X

Apple Haziran 2023 gelişmeleri: Güçlü gizlilik, M2 Ultra Çipi, watchOS 10 ve çok daha fazlası

Apple, kullanıcı gizliliği, güvenlik ve teknoloji inovasyonlarına odaklanarak, teknoloji dünyasında öncü bir rol üstlenmeye tüm hızıyla devam ediyor. Haziran 2023’te yapılan duyurulara göre son ve yapılacak olan güncellemeler, kullanıcıların veri gizliliğini ve güvenliğini daha da artırmak için yeni özellikler sunarken, aynı zamanda donanım ve yazılım alanında önemli yenilikler getiriyor. Bu güncellemeler arasında, Apple’ın M2 Ultra Çipi ile güçlendirilmiş yeni nesil cihazları, watchOS 10’un heyecan verici özellikleri ve daha birçok yenilik yer alıyor. İşte Apple Haziran 2023 gelişmeleri:

Apple’dan yeni, güçlü gizlilik ve güvenlik özellikleri

Apple Safari Özel Dolaşma, İletişim Güvenliği ve Kilit Modu’nda yapılan önemli güncellemelerin yanı sıra uygulama gizliliğiyle ilgili geliştirmeleri de kapsayan en son gizlilik ve güvenlik inovasyonlarını duyurdu. Ayrıca Durum Denetleme, NameDrop ve Live Voicemail gibi gizlilik ve güvenlik temel alınarak tasarlanan yeni özellikleri de tanıttı. Apple’ın gizliliğin temel insan haklarından biri olduğuna ve sağlam bir gizliliğin güçlü bir güvenlik temel alınarak sağlanabileceğine dair inancı bu yeni çalışmalarda hayat buluyor.

Gizlilik özellikleriyle kullanıcılar verileri üzerinde daha fazla kontrole sahip oluyor. Safari Özel Dolaşma özelliğinde yapılan önemli güncellemeler, fotoğraflar için gizlilik izniyle ilgili geliştirmeler, mesajlar, mail ve safari Özel Dolaşma’da bağlantı takibi koruması gibi pek çok yeni özellik bulunuyor. Ayrıca, iletişim güvenliği, hassas içerik uyarısı gibi kullanıcı güvenliğini korumak için tasarlanmış özellikler de mevcut.

Daha fazlası için hemen tıklayın.

M2 Ultra çip ile yeni Mac Studio ve Mac Pro artık daha güçlü

Apple, M2 ailesine yeni katılan M2 Ultra çipi duyurdu. Yeni bir system on a chip (SoC) mimarisine sahip olan M2 Ultra, Mac’te büyük performans artışları sağlıyor. Apple’ın bugüne kadar geliştirdiği en büyük ve en yetenekli çip olan M2 Ultra, yeni Mac Studio ve Mac Pro’yu şimdiye kadarki en güçlü Mac masaüstü bilgisayarlar haline getiriyor. M2 Ultra çip, ikinci nesil 5 yıldızlı nanometre üretim teknolojisi kullanılarak üretiliyor ve iki M2 Max çipi birbirine bağlamak için Apple’ın çığır açan UltraFusion teknolojisinden yararlanarak performansı iki katına çıkarıyor.

M2 Ultra, 134 milyar transistör içeriyor. Yani M1 Ultra’ya kıyasla 20 milyar daha fazla transistöre sahip. 192 GB’a kadar bellek kapasitesini destekleyen olağanüstü birleşik bellek mimarisiyle M1 Ultra’dan yüzde 50 daha fazla kapasite ve 800 GBps ile M2 Max’e kıyasla iki kat daha fazla bellek bant genişliği sağlıyor. M1 Ultra çipten yüzde 20 daha güçlü bir CPU’ya sahip olan M2 Ultra, daha büyük ve yüzde 30’a kadar daha hızlı bir GPU ve yüzde 40’a kadar daha hızlı Neural Engine içeriyor. 1 Ayrıca, ışık hızında ProRes hızlandırma performansı için M2 Max’ten iki kat daha yetenekli bir media engine’a sahip. Tüm bu gelişmeler sayesinde, M2 Ultra çip Mac bilgisayarların performansını yine yepyeni bir düzeye çıkarıyor.

Daha fazlası için hemen tıklayın.

Apple Watch için bir dönüm noktası: watchOS 10

Apple, watchOS 10’un ön tanıtımını yaptı. Yepyeni bir yaklaşımla geliştirilen watchOS 10, Apple Watch kullanıcılarının yeniden tasarlanan uygulamalar sayesinde bilgiye hızla erişmesini ve yeni Akıllı Gruplama özelliğiyle ilgili araç takımlarını ihtiyaç duyduklarında görebilmesini sağlıyor. Ayrıca bu özelliklere yeni ve eğlenceli saat kadranları eşlik ediyor.

Bisikletçiler yeni ölçümlere ve Antrenman Görünümlerine kavuşmanın yanı sıra güç ölçerlere, hız ve kadans sensörlerine Bluetooth ile bağlanabiliyor. Yeni Pusula Ara Noktaları ve Harita özellikleri de doğa yürüyüşçülerine yardımcı oluyor. Farkındalık uygulaması zihin sağlığını destekleyici yeni araçlar sunuyor. Bugünden itibaren geliştirici beta sürümüyle sunulan watchOS 10, bu sonbaharda ücretsiz yazılım güncellemesi olarak kullanıcılarla buluşacak.

Daha fazlası için hemen tıklayın.

AirPods kişisel ses deneyimini yeniden tanımlayacak

Apple, bu sonbaharda AirPods’ta yapılacak yazılım güncellemeleri ile kişisel ses deneyiminde dönüşüm yaratan güçlü yeni özellikler sunacağını duyurdu. Adaptive Audio, Kişiselleştirilmiş Ses Yüksekliği ve Sohbet Farkındalığı olmak üzere güçlü ve yeni üç özellik sayesinde AirPods Pro’yu (2. nesil) ortamlar ve etkileşimler arasında kullanmak daha kolay hale geliyor. Ürün serisinin tamamı, aramaları ve Otomatik Geçiş’i daha da kusursuz hale getiren yeni ve gelişmiş özelliklere de kavuşuyor. Üstelik bu kadarla da sınırlı değil…

Daha fazlası için hemen tıklayın.

Apple’dan zihin ve göz sağlığını destekleyen yeni özellikler

Apple iOS 17, iPadOS 17 ve watchOS 10 platformlarında sunulan yenilikçi araçlar ve deneyimlerle iki önemli alana yayılan yeni sağlık özelliklerini duyurdu. Güzel haber; iOS 17, iPadOS 17 ve watchOS 10 zihin ve göz sağlığı için özellikler sunuyor. Üstelik şimdi Sağlık uygulaması iPad’e geliyor.

Yeni sağlık özellikleriyle kullanıcılar anlık duygularını ve günlük ruh hâllerini kaydedebiliyor, değerli analizlerden yararlanabiliyor, değerlendirmelere ve kaynaklara kolaylıkla erişebiliyor. iPhone, iPad ve Apple Watch göz sağlığı için yeni özelliklere kavuşuyor. Kullanıcıların miyopi riskini azaltmaya yardımcı olacak sağlıklı alışkanlıklar edinmesine destek veriliyor. Şimdi iPad’e de gelen Sağlık uygulaması, kullanıcılara sağlık verilerini izlemeleri için yepyeni yollar sunuyor. Tüm bu yeni özellikler, mevcut sağlık özelliklerinde olduğu gibi bilimsel temellere dayanıyor ve gizliliği merkezine alıyor.

Daha fazlası için hemen tıklayın.

15 inç MacBook Air rakipsiz bir deneyim sunuyor

Apple dünyanın en iyi 15 inç laptopu olan 15 inç MacBook Air’i tanıttı. Geniş 15.3 inç Liquid Retina ekranı, M2 çipin inanılmaz performansı, 18 saate kadar pil ömrü1, fansız ve sessiz tasarımıyla dünyanın en ince 15 inç dizüstü bilgisayarı olan yeni MacBook Air, güç ve taşınabilirliği bir araya getiriyor. Yepyeni altı hoparlörlü ses sistemiyle etkileyici bir Uzamsal Ses özelliği sunan 15 inç MacBook Air, 1080p FaceTime HD kamera ve MagSafe şarjın yanı sıra macOS Ventura’nın gücü ve kolaylığıyla birlikte rakipsiz bir deneyim yaşatıyor.

Yeni model bugünden itibaren sipariş edilebiliyor ve 13 Haziran Salı günü satışa sunuluyor. M2 çipli 13 inç MacBook Air, önceki modele göre 1.000 TL daha düşük olan 31.499 TL’den başlayan fiyatlarıyla, yeni modele geçiş yapacak kullanıcılardan ilk kez Mac satın alacak müşterilere kadar herkese daha fazla avantaj ve seçenek sunuyor.

Daha fazlası için hemen tıklayın.

En güçlü iki Mac: Yeni Mac Studio ve Mac Pro

Apple, şimdiye kadarki en güçlü iki Mac modeli olan yeni Mac Studio ve Mac Pro’yu tanıttı. M2 Max ve yeni M2 Ultra çipe sahip Mac Studio, inanılmaz kompakt tasarımda olağanüstü bir performans artışı ve gelişmiş bağlantı özellikleri sunuyor. Mac Studio, Intel tabanlı en güçlü 27 inç iMac’ten 6 kata kadar (*1), M1 Ultra çipe sahip önceki nesil Mac Studio’dan ise 3 kata kadar daha hızlı (*2).

Şimdi M2 Ultra çiple sunulan Mac Pro’da, Apple’ın en güçlü çipinin rakip tanımayan performansı PCIe genişletme yuvasının çok yönlülüğüyle bir araya geliyor. Mac Pro, önceki nesil Intel tabanlı modelden 3 kata kadar daha hızlı (*3). 192 GB’a kadar birleşik bellek sunan M2 Ultra çipli Mac Studio ve Mac Pro, en gelişmiş iş istasyonu grafik kartlarından çok daha fazla belleğe sahip ve diğer sistemlerin işleme bile alamadığı zorlu iş yüklerinin üstesinden geliyor.

Mac’in Apple çipe geçişini tamamlayan yeni Mac Pro, Apple’ın diğer profesyonel sistemleriyle birlikte kullanıcıları Apple’ın şimdiye dek sunduğu en güçlü ve yetenekli profesyonel ürün serisiyle buluşturuyor. Mac Studio ve Mac Pro, bugünden itibaren sipariş edilebilecek ve 13 Haziran Salı gününden itibaren satışa sunulacak.

Daha fazlası için hemen tıklayın.

1*16 GB GDDR6 belleğe sahip Radeon Pro 5700 XT grafik teknolojisi, 128 GB RAM ve 8 TB SSD ile yapılandırılmış, 3.6 GHz 10 çekirdekli Intel Core i9 tabanlı önceki nesil 27 inç iMac sistemleriyle karşılaştırıldığında elde edilen sonuçlardır.
2*20 çekirdekli CPU, 64 çekirdekli GPU, 128 GB RAM ve 8 TB SSD ile yapılandırılmış, Apple M1 Ultra çipe sahip önceki nesil Mac Studio sistemleriyle karşılaştırıldığında elde edilen sonuçlardır.
3* 32 GB GDDR6 belleğe sahip Radeon Pro W6900X grafik teknolojisi, Afterburner, 384 GB RAM ve 4 TB SSD ile yapılandırılmış, 2.5 GHz 28 çekirdekli Intel Xeon W tabanlı önceki nesil Mac Pro sistemleriyle karşılaştırıldığında elde edilen sonuçlardır.

macOS Sonoma, üretkenliği ve yaratıcılığı artıran yepyeni özelliklerle geliyor

Apple, macOS Sonoma’nın ön tanıtımını yaptı. Dünyanın en gelişmiş masaüstü işletim sisteminin en yeni sürümü olan macOS Sonoma, Mac deneyimini zenginleştiren bir dizi özellikle birlikte geliyor. Etkileyici ekran koruyucular ve güçlü araç takımları, kişiselleştirmenin yepyeni yollarını sunuyor. Kullanıcılar doğrudan masaüstüne araç takımları ekleyebiliyor, tek tıklamayla bu araç takımlarıyla etkileşime geçebiliyor ve büyüleyici Süreklilik özelliği sayesinde iPhone araç takımlarından oluşan geniş ekosisteme Mac’lerinden erişebiliyor.

Sunum yapan kişiyi paylaşılan içeriğin üstünde gösteren Sunan Kişi Katmanı ve hareketle tetiklenen sinema kalitesinde eğlenceli video efektlere olanak tanıyan Tepkiler gibi kullanıcıların uzaktan sunum yapmasına yardımcı olan muhteşem yeni özelliklerle macOS Sonoma’da video konferanslar da çok daha keyifli hale geliyor. Safari’de yapılan önemli güncellemeler internet deneyimini bir üst düzeye taşıyor. Profiller birden fazla konu veya proje arasında ayrı ayrı gezinme olanağı sunarken web uygulamaları da kullanıcıların favori sitelerine daha hızlı erişmelerini sağlıyor. Oyun Modu, heyecan verici yeni oyunlar ve geliştiricilerin Mac için daha fazla oyun sunmalarını kolaylaştıran yeni oyun taşıma araç kiti sayesinde oyun deneyimi daha da zenginleşiyor.

Daha fazlası için hemen tıklayın.

tvOS 17 ile FaceTime ve video konferans özellikleri evdeki en büyük ekrana geliyor

Apple bu sonbaharda Apple TV 4K’yı evdeki herkes için daha keyifli, interaktif ve eğlenceli hale getirecek yazılım güncellemeleri sunulacağını duyurdu. tvOS 17 ile Apple TV 4K’ya gelen FaceTime sayesinde kullanıcılar bu popüler uygulamayı ilk kez TV’lerinde kullanarak aileleri ve arkadaşlarıyla daha etkileşimli görüşmeler yapabilecek.

tvOS 17’de yepyeni Denetim Merkezi’nin yanı sıra iPhone ile daha da iyi çalışan daha kişiselleştirilmiş bir deneyim yaşatacak başka geliştirmeler de sunuluyor. Sinema kalitesinde resim ve ses özellikleri sunan Apple TV 4K; Apple TV+’ı, tüm popüler online yayın uygulamalarını ve Apple Music, Apple Fitness+ ve Apple Arcade servislerini evin en büyük ekranında bir araya getiriyor.

A15 Bionic çipin güçlü performansından, kullanıcı dostu denetimlerden ve hem Apple aygıtları hem de akıllı ev aksesuarları ile sorunsuz entegrasyon özelliklerinden yararlanan Apple TV 4K, oturma odaları için en iyi aygıt. Bugünden itibaren geliştirici beta sürümüyle sunulan tvOS 17, bu sonbaharda ücretsiz yazılım güncellemesi olarak kullanıcılarla buluşacak.

Daha fazlası için hemen tıklayın.

iPadOS 17, iPad’e yepyeni düzeylerde kişiselleştirme seçenekleri ve çok yönlülük getiriyor

Apple, kullanıcıların Kilit Ekranı’nı kişiselleştirmeleri ve araç takımlarıyla etkileşim kurmaları için yepyeni yollar sunan iPadOS 17’nin ön tanıtımını yaptı. Formlardaki alanları akıllı bir şekilde tanımlayıp dolduran Otomatik Doldurma özelliği sayesinde PDF’lerle çalışmak daha kolay.

Notlar ise PDF belgelerini işaretlemek ve bunların üzerinde ortak çalışmak için yepyeni bir deneyim sunuyor. Mesajlar, yeni çıkartmalar deneyimini de kapsayan önemli güncellemelerle geliyor. Üstelik kullanıcılar şimdi görüntülü ve sesli FaceTime mesajları bırakabiliyor.

Sağlık uygulaması şimdi interaktif grafiklerle iPad’e geliyor. HealthKit ise geliştiricilerin iPad ekranı için tasarlanmış yenilikçi deneyimler yaratmalarına imkan tanıyor. 5 Haziran’dan itibaren geliştirici beta sürümüyle sunulan iPadOS 17, bu sonbaharda ücretsiz yazılım güncellemesi olarak kullanıcılarla buluşacak.

Daha fazlası için hemen tıklayın.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale