X

Aşk “bağımsızlığı” sever

Bu hakkında yazdığım konu, bu hafta içerisinde birden çok kez karşıma çıktığı için paylaşmak istedim, tabi ki hayatımda yaşadığım tecrübeler gereği de çoğu zaman özellikle sorguladığım bir durum; aşk ve bağımsızlık hali. Şimdi kendimize birkaç soru soralım ve aslında bazı durumlarda hiç de fark etmeden boynumuza doladığımız o gizli “bağlara”, bizi ilişkilerimizde “adeta boğuluyormuş gibi” hissettirebilen o bağımlılık hallerimize yakından bakalım… Üstelik bu konuda sandığımız kadar da masum değiliz, evet boynumuza doladığımız ipler olabilir ama bizler de farkında olmadan bu ipleri o çok sevdiklerimize dolamaktayız…

Peki ilişkide bağımlılık nasıl olur?

Örnek vererek başlayalım, şimdi sorumuz şu: En son ne zaman tek başınıza sadece kendiniz için bir şey yaptınız?. Burada bir nefes arası vermek istiyorum, kesinlikle bir suçlama veya yargılama yok bu sorumuzun arkasında tam aksine bir kucaklama var, ben hemen cevap vereyim, evet ben bu soruya evlilik yaşadığım veya birliktelik içerisinde olduğum dönem için “hiçbir zaman” şeklinde yanıt veriyor olurdum…

Bir soru daha soralım bu sefer kendimize değil karşımızdakini anlamak üzere bir soru olsun. Birlikte olduğunuz kişi en son ne zaman tek başına bir şey yapmak istediğini bize açıkça, onu yargılayacağınızı, yanlış anlayabileceğinizi, onun hakkında ne düşüneceğinizi veya suçlanacağını düşünmeden ifade edebildi? Şimdi sizin yerinize cevap veriyorum, ben evliliğimde veya ilişkilerimde bu noktada gönül rahatlığı ile evet “çokça” şeklinde cevap verebilirim, fakat bunu da tam tarafsız olarak itiraf edemem, çünkü her ne kadar samimiyetle şu anda farklı bir farkındalık seviyesinde olsam da, o dönemde mutlaka incinmiş, istenilmemiş veya geride bırakılmış olduğumu düşündüğüm zamanlar da olmuştu.

Tabi ki bunlar birbirimize dayattığımız o bağlılık durumundan sadece bir tanesidir. Örneğin, bir taraf sürekli birlikte planlar yapmak ister, fakat diğer taraf bu tavırdan dolayı daha da uzaklaşır. Niye diye sorabilirsiniz bu noktada, aslında uzaklaşan tarafı da çekecek olan şey “hayatına saygı duyulmasıdır”. Yani tek başına yaptıklarına, belki kız veya erkek arkadaşlarıyla bir araya gelmeyi tercih etmesine ve bizimle geçirebileceği vakit kadar sadece “kendini beslemek” için yanımızda olmadığı o anlara da aynı derecede ihtiyaç duyuyor olmasına… Ve tabi ki daha derinden ve yakından baktığımızda bu ihtiyaçta, hemen ilk aklımıza gelen “beni benim onu sevdiğimden daha mı az seviyor”, “benden yeterince hoşlanmıyor mu”, “benimle birlikte olmayı benimle onunla olmak istediğim gibi istemiyor mu” gibi durumun “gerçekliğinden” tamamıyla uzak varsayımlarımızın hiçbiri aslında doğru değildir. Fakat bizler işte bu boyuna geçirilen ipleri kullanmaya o derece hazırızdır ki, bu durum oluştuğunda adeta karşımızdakine karşı “nefretle” dolarız, belki kavga ederiz veya mutlaka bir huzursuzluk haline bürünürüz.

Neden diye düşünecek olursak, bu durum yine sadece bizim bakış açımızdan kaynaklanmaktadır. Eğer bizler o muhteşem bağımsızlığımıza aynı derecede önem veriyor, herhangi bir evlilik halinin veya ilişki halinin hayatımızdaki “en önemli” kavram olması yerine hayatımızı güzelleştiren ve böylece “içinde bulunmaktan son derece mutlu olduğumuz zevk aldığımız” bir kavram olduğu bilincinde bulunduğumuzda kırılmak, darılmak veya “ben istenmiyorum” gibi egomuzun dalga dalga içimizi kapladığı hislerin kutbuna da çekilmiyor oluruz.

Biliriz ki, eşimiz veya sevdiğimiz kişi her durumda her anda bizimle birliktedir, bu birliktelik sevdiğimizin “bizden bağımsız” olarak, boynuna bir ip dolanmadan sadece “kendi” olabilmek adına çıkacağı bir maceradan, yapacağı bir seyahatten, gideceği bir arkadaş toplantısından veya yalnız kalmak tercihinden etkilenmez, bu gibi fiziksel olarak “ayrı” olmak hallerinden etkilenemez, gücünü kaybetmez. Ve hatta aksine iki kişiyi “kendi” olabilmekten aldıkları bu haz, bir ilişkide olsalar da kendileri gibi olabilmekten kaçınmaya gereksinim duymadan muhteşem bir samimiyetle kucaklayacakları bir oluş haline  sürükleyecektir…

İşte sımsıkı tuttuğumuz bu ipleri bırakabilmemiz aslında kendimize gösterdiğimiz öz-saygımızdır. Dışarıdan bir güç bizleri kısıtlamaya çalışsa, tanımlamaya uğraşsa, olmadığımız kalıplara yerleştirmek için çabalasa, olduğumuz halimizle bize güvenemese, yani sürekli değiştirmeye çalışsa, bizler için böyle bir ilişki “mutluluktan” daha çok huzursuzluk kaynağı olacaktır. Aynı şekilde bizler karşımızdakine bu duyguyu yaşattığımızda, örneğin; sadece üç saat geçireceği bir arkadaş buluşmasına gitmesine “izin vermediğimizde” veya kız arkadaşlarımız ile gece dışarıya çıkma hakkımız ilişki yaşıyor olduğumuz için elimizden alındığında işte o muhteşem ipler ortaya çıkar ve “öz-saygımız” rafa kaldırılmış olur. Bu gibi durumlar, bizler öz-saygımızı koruduğumuzda yani öncelikle kendi seçimlerimize, kendi önceliklerimize, kendi hayatımıza saygı ile yaklaşmaktan asla vazgeçmediğimizde, sevdiklerimiz için de aynı anlayışta ve “saygıda” durabilmemizi sağlayacaktır.

İlişkide bağımlılık halinden nasıl kurtulunur?

Bu hafta defalarca karşılaştığım örnekler bana birlikte oldukları kişinin “tek başına” yapacaklarından korkan, bunu bir ayrılık sebebi olmasına yol açabilecek kadar ciddi bir problem olarak algılayan, kendini bir ilişkinin daha başlangıcında boynuna dolanmış iplerle bulan ve kimsenin olmadığı hayatının muhteşemliğini özleyen yani “bağımlılık” halinin yüklediği o sıyrılması zor korku, kuşku ve endişe kalıplarıyla yüklü oluşları gösterdi. Eğer bu yazımı okuyorsanız, dilerim sadece beş dakikanızı evliliğinize veya ilişkinize veya ilişkilere bakış açınızı tekrar değerlendirmek için ayırırsınız. Kendinize sorun, siz bir aşkı, yani sizinle hayata karşı yanınızda duran kadını veya adamı nasıl tanımlamaktasınız, boynuna doladığınız ipler var mı, sizin boynunuza dolanmış ipler nelerdir, bağımlı mısınız veya bu muhteşem topraklarda “özgürce” ve “bağımsızca” sadece olduğunuz gibi olarak bu halinizle kabul görerek diğer kişinin “kendi” olmasına izin vererek ve sizin de gerçekten “kendiniz” olabilmenize izin verilmiş bir maceranın parçası olabildiniz mi?

Evet aşk “bağımsızlığı” sever ve aşk; hayattaki tüm diğer zincirlerden arındırmak için, tam şu anda burada, aldığımız nefeste, kısacık bir bakışta, alnımızdan akan terde, içimize işleyen güneşte ve en önemlisi gerçekten bağımsız olabildiğimizde bizi “bulmaktadır”…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale