X

4 maddede çocuğunuzun doğru mesleği seçmesini sağlayın

Annesi ve babası mühendis olsun istediği için mühendis, komşunun oğlu pilot oldu ve kızlar çok ilgi gösteriyor diye pilot olan insanlar ülkesi burası. Hayati kararlar el yordamıyla verilince işini sevmeden yapanlar ordusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Günde en az 8 saatini aslında doğasına uymayan bir işte geçiren insanlar doğal olarak kariyer krizleri yaşıyor. Orta yaşa gelince aniden işi bırakıp sıfırdan başka bir mesleğe başlayanların sayısı azımsanmayacak kadar yüksek. Ayrıca dünyada ve Türkiye’de üniversite bırakma oranları da gün geçtikçe artıyor. Gelecekte ne yapacağını bilmediği için depresyona giren genç insanların sayısı yükseldikçe özellikle gelişmiş ülkelerde antidepresan kullanım seviyesi zirveye ulaşıyor. İçinizi kararttım, biliyorum ama tünelin sonunda ışık var.

Anne-babalar ne yapabilir?

Sabah güneşi pencereden usul usul sızıyor. Oğlum, odasında hareketli. Doğadaki herhangi bir canlının yavrusundan farkı yok. Tırmanıyor, uzanıyor, merak ediyor, öğrenmeye çalışıyor. Tıpkı bir kaplan yavrusu, şempanze ya da bebek lama gibi. Çok şükür sağlıkla, güçle, yaşam enerjisiyle dolu. Ondaki bu yaşam enerjisini yani çi’yi en iyi nasıl yönlendirebilirim? Bu olasılıklarla dolu kaynağın, olması gereken yere akmasını nasıl sağlayabilirim? İşte bana yardımı dokunan bazı yöntemler:

1. Devamlı gözlemle

Çocukken yurt dışından gelen bir oyuncağım vardı. Renkli sünger toplar… Onları suya attığımda yavaş yavaş büyüyor ve açılıyorlardı. Biri kurbağa oluyordu, diğeri su aygırı… Suyu içine çekip açılana kadar sünger topunun neye dönüşeceğini bilmiyordum. Büyük bir gizem! İşte oğlumu da tıpkı o sünger toplarını izler gibi izlemeye çalışıyorum. Yani neye dönüşeceğini, içindeki potansiyelin onu nereye yönlendirdiğini gözlemlemeye.

2. STEAM yaklaşımı

STEAM; fen, teknoloji, mühendislik, sanat ve matematik alanlarını birbirine bağlayan disiplinlerarası bir eğitim yaklaşımı. Yenilikçi düşünme ve yaratıcılık becerilerini harekete geçiren bu sistem, birbiriyle bağlanması uzak görünen noktaları bir araya getirme becerisini de öğretiyor. Rönesans Dönemi’ni düşünün… Michelangelo hem ressam hem mimar hem şair hem de heykeltıraş. Ayrıca matematik ve geometriyle yoğun bir ilişkisi var. Bu sayede “altın oran”a göre ayarladığı görsel kompozisyonlarla sanatta yeni bir dönem başlatıyor. Birbirinden farklı pek çok alandan beslenerek onları akla kolay gelmeyecek şekilde birleştiriyor.

3. Doğada deney yapma

Çocuklar ve gençler için en iyi öğrenme ortamı, doğa. Yüzen bir çocuğun basıncın havada ve suda farklı olduğunu anlaması, ağaca tırmanan bir gencin yer çekimini hemen kavraması çok olası. Ayrıca çamurdan heykeller yapan bir miniğin motor becerilerinin izole bir hayat yaşayana göre daha iyi gelişmesi de mümkün. Dolayısıyla, doğayı bir deney ve deneyim alanı olarak kullanmasını sağlamak önemli.

4. Yaz kampları

3-16 yaş arası çocuklar için olağanüstü yaz kampları var. Üstelik bunlar, Eğitim 4.0 ilkelerine göre tasarlanmış. Kısaca, Eğitim 4.0 merkeziyetsiz yani öğretmen hiyerarşik olarak yukarıda değil. Öğrenciyle göz hizasından konuşuyor ve söz hakkı diğer herkes kadar var. Birinin diğerine öğretmesi yerine, projeler aracılığıyla birlikte öğrenme ilişkisi var.

Benim araştırdığım yaz kampları, dünyanın önde gelen üniversitelerinde gerçekleşiyor. Mesela Oxford, Yale, Cambridge, Harvard. Küçük yaş grubu için ebeveynle birlikte katılım sağlanan dil üzerine kurulu programlar var. Biraz daha büyükler için ise akademik programlar söz konusu. Öğretim kadrosunda çok nitelikli, çocuğun vizyonunu bambaşka bir noktaya taşıyan akademisyenler kadar sektör profesyonelleri de var. Örneğin, çocuğunuz doktor bir akrabanızdan etkilenerek bu mesleğin ona göre olduğuna kanaat getirdi. Bu konuda bir yaz okuluna giderek gelecekteki hayatının bir tür simülasyonunu yaşıyor. 2 ya da 3 hafta boyunca, projeler geliştiriyor, tartışmalara katılıyor, bu işi yapanların bir gününün nasıl geçtiğini öğreniyor. Üstelik online programlar da mevcut.

Gelecekteki hayatının demosunu yaşadıktan sonra da belki bu işin ona göre olmadığını düşünüp bir sonraki yıl ilgisini çeken başka bir mesleği deniyor. Belki de denediği alanı çok severek bu konuda kendini derinleştirecek başka alanlara yatırım yapıyor. Dünyadaki yerini, anlam arayışını çok erken bir yaşta yerine oturtup zamanını kendini gerçekleştirmek için kullanıyor.

Yazdıklarını okura ulaştırma cesaretini toplamak için 36 yaşını beklemiş biri çocuk yazarı olarak konuşuyorum. İç sesini, hayatta neyi, nasıl anlatmak istediğini anlamak için kendini 35 yaşında Güney Amerika yollarına vurmuş, öncesinde Hindistan’da yaşamış bir gezgin olarak konuşuyorum. Çocuğuna, sesini duyması için destek olmak isteyen iki senelik bir anne olarak konuşuyorum.

Onlara biraz alan açabilirsek, ilgi alanları konusunda cesaret verip, doğru şekilde yönlendirebilirsek kendi seslerini bulmaları hiç zor değil. Nereden başlasam? diye soruyorsanız, biraz araştırdıktan sonra içime sinen bir platform tavsiyem var. Türk kadın girişimci Burçin ADVANI tarafından kurulmuş, Kaliforniya merkezli BEST PARENTS. Dünya çapında 13 yıllık bir deneyimle 2000’in üzerinde akredite kuruluşla çalışıyorlar. Kurucusu, Türkiye’de pek çoğumuz gibi zoraki bir üniversite diploması almış ve gerçekten ne istediğini bulması uzun yıllar sürmüş. Kendini, çocukların ve gençlerin hayattaki anlamını bulması için kurduğu bu şirkete adamış. Tutkusunu ve niyetini takdir ettim.

Bu konu üzerine bolca kafa yoran ebeveynler olarak kendimizden sonraki kuşaklar için oyunun kurallarını değiştireceğiz. Göreceksiniz!

BEST PARENTS’ı keşfetmek için tıklayın.

İlginizi çekebilir: 1,5 yaşındaki birinden öğrendiğim 7 önemli ders

Bengisu Gencay: Güney Amerika'da hayatın yalnızca akılla açıklanamayacağını keşfettikten sonra kitabı Zem Sesini Arıyor'u tamamladı. Kitap, Epsilon Yayınları'ndan çıktı ve beğeniyle karşılandı. Hikayeleştirme ve içerik pazarlama konularında kurumsal ve bireysel eğitimler veriyor. Bir yandan oğlunu bir yandan kurmuş olduğu, eğitim, danışmanlık, içerik ve proje geliştirme girişimi B-612 Story Lab'i büyütüyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale