeni hikayeler kurgulamaları için bir kapı aralayacak.

Markalar daha kapsayıcı ürün setleri geliştiriyor

Tüketiciler, moda sektöründe daha fazla büyük beden giyen mankenler görmek istediği gibi bakım sektörünün de daha kapsayıcı modeller benimsemesini talep ediyor. Bu talep, yeni yılda güzellik dünyasını sadece pazarlama söylemi olmaktan uzaklaştıracak.

Bakım ve güzellik markaları, 2026’da kapsayıcılığı ürün geliştirme süreçlerinin bir parçası haline getiriyor. Bu trend doğrultusunda, farklı cilt tonlarına, saç tiplerine, yaş gruplarına, hassasiyet seviyelerine ve hatta kültürel ihtiyaçlara hitap eden geniş ürün yelpazeleri sunulacak. Örneğin, kozmetikte daha geniş ton skalalarına ve saç bakımında da farklı kıvırcıklık derecelerine uygun formüllere rastlayacağız. Aynı zamanda, cilt bakımında çeşitli etnik kökenlerin biyolojik ihtiyaçlarına dikkat eden içerik tasarımları da öne çıkacak. Bunlarla birlikte, sektörde kapsayıcılığı merkeze yerleştiren görsel bir pazarlama dilinin kullanımı yaygınlaşacak.

Bu trendler, bakım ve güzellik dünyasının 2026’da bilim ve toplumdan fazlasıyla etkileneceğini gösteriyor. Markalar operasyonlarını ve tüketiciler de alışkanlıklarını bu gerçekliğin etrafında şekillendirecek.

Kaynak: Women’s Health, McKinsey & Company, Cosmetics Design Europe, Exploding Topics

İlginizi çekebilir: Alfa kuşağı bakım ve güzellik ürünlerine çok mu düşkün?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 



İlgili Makale