X

1,5 yaşındaki birinden öğrendiğim 7 önemli ders

Hava şıkır şıkır, fırından mis gibi ekmek kokusu geliyor, bizi gören herkesin yüzü aydınlanıyor. Manav peşimizden koşup bunca pahalılığa rağmen bir hurma uzatıyor, “Trabzon hurması değil bu abla, Mersin hurması. Soy kabuklarını yedir bebeğe.” Böyle, dolmuş gibi dura kalka yürüyoruz, toplaya toplaya. Yaşamımızın yeni ritmi bu. 

Çantamız yavaş yavaş meyve, kurabiye, yaprak ve ufak tefek oyuncaklarla doluyor… Esnafın bu tavrı, bana Hindistan’da herkesin evinde bulunan o küçücük tapınakları hatırlatıyor. Hani insanların her sabah, yokluğa rağmen Hindistan cevizi, biblo, palmiye yaprağı, mısır bıraktığı tapınaklar. Mahalleliler, bebeğimin gözünde gördükleri yaşama, küçük bir çocuğun her şey ve herkes olma şansı olan bu şaşırtıcı potansiyele hediyeler sunmak istiyor. Dirim karşısında duyulan bir saygı bu aslında. Hayat karşısında gündelik bir saygı duruşu.

Eve geliyoruz, seramik kasedeki reçel ayna gibi. Farkına varıyorum ki, mutluluğu hiçbir zaman yeterince ciddiye almamışım çünkü onu bana hep para karşılığı satmaya çalışmışlar. Mutluluğa kapak açtırmışlar, içtikçe mutlu olmamı istemişler, daha mutlu bir hayat için sipariş listeleri çıkarmışlar. Mutluluk çok kullanılmış, pörsümüş, üstelik ben onu yeterince havalı, derinlikli filan bulmayıp elimin tersiyle bir köşeye itmişim. Ne büyük hata. Oysa onun reklam filmlerinin altında başka türlü katmanları var, tıpkı ciğerlerin açılması gibi mutlu olabilen yerlerinin ona yol vermeyi öğrenmesi hali var. Alkole teslim olan puslu zihin, yerçekimine tutkun cam kırıkları falan gibi. Bana mutluluğu kimse öğretmedi. Ama şimdi 1,5 yaşındaki bir ışık topunu izliyor ve şunları görüyorum:

1. İlk adımı atmaktan korkma

19 aylık ustam, ne zaman çocuk parkına gitsek yerden bir tomar yaprak alıp onları sırayla, bir broşür dağıtır edasıyla orada gördüğü herkese veriyor. Yaşı kaç olursa olsun, yaprak sunduğu kişiler ona ya yeni bir yaprak veriyor ya güzel bir söz söylüyor ya da gülümsüyor. Reddedilmekten korktuğum için kaç arkadaşlık, kaç kahkaha, kaç güzel yaprak kaçırdım acaba? Artık ben de gözüme kestirdiklerime yapraklarımı uzatıyorum. Ne yazık ki herkese adım atamıyorum, ustamın mertebesine ulaşmak şimdilik mümkün değil. Ama öğrenmeye devam.

2. Sevdiğin şeyleri elinden alırlarsa içindeki Seda Sayan’ı çıkar

Kahve termosuyla duşa girmek, bereyle yıkanmak, duvarda asılı küçük tabloyla parka gitmek… Bunları yapamadığında yaygara koparmak ve dünyanın dönüşü o kahve termosuyla yıkanmaya bağlıymış gibi davranmak 1,5 yaşındaki ustamın sık başvurduğu yöntemler. Ben bunları, “Aslında güzel fikir!” cümlesiyle “Sınır mı koymam lazım?” arasındaki kafa karışıklığıyla izlesem de ondan bol bol cesaret devşiriyorum. Sevdiğim şeylere artık daha sıkı tutunuyorum.

3. Tekrar, tekrar, tekrar

Araba, araba, araba, araba. Hav hav, hav hav, hav hav. Anne, anne, anne, anne, anne. Elindeki objeyi ver, al, tekrar ver, tekrar al. Hatanı tekrar et. Düş, kalk, düş, kalk. Anladım ki öğrenmenin ritmi bu. İyice öğrenene kadar hep aynı nakarat. “Bir daha mı?” demeden önce, artık kendime biraz şefkat.

4. Bütün köpeklere selam ver

Sokaklar, parklar, ağaçlar, kargalar, kediler, rüzgarlar bizim. Köpekler de bizim. Küçük bilge, ne zaman bir köpek görse durup ona el sallıyor. Anladım ki en saldırgan görünümlü, hırçın olanlar bile selamınızı geri çevirmiyor. Köpeklerle dost olmak, sokakları, parkları, hayatı korkusuzca yaşamanın anahtarı. Merhaba o zaman!

5. Müzik başladıysa kafanı salla

Sağ, sol, sağ, sol. Eğer müzik varsa, nerede olduğunun, ne yaptığının, acelemiz olup olmadığının hiç önemi yok. Bir ağlama krizinin ortası da olabilir. Eğer müzik varsa hayat baştan başlıyor, dengeler yeniden kuruluyor. Masal bir kez daha anlatılıyor. Bazen kafasını sallayarak hayatın “yeniden başla” düğmesine bastığını hayal ediyorum. Sağ, sol, sağ, sol. Yeniden başlamak, ne kadar da kolay.

6. Tadına bakamıyorsan, babana bile güvenme

Ustam için yeni bir deneyim kazanmanın yolu, merak ettiği, ilgisini çeken objeyi ağzına atmaktan geçiyor, kendini ısırık alamadığı bir şeyle ilişki kurmuş hissetmiyor. Ben de artık yeni bir deneyimde, onun ağzımda bıraktığı tada bakıyor, onu tekrar denemek isteyip istemediğime karar veriyorum.

7. Gülüşünle akıllarını çel

Her gün, her yaştan, çeşit çeşit insanla karşılaşıyor, onlara yaptığı tek şey gülümsemek. En ağır kapılar açılıp en asık suratlar aydınlanıyor, iklim krizi duruyor, ekonomi düzeliyor. Tek bir anlığına. Sadece gülümseyerek.

Devamlı çocuklarımıza neleri öğreteceğimizi, onları nelerden koruyacağımızı, nasıl bir yuvaya göndereceğimizi düşünüyoruz. Bu arada, hayatımızın en önemli derslerini almak için sonsuz bir potansiyelle orada öylece durduklarını çoğu zaman fark etmiyoruz. Belki de biz bu kurguyu çok yanlış anladık. Aslında onlar, bizi şekillendirmeye gelen bilgeler, bizlerse kendini öğrenmeye açması gereken öğrencileriz.

Olamaz mı? Olabiliiir.

Beni instagram.com/bengisu_gencay adresinde bulabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Bizler onlarız: Sorularla yıldırılan bir annenin gözünden

Bengisu Gencay: Güney Amerika'da hayatın yalnızca akılla açıklanamayacağını keşfettikten sonra kitabı Zem Sesini Arıyor'u tamamladı. Kitap, Epsilon Yayınları'ndan çıktı ve beğeniyle karşılandı. Hikayeleştirme ve içerik pazarlama konularında kurumsal ve bireysel eğitimler veriyor. Bir yandan oğlunu bir yandan kurmuş olduğu, eğitim, danışmanlık, içerik ve proje geliştirme girişimi B-612 Story Lab'i büyütüyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale