X

Aradığınız “kişiliğe” şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz

Amma uğraştık…

Daha zen, daha kaslı, daha bronz, daha mertebeli, daha güçlü olabilmek için amma uğraştık…

Kısacası hep bir şeyler olmaya çalıştık, aslında “bir şey”ken hepimiz.

Yahu birisi de gelip “evet ben biraz kıskancımdır, bazen tembellik yaparım, abur cubur da yemeyi severim hatta kendimi şuan da inanılmaz çaresiz hissediyorum” diyemedi, diyemedik.

Oysa hepimiz nasıl da mükemmel bir şekilde kusurluyuz.

Konu burada daha da önemli bir yere geliyor aslında. FARKINDA değiliz.

Neden fark edemiyoruz?

Vaktimiz mi dar?

Bence bol bol vakit var.

Uğraşmaya mı değmez?

Halbuki insanların “ne yaptığıyla” uğraşıyoruz.

Peki neden fark edemiyoruz? Fark etmek istemiyoruz?

Çünkü egomuz var.

100 sene sonra hiç birimizin hayatta olmayacağı şu dünyada kendimizden büyük egolarımız var.

Nasıl mı besleniyor bu ego mereti?
Ego Latince de “ben” demek. Yani sizin çocukluktan beri topladığınız kodlar, birikimler, haller…

Sevgili Aykut Oğut’un konuyla ilgili latifeli açıklaması aklıma gelir hep. Ego sizin düşmanınız, kurtulmaya çalıştığınız benliğiniz, toplumun size aşıladığı karakteriniz falan değil. Ego SİZSİNİZ. Evet, ego Latince de BEN demek. Yani sizin çocukluktan beri topladığınız kodlar, birikimler, haller…

Ancak biz ne yapıyoruz? Zaman içinde aldığımız “şu böyle olmaz, bu böyle olmamalı” gibi kodların acısını hep başkalarından çıkarıyoruz. O bana bunu yaparsa ben böyle olurum, şu şöyle derse ben şuna dönerim, o yüzden iyisi mi ben olmadığım biri gibi olmaya devam edeyim gibi… İşin en kötü tarafı da biz aslında ne yapıyorsak kendimize yapıyoruz.

E durum böyle olunca, biz aslında sidik değil, ego yarıştırıyoruz bir nevi.

Peki egonun ve şimdiki anda olan zihnin bizi tenis maçı gibi yönettiği zamanlarda biz neden kaybediyoruz?

Çünkü korkuyoruz. Evet, ego korkudan besleniyor. Nasıl mı göstereyim…

  • “Bu çocuk her an seni bırakabilir, sen iyisi mi ona neden rahatsız olduğunu söyleme
  • “Bu işi bırakırsan başka iş bulamayabilirsin, o yüzden katlanmaya devam et”
  • “Bu devirde tiyatrocu olarak iş bulmak çok zor olabilir, babanın seçtiği mesleğe yönel
  • “Boşanırsan hayatın boyunca yalnız kalabilirsin, laflarını ye sus otur aşağı”

Görüyor musunuz? Kafamızın içindeki o ses, yani ego bizi nasıl da geleceğe yönelterek, olmayan şeylerle KORKUTUYOR. Oysa hemen ertesi gün sizi dinleyen başka bir sevgili bulabilir, maaşı daha iyi olan güzel bir iş bulabilir, tiyatroda sahnelerin yıldızı olabilir ya da bir kez daha evlenerek ikinci baharı yaşayabilirsiniz. Bir kitapta her şeyi açıklığa kavuşturan bir söz okumuştum: “Eğer geçmişte yaşıyorsanız depresyon, gelecekte yaşıyorsanız kaygı yaşıyorsunuz demektir” diye. Hakikaten de öyle. Boş verin artık! Geçmişine de, geleceğine de deyiverin. Geldiği gibi yaşayın hayatı, geldiği gibi vurun şu topa. 3 adım önceden yaşamayın, Tanrı planları sevmez unuttunuz mu?

İşte hep bu nedenlerden cesaret edemiyoruz kendimiz için daha iyisini aramaya. Hep bir plan hep bir hesap kitap… Hazır olduğunuzda ilerisini berisini ötesini düşünmeden o anda kalın. Korkmayın bir şeyleri kaybetmekten. Nitekim hepiniz bilirsiniz, bir yerin doldurulması için yeniye yer açmak gerekir. Öyle ki siz isteseniz de istemeseniz de hep böyle olmadı mı?

Ceylin Atay: Ben babanesinin mutfağında serçe parmaktan ince sarma dolmalarla büyümüş, ananesinin patavatsızlığına, annesinin de kitap kurduluğuna hayran olan bir kızım. 31 Aralık’da doğmuş biri olarak yılbaşlarında "bak çocuğum senin doğum gününü tüm dünya kutluyor" diye kandırılarak bu yaşlara geldim. Fransızca eğitim aldıktan sonra “yok yarrabbi ben bu dilde üniversite müniversite okuyamam” diyip Amerika'ya kavimler gibi göçtüm. Gidiş o gidiş, dönmem 5 senemi aldı, 4 sene iletişim ve sosyoloji okudum. Daha sonra 1 sene yemek eğitimi alarak oradaki restoranlarda bilahare çalıştım. Döndüğümde elimde sadece 1 adet bavulum ve 25 koli yemek alet edevatım vardı. Buraya geldikten sonra şirketlere eğitimler düzenledim, firmalar için marka danışmanlığı yaptım akabinde de Burger Project’i açtık. Sonrasında, menü danışmanlığı, yemek editörlüğü, köşe yazarlığı derken değiştim ve geliştim... Tüm bu kısa zamana konsantre olmuş iş hayatımı bir başka yöne daha adayarak "Motivasyon Konuşmacısı" olmaya niyet ettim. Umarım kendinizle ve hayatınızla ilgili "gaza gelmek" istediğiniz her an, ağzınıza bir kaşık motivasyon çalabilir ve asıl gücünüzü size hatırlatabilirim. Sağlıcakla kalın.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale