X

2017’de değişecek sosyal medya kullanım alışkanlığına bu önerilerle ayak uydurun

Y kuşağının sosyal medya alışkanlığı oldukça önemli. Neden mi? Bunun nedenlerinden bazıları oldukça açık. Çünkü Y kuşağı muazzam bir satın alma gücüne ve potansiyeline sahip ve en önemli markalar, bu kuşağa sosyal medya yoluyla ulaşıyorlar.

Bu kuşakta yer alan gençler internetle büyüdüler, bu sayede yeni teknolojileri kolaylıkla kucaklayabiliyorlar. Bu da hem yeni ortaya çıkan markalar için hem de sosyal medyada öne çıkmak isteyen her şirket için oldukça önemli. Peki 2017 yılında Y kuşağı sosyal medyayı nasıl kullanacak? İşte bu konudaki tahminler:

1. Derecelendirme artık her yerde

Y kuşağı da her şeyi oylamayı ve incelemeyi çok seviyor. Hatırlarsanız Black Mirror dizisinin 3. sezonunun 1. bölümünde insanlar, ‘RateMe’ isimli bir uygulama kullanıyorlardı ve bu uygulama sayesinde hem birbirlerini oylayabiliyor, hem de kendi oylarını görebiliyorlardı. Görünüşe göre sosyal medya kullanımı da bu yöne doğru gidiyor. Kullanıcılar, eleştirilere ve kullanıcı tarafından oluşturulan içeriklere, diğer tüm demografiklerden daha fazla güveniyorlar. Bu oylama sistemini artık hayatın her alanında görmek mümkün. Örneğin; yediğimiz yemeği oyluyoruz, satın aldığımız bir şeyden sonra müşteri hizmetleri deneyimini değerlendiriyoruz. 2017 yılında derecelendirme sistemi, hayatımızın daha da içine girecek gibi görünüyor.

Gittiğimiz her yeri değerlendiriyoruz ve yorumlarımızı, eleştirilerimizi başka insanlarla paylaşıyoruz. Bu durum 2017 yılında artarak büyüyecek.

Gelecek yıldan itibaren sosyal medyada ve aplikasyonlarda niteliksel derecelendirme de görmeye başlayacağız. Ve newsfeed’imize düşen her şey bu derecelendirme sistemine göre sıralanacak. Aynı zamanda yakın gelecek yılda Y kuşağı insanları; önerilerini, fikirlerini ve eleştirilerini birbirleriyle daha fazla paylaşacak.

2. Çalışma ortamındaki iletişim değişiyor

2017 yılıyla birlikte çalışma ortamındaki iletişim yavaş yavaş değişmeye başlıyor. Facebook ve Twitter gibi sosyal platformların kullanımı iş yerlerinde daha tölere edilebilir hale geldi. Y kuşağı gençleri şirketlerde daha önemli pozisyonlara geldikçe, profesyonel bakış açısında sosyal medya kullanımının önemli ölçüde değişmesi bekleniyor. Çalışanların artık sosyal medyada daha fazla olması beklenecek.

Profesyonel hayatın sosyal medya ile buluştuğu platform olan LinkedIn gibi alanların çoğalması ve LinkedIn’den farklı olarak hem aynı işyerinde çalışanların hem de farklı sektörlerdeki çalışanların aynı yerde iletişime geçebileceği platformların oluşabileceği dile getiriliyor.

2017 yılından itibaren Y kuşağı artık bir seçim yapmak zorunda kalacak; ya sosyal medya platformlarının tamamen dışına çıkacak da yankı odasının derinliklerine düşecekler. Yapılan araştırmalara göre, şu anda Y kuşağının %88’i haberleri Facebook aracılığıyla alıyor. Bunda Facebook’un newsfeed algoritmasının başarısı elbette tartışılmaz. Kullanıcılar, bu algoritmayı kullanarak geçmiştekinden daha çok habere ve bilgiye anlık olarak ulaşabiliyor. Ancak bu durum gelecekte ‘yankı odası’ etkisini yaratacak, bu yankı odasında kullanıcıların etrafı kendilerine uygun haberler ve fikirlerle çevrilmiş olacak. Facebook ve diğer büyük sosyal platfromların bu yankı odası gücünü azaltacak bir aksiyon planı olmadığı için, kullanıcıların bu sosyal balonda daha da polarize olması gibi tehlikeler de bulunuyor. Bu da günün sonunda bazı kullanıcıların sosyal medyada daha aktif olmasına bazılarının da bu yankı odasından kurtulmak adına sosyal medya hesaplarından kopmasına neden olacak.

Videonun yükselişi sürüyor

Videolara bayılıyoruz. Pazarlamacılar da bizimle aynı fikirde olmalı ki, yapılan araştırmalar yatırımın geri dönüşü bakımından videonun çok karlı olduğunu gösteriyor. Dijital pazarlama şirketi Syndacast’in araştırmasına göre 2017 ile birlikte tüm internet trafiğinin %74‘ünü sadece video içerikler oluşturacak. Snapchat’te her gün 10 milyar video izleniyor ve bu sayı giderek artıyor. Facebook da son zamanlarda uygulamaya koyduğu video özelliğiyle bu rekabete ortak oldu. Bu noktada daha çok videoya sahip olma SEO açısından da oldukça önemli, çünkü Youtube’un sahibi Google olduğu için bu platformlarda videonuzun olması, arama sonuçlarında sizi üst sıralara çıkarıyor.

Genel sosyal medya kullanımı düşmeye başlayacak

Genel anlamda sosyal medya kullanımı düşmeye başlayacak. Infusionsoft’ta yapılan bir araştırmaya göre, Y kuşağının %90’ı sosyal medya kullanıyor; ancak araştırmalar, bu kişilerin yarısından fazlasının sosyal medya nedeniyle mutsuz olduğunu dile getiriyor. Sosyal medya ile büyümüş insanların bu durumun farkına varması ve sosyal medyaya daha az önem vermesi bekleniyor. Bu sebepten dolayı Y kuşağında genel sosyal medya kullanımının düşmesi bekleniyor. Bu noktada bazı kişiler sosyal medyada daha az vakit geçirmeye başlayacak, bazıları ise tamamen sosyal medyadan kopacak. Pew Research Center’ın araştırmasına göre, Y kuşağında sosyal medya kullanımının düşmesi bugüne kadar sadece 2013-2014 arasında gerçekleşmiş; ancak mutsuzluk-sosyal medya korelasyonunun, 2017 yılından itibaren sosyal medya kullanımına etki etmesi bekleniyor.

İlgili yazı: Sosyal medya insanı yalnızlaştırıyor

İletişim artık sözsüz
Y jenerasyonunun sürekli daha fazla içerik ve daha hızlı deneyim talep etmesi, sözsüz iletişim örneği olan emoji’lerin popülerliğini daha da artıracak.

Daha kısa ve sözsüz iletişim yolları göreceğiz. Sosyal medya aplikasyonlarının mobile uyumlu hale gelmesi veya spesifik olarak mobil aygıtlara göre tasarlanması ve Y jenerasyonunun sürekli daha fazla içerik ve daha hızlı deneyim talep etmesi, kısa ve öz iletişimin önünü açıyor. Emoji’ler bunun en güzel örneği. Tüm cümleyi bir ya da 2 sembolle ifade etme şansı sunan emoji’lerin popüleritesinin 2017’de de artması bekleniyor. Facebook bu yılın başlarında emoji tepkilerini ortaya çıkararak bu trendi yakaladı.

Kaynak:

Forbes.com

Convinceandconvert.com

Socialmediaexplorer.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale