X

Atıksız yaşam için tek motivasyon çevre değil: Bu süreçte neler kazandım?

Çayını, kahveni termosla yanında taşımak, alışverişe bir sürü bez çanta ve torba ile gitmek, her plastik ürün için alternatif yollar aramak, alışılagelmiş düzeni bozmaya çalışıp daha zor olanı yapmaya çalışmak… Pek çok insan için yapılması güç ve etkisi az işler gibi görünüyorlar. “Ben pipet kullanmasam ne değişir dünyada?” diye düşünüp sıfır atık yaşamaya başlamaktan vazgeçen ya da başlamışken yarı yoldan dönen o kadar çok kişi var ki… Hâlbuki dünyadaki herkes sadece tek bir sefer tek bir pipeti reddetse, okyanuslarda 7 milyar daha az pipet olurdu!

Kabul ediyorum, ilk başta tüm bu değişiklikler biraz göz korkutuyor ve çevre kirliliği sorunu, tüm bu değişiklikleri hayatımıza oturtmak için tek başına yeterli bir motivasyon kaynağı olmayabiliyor. Bu düşünceler zaten aklımın bir köşesinde duruyor ve beni ufak dozlarda üzüyordu ama özellikle yeni yıl ile birlikte başlatılan ücretli poşet uygulamasına gelen tepkileri gördükten sonra bu üzüntüm gün yüzüne çıktı.

Normalde bu hafta sizlere atıksız mutfak oluşturmak hakkında bir yazı hazırlayacaktım ancak aklım bu düşüncelerle dolu iken, bu yazıdan başka bir şey yazamazdım. Bu hafta sizlere sıfır atık yaşamın bana kazandırdıklarından bahsedeceğim, tek motivasyonun çevre kirliliği olmadığını göstereceğim. Bu yazıda bilgi ve tavsiye vermekten ziyade yaşadıklarımı ve hissettiklerimi paylaşacağım.

İlk başta, sıfır atık yaşamaya başlama kararımı vermemde tek motivasyonum, çevre kirliliğinin ilerleyişini durdurmak ya da en azından bu tahribatın bir sorumlusu olmaktan vazgeçmekti. Beni iten, harekete geçiren düşünce buydu. Çok zorlandım, çok araştırdım, çok azmettim. Belki sadece birkaç arpa boyu kadar yol gittim ama ilerledim ve bu küçük gibi görünen ilerleme, hayatımda hiç beklemediğim olumlu sonuçlar doğurdu.

Şekeri bıraktım!

Sınav haftalarımda eve doldurduğum çikolatalar, gofretler, bisküviler mutfak dolaplarından taşardı. Sınavsız normal bir günde de en az 2 gofret yerdim. Film/dizi izlerken en çok sevdiğim cipsleri önümden eksiltmezdim. Plastik sorununun da ötesinde, ciddi anlamda sağlıksız bir atıştırma alışkanlığım vardı yani.

Plastik tüketimini bırakma sözü verirken hiç bu abur cuburları hesaba katmamıştım ama ilk çikolata krizimde ciddi bir farkındalık yaşadım. Bütün abur cuburlar plastik ambalajlı satılıyordu! Kendime verdiğim “bugünden itibaren atıksız yaşayacağım” sözünü çiğneyecek değildim.

Tatlı krizlerini hurmayla, balla, yaş ve kuru meyvelerle atlatmaya çalıştım. Mahallede küçük bir tur atıp açık gıda ürünleri satan bir baharatçı buldum. Kendime (yanımda getirdiğim kese kağıtları ve kavanozlar ile) kuruyemiş ve kuru meyveler aldım. Okula giderken de yanıma alabilmek için küçük sevimli başka kavanozlar satın aldım. Ders aralarında hem atıştırma ihtiyacımı gidermekte, hem de tatlı krizlerimi bastırmakta büyük faydası oldu (tatlı krizleri için özellikle kuru incir, kuru kayısı ve Medine hurması favorim).

Bir şeyler yeme ihtiyacı hissettiğimde artık ağzıma iki badem bir ceviz atıp, bir de mandalina soymak bana yetiyor, daha fazlasını aramıyorum. Artık hayatımda daha fazla vitamin, protein, lif ve sağlıklı yağ asitleri var ve artık hayatımda hiç Çin tuzu, glikoz ve fruktoz şurubu yok. Sivilcelerim azaldı ve cildim daha parlak. Mental olarak da içim temizlenmiş gibi hissediyorum.

Kalori alımım azaldı!

Abur cuburları bilirsiniz, yedikçe daha çok yiyesi gelir insanın. Bir paket bisküvi yersin, bir saat sonra sanki hiç yememiş gibi olursun. Fakat meyveler öyle değil; içlerindeki lifler sayesinde daha çabuk doyuruyor, fazla yemenize izin vermiyor. Hem uzun vadede sizi tok tutup, hem vücudunuza faydalı olup, hem de kalori alımını kısıtlıyor.

Sadece abur cuburlar da değil, bir dünya tek kullanımlık plastik ile birlikte servis edildiğinden fast food tüketimimi de sıfıra indirdim. Dolayısıyla plastiği bıraktığımdan beri yemek yeme alışkanlıklarımda da ciddi bir iyileşme oldu ve kalori dengemi ilk defa istikrarlı şekilde sağlayabildim.

Zehirlerden arındım

Mikroplastik içeren ve plastik ambalajla satılan ürünleri evinize sokmama kararı, temizlik alışkanlıklarınızı da değiştirmeyi gerektiriyor. Beyazlatıcı diş macunları, mikro parçacıklı deterjanlar, bulaşık makinesi tabletleri ve bulaşık deterjanları, içleri mikroplastik kaynayan ürünler. Bulaşıkların bu deterjanlardan tamamen arındığına asla emin olamazsınız, dolayısıyla yıkanmış tabak ve bardakları her kullanışınızda deterjan ve mikroplastik yutarsınız. Kıyafetlerde kalan deterjan kalıntılarının ciltte alerjiye ve kaşıntıya neden olması da yine aynı toksik maddelerin zararlarından. Bırakana kadar bana ne kadar sıkıntı verdiklerini fark etmemiştim, sıfır atık yaşamın bana kattığı en büyük fayda sanırım bu şekilde zehirsiz bir eve kavuşmuş olmamdır.

Artık temizlik malzemeleri rafımda sadece şu ürünler bulunuyor: Zeytinyağlı sabun, sirke, karbonat, Arap sabunu. Ben zeytinyağlı sabunu ailem orada yaşadığı için Muğla’nın köylerinden alıyorum, kendi zeytin ağaçlarından topladıkları zeytinlerin yağından, kendileri üretiyorlar. Muğla’ya her gidişimde 10-15 tane alıp bez keseye dolduruyorum. Büyük şehirlerde aktarlar ve baharatçılarda da satılıyor, sadece ambalajsız olanı bulmaya çalışmalısınız. Bulaşık için katı sabun yeterli, bütün yağı söküyor ve çok kolay durulanıyor. Hem elde hem bulaşık makinesinde kullanabiliyorum. Bulaşık makinesine ayrıca parlatıcı olarak beyaz sirke koyuyorum, hem parlaklık hem dezenfeksiyon sağlıyor. Sirke kalıntısı kalsa bile (ki kalmıyor), yutmaktan korkmuyorsunuz çünkü zaten yiyeceklere katılarak tüketilen bir ürün.

Temizlik sirkesini de genelde kendim, meyve kabuklarından yapıyorum. Pek zahmetli bir şey değil, meyve kabuklarını da değerlendirerek çöpe gitmelerine engel olmuş oluyorum. Atığımı sıfırlamaya daha fazla yaklaşıyorum.

Şunu mutlulukla söyleyebilirim ki artık kıyafetler beni kaşındırmıyor, cildim kızarmıyor, elimde bulaşık yıkarken eldiven takmak zorunda kalmıyorum çünkü ellerime zarar verecek, kimyasallarla dolup taşan deterjanlar kullanmıyorum. Evimi temizledikten sonra evim çamaşır suyu değil, mis gibi mandalina kokuyor (sirkede mandalina kabuğu kullandığımdan), akciğerlerimi yakmayacağını bilerek rahatça temizlik kokusunu içime çekebiliyorum.

Giderlerim azaldı

Yoğurdunu kendi yapan, sirkesini kendi yapan, çamaşıra ayrı bulaşığa ayrı deterjan kullanmayan, içme suyunu arıtmadan elden eden, gıda giderlerinden abur cuburları çıkarmış bir ben ile tüm bunlara ayrı ödenek ayıran eski ben arasında büyük bir maliyet farklı oluştu. Sıfır atık yaşamak sadece çevreye ve bedenime değil, giderlerimin azalması ile birlikte ekonomime de büyük katkı sağladı. İlk başlarda arta kalan para ile yeni bez çantalar, kavanozlar, termoslar aldım ama artık tüm sıfır atık malzemelerimi tamamladığım için, artan parayı birikim yapıyorum. Ekonominin cepleri zorladığı şu günlerde birikim yapabilmek gerçekten büyük lüks. Sıfır atık ile tanıştığım için her gün şükrediyorum.

İç huzurum arttı

Haftalardır evinizden çöp çıkarmamış olmak, vücudunuza aldığınız besinlerin sağlıklı olduğunu bilmek, zoru başararak kendinize verdiğiniz sözü tutabildiğinizi görmek kadar büyük bir mutluluk olamaz. Hem bedenimin, hem evimin, hem de ruhumun temizlendiğini hissederek, çevreye verilen zararın sayemde azaldığını ve artık bu kirliliğin bir parçası olmadığımı bilerek, gönül rahatlığı ile uykuya dalabiliyorum. Daha sağlıklı, daha bilinçli, daha… atıksız! Doğru olanı yaptığımı bilmek bana huzur veriyor.

Gördüğünüz gibi sıfır atık sadece çevreyi kirletmemekle, çöp çıkarmamakla ilgili değil. İnsana pek çok beklenmedik faydalar sağlıyor, yaşam kaliteniz hiç ummadığınız biçimde artıyor. Sıfır atık yaşamaya başlamak sadece çevreci bir yaşam değil, aynı zamanda daha zehirsiz, daha sağlıklı, daha ekonomik bir yaşam imkanı sunuyor. Tek kullanımlık plastikleri hayatınızdan çıkarmakla başlamak ve küçük adımlarla ilerlemek, tek seferde kökten değişiklik yapmaya çalışmaktan daha kolaydır ve daha hızlı ilerleme kaydedersiniz. Kararlı olun, sonuçları sizi çok mutlu edecek.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Atıksız kalın!

İlginizi çekebilir: Sıfır atık rehberi 2: İlk iş, tek kullanımlık plastiklerden kurtulmak

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale