Arş kendini aş!

Bu aralar kendimi nasıl hissediyorum, nerede iyi hissediyorum diye yokladığımda aldığım cevap durduğumda bir yerin de benle durduğunda olduğunu keşfediyorum. Size de oldu mu, oluyor mu?

Durmak ne zor aslında günümüzde çünkü zihin başta olmak üzere beden, mekan olarak da duramıyoruz. Yeni planlar, yeni yerler, bitmeyen aktivitelerle doluyuz. Takvimler hep dolu. Özellikle daha önce gittiğim bir yere gittiğimde o yerin aynı kalması bu ara bana iyi gelenlerden… Yine orada zaman durmuş çünkü diyorum. Dursun da. Değişmesin. En azından bazı şeyler değişmesin.

Tam tersine ‘’değişmeyen tek şey değişimdir’’ sözünü erteliyorum bu ara… Bazı yerler ve kişiler için. Bıraktığım gibi bulmak istediğim şeyler listesine eklediklerim için ya da. Var mı sizin de listeniz böyle?

Gezdiğim o sokaklar, içtiğim bir kahve ya da yediğim bir yemek önerisini gözüm kapalı yapabildiğim yerler olsun. Aaa kapanmış burası ya da eskiden burası böyle miydi? gibi serzenişler içten içe zamanın acımasızlığını vurguluyor çünkü. Tükettiğimiz, o acımadan günü sadece bitsin diye yaşadığımız an’lara vurgu yapıyormuş gibi hissettiriyor.

Tezat gelebilir bu dediklerim ama bazen her şey değişmesin isteriz!

Mesela Peyami Safa Yalnızız kitabını okuyorum bu arada, 50’li yıllarda yazılmış olmasına rağmen hala aynı sıkıntılar, insan halleri ve duygularının devamına başta yine de şaşırdım. Sonra düşündüğümde bazı değişmeyen şeylerin olduğunu anladım. Ruh halleri ,evet yıllar içinde başka suretlerde, başka hastalıklarla kamufle oluyor olsa da zaman bazı şeylere dokunamıyor. Kitap gerçekten beni şaşırttı, çağın ötesinde.

Ya da yakın zamanda Kaş’a gittim, birkaç kere daha gitmiştim, gözüm kapalı aynı sokaklarda gezmek ne iyi geldi! Evet yeni mekanlar eklenmiş ama sevdiklerim de yerli yerinde. O bıraktığım gibi bulmak hissi insanda bir başka yere dokunuyor.

Bana katılan var mı acaba ben mi böyleyim bu ara..

Bu arada her şey aynı kalsın değil derdim, sevdiğim o unutulmaz ‘an’ların geçtiği yerler, ilişkilerde zaman donsun istediğim bir liste var sadece belli başlı. Ben ne kadar gitsem de döndüğümde beni bekliyormuş gibi hissettiriyor belki de. Yoksa hep aynı kalalım gelişmeyelim değil derdim; ki bu mümkün değil. Ancak kök sebeplere baktığımızda başımıza gelen bu kendini anlamadığın, belki mutlu olmadığın yerlerde uzun kalmaktan olduğunu yeni yeni fark ettiğimdendir. Gezip dolaşıp yine sevdiğim bir yerde durma sebebi bundan belki de.

Kendi kendinin peşinden koştuğunda o dar kalıplardan, herkesin yaptıklarının yapılmasının gerekliliğine olan inancı da bırakıyorsun. Beden zaten sana itaat ediyor bundan sonra, ayaklar gitmesi gereken yolu zaten biliyor!

Zaman dursun diyorum evet reelde durmasa da bazı yerlerde, ilişkilerde durabildiğini gördükçe seviniyorum. Oralarda bir kendini tanıdığın, kendinden iz bıraktığın yıldız tozları var çünkü… Gidelim. Görelim. Okuyalım. Bazı şeyleri tekrarlayalım da. 

Şimdi hep yeni kisvesi altında bitmeyen bir telaşın içinde ben bazen çırpınmayı bıraktığım, çabalamadan akışta olduğum bildik sularda yüzmek istiyorum!

Bıraktığım gibi kalan anların imparatorluğunda o ‘an’lara yenisini de ekleyebilirim. Bu bazen ilk kez gördüğüm, yeni tanıştığım ya da ilk kez okuduğum bir kitap da olacak. Sonra bir gün yine o ‘an’lara dönmek istediğimde aynı bulmak isteyeceğim niyeti ekeceğim.

Anlatabiliyor muyum yaşadınız mı bunu acaba çok merak ediyorum…

Peyamı Safa’nın da kitapta dediği gibi ‘’arş kendini aş’’! Kendini tanımak, nerelerde durmak iyi geliyor, gelmiyor anlamak için bu yolu keşfettim belki de. Herkesin kendi yolculuğu, biraz da hayat. Yeniler gelsin hayatımıza aynı kalmayalım, o sevdiğimiz bitmesin dediğimiz an’ları da tekrar yaşayacak durduracak yollar da bulalım. O unutulmaz anların imparatorluğunu somutlaştıracak mekanlar insanlar bizle olsun.

İlginizi çekebilir: Hiçbir şey yapmamanın gücü

Pınar Cengizoğlu
Uplifers yolculuğuna pandemiden önce gezdiklerimi aktarmak icin başlamıştım. Daha sonra malum bu gezme süreci aksayınca izlediğim, okuduğum ya da gördüğüm bir şeyden etkilenerek bir ... Devam