Aynı anda hem cesur hem korkak olabilir miyim?
Ben fotoğraf yedeklemesi için Google’ı kullanıyorum. O da sağ olsun bana her sabah farklı farklı zamanlardan fotoğraf ve videolar ile tarihin tozlu sayfalarını önüme seriyor. Bazı fotoğrafları kendince gruplayıp bir seri yapıyor, bazılarını “bak bundan tam 2 sene önce” gibi gözüme sokuyor 🙂 Ee haliyle o fotoğraf ve videoların çekildiği gündeki hissedilen duygular da bir anda hortlayıp karşıma dikiliyor. Kimi zaman hüzün, kimi zaman neşe, kimi zamansa korku. Sanki bedenen şimdiki zamandayım ama ruhen o anıdayım gibi bir his.
Geçen hafta yine tam da böyle bir hatırlatma düşüverdi önüme. Bu sefer fotoğrafımız yaklaşık 3.5 yıl öncesine ait, tarihler 15 Eylül 2021’i gösteriyor. Bu tarihten yaklaşık 3 ay önce yeni bir işe başlamıştım, fotoğraf da o işyerindeki favori fotoğraf köşesindendi. Benim de orada anı bir fotoğrafım olsun istemiştim.
Fotoğrafa bakan kişinin gördüğü, kadife gömlekli, mavi ojeli, sarışın uzun saçlı kocaman gülen bir kadındı. Aslında fotoğrafın arka planı şöyleydi; aynı kadın yaklaşık 6 aydır hatta 1 yıldır yoğun bir hayat sorgulamasındaydı, kendini aynada tanıyamıyordu, tüm duyguları o kadar iç içe geçmişti ki “Nasılsın?” sorusunun cevabını vermek hiç bu kadar zor olmamıştı. Fotoğrafa gülüyordu ama kafasındaki binlerce sorunun yansıması sanki bakışlarındaydı. Bu sorgulamanın son düzlüğünde artık bir karar almıştı ve hayatının gidişatını değiştirmekte kararlıydı. Tam o fotoğrafın çekildiği günden 3 gün sonra yeni bir eve, yeni bir mahalleye taşınıyordu. Her şeye sıfırdan başlamayı hayal ettiği o eve. Ay sonunda da boşanma davası vardı, 10 senelik koca bir hikayenin sonu, bir devrin kapanışı.
O fotoğrafta tek bir duygu yoktu, birçok duyguyu aynı anda hissetmiştim bakarken de. Heyecan, hüzün, neşe ve en çok da korku belki. Hayatımın hemen hemen her köşesi bu hızla değişirken, attığım her adımda aldığım her yeni kararda kendimi daha da cesur hissediyordum. Ve şuna hayret ediyordum: “Bir insan bu kadar cesur hissedip, nasıl aynı anda bu kadar korkabilir?” Birbirine bu kadar zıt iki duygunun aynı anda bu kadar baskın olmasını zihnim almıyordu.
Sonra bir arkadaşım sosyal medyadan bir yazı attı. Kısaca yazıda, cesaretle ilgili garip de olsa, eğer doğru şeyi yapıyorsak bize kendini korku gibi hissettirebileceği yazıyordu. Kendi örneğime baktığımda, yeni hayatıma doğru yola çıkmak için o zamanlarda attığım adımlar benim için en doğrusuydu. Ama yeni bir hayat için yola çıkmak, geleceğe dair tüm belirsizlikler, yıllar sonra kapıyı çalan yalnızlık hissi korku duymam için yeter de artardı bile.
Artık önemli bir kararın eşiğindeyken, hazır cesaretimi de toplamışken aynı zamanda korktuğum için şaşırmıyorum. Aslında çok basitçe ne hissettiğime ve o an benim için en doğru şeye odaklanıyorum. Biliyorum ki her cesaretle verdiğim kararın arkasında korkak küçük bir kızın bekliyor oluşu ne yanlış ne de garipti. Hatta belki yaşadığım en doğal döngülerden biri.
Korkuyla da olsa attığınız cesur adımlarınız olsun bu hayatta. Çok klişe ama çok doğru bir soruyla bırakıyorum sizi: “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?”
Sevgiyle kalın.
İlginizi çekebilir: Bana iyi gelen şeyler: Meşhur 9.15 dersi