X

Aşk üzerine “söylenmemiş” her şey

Bir kere başlığın güzelliği yazıyı yazan olarak beni çok derinlere götürdü. Evet, yazımın sonunda sevgili Birsen Tezer’in o muhteşem sesi ile seslendirdiği aynı isimli parçaya ulaşacaksınız. Benim için derinden hissederek ve yeni bir şeyler keşfeder gibi, yeni bir kıtaya ayak basar gibi, sanki dünyada bugüne kara bulunmamış bir yeri ilk kez siz görüyormuşçasına dinleyin isterim. Kaç yaşında olursanız olun, ne yaşanmışlıkta olursanız olun bu şarkı bugün benim size sevgiyle ilettiğim bir hediyedir.

Peki bu zor başlık hakkında neler yazacağız, bu sefer nasıl bir maceraya atılacağız? Benim için de yine hiç ama hiç kolay olmayan bir patikaya girmekteyiz adeta ama ben yine de sizlerle birlikte kendim de keşfedeyim istiyorum. Gelin bugün duygularımızı döküverelim, aşk için aşk hakkında neleri “söyleyemediysek” en azından bu yazı ile dünyaya bırakalım onları…

Hani filmlerde görmüşsünüzdür ya; şişenin içine bir kağıt koyarlar ve onu kocaman okyanusa bırakırlar. Kim görecek, kim alacak, kim bulacak ve sonucunda ne yapacak? ‘Kavuşacak mıyız, buluşamayacak mıyız veya o da beni sevecek mi’ diye sorgulamazlar, sadece dünyaya bir mesajdır bu… İşte bizler de bugün aynısını yapacağız. Şimdi beni okuyun istiyorum fakat en çok da rica ediyorum, bu yazıyı okuduktan sonra ne varsa aşka dair söylememiş olduğunuz, onu kalbinizi aça aça yazın, dünya ile paylaşın, kimsenin görmesine gerek yok… Siz bu muhteşem hava ile paylaşın, nefesiniz ile paylaşın…

Ben aşk üzerine ne kadar kırılmış olduğumu söyleyemedim.

Çok aşık olduğum gençlik yıllarımı geçirdiğim eski eşimle boşanmamız ertesinde bir kez buluşmuştuk. Ben o görüşmeye gidebilme cesaretini gösterdim evet, ve orada (bunu bugüne kadar kimseye söylememiş ve itiraf etmemiştim benim için gerçekten oldukça zor bir itiraf) o kadar “güçlü” durmam gerekti ki, ayrıldıktan sonra uzun uzun ağladım. Neden diyeceksiniz, çünkü dışım başka, içim tamamen başkaydı. Evet o kadar zaman geçmişti ama bu adam benim aşkımdı işte, orada çok kırıldım, sen bana ne yaptın diyemedim.

Aklımdan neler neler geçmekteydi aslında, dışarıdan adeta bir heykel gibi heybetli gözüken ben, içimde kopan fırtınaları tabii ki saklamaktaydım. Haykırmak mı daha kolay olacaktı yoksa ‘nasıl yaptın’ diye kalbimde kalan onca sevgiyle ne yapacağımı bilemediğim yaklaşık iki buçuk yıllık sürenin hesabını mı soracaktım…

Sonunda hiçbiri galip gelmedi, aşka dair söylenecek o kadar çok söz, sorulacak o kadar çok soru ve kaybedilmiş o kadar çok “yaşanacak’’ hayali vardı ki… Ama aşk da hayattı sonuçta, hayat değişmekteydi, ben ve biz değişmekteydik… Ben de işte “dışarıdan” gözüktüğü üzere çoktan değişmiştim bile… Sadece ben seni çok sevdim diyebildim, halbuki içimden geçenler kocaman bir aşkın hala kalbimin ortasında oturduğu gerçeğiydi, ben o çok aşk olduğum adama ‘ben seni seviyorum’ diyemedim… Şimdi biliyorum ki çok mutlu, her gün, her hatırladığımda ona içimden sesleniyorum ve bu “söylenmemişi” kendimce söylüyorum; çok mutlu ol, evrenin tüm sevgisi tüm aşkı seninle olsun…”

Ben aşk üzerine ne kadar savunmaya geçtiğimi ve kendime söylediğim yalanları dürüstçe itiraf edemediğimi söyleyemedim… Boşanmamın ertesinde bir evlilik teklifi almıştım ama bu düşünceye yaklaşmak bile o derece korkutucuydu ki, yani ben bu resmin içerisinde kendimi görememekteydim. Fakat o an bunu söyleyemedim, kendime rağmen sevdiğim adam üzülmesin diye söyleyemedim. Kendime dürüst olamadığım gibi ona da dürüst olmadım. Sonunda evet anlaşarak ayrıldık, fakat onu kırdığım için halen kendimi tam olarak affedebilmiş değilim… Bu “söylenmemiş” aklıma geldikçe ona tekrar tekrar sesleniyorum; “ben seni gerçekten sevdim, yolun açık olsun, evrenin tüm sevgisi seninle olsun, bu kadar güzel bir kalp aynı güzellikte bir yansımayı hak ediyor…”

Ben aşık olduğumu söyleyemedim… Bir itiraf daha gelsin o zaman, evet kendime bile anlatmakta zorlandığım bir süreçten geçmekteyim… Bu konularda böylesine katı çizgileri olan ben, bugün içimde açılmış gülleri, kocaman papatya tarlalarını, beni kilometrelerce koşacak güçte bir yangın topu haline getiren bu hissimi bugüne kadar kimseye (bu bir gerçek) söylemedim.

Bu kişiye ben sana aşığım diyemedim, ilahi bir akış vardır diye kalbimi bıraktım, parlaşın bu aşk ile daha da olsun istedim… Bir kere buna layık olduğum konusundaki “inanmayışımı” bile yendi bu his, yani öyle bir güzel “çarptı” diyebiliriz (hala düşündükçe gülümsüyorum). Öyle aşk oldum, renkten renge döndüm… Hani “daha neler göreceğiz” diye sorduğumuz anlar vardır, ben o anlardayım, kalbimin karşısına çıkan bu tertemiz kalbi görebilmeyi gönülden diliyorum… Şimdi diyeceksiniz ‘Pınar ne haldesin’, her an bu his için sonsuz kez şükrediyorum… Ve her hatırladığımda bu “söylenmemişi” ona sevgiyle paylaşıyorum; “ben sana aşığım, evrenin tüm güzellikleri ömrün boyunca seninle osun, bu dünyada, bu zamanda, bu yaşımda, bu anda beni bulduğun ve seni bulmama izin vermiş olduğun için çok teşekkür ederim…”

Bugüne kadar hepimiz çok farklı tecrübeler yaşadık, belki aramıza mesafeler girdi ayrıldık, egomuz ön plana çıktı gitme diyemedik, yaşımız küçüktü olgunlukla karşılayamadık, belki içimizde fırtınalar koptu fakat yine de yolumuzdan dönemedik ‘gururumu ayaklar altına alamam’ dedik söyleyemedik… Ama işte aşka dair söylenmemiş öyle çok şey var ki, ben bugün bu yazımda benim söylenmemişliklerimi evrenle paylaştım, umuyorum bu yazı sizin için bir başlangıç olur…

İnanıyorum ki biz aşk hakkında içimizde kalanları acı tatlı tüm gerçekleri dürüstçe içtenlikle ve kalbimizi açarak paylaştığımızda mutlaka evrenin muhteşem yansımaları bize ulaşacaktır… Bu yüzden hayatımızda daha çok “aşk” cümlesi kuralım, hayat boyu aşka dair söyleyeceklerinizin hiç “bitmemesi” dileklerimle…

https://www.youtube.com/watch?v=ya0yj-5uGnA

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale