X

Ayurveda’ya göre doğa ve insan bedeni arasındaki temel ilişki

Ayurveda nedir? konusunda detaylı bilgileri paylaştığımız bir önceki yazımızda insanın doğayla uyumlu yaşama koşulu ve bu koşulun da Ayurveda’nın temelini oluşturduğundan bahsetmiştik. Vedik Bilimler ve Ayurveda’ya göre; insanla doğa arasındaki temel ilişkiyi beş element kurar. Doğada bulunan beş element, bedenimizin temelini yani ana fizyolojimizi oluşturur.

Vedik Bilimler ve Ayurveda’ya göre; insanla doğa arasındaki temel ilişkiyi beş element kurar.

Beş element dediğimiz zaman herkesin aklınıza şu meşhur filmdeki ünlü sahne geliyordur ama bu beş elementin içinde ne tahta var, ne aşk gibi duygular… Bu elementler tamamen doğanın içinde yer alan; boşluk, hava, ateş, su ve topraktır. Her elementin hareketinden ve doğayla ilişkisinden bir diğer element meydana gelir.

Nasıl etkileşime girdiklerine ve insan bedeninde nasıl yer aldıklarına bakacak olursak; beş element “boşluk“la başlar. Ben boşluğun element olduğunu öğrendiğim zaman çok şaşırmıştım. Vedik kitaplarda ‘space‘ olarak tanımlanıyor. Evet hepimiz evreni tanıdığımız günden beri, uzayın boşluk olduğunu biliyoruz. Ama hayatımızdaki yerinin de çok farkında değiliz. Aslında boşluk tüm elementleri içerir; hafif, yumuşak, ince bir yapısı vardır. Bedenimizde biz hissetmesek de ağzımızda, sindirim borumuzda ve akciğerimizde bulunur. Boşluğun, doğada ve hayatımız içindeki en büyük fonksiyonu; sesi ileterek duymamızı sağlamaktır. Bu nedenle duyusu ses, duyu organı kulaklardır.

Boşluğun hareket etmesiyle ‘hava‘ elementi oluşur. Hava; soğuk, hafif, ince, hareketli, pürüzlü ve kurudur. Havayı bedenimizde en çok rüzgarla hissederiz. Rüzgarın yüzümüze, tenimize değmesi bize doğanın gücünü hatırlatır ve yaşam enerjisi verir. İşte bu yüzden duyusu dokunmak, duyu organı tenimizdir. Hava; yaşamsal fonksiyonlarımızın temelini oluşturur. Nefes alıp vermemizi sağlayan akciğerimiz, oksijeni tüm bedenimize ulaştıran kalbimiz; havayı barındıran ana organlarımızdır. Bağırsaklarımızdaki gazlar hava içerirken, aynı zamanda uzuvlarımızın hareket etmesini yine hava sağlar.

Ateş sıcak, kuru, keskin, hafif ve parlak özelliklere sahiptir.

Havanın hareket özelliği, sürtünme kuvveti, ısı yani ‘ateş‘ elementini yaratır. Ateş sıcak, kuru, keskin, hafif ve parlak özelliklere sahiptir. Dokunduğu her şeyi ve kendini dönüştürme özelliğine sahiptir. Bu nedenle bedenimizde dönüşümü sağlayan organlarda; bağırsaklarda, ısı düzenlemelerinde ve hücreler arası iletişimi sağlayan kimyasallarda (dopamin ve serotonin en bilinenleri) bulunur. Evrende ateş elementi güneştir, sıcak ve parlaktır. Parlak olmasından dolayı görmemizi sağlar ve duyu organı gözlerdir.

Ateşin yoğunlaşması ‘su‘ elementini oluşturur. Su; hareketli, akışkan, yumuşak ve öz kütlesi olan yani ağır bir elementtir. Doğadaki en güçlü elementlerden birisidir. Ateş gibi onun da kendini ve her şeyi değiştirme gücü vardır. Bedenimizin ve evrenin %70’i sudur ama salatalığın ve karpuzun %90’ı. Biz besinlerin tatlarını tükürük bezlerimiz ve tükürük sıvısı ile alırız. Bu nedenle duyusu tatmak, duyu organı da dildir.

Bedenimizin ve evrenin %70’i sudur.

Su toprakla buluşur ve kendini toprağın içinde yok eder. Böylece ‘toprak‘ elementi oluşur. Aslında toprak elementi bize doğada ve bedenimizde katı olan maddeleri ifade etmektedir.  Bu nedenle bedenimizde kaslar, kemikler, kıkırdak, yağ dokuları, dişler, saçlar ve tırnaklar olarak kendini gösterir. Katı olmasından dolayı özellikleri; ağır, durağan, yoğun, kaba ve serttir. Toprak kokusu doğanın kokusudur, bu nedenle duyusu koklamak, duyu organı da burundur.

İnsanın doğanın bir parçası olmak, doğayla uyum içinde yaşamak istemesinin sırrı, temel yapı taşında; yani beş elementte gizlidir. Beş element nasıl doğada birbiri içinde etkileşim halinde ise tüm duyu organlarımız, tüm yaşamsal fonksiyonlarımız da aynı şekilde etkileşim halindedir.

Ayurveda yaşamın sırrının burada olduğunu göstermekte ve bu beş elementin kendi içindeki birleşmelerinden Üç Beden Tipi’ni (dosha) tanımlamaktadır. Haftaya bu elementlerin özellikleri (gunalar) ve Ayurveda’nın temel ilkesi ile tanışana kadar dengede ve mutlu kalın.

 

İlginizi çekebilir: Sağlıklı bir yaşamın anahtarı: Ayur+Veda

Müge Murat: Tüm hikâye her beyaz yakalı gibi “İstanbul’dan gitmek istiyorum” ile başladı. Nereye giderimden önce “gitsem ne yaparım?” endişesi ile etrafı dinlemeye ve araştırmaya başladım. Ayurveda ile bu süreçte bir tanıştım. Hindistan’da bir bilim olması ve beden terapiyi derinleştirmesi nedeni ile dikkatimi çekti. 10 yıldır reiki yapıyorum, 2 yıldır ise yoga. Yoga ile tanıştıktan sonra enerjimin yükselmesinden güç alarak beden terapi üzerine uzmanlaşmaya karar verdim. Maya Akademi’de Türkiye Beden Terapi Derneği başkanı Ayla Örsan’dan anatomi, fizyoloji ve uygulama içeren dersleri aldım ve mezun oldum. Uluslararası 608 sertifikasına sahibim. Üç senedir temmuz ve ağustos aylarında Ayurveda öğrenmek için Hindistan'a gidiyorum. Kuzey ve güneyi olmak üzere 17 farklı şehirde Ayurveda’yı deneyimledim. Puşkar bölgesinde özel bir terapi merkezinde “Beden Terapi”, Kochi’de yağların ısıtılması ve dinlendirilmesi eğitimi ve sertifikası aldım. Kerala bölgesinde özel bir doktor ile beden tipi testleri ve hesaplamalarını çalışarak Ayurveda eğitimimi tamamladım. Geçen sene Bangalore’da özel bir Ayurvedik merkezde pançakarma (detox) programını deneyimledim. Hindistan’dan getirdiğim kitaplar ve yayınlardan Ayurveda bilgimi derinleştirmeye devam ediyorum. Tüm bunların yeterli gelmeyeceğini düşünerek anatomi ve fizyoloji bilgimi derinleştirmek için 2. üniversite olarak Tıbbi Dokümantasyon Yönetimini bitirdim. Ayurveda’nın bir alanı olan beden terapiyi Türkiye’de konumlandırmak ile ilgili sporcular ve beyaz yakalılar ile çalışmalar yapıyordum. Şu anda pandemi nedeni ile odağımı biraz daha okumaya ve araştırmaya ayırdım. Bu dönemde Kemal Hamamcıoğlu ve Özen Yula’da yazarlık ve hikâye yazarlığı eğitimleri aldım. Hem Ayurveda’yı hem de yazmayı seviyorum, bu nedenle de Ayurveda deneyimlerimi ve bana kattıklarınızı sizlerle paylaşıyorum. Bunların dışında bir de profesyonel iş hayatım var. Halen DRD Filo Kiralama şirketinde Kurumsal İletişim Yöneticisi olarak çalışıyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale