X

Asıl evin olan “beden”ini yeterince dinliyor musun?

En son gittiğim inzivada, bir yoga dersinde bir anda karnım ağrımaya başladı. Benim de karın ağrılarım dillere destandır; hafif tehlikeli de denebilir istemeden genelde çevreye verdiğim rahatsızlıktan ötürü… “Allah yandık!” dedim. İçimden fışkıran acı ve huysuzluk gümbür gümbür ama dışım sessiz. Dersin ortasındayız. Kendimi hemen dışarı atıp ilacıma koştum ve sonra da hiç halim olmamasına rağmen geri döndüm. Herkes yoga yaparken ben shavasana pozunda, yani sırtüstü öylece yattım. Ekstra bir açıklama da ne hoca istedi ne ben yaptım; sadece karnımın ağrıdığını söyledim minik bir sesle o kadar. 

Ertesi gün sabah yine yoga dersinde hiç halim yoktu pozdan poza girmeye. Bedenim yorgundu çok. Derse girmemezlik de yapmadım. Orada bulundum ama yine hep sırtüstü yattım sadece. Arada bacaklarımı kendime çektim yattığım yerde; şöyle bir sağa sol sallandım o kadar. Hoca ağzını bile açmadı. Ders bitti çıktık ve hiçbir şey konuşulmadı. 

Kamp bittiğinde ayrılırken Arzu’ya (yoga hocası) mahcup bir şekilde: “Kusura bakma lütfen, derslerine gelip hiçbir şey yapamadım iki gün boyunca. Özür dilerim” dedim. Baya da çekinerek söylemiştim bunu aslında. Derse girip kaale almıyor gibi bir öğrencinin öylece uzanması, egolu bir öğretmen açısından eminim korkunç bir saygısızlık olurdu. “Tamam peki önemli değil” derken alttan alttan kibir devreye girerdi hiç şüphesiz. Yani böyle insanları çok görmedik mi? 

Ama Arzu bana hiç ama hiç beklemediğim bir karşılık verdi: “Tebrik ederim harika yoga yaptın” Baktım bu duyduğumun üzerine yüzüne hafif şaşkınlıkla ve sadece güldüm. Dalga geçiyor benimle ama haklı diye düşündüm hatta. Sonra aynı cümleyi bir kez daha tekrarladı: “Çok ciddiyim tebrik ederim harika yoga yaptın, ben dalga geçmiyorum ki” dedi. “Anlamadım?” dedim. “Gamze sen bedenini dinledin ve bedeninin ihtiyacı ne ise onu verdin. Asıl yoga bu” dedi. Ve ben o an Arzu’dan aldığım en büyük derslerden bir tanesini almış oldum.

Yin yoga eğitmenlik eğitimini aldığım hocam Berivan da aynı şeyi söyler. “Önemli olan o poz, şu şekil değil. Önemli olan kendinle kurduğun bağ. Pozlar amaç değil, kendimize giden yolda araçtır” der. Arzu ile yaşadığım diyalogta ise Berivan’ın tam olarak aylardır ne demek istediği şu an yerleşti kalbime. 

Çoğumuz genelde hayatlarımızda amaç ve araçları karıştırıyoruz. Yogada aldığım eğitimden, edindiğim bilgilerden söyleyebilirim ki çoğumuz amacı beden esnetmek, forma girmek vb sanarken ve en mükemmel şekilde yapacağım diye etrafı gözlemleyip kendimizden koparken ve pozu en estetik şekilde yapacağım diye kendimizi deli gibi zorlarken asıl amacı atlayıp aracı amaç haline getiriyoruz. Kendimizi dinlemeye, gözlemlemeye “araç” olan pozlar bir anda içinde harika gözükmeye çalıştığımız “amaç”lara dönüşüveriyor. O noktada da olaydan baya kopmuş oluyoruz. 

Kilolarımla, bedenimle de senelerdir uğraşan, konuya takık biri olarak birkaç sene evvel bir seansımda da su yüzüne çıkmıştı bu durum beden konusunda. Zayıflamak, iyi görünmek, güzel gözükmek amacımız sanarken hocam Ezgi bir seansta bana: “Bedenin bu hayatta kendini gerçekleştirmen için aracın, amacımız değil” dediğinde de farklı bir kapı açılmıştı bende. Öyle endekslenmişiz ki vücut estetiğimize, ne için bu bedenin içindeyiz unutmuşuz..

Seni taşıdığı için evet iyi bak bedenine çünkü asıl evin bedenin. Rahat et içinde. Ama sadece burada kalsın. Daha fazlası amaçtan sapmak, daha fazlası olayın aslını anlamamak ve daha fazlası kendimize verdiğimiz çok büyük psikolojik zararlar.

Demem odur ki amaçla aracı iyi ayırt etmek lazım hayatlarımızda. Bir arabanın vasfı bizi bir yerden bir yere sağlıklı ve düzgün şekilde götürmek mi yoksa tekleyip bozulup yolda bırakmasına rağmen dıştan güzel gözükmesi mi? Bence bu konuyu bir düşünelim…

İlginizi çekebilir: Güvenli bölgede iyi miyiz, yoksa aynı döngüden çok mu sıkıldık?

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale