X

Aşk kuantumu sever

“Hayat iki şekilde yaşanır; ya hiç mucize yokmuş gibi, ya da her şey birer mucizeymiş gibi” -Albert Einstein

Şimdi başlığı okuduğunuzda ‘aşk ve kuantum arasında nasıl bir ilişki var’ diyebilirsiniz, ben başlığı yazdığımda direk şunu düşündüm, beni okuyanlar şu an ‘iyice saçmaladı’ diyecekler.

Bu haftalarda bana ulaşan herkese çok teşekkür ederek yazıma başlamak istiyorum, aşk ile ilgili yazdığım ne var ise, sadece yaşadığım gibi, inandığım gibi yansıtıyorum fakat o kadar güzel dönüşler alıyorum ki bu paylaşımlar beni çok mutlu ediyor. Bu yüzden aşk ile ilgili sizlerle sohbet etmeye ve yine benim için oldukça zorlu olan, tabiri yerindeyse “dikenlerle dolu” bu yollarda yürümeye ayaklarımın altında kırılmış cam parçaları ezmeye devam ediyorum…

Aşkın kuantumu olur mu?

Ben bugün sizlerle hayatımızdaki aşkları biraz bu açıdan sorgulayalım istiyorum. Bizler genelde ‘bu adam nereden çıktı’ diyebiliriz, ‘yine dönüp dolaşıp, eski sevgilime benzeyen, beni aynı şekilde zorlayan bir kadın hayatıma nasıl geldi’ diyebiliriz. Fakat işte tüm sorularımızın cevaplarını aslında “dışarıda” arayarak akışa en hatalı şekilde yaklaşmaktayızdır. Aslında dışarıda arayabileceğimiz, diğer kişide değiştirebileceğimiz veya diğer kişi “dolayısı ile” o şekilde gerçekleşen bir durum bulunmamaktadır. Her ne konuyu sorguluyorsak öncelikle kendimize bakmamız, içimizden kendimizle ilgili, ilişki ve aşkla ilgili inançlarımıza, evliliğin bizim için anlamına bir ilişkiden ne beklediğimize ve en önemlisi ise “aşk” olmak üzerine inançlarımıza bakmamız gerekmektedir.

Kuantum kavramı hepimizin son dönemde sıkça duyduğu bir kavram. Enerji temelinde tüm kelimelerimizin tüm düşüncelerimizin, tüm bilincimizin, kısacası kendi kendimizin yaydığı bir enerji var. İşte insan ilişkilerimizde de, yani karşımıza çıkan sevgililerimiz, hayatımıza kabul ettiğimiz veya etmediğimiz tüm olası adaylar bu “enerjinin” bir tezahürü bir hayata yansıması aslında. Peki gelin durumu kendimizden incelemeye başlayalım. Tabi ki ben kendi hayatımdan örneklerle açıklamaya çalışacağım.

Sizlerin de kendinize sormasını istiyorum, şimdi bir atom parçacığı olsaydınız nasıl bir enerji yayıyor olurdunuz, yörüngeniz ne olurdu, eğer başka bir atom ile karşılaşmak isteseniz uzayda nasıl hareket ederdiniz, yörüngeden çıkmaktan korkar mıydınız?

Örneğin, daha yüksek bir enerji size dokunduğunda “daha yüksek” yörüngelere yükselmekten ve daha da büyük bir atom olmaktan çekinir miydiniz, siz diğer bir atom olsaydınız sizi görüp de çarpışmak ister miydiniz örneğin, kimi ve nasıl bir atomu yörüngenize çekerdiniz veya “kabul ederdiniz”?

Gelin birlikte bakalım, ben öyle dalgalar yaymaktaydım ki bundan yaklaşık beş yıl önce, sadece hak etmediğim, layık olmadığım, neden sevildiğimi bile anlayamadığım bir evlilik akışındaydım. Ben kendi kendimle değil aynı yörüngede olmak, aynı enerjide bile olmayı kendime layık görmemekteydim. İşte ben bu itici gücümle ve tüm gücümle ittiğim sevdiğim adamın “ihaneti”nin hayatımda tezahür bulduğu zaman yaklaşık iki buçuk yıl neden diye düşünmekle geçirdim…

Bir nokta oldu ki ben sadece sevmeye odaklandım, enerjiye, kendime, kendimi iyileştirmeye, kimseyi suçlamamaya, her şeyin en güzeline layık olduğuma, hak ettiğime, dünyada görülecek ve yaşanacak muhteşem çok şey olduğuna. Ve işte deli divane bir atom oldum, geçirdiğim iki buçuk yıla inat dünyayı gezdim, insanlarla tanıştım, çok çalıştım, çok yaşadım, çok sevdim ve öyle bir nokta geldi ki hayatıma muhteşem bir sevgi akışını çektim. Bunu bana anlatacak can-ım atomla karşılaştım… Ve olağanüstü üç buçuk yılın ardından başka bir yörüngeye geçtim, fakat öyle güzel bir enerji öyle muhteşem bir titreşim ile beslendim ki ben büyüdüm yükseldim… Fakat yine sınanmaktaydım, bu bitiş yine “ben” kaynaklıydı, çünkü değişmek ve büyümek istiyordum ve “beni de büyütecek” bir atom aramaktaydım…

Bugün diyeceksiniz, ‘Pınar sen bir atom olsaydın seninle çarpışmak ister miydin’. Oldukça zorlu bir soru, belki bugün aradığım ancak kuantum fiziğinde olduğu üzere hızlandırılmış bir çarpışma, yani bugüne kadar da “yaşamaya tezahür bile edemeyeceğim” derecede muhteşem bir çarpışma… ‘Kim bulmuş da sen bulacaksın’ diyebilirsiniz. Ben buradan inatla yazmaya devam ediyorum, belki şu an ve henüz olmadı fakat ben o hızlandırılmış o muhteşem derecede farklılaşmış ve benimle çok üst yörüngelere kadar gelmeye “cesaret edebilecek” kendinden geçmeye gönüllü o parçacığı aramaktayım. Benim aşk kuantumum ve kalbim şu an bu istek ile çarpmakta…

İşte örneklerini hemen görebileceğimiz gibi aşk da muhteşem bir “kuantum” işlemektedir. Enerji akışınız sınanacağınız konuları da belirlerken, karşınıza çıkan insanları ‘neden hep bu kişiler ile karşılaşıyorum’ diye eleştirmek yerine kendi atomunuza yaydığınız enerjinize bakmanız gerekir. Örneğin şöyle çiftler vardır, daha beş dakikayı birlikte geçirdiğinizde erkeğin mi kadının mı baskın olduğunu, anne rolünde olduğunu, erkeğin memnuniyetini, ilgisini veya aradaki uyumun nasıl bir akışta gerçekleştiğini fark edebilirsiniz. Sadece biraz daha yakından bakmak gerekir. Sözler her ne kadar saklamaya yetse bile işte aradaki enerji akışı her şeyi ortaya koyuvermektedir.

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sizler, enerjinize çok dikkat edin, her an aşk hakkında söylediklerinize, inandıklarınıza ve dünyaya yaymakta olduğunuz bu titreşimlere. Siz bugün aşkta neyi nasıl kabul ediyorsunuz ‘gerçek aşk imkansız, ben hep aldatılıyorum, ben aşkı arıyorum bulamıyorum, ben sadece sevsem bana yeter, aşk demek acı demek‘ veya ‘aşkla işim yok ben kapılarımı kapattım, bundan sonra sadece acı çektireceğim, beni aldatanların intikamını almak için ben de üzeceğim’ mi demektesiniz?

Tüm cümleleriniz, hisleriniz, düşünceleriniz ve içinizden geçenler sizin muhteşem “aşk kuantumunuzu” oluşturur ve aşk evet “enerjisi enerjisine denk olanları” buluşturmayı sever… Eğer yaydığınız enerji “gerçek aşkı çağırmak” ise, bu frekans size muhteşem bir yansıma olarak geri dönecektir. Sadece buna inanmanız ve sizinle aynı zamanda “gerçek aşk” diyebilen bir kişi olduğuna güvenmeniz yeterlidir. Yaydığınız enerji “sevilmiyorum” ise bunu size yansıtacak olan tezahür er ya da geç size bunu gösterecektir, “sevmeyi bilmeyen” diğer bir frekans ile karşılaşacaksınızdır…

Evet aşk kuantumu sever, bu yüzden hayatınızda aşk ile ilişkili kurduğunuz her cümleye, aşk üzerine yaydığınız tüm enerjiye ve dünyaya aşk ile ilgili yansıttığınız size çok daha yakından bakın; siz evrendeki muhteşem bir atom olsaydınız kendinizle çarpışmak ister miydiniz?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale