X

2016’da teknoloji her an bizimle: Giyilebilir teknoloji

Apple’ın 2015 yılında giyilebilir teknoloji iletişimi konusunda hakimiyet kurması, bu hakimiyetin 2016 yılında ikinci jenerasyonla devam edeceği beklentisini ortaya çıkardı. Aynı zamanda Fitbit’te pazardaki güçlü konumunu yeni seneyle beraber muhafaza edip artırmaya çalışacak gibi görünüyor. Bu iki aktörün ötesinde geleceğin aktivite ölçer bileklikler ve sağlık ve fitness giyilebilir ürünlerinde mi olacağı sorusu ise belirsizliğini koruyor.

Analistlere, giyilebilir teknoloji üreticilerine ve bu alandaki uzmanlara 2016’dan beklentileri sorduk ve onlardan aldığımız bilgiler ışığında bu senenin 13 trendini sizler için belirledik:

1. Giyilebilir teknoloji popüleritesini artırmaya devam edecek

2015 yılında 39,5 milyon Amerikalı 18 yaş ve üstü yetişkin akıllı saat ve fittness bilekliği gibi giyilebilir ürünleri kullandı. eMarketer’ın araştırmasına göre giyilebilir teknoloji pazarı 2014 yılına göre %57.7’lik bir büyüme gösterdi. 2016 yılında da artış bekleniyor ve yapılan araştırmalara göre 2018 yılında Amerika’da 81.7 milyon insanın giyilebilir teknoloji ürünlerini kullanması bekleniyor.

2. Akıllı saatler aktivite ölçerlerin hayatını bitirmeyecek

Apple Watch

 

Birçok teknoloji endüstrisi seyircisi Apple Watch’ın fitness bileklikleri pazarını gevşeteceğini ve koltuğunu sallayacağını düşünüyordu; ancak beklenildiği gibi olmadı.

IDC raporuna göre Apple geçen 2 çeyreklik dönemde kabaca 7.5 milyon akıllı saat sattı. Aynı zaman diliminde Fitbit 9.2 milyon fitness aktivite ölçer bilekliği satarak 2014 yılının aynı dönemde yaptığı satışın iki katının üzerine çıktı.

IDC giyilebilir teknoloji ve mobil telefon araştırma müdürü Ramon Llamas bu durumu şöyle açıklıyor: ‘Birçok insan çok fonksiyonlu ürünlerin geleneksel ürünlerin hakkından geleceğini düşünüyor. Ben bu durumun 2016 yılında veya takip eden birkaç yılda gerçekleşeceğini düşünmüyorum. 2 ürün kategorisi varlığını sürdürmeye devam edecek’

Llamas’a göre Amerika’da 100 $ ile 200 $ arasında satılan aktivite ölçerler kullanıcılar tarafında alım gücünün kolaylığından dolayı takdir ediliyor. Buna rağmen akıllı saatler genellikle 300 $ ve üzeri bir fiyattan satıldığı için insanlara göre değer önerisi seviyesinde bulunmuyor ve insanlar hali hazırda akıllı telefonlarıyla yapabildikleri şeyler için akıllı saate o kadar para vermeyi mantıklı bulmuyorlar. Yani akıllı saat farklılaşma konusunda zayıf kalıyor.

3) Fitbit aktivite ölçerlerin kralı olmaya devam edecek

NDP Group Sonbahar 2015 Tüketici ve Giyilebilir Teknoloji Raporu‘na göre Fitbit aktivite ölçer ürünleri pazarda zirvedeki yerini koruyacak. Fitbit Şubat 2015-Ekim 2015 arası dönemde değerini %13 artırdı. Ayrıca rapora göre Fitbit karşılaştırmalı özellikleri ve tarzından ziyade düzenli olarak adıyla istenen tek ürün olarak pazarda yerini alıyor.

4) Fitbit için rekabet kızışacak

Fitbit

 

IDC hesaplamalarına göre Çin markası Xiaomi’nin aktivite ölçer ürünlerinin satışının %97’si yine ülke sınırları içerisinde yapılıyor. 15 $ fiyatıyla Mi Band,  Fitbit’ten çok daha ucuza satılıyor. Eğer Mi Band Çin’den dışarı çıkmayı başarabilirse 60 dolarlık fiyatıyla Fitbit Zip için büyük bir tehdit oluşturacağa benziyor.

Ayrıca daha çok taşınabilir navigasyon ürünleriyle öne çıkan Garmin’de pazarda önemli bir potansiyel rakip haline gelmeye başladı. Garmin; koşu, golf, yüzme, dağcılık ve su sporlarıyla ilgilenen sporculara odaklanarak markanın yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor. IDC’ye göre Garmin,  derin ve geniş ürün portfolyosu ve değişken fiyat seçenekleriyle  sayısız Pazar segmentini kapsıyor ve yükselen fitness aktivite ölçer pazarında yer alan alt markası Vivo ve akıllı saatleriyle yerini sağlamlaştırıyor.

Garmin atletler arasında popüler olmaya başladı bile. 2015 Kasım ayında Piper Jaffray araştırmasında yer alan 221 atletin %91’i koşarken ürünü kullandıklarını söylerken, %70’i kullandıkları ürünün adının Garmin olduğunu belirtti. Yine araştırmaya göre Fitbit %73’lük pazar payıyla lider durumda.

5)  Fitbit ürünlerine ‘gelişmiş sensörler’ ekleyerek rekabete farklı bir boyut getiriyor

Fitbit CEO’su James Park geçenlerde Time’a verdiği röportajda şirketin gelecek ürün çizgisiyle ilgili detayları paylaştı: ‘ Yakın gelecekte sadece kullanıcıları takip etmeye yardım edecek bugününü ölçü birimlerini değil, aynı zamanda yeni ek ölçübirimleri de ekleyeceğiz. Şu anda özellikle bir bilgi veremem; ancak gelecekte insanların kan basınçları, stres veya atletik performanslarıyla ilgili daha çok bilgiye sahip olmalarını sağlayacağız. Bütün bu özellikler üzerinde çalışıyoruz ve zamanı gelince piyasaya süreceğiz.’

Fitbit, diğer yandan daha önce Tory Burchin ile gerçekleştirilen ünlü moda devleriyle ortaklık fikriyle de rakiplerine darbe vurmak istiyor. Üçüncü parti developer’lar kendi software yazılımlarını Fitbit ürünlerine entegre etme amacında olduğunu söylüyor ve ekliyor: ‘Üçüncü partilere bir yol bularak başka birinin bileğinde her zaman açık olma gücünden faydalanmasına izin vereceğiz’ Fitbit temsilcisi şirketin hakkında şunları söylüyor:’ Sağlık ve sıhhat hakkında kritik olarak görülen aktivite seviyesi, uyku ve beslenme gibi faaliyetlerde ve kronik hastalıklar (diyabet, kalp rahatsızlığı, obezite…vb) gibi toplum sağlığını etkileyen konularda topluma nasıl yardım edebiliriz bunun üzerinde çalışıyoruz.’

Google Life Science birimi de insan sağlığına katkıda bulunacak gelişmeler yapıyor. Adını Verily olarak değiştiren birim glükoz ölçen kontakt lens gibi heyecanlandıran projelere imza atmaya devam ediyor. Verily aynı zamanda kanser, kardiyovasküler hastalıklar ve mental problemler konusunda da araştırmalarını sürdürerek teknolojinin sağlık odaklı kullanımı tarafında yer alıyor.

6. Giyilebilir teknoloji daha sofistike ve pahalı olacak

The NPD Group direktörü Weston Henderek’e göre, aktivite ölçer şirketler tarafından yapılan uygulamalar third party bağımsız şirketler yazılımı ile uyumlu olacak ve bu ürünler daha gelişmiş hale gelerek diyet ve farklı fitness kategorileriyle entegre hale gelecek. Weston ayrıca gelecek hakkında ‘Uygulamalar aktivite ölçme konusunda sensörlerden yardım alacak ve insanlara bulut tabanlı havuzda sağlığına katkıda bulunacak bilgiler paylaşacak’ diyor.

Bunun yanında aktivite ölçerlerin fiyatı konusunda 2016 yılında büyük rekabet yaşanacak. Henderek’e göre şu anki ücretlerle üreticilerin kar yapması zor görünüyor. Bu durumda müşterilere ücret karşılığı Premium servis ve data sağlayarak kar marjını yükseltebilir. Fitbit gibi bazı markalar bu sisteme geçiş yaptılar. Fitbit, Fitbit’s Premium Membership uygulamasıyla yıllık 50 $ karşılığında diğer özelliklerin yanında kişiselleştirilmiş 12 haftalık fitness programı ve detaylı uyku raporu paylaşıyor.

7. Giyilebilir ürünler siper saldırganların (hacker) hedefi olacak

Siber güvenlik ve gizlilik direktörü Bruce Snell’e göre giyilebilir ürünlerin popüleritesi arttıkça, harcker’ların hedefi haline gelme ihtimali daha çok artıyor ve bu durumu: ‘Giyilebilir ürünler genellikle birçok basit datayı topluyorlar ve işlem için mobil uygulamaları besliyorlar.‘ şeklinde ifade ediyor. Bugün birçok ürün Bluetooth LE teknolojisi kullanıyor. Bu teknoloji içerisinde birtakım detaylı olarak hazırlanmış güvenlik kusuru barındırıyor ve bu yeni versiyonlarında daha da çok artacak. Kötü bir şekilde giyilebilir kod akıllı telefonlar için açık bir kapı oluşturuyor. Snell bazı lider giyilebilir cihaz markalarının 12 ve 18 ay arasında tehlikeye açık hale gelebileceğini söylüyor ve ekliyor: ‘Değerli datalar sağladıkları için hedef odaklı oltalama saldırılarına açık hale gelecekler.’ Hacker’lar GPS üzerinden size saldırabilecekler. Hedef odaklı oltalamada siber saldırganlar fitness ölçerlerinizin GPS datalarını inceleyerek size saldırırlar. Mesela koşudan sonra kahve içmek için kahve dükyanına girersiniz ve size eşyanızı dükyanda unuttuğunuzu söyleyen bir e-posta gelir. E-postayı açma ihtimaliniz çok yüksektir ve açınca hedef haline gelirsiniz.

‘2016 yılında girişimciler ağ politikalarını belirleyerek bu ürünlere ulaşımın yönetilmesi gerektiğini düşünüyorlar.’ Şeklinde konuşuyor Ctirix’in güvenlik stratejisi müdürü Kurt Roemer ve ekliyor: ‘Çalışanlar daha çok bilgiye ulaşmak için çoklu ürünler giyecekler ve bu durum sağlıklarının takibi gibi konularda olumlu gelişmelere neden olacak; ancak bütün bunların doğru yönetilmesi gerekiyor. Sağlık hizmetleri endüstriler için düzenli olarak bilgi yükleyip yollayacağı için bu bilgilerin şifreli olup hacker’ların veya düzenbazların eline geçmemesi sağlanmalı’

8.  Atletler ‘akıllı kıyafetleri’ sahiplenecek

Xmetrics, yakın gelecekte yüzücülerin dijital koçu olarak görülecek

Juniper Araştırma Şirketi’nin araştırmasına göre fitness giyilebilir ürünlerden 2020 yılına kadar 10 milyar dolar gelir edilmesi bekleniyor. Bu rakam 2015 yılı itibariyle 3.3 milyar dolardır. Ne zaman ki, profesyonel sporlarda faaliyet gösteren ve binlerce sporcusu bulunan takımlar giyilebilir ürünleri en gelişmiş özellikleriyle vitrine çıkaracak, o zaman satışlar 3 katına ulaşacak

Bununla ilgili güzel bir örnek olarak Xmetrics’i verebiliriz. Yüzücülerin kafasına takılan ve gerçek zamanlı veri analizi yaparak yüzücünün ne kadar hızlı yüzdüğünü, ne kadar kulaç attığını ve ne kadar sürede tamamladığını söyleyerek adeta dijital koçluk görevi görüyor.

Juniper, şu anda antrenmanlarda kullanılan ve performansı gösteren akıllı kıyafetlerin spor izleme alışkanlığını da gelecekte kökünden değiştireceğini ve NFL ile Microsoft ve Zebra Technologies’in yaptığı ortaklık sayesinde ortaya çıkan dataların canlı görselleştirmesinin yaygınlaşıp, bu şekilde izleyiciler oyunu daha iyi anlayabileceğini belirtiyor.

Ayrıca, sporcu ve atletlere ait dataların antrenman tarzlarını değiştireceği ve sakatlıkların önüne geçileceği düşünülüyor. Bazı ünlü markalar akıllı ürünlerini piyasaya sürmeye başladılar. Ralph Lauren kalp atışını, nefes alma derinliğini ve diğer biyometrikleri ölçen polotech t-shirt’ü 300 dolardan piyasaya sürdü. Ayrıca bu bilgiler “Bluetooth-enabled black box” sayesinde iPhone ve Apple Watch’lar üzerinden görüntülenebiliyor

9. 2016’da uykuya odaklanılacak

Bugün birçok en üst teknolojiye sahip aktivite ölçer otomatik olarak uyku moduna geçiyor. Bununla birlikte aktivite ölçerdeki  bilgiler toplanarak beraberindeki uygulamalara veya web sitelerine feed back veriliyor. Aktivite ölçerler, genel olarak kullanıcının ne kadar uyuduğu ve ne kadar uyanık kaldığı, uykusunun ne kadarı derin ve ne kadarı hafif uyku olduğu bilgisini paylaşıyor .

Giyilebilir ürünler daha çok sensör ve işleme gücüyle donandıkça, uyku düzeniyle ilgili daha çok bilgi paylaşmaya başlayacak.

Teknoloji genişleyip çeşitliliği arttıkça sadece uykuyu takip etmekle kalmadı aynı zamanda uyku kalitesine de yönelik çalışmalara başladı. Bu konudaki ilk örnek Nuyu Sleep System tarafından geliştirildi.  Ürün kullanıcının vücut sıcaklığını ayarlayarak önce yatağı ısıtıp rahatlamasına yardımcı oluyor, daha sonra serinleterek uyku kalitesini artırıyor.

10) Niş giyilebilir ürünler sıradan olacak

2016 yılında giyilebilir ürünlerle ilgili daha spesifik amaçlı sensörlerin piyasaya çıkması bekleniyor. Neatamo June Bracelet  adlı ürün güneşe maruz kalmayı ölçerek size UV ışınlarına karşı güneş kremi uygulaması sunuyor. Texas A&M University profesörü Roozbeh Jafari, ürünün melanomanın etkisini düşürdüğünü belirtiyor.

11) Aktivite ölçer ürünler insanlara ayağa kalkmaları gerektiğini hatırlatacak.

Eğer Apple Watch kullanıyorsanız, 50 dakika boyunca hiç kalkmadan oturduğunuzda ürün titreşim yollayarak ayağa kalkıp dolaşmanız konusunda sizi uyarıyor. Garmin’in vivosmart HR ürünü de benzer özelliğe sahip olup Henderek’e göre 2016 yılında bu özellik aktivite ölçer ürünlerde yaygınlaşacak.

12. Geleneksel saat markaları ürünlerine ‘akıllı’ elementler ekleyecek

Tag Heuer geleneksel saat kimliğini dijitalle birleştirmeyi başaran markalardan

2015 yılında ‘bağlantılı saatler’ olarak bilinen yeni bir kategori türedi. Bu makineler geleneksel saat görünümünde olup içerisine akıllı telefondan bildirim alma, adım ölçer gibi bazı teknolojiler eklenmişti.

Tag Heuer doğru zamanda doğru bir hamle yaparak akıllı saat pazarına adım attı Eski dizayna yeni özellikler eklenerek geliştirilen saat TAG Heuer Connected, Intel ve Google iş birliğiyle geliştirildi ve Intel Atom Z34XX işlemci kullanıldı

13. Giyilebilir kıyafetler daha az giyilebilir olacak

‘2016 yılında belki göremeyeceğiz, ancak eninde sonunda giyilebilir teknoloji ürünler insan vücudunun içerisine girmeyi başaracak’ şeklinde düşünüyor Mio Global giyilebilir ürünler CEO’su Liz Dickinson ve ekliyor: ‘Şu an bir geçiş dönemindeyiz ve nihai amaç insan vücuduna tam entegre ürünler üretmek olacak. Gelecekte daha bağlı olacağız ve çevremiz psikolojik, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarımızı vücudumuza gömülü yeni sistem sayesinde ayarlayabilecek.

Kaynak:

cio.com

wareable.com

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

Önümüzdeki on yılda teknoloji bedenlerimizi nasıl geliştirecek?

Geleceğe ışık tutan 9 teknolojik gelişme

Sanal dünyada seyahatin gerçeklikle aynı olmayacağının 5 kanıtı

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale