X

Aşk ile bağımlılık arasındaki benzerlikler ve farklar nelerdir?

Aşk ile bağımlılık arasında pek çok benzerlik var

“Ayrılık sonrasında kendimi kelimenin tam anlamıyla hasta gibi hissediyordum. Adeta bir alkolik ya da uyuşturucu bağımlısı gibi yoksunluk hissediyor ve tıpkı onlarınki gibi bir tedavi olmam gerektiğini hissediyordum. Kısacası bu süreç, hayatımda deneyimlediğim en berbat ve acı verici süreçti.”

Yukarıdaki okuduğumuz bu alıntı, Ethel Person’a Dreams of Love and Fateful Encounters: The Power Of Romantic Passions adlı kitabından. Bir ayrılık acısı yaşamış herkesin içselleştirebileceği bu satırlar, aşk ile tipik bir bağımlılık arasındaki çarpıcı benzerliği gözler önüne seriyor.

Aşk ile bağımlılık arasında pek çok benzerlik vardır

Bağımlılık nedir?

Bağımlılık, temel olarak kişinin gerçekleştirdiği eylemin / kullandığı maddenin tüm zararlarından haberdar olmasına rağmen, bunu yapmaktan vazgeçememesi halidir. Yani bu noktada, bağımlılığın en tipik unsuru için kontrol kaybı diyebiliriz. Sadece madde bağımlılığı ile sınırlandırılamayacak kadar geniş olan bağımlılıklar, yemek bağımlılığı, seks bağımlılığı, internet bağımlılığı ve alışveriş bağımlılığı gibi davranış bozuklukları olarak da kendilerini gösterebilirler. Bir davranıştan bağımlılık diye bahsedebilmek için şu 3 bileşenin varlığı zorunludur:

  • Saplantılı davranışlar
  • Kontrol kaybı
  • Yoksunluk fikrinin bile kişiyi depresyona / anksiyeteye sürüklemesi

Aşk bir tür bağımlılık mıdır?

Yukarıda değindiğimiz, bağımlılığın 3 temel unsuruna baktığımızda, aşkın da bağımlılıkla kesişen bir alanda yer aldığını görüyoruz. Yani ayrılık acısı diye tabir edilen durum sadece aşkını kaybetmekten ileri gelen bir özlem değil, aynı zamanda yoksunluk sendromunun ta kendisi!

Aşık olduğumuzda kendimizi, hayatımızda süre giden sorunları görmezden gelecek kadar gamsız ve muhakeme yeteneğini kaybetmiş halde bulmamız mümkündür. İşte bunun sorumlusu tamamen beynimizin komplike yapısıdır! Kişi aşık olduğunda beyinde bir takım kimyasal tepkimeler meydana gelir ve bu kimyasal tepkimelerin bazılarının etkisi, bazı keyif verici maddelere eş değer olabilir. Aşkın fiziksel değil kimyasal bir olay olduğunu ısrarla vurgulayan araştırmacılar, bu verinin çok önemli olduğunu düşünüyorlar. (Araştırmalara göre, aşık insanların partnerlerini gördükleri anda ve çikolata bağımlılarının uzun süreli bir çikolata orucunun ardından çikolataya kavuştukları anda beyinlerinde gerçekleşenler yaklaşık olarak aynıdır.)

Aşk ile bağımlılık arasındaki ince çizgiyi aşmamak ruh sağlığı açısından önemlidir

Her aşk bağımlılık mıdır?

Hiç şüphesiz aşk, insanoğlunun erişebildiği duygular arasında en özelidir. Dolayısıyla aşkın bütünüyle bir bağımlılık ya da hastalık olarak nitelendirilmesi yanlış olabilir. Her bağımlılık vakasında olduğu gibi, bağımlılığa dönüşen bir aşkın çözümü de kişinin kendisine bağlıdır. Bunun için izlenecek yollar ise şöyledir:

  • Sevdiği kişiye / ilişkisine karşı bağımlılık geliştiren kişinin önce bu durumun normal dışı olduğunu kendisine itiraf etmesi gerekir. Bu durumu kabul etmek, çözümün ilk adımıdır.
  • Kişi kendini sürekli partneriyle ya da onu düşünerek vakit geçirmekten alıkoymalıdır. Bu noktada arkadaş çevresi ve hobiler son derece iyi birer kurtarıcı olabilirler.
  • Bağımlılık sorunu yaşayan kişinin, birey olarak kendini yeniden keşfetmesi faydalı olabilir. Örneğin kendine dair olumlu özellikleri bir kağıda yazıp, bu özelliklerin / yeteneklerin üstüne gitmek, bağımlılıktan doğan değersizleşme hissini yok etmeye yardımcı olur.
  • Bağımlı olduğunu düşünen kişi, tek başına gerçekleştirebileceği gelecek planları ve hayaller kurmaktan vazgeçmemelidir. Bu eylem kişiyi uzun vadede güçlendirecektir.
  • Böyle bir durumda çift arasındaki iletişim de hayati bir önem taşır. Kaybetme korkusu ve güvensizlik nedeniyle sıklıkla gerilen ilişkiler, ancak şeffaf biçimde kurulan iletişim ve şefkatle giderilebilir.
Bağımlılık haline dönüşen bir aşk kişiyi sürekli endişeli bir ruh haline sokar

Aslında hepimiz birer aşk bağımlısı olabilir miyiz?

İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen ve bilinen ilk aşk şiiri kabul edilen eserin, Sümerler’den kalma antik bir tablet olduğunu biliyor muydunuz? İşte aşkın sanata olan etkisinin tarihi bu kadar eskiye dayanıyor. 21. Yüzyılda hala, şarkıların, edebiyat eserlerinin ve sinema filmlerinin önemli bir çoğunluğu aşktan yola çıkıyor. Ayrılık acıları, kavuşma öyküleri, romantik karşılaşmalar ve imkansız aşklar derken, bu eserleri tüketirken; aşka dair tüm duyguları tıpkı yaşıyormuş gibi hissedebiliyoruz. Bilim adamlarına göre, insanoğlunun yüzyıllardır değişmeyen bu tutkusu, herkesin aşk bağımlılığına biraz da olsa eğilimli olmasından kaynaklı.

Ancak psikologlar, aşk bağımlılığına kesin bir teşhis koymak için aşağıdaki sorulardan faydalanıyorlar:

  1. Hayatınızda bekar / yalnız kalmayı başaramadığınız dönem / dönemler oldu mu?
  2. Hayatınızı çekilir hale getirmek için bir ilişkiye muhtaç hissettiğiniz oldu mu?
  3. Hiç birinin sizin yaralarınızı saracağını ve sizi iyileştireceğini hissettiniz mi?
  4. Hiç art arda kötü ilişki deneyimleri yaşadınız mı?
  5. Sosyo-ekonomik konumunuzu bir partner aracılığıyla iyileştirebileceğinizi düşünür müsünüz?
  6. Aşk ve ilişkiler olmadan hayatın anlamsız olduğunu düşünür müsünüz?
  7. Partnerleriniz tarafından ilgi delisi, baskıcı ve kıskanç olarak anıldınız mı?
  8. İlişkilerinize genelde hızlı bir giriş mi yaparsınız?
  9. Hobilerinizi ve ilgi alanlarınızı birlikte olduğunuz insana göre şekillendirir misiniz?
  10. İlişkiniz aşırı iyi / kötü giderken hayatınızın diğer alanlarında kontrolü kaybeder misiniz?
  11. Bir ayrılık sonrasında intihar ya da kendine zarar verme girişiminde bulundunuz mu?
  12. Kendinizi partneriniz karşısında değersiz hisseder misiniz?
  13. Bir ilişkiniz yokken bile kafanızda ideal ilişki ve partnere dair fanteziler kurar mısınız?

Bu sorulardan en az 5 tanesine EVET cevabı veriyorsanız, siz de bir aşk bağımlısı olabilirsiniz. Bu yüzden yukarıda belirttiğimiz önlemleri almak ya da bir uzmana danışmak yaşam kaliteniz açısından faydalı olabilir.

 

 

Kaynaklar:

www.recoveryranch.com

http://www.pbs.org/

www.psychologytoday.com

discovermagazine.com

 

İlginizi çekebilecek diğer içerikler:

İlişkide şiddet ve baskılama: Birlikte olduğunuz kişinin size şiddet uyguladığının 10 sinyali

Alper Hasanoğlu ile “aşkın halleri” üzerine bir söyleşi

 

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale