X

Akıllı telefonlar mültecilerin tek tesellisi

 

1300 mil yani yaklaşık 2800 km.’lik bir tehlikeli ama cesur bir yolculuk için birçok ekipman gerekiyor: Su, yemek, sınırsız tahammül gücü ve belki de en önemlisi internet, hatta spesifik olarak akıllı telefon.

Suriye’deki 2011’den beri devam eden iç savaş nedeniyle 4 milyondan fazla kişi ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Aşırı kalabalık kamplarla, dini ayrımcılıkla ve Doğu Avrupa’nın düşmanca sınır politikasıyla karşı karşıya kalıp rotalarını Batı Avrupa’ya çevirdiler. Aralık ayında Batı Avrupa’ya çoğunluğu Afganistan, Irak ve Suriye’den olmak üzere 500.000’den fazla mülteci girişi yapıldı. Birçok mülteci akıllı telefonlarını bu noktada bir sığınak olarak görüyor. Haritalar ve GPS yollarını bulmalarına yardımcı oluyor. Mesajlaşma uygulamaları sevdikleriyle konuşmalarına yardımcı oluyor. Neredeyse bütün problemlerinin çözümünde akıllı telefonlarını kullanıyorlar. Yatacak bir yer bulma, sözcüklerin yabancı dillere çevrilmesi ve paralarını yönetme gibi birçok konuda akıllı telefonlarındaki mobil uygulamaların nimetlerinden faydalanıyorlar.

Maalesef bütün mülteciler teknolojiye ulaşamıyorlar. Zaten sizi sürekli eve geri yollamak isteyen yerlerden geçerken akıllı telefonlarınızı taşıyabilmeyi başarmak büyük bir başarı. Sınır kontrol noktalarında geçerken sınır kontrolü yapan kişiler genellikle akıllı telefonlara el koyuyorlar. Öyle olmasa bile her an internet erişimi bulmak, uygulamaları kullanabilmek olanaksız. Teknoloji sektörü bu problemden ilham alarak teknolojik atılımlarda bulundu.

Farklı amaçta bir teknoloji konferansı

Bu hafta TechCrunch bağımsız editörü Londra’da Techfugees Konferansı’nı organize etti (Techfugee İngilizcede mülteci ve teknolojinin birleşimiyle oluşmuş bir kelime) Burada esas amaç daha önce Londra Hackathon’unda mühendislerin, girişimcilerin, tasarımcıların ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla ortaya çıkan fikirlerin konuşulmasıydı. Konferansta savaş suçlarının uzaklıklarını tayin ederek ailelerin biraraya gelmesini sağlayacak cömert  mobil aplikasyon fikirleri  ortaya çıktı. En gelecek vadeden  fikir GeeCycle şirketinden geldi. Bu fikir internet sitelerine ekleyerek insanların mültecilere akıllı telefon bağışlamasına yardım etmesi üzerine kurulu bir mekanizmaydı.  Butcher projeye başlamaya yazın karaya vurmuş mültecileri gördüğü zaman karar veriyor ve ekliyor: “Etrafıma baktım ve startup’ları, developer’ları bir çatı altında toplayacak bir yer göremedim. Bu yüzden ben de Facebook’ta bir grup açtım ve birkaç gün sonra yüzlerce insanın katıldığını gördüm. Şu anda 2000 kişiyiz. Ben sadece insanlara açık bir kapı bıraktım ve onlarda kapıdan içeri girdiler.” Şeklinde ifade ediyor. Hackatlon’a çok büyük destek ve katılım olmasına rağmen bu haftaki katılıma yoğun bir katılım olmadı. Butcher şirketlerin Suriyeli mültecilere fazla ilgi göstermemesinin nedeninin geçen hafta Paris ve Beyrut’ta gerçekleşen terörist saldırılara bağlıyor ve organizasyonun bu sorunu çözmeye yardım edecek için bir yol olduğunu düşünüyor. Butcher ayrıca mültecilerin terörist olarak algılanmasının bu kişilerin topluma yerleşmelerinin ve entegre olmalarını zorlaştıracak yanlış bir davranış olduğunu savunuyor.

Techfugee’ler dünyanın her yerine yayıldıkça, özellikle onların ilgilendiği denetleme özelinde lokasyon bazlı uygulamalarda eğilimde artıyor. Butcher, şifrelemeyi geliştirmek için kullanılan Bitcoin ve Blockchain gibi ürünlerin developer’lar arasında oldukça yaygınlaşmış durumda olduğunu vurguluyor.

Göç uygulamaları

Göçmenler yolculukları sırasında mobil uygulamalardan faydalanıyorlar

Suriye’den çıkış birçokları için ‘modern göç’ olarak görülüyor. Aslında bu zekice bir tanım; çünkü teknolojinin de yardımıyla 2.Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın gördüğü en büyük göç dalgasına tanıklık ediyoruz. Yapılan bir araştırmaya göre mülteci kampında yaşayan Suriyeli gençlerin %86’sı akıllı telefonlara sahipler ve GSM şirketleri sayesinde SIM karta sahip olmaları oldukça kolay. İstatistiki olarak göç eden sayısına tam olarak ulaşamasakta Whatsapp ve Facebook gruplarına büyük bir güven duyulduğu ve kullanıldığı,  akıllı telefon kullanım oranının çok fazla olduğunu biliyoruz. Mülteciler genel olarak bedava sohbet edebilmek için Facebook’un mesajlaşma servisine, Whatsapp’e, Tango’ya ve Viber’a  güveniyorlar. Botla seyahat edenler anlık konumlarını genellikle Google Maps üzerinden öğreniyorlar. Elbette bazı kişiler mülteciler üzerinden teknolojinin yardımıyla para kazanıyorlar. İnsan kaçakçılığı, Arapça konuşulan Facebook grupları ya da ‘Avrupa’ya insan kaçakçılığı’ adlı grup üzerinden ilerliyor. Bu gruplarda insanlar en ucuz fiyatı tercih edip onlarla seyahat ediyorlar. Korunmasız durumlarından dolayı insan hakları ihlaline rağmen insanlar bu yolu tercih ediyorlar. İnsanlar seyahat ederken artık GPS konumlarını da paylaşıyorlar. Bu sayede diğer mülteciler isterlerse daha önceki konumu takip ederek kendi de seyahat edebiliyor; ancak bu durum insan kaçakçılarının işlerini zayıflatıyor. İnsan kaçakçılarıyla baş etmek için sosyal ağlar sistemlerini tamamen değiştirerek mültecilerin insanlar üzerinden para kazanmasını engellemeye çalışıyor.

Yine de kişilerin güvenli bir yolculuk yapmaları için bilgilerinin ulaşılabilir olması gerekiyor. Bu nedenle birkaç ay içinde yardım kuruluşları mühendisler için faydalı olacak, mültecilere ait bir data havuzu oluşturacaklar.

İyiliğin kodları

Teknoloji çözümleri mültecilerin nakledilmesinde yardımcı oluyor

Bu yeni uygulamaların yanında teknoloji sektörü bu uygulamaların daha hızlı, akıllı ve daha az enerji harcaması için çalışıyor. Aralık ayında Google’ın başlattığı Kriz Bilgilendirme ve Aktarma Merkezi özelliği sayesinde bilgi  kaynakları mültecilerin kullanımına sunacak ve bilgileri sürekli optimize edebilecek. Şimdiye kadar mülteciler için Avrupa’ya giriş noktası olarak görükleri Midilli Adası üzerinden lojistik bilgi desteği sağladı. Google gönüllülerin desteğiyle merkez üzerindeki lokasyonların sayısını arttırmayı planlıyor. Teknoloji çözümleri mültecilerin nakledilmesinde yardımcı oluyor. Suriyeli mülteci Mojahed Akil tarafından Türkiye’de yapılan Gherbtna isimli  mobil uygulama yeni bir ülkeye yerleşme, banka hesabı açtırma , oturma hakkı gibi önemli konularda yardımcı oluyor. Kızıl Haç tarafından yapılan ‘Trace the Face‘ isimli uygulama ise fotoğraf yükleyerek ailenizdeki kayıp insanları bulmanıza yardımcı oluyor. Ayrıca Airbnb’nin ‘Refugees Welcome’ uygulaması Almanya’da mültecilerle evini mültecilere açan kişileri biraraya getiren bir platform olarak insanlara yardım ediyorç

Uluslararası Kurtarma Komitesi Teknoloji Koordinatörü Rey Rodrigues sivil toplum örgütlerini cesaretlendirecek bazı fikirler geliştirdi. Bunlardan en başarılı olanı ‘refugeeinfo.eu’ adlı internet sitesi sayesinde mülteciler hakkında güncel ve lokasyon bazlı bilgi alınabiliyor.

Rey Rodrigues işi nedeniyle bütün yılını Midilli Adası’nda çalışarak geçiriyor ve aşırı yüklü botların içinde sayısız insan görüyor. Botlardan indikleri zaman son model akıllı telefonlarını görüyorsunuz ve ilk sordukları kablosuz ağ bağlantısı ve şarj ünitesi olduğunu söylüyor. Bunlar sayesinde ailelerini arayabiliyorlar. Daha sonra ise selfie çekiliyorlar. Birçok insan eleştirse de onlarda herkes gibi beğenilmek ve ne yaptığını paylaşmak istiyor. Bu görseller daha geniş bir trendin altını çiziyor. Suriye’deki karışıklıktan kaçan mülteciler telefonlarını kullanarak daha iyi bir yaşam için yolculuklarını arşivliyorlar.

Kaynak:

wired.com

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

GoPro’nun yeni drone kamerasının ismi belli oldu: Karma
Sanal dünyada seyahatin gerçeklikle aynı olmayacağının 5 kanıtı

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale