X

Ahimsa: Hem kendimize hem dışarıya karşı şiddetsizliğe davet

Her neyi süreklilik ve farkındalık halinde sıklıkla yaparsak bu niyetle yola çıkmamış olsak dahi o konuda uzmanlaşır, derinleşiriz. Bu basitçe yaşam alanımızı temiz tutmaktan, önem derecesi büyük bir cerrahi ameliyatı gerçekleştirmeye kadar böyledir. Elbette yoga için de bu böyle olmuştur, olacaktır. Hayat yolculuğumuzda kendimizi gerçekten tanımakla ilgili olan yoganın Patanjali Sutra’larında geçen 8 kollu yolunun ilk iki kolu da -yama ve niyamalar- bu yoldaki değerlerin tanımını yapar.

Bunlardan yamalar, daha net algılamak, otantik benlikle daha fazla bağlantı kurmak ve sonuç olarak daha az acı çekmek için bir yoga durumuna veya odaklanmış konsantrasyona ulaşmakta yardımcı olacak sekiz “uzuv” veya araçtan ilkidir. Yamalar: Ahimsa (zarar vermeyen), satya (incitmeyen gerçek), asteya (açgözlülük), brahmacharya (uygun ilişkiler ve sınırlar) ve aparigrah (sadece uygun olanı kabul etme) olarak açıklanmıştır.

Yola sadece asana yapmak için çıkılmış olsa da adanmışlıkla, fark ederek asana yapıldığında yama ve niyamaların ortaya çıkışına veya güçlenmelerine ihtiyaç duyulmasına şahit olunması ihtimali çok yakındır. Tüm asana deneyimi sırasında eğitmenler davetler sunar. Nefesi izlemeye, onunla birlikte olmaya, sınır araştırması yapmaya, yapılması gereken şeylere ve gözlemlere birer davet. Bu davetler içinde araştırma sırasında sınırı aşmamaya, canın yandığı, elektrik çarpması, yanma, batma gibi hislerin olduğu yerlerden geride durmaya davetler de vardır, yapılmaması gerekenlere, şiddetsizliğe davet; ahimsaya.

Düzenli tekrarla temelleri güçlenen bu tavırlar artık hayat yolunun simülasyonu olan mat sınırında kalmayıp bir süre sonra günlük yaşantıda da var olmaya başlasa da belki de aslında yamaları ve niyamaları öğrenmenin en iyi yolu onları yaşamaktır. Yamalar etik değerler, çevre ve diğer insanlarla olan ilişkilerimiz; niyamalar öz disiplin üzerine olsa da birbirlerinden ayrı değiller. Bir yandaki tavır diğer yanda mutlaka vuku buluyor.

Yamalardan ahimsa, şiddetsizlik; yaralama halinin olmadığı, zarar vermeyen anlamındadır. En basit haliyle hiç kimseye ve hiçbir şeye zarar vermemek olarak yorumlanır. Sakin ve sağlıklı bir bakış açısı ile “Tabii ki bir canlıyı bileyerek ve isteyerek öldürmeyecek, sakatlamayacağım, tabii ki sırf o gün içimde öfke hissediyorum diye trafikte önümdeki araçları taciz etmeyeceğim, yalan söylemek kötüdür ve söylememeliyim” demek kolaydır. Teoride kabul ettiklerimizi yaşamın içinde, yoğun akışında pratiğe dökmektir asıl iş. Bir kediyi, bir köpeği öldürmeyi aklının ucundan bile geçirmeyecek birinin evinde karşılaştığı bir hamam böceği, bir fare ile aynı yaşam alanını paylaşmak istememesine dair seçeceği çözüm yolu ahimsa içindeki doğruluğun derecesine bir örnek olabilir. Öldürmek yerine, dışarı bırakmayı seçmek ahimsanın ta kendisi olacaktır.

Üstelik yaralanmak hali sadece fiziksel sınırlar çerçevesinde değil, duygusal olarak da gerçekleşir. Dedikodusu yapılan kişinin hakkındaki kötü, aşağılayıcı ve çirkin yorumlardan, kendisinin gıyabında kendisine uygulanan şiddetten haberdar olması ne büyük bir yaralanmadır. Kim bilir? Bir ölçek olsa bu belki de daha çok şiddet içeren bir hal bile olabilir. Kelimeler, mimikler, davranışlar, fiziksel hareketler ve hatta düşüncelerimiz, yıkıcı bir şekilde kullanıldığında silaha dönüşebilir.

İster yoga yolunun asanalar kolunda yeni olunsun, ister deneyimli, pratiğin pozlardaki sonuçları düşünülenden daha yavaş ilerliyorsa hayal kırıklığına uğrayan zihin bunu zorlamak, özen göstermemek, acıya rağmen devam etmek isteyebilir. Bu yüzden ahimsa aynı zamanda düşünce boyutunda da var olması gereken bir yaklaşımdır. Yoga matındaki sınır araştırmasının tanımını belki biraz daha genişletmenin yeri burası olabilir. Bazen korkutucu, bazen sıra dışı, beklenmedik pozlar deneyimleniyor olabilir. Ama hepsinde kendimize zarar vermeden var olmayı arıyoruz. Şefkatli ve arkadaşça tutuma davet tam da bu zarar verme olasılığını önlemek niyetindedir.

Hem kendimizin hem çevremizin yaşam sınırlarına saygı duyduğumuzda her şey sürdürülebilir bir hale gelir. Böceklerin yabani otlarla, kuşların böceklerle beslendiği, herkesin ve her şeyin gezegenimizin sağlığına hizmet ettiği bir düzende gerçek bir devamlılık sağlanabilir.

Ahimsanın çokça yanlış anlaşıldığı ve tartışıldığı önemli bir konu vegan ve vejetaryen beslenme biçimleridir. Yoga yolunda ilerleyenlerin bilinçli yaşam, zihinsel ve fiziksel dengeye özenle yaşam tarzını seçmesi doğal olandır. Beslenmedeki ahimsa pratiğine gelecek olursak…

En az çevreye, başka canlı ve insanlara zarar vermemeyi araştırmak kadar kendi özümüze de şiddetsiz bir yaklaşım gereklidir. Evet, Yoga Sutra evrensel bir metin olarak tasarlanmıştır, ancak her aşamasında bireye indirgenmelidir ki devam edebilsin. Her çeşit et ve ürünlerini beslenme düzeninden çıkarmanın bireysel bazda yıkıcı sonuçları söz konusu olmuş ise yine de Yoga Sutra’ya sadık kalarak eti dahil etmenin bazı yolları olabilir. Belki de doğru yaklaşım, yalnızca haftanın veya ayın belirli günlerinde et tüketmek, aşırıya kaçmamak, seçim yaparken etin avlanma veya hasat edilme özelliklerine dikkat vermek ya da belki de beslenmemiz ve sağlığımız için canını veren hayvana şükran duası etmek olabilir.

Nihayetinde, bu bilinç ve dikkat, pratiğimizde umduğumuz şeydir; kendimize ve çevremizdeki diğerlerine değer vermek, eylemlerimizde bilinçli ve düşünceli seçimler yapmak…

Yamalarla tarif edilmiş ilkeleri kendimize ve başkalarına uyguladığımızda, kendimize ve çevremize mümkün olan en iyi şekilde bakıyor olacağız. Bu yazının ağırlıklı konusu ahimsa ise kendimizle ve dünya ile kurduğumuz pozitif bağların eyleme dönüşmüş halidir.

Sevgi ve şiddetsizlikle…

İlginizi çekebilir: Hayata daha çok katkı sağlayabilmek için: Sözde değil, özde samimiyet

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale