Balkanların yükselen yıldızı Arnavutluk; Adriyatik kıyısındaki eşsiz konumu, tarihi zenginlikleri ve misafirperver insanlarıyla her gezgini etkileyen bir destinasyon. Her tür imkana ve eşsiz doğal güzelliklere sahip olmasına rağmen hala birçok gezgin tarafından göz ardı ediliyor. Oysa antik İliryalılardan Yunanlara uzanan köklü geçmişi, zengin kültürel mirası ve orijinal dokusunu koruyan dağ köyleriyle ziyaret eden herkesi kendine hayran bırakıyor. Hem uzun kıyı rotasıyla yaz ayları için eşsiz bir plaj deneyimi sunuyor hem de ılıman iklimiyle sonbahar ve kış yolculukları için cazip bir seçenek oluyor. İtalyan ve Türk kültürlerinden etkilenen leziz mutfağı ve Müslüman ağırlıklı kozmopolit yapısı ise her yıl daha fazla Türk’ün ilgisini çekiyor. Yine de hala oldukça sakin ve dingin bir bölge olarak öne çıkıyor. Üstelik Türkiye’ye yakınlığı sayesinde bütçe dostu seyahat imkanı da tanıyor.
Hazırsanız gelin, göründüğünden çok daha fazlasını sunan bu sıcak ülkeyi birlikte keşfedelim.
Arnavutluk vize istiyor mu?
Arnavutluk; Yunanistan, Makedonya, Kosova ve Karadağ ile çevrelenmiş bir bölgede, Adriyatik Denizi kıyılarında yer alan bir Balkan ülkesi. Ve Schengen Bölgesi’ne dahil değil. Bu da çok güzel haber, çünkü ülkeye 90 günü aşmamak kaydıyla giriş yapan Türk vatandaşlarından vize istenmiyor. Yani, yorucu ve pahalı vize prosedürleriyle uğraşmadan bu harika ülkeye gezinizi planlayabilir ve sadece birkaç saat içinde büyüleyici rotaları keşfetmeye başlayabilirsiniz.
Arnavutluk’a nasıl ve ne zaman gidilir?
Arnavutluk; kıyı bölgelerinde ılıman ve sıcak, iç kesimlerde ise soğuk ve yağışlı bir ülke. Bölgelere göre değişen sıcaklık farklılığı sebebiyle yılın her mevsimi ziyaret etmeye müsait. Kıyılarda kışlar ılık ve yağışlı, yazlar ise sıcak geçerken; iç kesimlerde kışlar daha soğuk ve bol yağışlı oluyor. Ülkenin yüksek tepeleri ise her mevsim biraz daha serin ve sert geçiyor. Eğer sert hava koşullarıyla karşılaşmadan rahat bir geziye çıkmak istiyorsanız, ilkbahar ve sonbahar ayları sizin için en elverişli dönem olabilir.
Arnavutluk seyahatinin bir diğer avantajı da Türkiye’ye yakın konumu. Eğer İstanbul’dan seyahat ediyorsanız 1,5-2 saatlik konforlu bir uçak seferinden sonra ülkeye giriş yapabilirsiniz. Tercih edebileceğiniz diğer seçenekler ise otobüs ve şahsi araç ile ulaşım. Elbette kişisel araçla seyahat etmek için farklı vize prosedürleriyle ilgilenmek gerekiyor.
Arnavutluk’ta ne yenir?
Sıra geldi Arnavutluk mutfağına…
Balkanlar’daki çoğu ülke gibi oldukça güçlü ve köklü bir mutfağa sahip olan Arnavutluk, bulunduğu konum sebebiyle farklı kültürlerle harmanlanmış yeme-içme gelenekleri barındırıyor. Yerel kaynaklı malzemelerle hazırlanan mutfak, doğal zenginliklerin ve antik uygulamaların getirdiği tüm zenginlikleri yansıtıyor. İtalya, Sırbistan, Yunanistan ve Osmanlı etkileriyle şekillenen bu Balkan mutfağı özellikle güveç yemekleriyle öne çıkıyor. Genellikle mevsim sebzelerinin, zeyinyağının, sirke, tuz ve limonun eşlik ettiği ana yemekler Akdeniz mutfağına aşık herkesi tatmin ediyor.
Elbette buraya gelince Arnavut ciğeri, Elbasan tava ve bir tür hamur işi olan Lakror’u denemeden gitmemek gerekiyor. Bol peynirli ve etli börekler günün her öğünü tüketilirken, her tür meyveden yapılan sert rakılar arasında özellikle dut aromalı olanı tercih ediliyor. İçki yanında servis edilen sebze ve et ağırlıklı mezeler ise Türk mutfağına yakın bir çizgide ilerliyor. Kısaca, bu karma mutfakta herkese uygun bir seçenek mutlaka var.
Arnavutluk gezilecek yerler
Arnavutluk’u ideal bir gezi rotası haline getiren diğer özelliği de doğa tutkunlarından tarih meraklılarına, dinginlik arayanlardan eğlence isteyenlere kadar herkese hitap etmesi. Arnavut Rivierası olarak adlandırılan bölüm eğlence arayanlara hitap ederken, Berat gibi UNESCO sit alanları hem sakin yapısı hem de görkemli tarihiyle öne çıkıyor. Arnavut Alpleri’nin bakir doğası ise büyüleyici yürüyüş ve trekking parkurları sunuyor. Bu kadar katmanlı bir kültüre ve henüz kitle turizmiyle istila edilmemiş doğal alanlara sahip bu samimi ülkeyi ziyaret ettiğinizde, uğramanız gereken yerlerden bazıları şu şekilde:
1. Tiran
Arnavutluk başkenti Tiran, kozmopolit ve dinamik yapısıyla öne çıkıyor. Tarihi meydanları, popüler alışveriş sokakları, samimi kahvecileri, trend sanat galerileri ve renkli gece hayatıyla tanınıyor. Buraya geldiğinizde kentin tam kalbinde yer alan tarihi Skanderbeg Meydanı’nı ziyaret etmek şart. Kent simgesi olan heykelin bulunduğu meydanın etrafında keşfedilecek çok sayıda müze, tarihi yapı ve yeme-içme mekanı bulunuyor. Osmanlı’dan miras kalan Ethem Bey Camii, Tiran Büyük Parkı ve Ulusal Tarih Müzesi de yine aynı bölgede.
2. Berat
Arnavutluk tarihini keşfetmek için mutlaka tepeye yaslanmış taş evleri ve tarihi kalesiyle tanınan Berat’ı ziyaret etmek gerekli. Bölgedeki büyük pencereli tipik ev yapısı sebebiyle buraya “bin pencere şehri” de deniyor. Osmanlı’nın bu bölgede 500 yıldan uzun süren hükümdarlığı kentin tüm sokaklarına yayılmış ve günümüze korunarak gelmiş durumda. Buradayken tarihi konakları, camileri, kiliseleri ziyaret edebilir; bölgeye özgü mutfağı keşfedebilirsiniz.
3. Gjirokastra (Ergiri)
Arnavutluk’un en önemli UNESCO miraslarına ev sahipliği yapan Gjirokastra, diğer adıyla “taşlar şehri” olarak biliniyor. Kendine has taş mimarisi sebebiyle bu adı alan şehir bir masal alemini andırıyor. Yan yana dizilmiş taş evler uzaktan bakıldığında adeta bir kale gibi görünüyor. Dik ve taşlı sokaklarıyla her köşesinde mükemmel manzaralar ve yeşillikler barındıran sevimli kentteki kale yapısı, eski çarşı ve Osmanlı konaklarının mutlaka görülmesi gerekiyor. Buraya geldiğinizde tırmanışlar sırasında biraz yorulsanız da eşsiz bir deneyim yaşayacağınız kesin.
4. Ksamil
Ülkenin güneyinde yer alan Ksamil, berrak denizi ve plajlarıyla ünlü bir köy. Bu nedenle el değmemiş bir doğada, samimi insanlar arasında yerel güzellikleri keşfetmek isteyenler için adeta bir cennet. Tertemiz plajları ve yeşilin her tonundaki bitki örtüsüyle tanınan köy, Arnavutluk Rivierası olarak adlandırılan bölgede konumlanıyor ve İtalyan Rivierası’na benzetiliyor. Ondan çok daha sakin bir lokasyon olduğundan mutlaka görülmesi gerek.
5. Shkodra (İşkondra)
Balkanların en eski yerleşimlerinden olan Shkodra köklü bir kültüre sahip. Tarihle harmanlanan kent, hem Adriyatik Denizi’ne ve İtalyan limanlarına hem de diğer kentlere kolay ulaşım sağlanan bir konumda bulunuyor. Tunç Çağı’ndan itibaren yerleşim gören kentin simge yapısı buradaki en ilgi çeken yerlerden. Ayrıca Osmanlı, Venedik ve Orta Çağ’dan kalma çeşitli mimari harikalar da barındırıyor. Bir yanı dağ, bir yanı göl olan enfes manzarası açık hava aktivitelerine elverişli ortam sağlıyor. Balkanların en büyük göllerinden birine ev sahipliği yapan bu otantik kentin sizi büyüleyeceği kesin.
İlginizi çekebilir: Türkiye’den vizesiz gidilebilecek ülkeler