‘Affetmekte en zorlandığımız kişi, kendimiziz’

“Çoğu zaman affetmekte en zorlandığımız kişi, kendimiziz.” -Charlie Mackesy

The Boy, The Mole, The Fox, and The Horse (Çocuk, Köstebek, Tilki ve At) kitabındaki bu cümleyi okuduğumda, gözümden iki damla yaş süzüldü. Bulunduğum bu dönem içinde, belki de en çok zorlandığım şeyi fark etmemi sağladı; kendimi affedebilmeyi…

Son dönemlerde anlıyorum ki, kişisel dönüşüm yolunun önemli bir parçası da bir çeşit “yas” sürecinden geçmek. Öz farkındalığımız geliştikçe, yaşadığımız deneyimlerdeki kendi katkımızı fark ediyoruz. Geçmişle yüzleşmek zorlaşıyor. “Tüm bunlara nasıl izin vermişim!” gibi bir serzenişle, sadece bize o durumları yaşatan kişilere değil, kendimize karşı da öfke duyabiliyoruz. Şu anki bilincimizle; değerimizi ortaya koyamadığımız, sesimizi çıkaramadığımız, kendimize zarar verdiğimiz geçmiş deneyimleri hatırlamak canımızı acıtıyor.

Bize zorluk yaşatan insanlar şu an hayatımızda olmayabilirler. Zaman geçtikçe hissettiğimiz duyguların yoğunluğu azabilir. Hatta bizi zorlayarak da olsa sokmaya vesile oldukları dönüşüm sürecinden dolayı içimizde bir minnet de hissedebiliriz. Ama kendimizden kaçamayız. Bu yüzden de kendimizi affedebilmek, dönüşüm sürecinin belki de en zor fakat en gerekli aşaması.

En gereklisi, çünkü iyileşmek o zayıf bulduğumuz parçalarımızla temas etmeyi ve onları kapsamayı gerektiriyor. Bizi geçmişte veya anın içinde “zayıf, güçsüz, hatalı ve yetersiz” hissettiren birçok davranışımız aslında küçük yaşta öğrendiğimiz savunma mekanizmaları. Yaşadığımız travmalara yönelik verdiğimiz tepkiler. Hayatta bir şekilde böyle var olmayı öğrenmişiz. Küçük yaşta ve elimizdeki imkanlarla en iyi çözümümüz bunlar olmuş. Belirli bir farkındalık seviyesine ulaşana kadar da benzer metotları kullanmaya devam etmiş olabiliriz. Bir kısmı halen daha bize hükmediyor olabilir.

Evet, artık bir yetişkin olarak gücümüzü fark edip, daha sağlıklı başa çıkma şekilleri geliştirmeye başlayabiliriz. Fakat çözüm, sevmediğimiz parçalarımızdan ya da utandıran anılardan kurtulmaya çalışmak değil. Aksine, o parçalarımızın bizden tek beklentisi, onlarla olan ilişkimizi iyileştirmek. Onları bastırmak yerine, yaşanılan şeylerin kökenlerini idrak edip, geçmişte ebeveynlerimizden alamadığı kapsamayı, onlara verebilmek. İçsel çocuğun duygularını ifade etmesine alan tutmak. Onunla “biz” olabilmek. İhtiyacımız olan ebeveynliği şimdi ve burada, tüm parçalarımıza verebilmek.

Unutmayalım ki, hayatta deneyimlediğimiz birçok şey, aslında kendimizle olan ilişkimizin bir yansıması. Evren, bizi bize gösteren bir ayna niteliğinde çalışıyor. Ancak kendimizle olan ilişkimiz dönüştükten sonra, deneyimlerimiz de değişmeye başlıyor.

Malum, yeni yıl öncesinde yeni başlangıçlara ait niyetlerimizi ortaya koyarız. Ben bu yıl, yeni yaratım niyetlerinin öncesinde, şimdi ve burada, kendimi affetme niyetimi ortaya koyuyorum. Kendime şefkat gösterip, içimdeki savaşı dindirdikçe, hayatımda yeni yaratımlara kendiliğinden daha fazla alan açılacağını biliyorum.

Kendimi affediyorum.
Tutarsız davranışlar gösteren ve bana değer vermeyen partnerlere, zamanında rest çekemediğim için.
Kendimi hep farklı kişilerle benzer durumların içine soktuğum için.
Onlardan ziyade en başta ben kendimi terk ettiğim için.
Kendimi affediyorum.
Aldatıldığım bariz olduğu zamanda bile hala içimde saf bir şekilde “Belki de ben yanlış yorumluyorumdur, belki bir açıklaması vardır.” inancı olduğu ve bu sebeple yeterince tepki veremediğim için.
Kaybetme korkuma yenik düşüp, ben kendime ihanet ettiğim için.
Kendimi affediyorum.
Dışarıya uyumlanmak adına öfkeyi ve zararı hep kendime yönelttiğim için.
Açık bir şekilde karşı tarafın hatalı olduğu durumlarda bile kusuru önce hep kendimde aradığım için.
Kendi değerimi ve gücümü ancak şimdi anlayabildiğim için.
Kendimi affediyorum.
İş hayatında başarılı olabilmek adına seneler içinde kendimi tükettiğim için.
Değer duygumu, onların iki çift sözüne bağlı kıldığım için.
Olduğum kişinin yeterli olmadığıma inanıp, beni kafalarındaki “ideal” bir karaktere doğru çekiştirmelerine izin verdiğim için.
Kendimi yeterince savunamadığım için.
Kendimi affediyorum.
Çatışma yaşamaktan korkup, sessiz kaldığım tüm durumlar için.
Gereken zamanlarda net bir “hayır” cevabı veremediğim için.
Birçok ilişkimde alma-verme dengesini şaşırdığım ve sınırlarımın işgal edilmesine izin verdiğim için.
Kendimi affediyorum.
Bedenimin uyarılarını dikkate almayıp, onu zihnimle hep bir şeylere zorladığım için.
Duygularımla yüzleşmemek adına, kendimi yiyeceklerle uyuşturarak bedenime zarar verdiğim için.
Yıllarca zayıf kalmak uğruna yetersiz beslenip, regl döngümü bile bozduğum için.
Yaşadığım yeme bozuklukları sonucu sindirim sistemimin tüm dengesini alt üst ettiğim için.
Hala daha zaman zaman bana iyi gelmeyen bağımlılıklarıma yenik düştüğüm için.

Artık, neyi neden yaptığımı (ya da yapamadığımı) çok iyi biliyorum.

O anki bilincimle elinden gelenin en iyisi buydu.

Sadece zihnimle de değil, tüm kalbimle, içimdeki korkmuş, kırılmış ve anlaşılmamış çocuğu görüyorum.

Onu küçümsediğim ve ondan kurtulmaya çalıştığım her an için.

En büyük ihtiyacının aslında benim tarafından kabul görmek olduğunu yeni yeni fark edebildiğim için.

Beni affet küçük kız.

Ben kendimi affediyorum.

Bu elbette ki bir günde olacak bir süreç değil. Tüm bunları içselleştirebilmem zaman alacak. Yas duygusunu bir süre daha yaşamam gerekecek. Fakat, tüm hücrelerimle kendime artık bunu vermeye niyetliyim. Kendimi artık, kendimden daha fazla kaçamayacak kadar sevmeye başladım. Tüm kalbimle ve her bir parçamla…

Charlie Mackesy’in belirttiği gibi; “Nezaketi ve iyiliği genellikle dışarıdan bekleriz. Ama kendimize iyi ve nazik davranmaya hemen şimdi başlayabiliriz.”

Peki senin kendini, hayatının hangi alanlarında affetmeye ihtiyacın var? Geçmişe ya da bugüne yönelik…

İçindeki ürkek çocuğun sesini duyabiliyor musun? Sana ne anlatmaya çalışıyor?

Eğer senin de kalbinden cümleler akarsa, benimle paylaşabilirsin.

Birbirimizin niyetlerini okumak, süreci hafifletip, yolumuzu kolaylaştırabilir.

Bana Instagram’dan ya da e-posta adresimden ([email protected]) ulaşabilirsin.

Sizlerin de niyetlerini paylaşması durumunda, hepimize ilham olması adına, bir sonraki yazımda anonim olarak paylaşacağım.  

Kendimize karşı nazik ve şefkatli davranmayı önceliklendirdiğimiz bir yıl dilerim.

İlginizi çekebilir: ‘Fazla iyi bir insan olmak, sizi vaktinizden çok önce öldürebilir’

Siri Kavita
2018 yılında “kendi gerçeğimi” yaşamak üzere bir yolculuğa çıktım. Gerçi hayat boyu bu yolculuktaymışım da, bunu fark etmem 27 yılımı almış ve artık hızlanmanın ... Devam