X

“Sanat benim oyun alanım”: Ayşe Betil ile yaratıcılık ve sanat üzerine

Hiç şüphesiz ki sanat, insanı hem içsel bir yolculuğa çıkaran hem de toplumsal dönüşümlere öncülük eden en güçlü araçlardan biri. Bu aracı en başarılı şekilde kullananlar ise yine hiç şüphesiz ki arkalarında derin izler bırakan başarılı sanatçılar. Ayşe Betil de eserleriyle sanatın gücünü gözler önüne seren, yaratıcılığı ile ufuk açan bir ilham kaynağı. Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajdan Betil’in sanata dair bakış açısını ve tutkusunu keşfedebilir, yaratıcılığa dair yeni perspektifler kazanabilirsiniz.

Keyifli okumalar…

Biz sizi ilham veren sanat eserlerinizden tanıyor olsak da, henüz tanımayan okuyucularımız için kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? Sanat yolculuğunuz nasıl başladı?

Öğrenmeyi ve üretmeyi amaç edinmiş, insan olmanın sorumluluğunu anlamaya çalışan biriyim. Resim yapmaya ne zaman ve nasıl başladığımı hiç hatırlamıyorum çünkü kendimi bildim bileli bir şeyler çiziyorum ve boyuyorum. Duygu ve düşüncelerimi en iyi bu yollarla ifade ediyordum sanıyorum çünkü konuşmaktan çok çizip yazdığımı hatırlıyorum. Okulda resimlerimi gören ve kompozisyonlarımı okuyan öğretmenlerimin beğeni ve teşvikleri de buna eklenince, hayatım bu yönde aktı.

“Sanat benim oyun alanım” diyorsunuz. Kendinizi bir eser yaratırken nasıl hissediyorsunuz, nasıl başlıyor ve devam ediyorsunuz? Önce bir taslak üzerinde mi çalışıyorsunuz yoksa doğaçlama mı gelişiyor her şey?

Bahsettiğim gibi çok küçük yaşlardan beri yazıp çizdiğim ve kendimi bu eylemler olmadan pek de düşünemediğim için bir eser yaratıyor gibi hissetmiyorum. Çocukluğumda oyun oynarken yaşadığım duyguların aynısını çizerken de hissettiğimden, resmin oyun alanım olduğunu söylüyorum, keza yazmak için de aynısı geçerli. Dolayısıyla bir eser yaratma duygusundan çok; yaptığım işle ve kendimle iç içe geçen bir süreç içinde oluyorum. Yaratma süreci inişli-çıkışlı. Çok iyi hissettiğim zamanlar da oluyor, umutsuzluğa kapıldığım da. Ama her tür duygu hayatta da olduğu için, olumsuz duygulara fazla kapılmayıp yaptığım işe bakıyorum. Doğaçlama yaptığım da oluyor, taslak çıkardığım da. Kendimi kısıtlamaksızın içimden nasıl geliyorsa öyle çalışıyorum.

Yaratım sürecinde eserlerinizle ‘karşılıklı bir ilişki’ içerisine girdiğinizi söylüyorsunuz. Bir resmin sizinle konuştuğu anlar oluyor mu?

Bir olay, kişi, durum, yüz ya da duygu bende onu kağıda dökme hissi yarattığında zihnimde bir tasarım oluşuyor. Ardından ben onu kağıda döküyorum ve hayalimde tasarladığım yoldan giderek işe başlıyorum. Ancak bazen öyle oluyor ki zihnimde tasarladığım şey ortaya koyduğum işe uymayabiliyor. Bunu da yaptığım resim ve yazdığım öyküyle karşılıklı bir ilişki olarak nitelendiriyorum çünkü ne kadar kusursuz tasarladığımı düşünsem de resim ya da öykü benden başka bir şey isteyebiliyor. Bu bir konuşmadan ziyade sezgisel bir durum. Böyle bir durumda da sezgilerime kulak veriyorum.

Hiç yarattığınız bir eser, sizi ilk başta tahmin ettiğinizden tamamen farklı bir yöne sürükledi mi? Ya da bunu sık sık yaşadığınız oluyor mu?

Böyle bir durumu sıklıkla yaşamıyorum. Genelde yaptığım işin sonucu en başta tasarladığımla aynı ya da ona çok yakın oluyor. Ancak tahmin ettiğimden başka bir yöne sürüklenmek de heyecan verici. Üretim sürecinde fazla kontrolcü olmayı sevmiyorum açıkçası.

Sanatınızda zaman ve mekanın rolü nedir? Çalışmalarınızı etkileyen belirli bir yer ya da dönem var mı?

Bunu hiç düşünmedim. Sanırım yok. Ben çalışırken zamandan ve mekândan bağımsız hissederim hep.

Duyguların sanatı yönlendirdiğine inanıyorsunuz. Duyguların, yaratım sürecinizdeki ve eserlerinizdeki etkisini paylaşabilir misiniz?

Bir şeyi ortaya koyma isteği bende bir duyguyla devreye giriyor. Olumlu ya da olumsuz hiç fark etmez, beni etkileyen bir şey oluyor, o şey bir duyguya dönüşüyor ve o benim zihnimde, dönüştürülecek bir şey halini alıyor. Yaratım sürecinin fitilini ateşleyen duygu oluyor yani. Ardından da süreç kendiliğinden akıp gidiyor zaten.

En büyük ilham kaynaklarınız neler? Kişisel deneyimleriniz, etrafınızdaki kişiler veya olaylar, edebiyat, müzik gibi farklı disiplinler, sanatınızı besliyor mu?

İnsan ve insana dair her şey ilgimi çekiyor ve yaptığım işi etkiliyor. Dolayısıyla saydıklarınızın hepsi elbette benim beslendiğim alanlar.

Yolun daha çok başında olan sanatçılar için ne söylemek istersiniz, genç sanatçılara tavsiyeniz var mı?

Tavsiye vermeyi pek de seven biri değilim. Tavsiye değil ama kendi yapmaya çalıştıklarımdan yola çıkarak fikirlerimi paylaşabilirim. Her şeyden önce kendilerini tanımak ve anlamak için zaman ayırsınlar. Bunun çok uzun ve bitmeyen bir yolculuk olduğunu biliyorum ama sadece sanatla uğraşan insanların değil herkesin, her şeyden önce kendine karşı sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında, sabırla ve istikrarla çalışsınlar, sezgilerine açık olup onlara güvensinler. Kolayca pes etmesinler ancak bırakabilme gücünü de bulsunlar kendilerinde. Biraz da cesaret olursa ne ala!

Kendisine ilham dolu paylaşımları için çok teşekkür ederiz…

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale