X

Androposen Çağı’nın yeni dünyası: Yedinci kıta

Dünyanın geçmişinde pek çok sayıda doğal felaket meydana geldi. Ya yanardağlar, ya göktaşları, ya da buzul çağı gibi iklim değişiklikleri sebebiyle dünya sürekli değişti, kitlesel yok oluşlar yaşandı. Her yok oluşta başka türler tarih sahnesine çıktı. Bu yeni türler dünyanın aldığı yeni halinde hayatta kalacak beceriler geliştirip ilerlediler… Bir sonraki felakete kadar.

Gezegenimiz bu gibi doğal felaketler ve yok oluşlar ile sürekli sıfırlandı, güncellendi ve bugünkü şeklini aldı. Ancak artık gezegenimizdeki çevresel değişiklikler doğal sebeplerden kaynaklanmıyor. Üzerinde yaşayan canlılar -aslında bir canlı türü, insanlar- çevreyi bilerek ya da bilmeden değişime sürüklüyorlar, sonunda gerçekleşecek olan felaketin ve kitlesel yok oluşun ise kendileri için geleceğinden habersizler.

Yaptığımız hataların sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda olmadığımızı, her türlü felaketten kaçabileceğimizi düşünüyoruz. Evimizi temizliyor ama dünyamızı kirletiyoruz, çünkü çöp kutusuna (ya da sokaklara, ormanlara, denizlere) attığımız çöpleri görmediğimiz için yok olduklarına inanmak kolay geliyor. Ancak onlar yok olmuyorlar. Kullanım ömrü en fazla bir gün olan tek kullanımlık plastikler yüzlerce yıl bozulmadan varlıklarını sürdürüyorlar. Bozulmamalarından daha kötü bir şey var ki o da bozulmaları; güneş ışığı, kayaçlar, dalgalar gibi sebeplerden parçalanan plastikler mikroplastikleri meydana getiriyor. Gözle görülmedikleri için de onlardan kurtulmak imkansız hale geliyor.

Yedinci Kıta ne anlama geliyor?

Sürekli yenisi üretilen ve doğada asla yok olmayan bu atıklara ne mi oluyor dersiniz? Birikiyorlar. Toprakta, canlıların midelerinde, okyanuslarda birikiyorlar. Hepsinin yolu en sonunda okyanuslara dökülmek oluyor. Okyanusta bir araya gelen atıklar, eğer bir balık ya da deniz kaplumbağası tarafından mideye indirilmezlerse, birbirlerini bulup bir araya toplanıyorlar. Üst üste bir yığın haline geliyorlar. Her gün milyonlarcası daha üretilip çöpe atılarak bu yığına katılıyorlar.

En sonunda bu birikim o kadar büyüdü ki, Pasifik Okyanusu’nda toprak, kaya ya da buzul gibi doğal bir temeli olmayan bir adaya dönüştü. Dünyadaki üç büyük okyanusta bunun gibi beş adet büyük plastik birikim bölgesi var, en büyüğü ise Pasifik Okyanusu’nun kuzeyinde bulunan “Büyük Pasifik Çöp Alanı”. 1,8 trilyon plastik parçadan oluşan adanın ağırlığı 7 milyon ton ve yüz ölçümü ise tam 3,4 milyon kilometrekare! Yani Avustralya’nın yarısından biraz küçük, Türkiye’nin ise yaklaşık 5 katı büyüklüğünde bir alandan söz ediyoruz. Bu alan o kadar büyük ki, ona “Yedinci Kıta” adı veriliyor. İnsan müdahalesi sonucu meydana gelmiş, zemini plastik çöplerden oluşan, dünyanın yedinci kıtası.

16. İstanbul Bienali Hakkında

Çevre tahribatı şimdiye kadar hep istatistiklerle, uydu görüntüleri ile, deneyler ile anlatıldı. Şimdi sıra farklı bir yolla, sanatla bunu anlatma sırası. Bu yıl 16.’sı düzenlenen İstanbul Bienali tüm bu gerçekleri sanatla bizlere göstermeye çalışıyor. 25 ayrı ülkeden 56 sanatçıya ait 220’den fazla eser bienal kapsamında sergileniyor. Bu eserlerden bazıları sadece bienal için özel olarak üretilmiş. Sanatçılar, doğanın canlıları değil, canlıların (insanın) doğayı etkilediği Androposen Çağı’nın bize getirdiği ve bizden alıp götürdüklerini araştırmış ve öğrendiklerini, hissettiklerini eserlerine yansıtmışlar. Eserler oluşturulurken çeşitli bilim insanlarına, sivil toplum örgütlerine ve akademisyenlere de danışılmış. Bilimsel gerçekleri sanat diliyle anlatmanın insanlarda hep duydukları “çevre kirliliği” konusunda daha derin bir anlayış kazandıracağı düşünülmüş. 

Tanıtım videolarını da yine insanda merak uyandıran, esprili bir dille hazırlamışlar ve tam da bienalin anlamını ve içeriğini yansıtacak bir iş ortaya çıkmış. 

16. İstanbul Bienali’ni ziyaret etmek için öncelikle buradan kayıt formunu doldurmanız gerekiyor. Ziyaret için ihtiyacınız olan karekodunuz e-posta adresinize gönderiliyor. Bu karekodu kullanarak 10 Kasım 2019 tarihine kadar bienalin yapıldığı tüm mekanlara ücretsiz giriş yapabiliyorsunuz. 16. İstanbul Bienali adı altında sergilenen tüm eserler Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Pera Müzesi ve Büyükada’daki Anadolu Kulübü (Sarı Ev), Hacopulo Köşkü, Mizzi Köşkü, Taş Mektep ve İskele Meydanı’nda bulunuyor. Size özel gönderilen karekod tüm bu mekanlarda geçerli. Pazartesi hariç her gün ziyaret edebilirsiniz.

Biz neler yapabiliriz?

Çevre tahribatının ne kadar ciddi boyutlara ulaştığı ortada. Bu durumu görüyor ve üzülüyoruz. Ancak dizlerimizi dövüp ah-vah etmekten çok daha fazlasını yapabilecek durumdayız. Yapabileceklerimizin en başında, plastik tüketimimizi ve atık üretimimizi en aza indirmek geliyor. Sadece tek kullanımlık plastikleri hayatımızdan çıkararak, kişi başına üretilen plastik atıkların %80’inden kurtulabiliriz. Nasıl yapacağınızı, nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, Sıfır Atık ile ilgili geçmiş yazılarıma göz atabilirsiniz.

Kullandığınız her pipette, kağıt bardakta, naylon poşette yedinci kıtayı aklınıza getirin. Elinizdeki kullanım ömrü kısa ama dünyadaki ömrü yüzlerce yıl olan o plastiklerin birkaç dakika sonra çöpe gideceğini, o çöplerin okyanusa döküleceğini, bir canlının ölümüne sebep olabileceğini veya okyanusta yüzen çöp adalarına yenisini ekleyebileceğini düşünün. Kendimiz için, dünyamız için, bu dünyayı paylaştığımız canlılar için, yapabiliriz.

Kaynaklar

https://www.wikiwand.com/en/Great_Pacific_garbage_patch
https://bienal.iksv.org/tr
http://www.artfulliving.com.tr/sanat/sandigimizdan-cok-daha-yakin-yedinci-kita-i-19316
http://barisozcan.com/yedinci-kita/ 

İlginizi çekebilir: Plastik kirliliğinin başrol oyuncusu: Mikroplastikler

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale