X

Aylık geliri 15.000 tl olan adamların Doğan SLX ile gezdiği memleket: Manisa, Alaşehir

Doğan SLX ile yapılan Geziler

     Size askerliğimin geçmekte olduğu memleket Alaşehir’i anlatmak isterim. Önce tarihçesinden bahsedelim.

     M.Ö. 189 yılında Bergama kralı II. Eumenes, kendisinden sonra hükümdar olan biraderini – II. Attalos – karşısına oturtup: “Bak biraderim! Madem bu kadar malı-mülkü, taşı-toprağı öte tarafa götüremiyoruz, varsın bu cihandan payıma düşen sana payitaht toprağı olsun!” demiş ve imamın kayığına binmeden evvel kardeşine duyduğu sevginin ne kadar hakikatli olduğunu cümle âleme göstermiş.

Demir tahta oturmak için kesilen kellelerle halı saha maçlarının düzenlendiği bu dönemde iki kardeşin birbirine duyduğu bu sevgi, varis II. Attalos’a “kardeşini seven” anlamına gelen Philadelphos unvanını kazandırmış. Bu yerleşke de zamanla Philedelphia adını almış (Yani “Amerika vize verdi de biz mi Philedelphia görmedik?” diye isyan ediyor, “Lufthansa el yakıyor, THY’de mil yok” diye orta direk olmaktan dem vuruyor, “18’lik bebeler work&travel’la gezdi-gördü, biz 30’unda Marmaris’e gidemiyoruz!” diye hasetinden saç-baş yoluyorsan; üzülme! Öz hakiki Philadelphia sana sadece bir adım uzakta!).

Gel zaman git zaman Osmanlı padişahı Yıldırım Beyazıd, bu toprakları fethetmiş ve: “Bre vezir, bu ne âlâ bir şehirdir!” demiş. Bu yorumu emir telakki eden efradı da buraya hemen Alaşehir ismini yapıştırıvermiş. İşte o gün bu gündür Manisa’nın bu güzide ilçesi Alaşehir ismi ile taçlandırılmıştır.

Yine âdetim olduğu üzere insanlardan bahsedelim. Alaşehir’in yerlisine dair iki şey hemen dikkati çekmektedir:

      1. Türkçemizdeki bazı sesli harfleri gereksiz görmekte, bu harfleri mümkün mertebe kullanmamaktadırlar. Özellikle ‘a’ harfine karşı marjinal bir isyan içerisinde olan Alaşehir’liler size seslenmek istediklerinde “Bana bak” yerine “Bene bak” der; duymamanız halinde “Sana söylüyorum” yerine “Sene söylüyorum” diye ünleyerek bu ısrarlarını yinelerler.

Sizi yakaladıklarında ise halinizi hatırınızı sormak için “Nasılsın?” veyahut “Ne haber?” gibi basmakalıp cümlelerin yerine,“Ne yapıyon be yea?” şeklinde sual ederler. Sorudaki şimdiki zaman kullanımı “Carpe diem: Anı yaşa!” felsefesini benimsemelerinden beri gelmektedir.

Yine Türkçe’mizdeki belli ekleri kısaltarak dile akıcılık getirmiş oldukları da yadsınamaz bir gerçektir. Tekrar bir örnekle açıklamak gerekirse: “Bu akşam bende kalacak mısın?” Alaşehir ağzı ile söylendiğinde, “Bu akşam bende kalcen mi?” halini alır.

Formülize etmek gerekirse, -ecek & -acak ekleri yerini -cen ekine bırakır. Harften ve nefesten tasarruf edilirken, iletişimin kalitesi korunmaktadır. Bu ağız kadınlarda çok belirgin değildir ancak erkeklerde hemen fark edilir.

   2. Mukaddes Ege Bölgesi’nin muhterem kadınlarının nesilden nesile miras bıraktığı güzellik, Alaşehir kadınında da göze çarpmaktadır. Yani kaba bir ifadeyle Alaşehir kadını güzeldir arkadaş!

 Fakat bu güzelliklerini perdeleyen bir kusuru üzerlerinde taşımaktadırlar: Tarz! Bu güzelim kızlarımızın moda anlayışını gözlemlediğimde, Bülent Ersoy’un image makerının burada ikamet ettiğine kanaat getiriyorum. Bunun başka türlü bir rasyonel açıklaması olamaz.

Biraz mübalağa ediyorum ama bir dokunuşta afet-i devrana dönüşebilecek kadınlar, evlendirme programlarına kadrolu konuk olacaklarmış gibi giyiniyorlar; bunu anlayamıyorum. En uyumsuz iki renk itina ile seçilip altlı üstlü takılıp takıştırılıyor.

Cami önünde kokoreç satan bir Kate Upton düşünün veya kıraathanede batak oynayan bir Gisele Bündchen… Böyle alakasız sahnelerin içinde yer alacaklarmış gibi geliyor insana. Ya da yazarken düşündüm de belki ideali budur. Şahsen ben isterdim bataktaki eşim, döşü gıllı kuzenim yerine Gisele olsun. Her kaybettiğimiz ihalede başını omzuma koysun, teselliyi orada bulsun. Açtığı kötü el oyunda bizi bedbaht ederken biz beraber bahtiyar olalım. Neyse konu dışına çıkmayalım.

Sözün özü, bence çok güzel olan Alaşehir kadını biraz da modayı takip ederse, Türkiye’deki “müzmin bekâr” turizminin büyük kısmının Alaşehir’e kaymasını sağlayabilir ve hatta iç göçü canlandırıp Esra Erol’un reytinglerine ciddi bir darbe indirebilir (Evet, bu konuda hassasım. Çöpün maaş bordrosu üzerinden çatıldığı her türlü aşka karşıyım. Benim kalp saatim 18. yüzyılda durmuş, başka türlüsünü beceremiyorum).

Velhasıl kelam, başlıkla sözümüzü noktalayalım. Buranın üzüm bağları – ve takdir edersin ki bunlardan mayalanan şaraplar – pek meşhur… Bir sürü insan burada bağcılıktan para kazanıyor. Sadece sigorta için asgari maaşla çalışıp, aylık geliri 15.000 TL’yi bulan insanlar var ve bunların hiçbiri de lüks içerisinde yüzme meraklısı değil.

Benim memleketimin – 6. kuşak İstanbulluyum – asgari maaşlı memuru, işçisi, minibüs şoförü 48 ay taksitle son model akıllı telefon alma hevesindeyken bu adamların elinde tuşlarındaki rakamlar silinmiş Nokia 3310’lar görünce aklımdan bir tek şey demek geçiyor: Helel olsun be yea!

Mjöllnir’in gücünün sırrı

Berk Sergün: Berk Sergun // Akademik kariyerindeki birincilikleri taçlandıran plaketlerini paraflayıp geçmiş, sergüzeştler geçirmeye karar verip seyyah olmuş bir kimseyim. Kariyer basamaklarını hızla tırmanırken ¨Bir dakika! Yazacağım ben arkadaş!¨ diyerek seyahatine baharat işine de tat katan bir hayat gezginiyim. İsterim ki ben gezeyim sen gör, ben karalayayım sen boya. Ayak bastığım topraklara yolun düşerse hayatta kal, en kötü ihtimalle fiyakalı tökezle. Çok yer gezdim, ziyadesiyle insan tanıdım. Bu oraların değil, onların hikâyesi… www.herseyiyanlisanlamisim.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale