X

Aşksız geçen günlerini ömürden saymayanlara: Aşkı aramaktan yorulmayın

Bir yürek ki yanmaz yürek denir mi ona,
Sevmek haram yüreğinde ateş olmayana
Bir günü sevgisiz geçirdinse yazık, en boş geçen günün o gündür inan bana.
                                               Ömer Hayyam

Bu yazıma ilham olan birden çok mesaj aldım bu hafta… Evet hepimiz yorulmuş durumdayız; bir bakalım nelerden şikayet ediyoruz, eminim sizler de gün boyunca sıkça karşılaşıyorsunuz: trafikte uzun saatler geçirmekten şikayet ederiz, hayal ettiğimiz tatil için bütçemizi bir türlü denkleştirememekten şikayet ederiz, yeni bir iş arayıp bulamamaktan şikayet ederiz, eşimizin bize olan davranışlarından belki zaman zaman özensizliğinden şikayet ederiz veya daha basit kendimize istediğimiz kadar vakit ayıramamaktan şikayet ederiz… Ama bakın bu hafta bana bu yazıya ilham olan daha fazla şikayet nereden geldi “aradığı aşkı bulamamaktan”…

Gelin hep birlikte muhteşem bir yolculuğa çıkalım; o aşkı arayanın kalbine bir gidelim, onun gözlerinden dünyaya bakalım, nedir aşkı aramaktaki derdi, nedir aradığı ve yine aslında nedir bulamadığı, hayatında elde etmek isteyip de bir türlü yollarına çıkmayan o aşk nerededir, neden yorulmuştur bu kişi?

Nedir aşkı arayanın aradığı?

Şimdi hep birlikte soralım, sen sevgili aşkı arayan nedir senin aradığın? İşte bu noktada başlıyoruz tanımlar yapmaya ve sınırlar koymaya, bakın sevgili aşkı arayan bizler için cevaplıyor; olgun bir kişi, bana uygun bir kişi, beni mutlu edecek bir kişi, bana istediklerimi verebilecek bir kişi ve en önemlisi diyor hayatı paylaşabileceğim bir kişi… Gelin sizinle bir de “tezahür” etmemiş aşk olalım, şimdi siz kalbi bu düşüncelerle yorulmuş, önünüze şekiller ve engeller konmuş olduğu halde bu kişiye akar mısınız, bu kişi dolmaya hazır mıdır aşkın o muhteşem mor rengiyle veya biz yüce aşk olarak bu “beklentilere” cevap verme yükümlülüğü altında eriyip de kaybolmaz mıyız?

Cevabımız ne yazık ki evrenin tüm gücü ile o arayana ulaşmayı arzularken, onun yanına bile yaklaşamamaktan geçer… Çünkü arayan bunca “beklenti” yani diğer bir anlamda kalıp ile kendisini, beynini ve kalbini donatmıştır ki içeriye girmemize “izin yoktur”…

Yani “olmak” halimizi unutmuştur, öncelikle “izin vermesi” gerekmektedir ona ulaşabilmemiz için, o duvarlarından ve sınırlarından geçerek kalbine ulaşabilmemize “izin vermesi”…  Neler bloklar bu izin vermek halini, bilinçaltı inançları, aşka layık olmadığına olan yüksek inanç veya sadece korku, hayatında bir kişi daha olduğunda özgürlüğünün kısıtlanacağına dair biliş veya herhangi daha basit bir inanç yine kalbinin kırılmasına olan korku ve böylece bilinçsiz şekilde oluşan direnç…

Önce izin verin.

Arayan önce “izin verme” haline geçmelidir ki, o muhteşem o evrende yaratılmış en güzel duygulardan olan aşk da bir çağlayanın metrelerce yukarıdan yere düşüşü gibi istekle, dopdolu bir akışla ve sonsuz bir güzellikle onun kalbinin ta içlerine kadar akabilsin…

Nedendir aşkı arayanın karşına çıkmayan aşklar yüzünden aşkı aramaya ‘’yoruldum’’ diyebilmesi?

Aşkı arayıp da bulamamaktan şikayet ediyoruz, yorulduk diyoruz, neden karşımıza istediğimiz insan istediğimiz şekilde çıkmıyor? Şimdi gelin yine o güzel aşk olalım, evrende dolaşmaktayız, öyle bir kalp titreşimi alıyoruz ki “olduğumuzu aramaktan yorulmuş” ve “bizden şikayet ediyor”… Bu kalbe dolar mıydınız, böyle bir kalbin sizi o muhteşem “aşk” olmanız haliyle kabul edebilmesini bir kenara bırakıyorum “bilebilmesi” mümkün olur muydu?

İşte bu yüzden aklımız, düşüncelerimiz ve kalbimiz sadece şikayet ile “ben yoruldum artık uğraşmaktan” inancı ile ve en önemlisi böyle muhteşem bir duyguyu böyle ters bir bezginlik hali ile bekleyişte ise, sonuç o yorulma halinin daha da artarak aşktan ve olasılığından da uzaklaşmamız olacaktır.

Çok önemli buluşları düşünelim, örneğin hepimizin biliriz Edison elektriği bulabilmek için 1000 denemeden fazla deneme yapmış ve sonunda olmayışının 1000 yolunu bulduğunu söylemiştir. Fakat o 1000 kere ertesinde de aşkla denemeye devam etmiştir. Odağımızı yaşadığımız başarısızlıklardan sadece aradığımız şeyin güzelliğine ve o arayışın muhteşemliğine çevirdiğimizde evrenin akışı ile uyumlanırız. Evet, kabul ediyorum bu yolda zorlu sınavlar olabilir, gerçek aşk zannettiklerimiz üzüntü verecek şekilde bitebilir, geçici ilişkiler yaşayabiliriz veya derinliğimizi anlamayacak ilişkiler ile karşılaşabiliriz ama bu yolların hepsi “ne istediğimizi daha iyi görebilmemiz için” karşımıza çıkmaktadır. Bizler böylece o hayalimizdeki aşkı ne kadar çok istediğimizi ve neyi kabul edemeyeceğimizin açıkça farkına varırız, her karşılaşmadan bir şeyler öğreniriz ve o muhteşem aşkın gelişine hazırlanırız aslında…

Kalbimiz, düşüncelerimiz ve bilincimiz yılmadan, yorulmadan ve yine tam bir teslimiyet ve açıklıkla, aşk seni bekliyorum, beni bulacağını biliyorum, hayatımda tezahürüne izin veriyorum, benim için her daim en güzel zamanda en güzel şekilde hayatıma gireceğine kabulüm tamdır titreşiminde isek, o evrenin “muhteşem aşkı” döner ve dolaşır ve yine en güzel hali ile kalbimize akıverir… Çünkü biz ne şikayet, ne yorulmuşluk, ne de bıkkınlık vermişizdir, biz sadece ona onun güzelliğini fısıldamışızdır her ne olursak olalım, nasıl ve kiminle olursak olalım bu “geliş” haline inanmışızdır…

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sizler, hayatınız boyu bir kez bile “aşk” gibi muhteşem bir şeyi arıyorsanız aramaktan yoruldum demeyin… Aradığınız öyle güzel öyle muhteşem bir duygudur ki, belki evrende var olan en değerli hazinedir, o sizi bulmak size gelmek istemektedir… Sadece izin verin, bu arayışı sevin, kendinizi sevin, bu yolculuğu sevin, bu kadar güzel bir şeyi aramak halinizi sevin… Bu yolda “aşk” olun, daha da güzelleşerek onu bekleyin, aslında her daim sizinle olduğunu, sizinle konuştuğunu, size anlattığını, kokularını ve en güzel mesajlarını gönderdiğini bilin…

Bakın Mevlana bu güzel hali nasıl anlatıyor:

Ey gönül! Ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir sevgiliyi aramakla geçiyor…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale