X

Zordan da “zor” olan bir eylem: Affetmek

Uzun bir süredir bu çok hassas konu üzerine yazmadım. Bu dönemde bana bu konuda çokça soruyla geldiniz. Affetmek, affedememek, affedemedikçe daha çok içine gömülmek, ne yapacağını bilememek, ne yapacağını bilemedikçe daha da kaybolmak…

Sonunda nefret bile edemez hale gelmek ama yine de işte “affettim” diyememek. “Asla affetmeyeceğim” demeyi seçmek… Çok daha kolay olana kaçmak… Affetmekle savaşmaya devam etmek, affedemedikçe bu duyguyla her an yaşamak durumunda kalmak…

Affetmemeyi “yaşayalım” istiyorum sizlerle. Hiç ama hiç affedemeyeceğimiz durumlarla yüzleşelim.

Ben bu yazımda tekrar bu konuyu farklı bir şekilde ele alalım istiyorum… Size affedin diye öneride bulunmayacağım, tahmininizden farklı olacak bu maceramız. Affetmemeyi “yaşayalım” istiyorum sizlerle. Hiç ama hiç affedemeyeceğimiz durumlarla yüzleşelim. Bakalım sonuç ne olacak (şu anda ben de sonunda bu yazı bizi gerçekten hangi cevaba götürecek bilemiyorum)?

Hemen kendimden, birçoğumuzun “asla” diyeceği bir örnekle başlayacağım. Bizi en hassas yerimizden vuran bir şeyden… Çokça soru aldığım, “bunu nasıl bu kadar kolay anlatabiliyorsun?”, “bu noktaya nasıl geldin?” diye sordukları bir “affedemem” örneğinden; aldatılmaktan geleceğiz. Evet, aldatıldık, birçoğumuzun başına geldi. Affedebilenlerimiz var, affedemeyenlerimiz var, “sözde” affedebilenlerimiz var (ki bu en kötüsüdür, özde affetmedikçe hiçbir şeye yaramayacaktır).

Aldatıldığımızı düşünelim ve asla affetmiyoruz, sizce hayatımız nasıl olur? Ben hemen bu süreci ve bu “affetmemek” inadını yaşamış biri olarak kendimden “hayat nasıl olur?”u size anlatmak istiyorum. Şu düşünceler tekrar tekrar döner beynimizde yankılanır; “ben bunu hak etmedim”, “bana bunu nasıl yapabildi?”, “benim suçum neydi?”, “benim neyim yetmedi?”, “ben onu çok sevdim, bu yalanları hak etmedim”, “ben neden beğenilmedim?”, “ben çirkin miyim?”, “ben suçlu muyum?” “ben yetersiz miyim?”… Ve bunlara benzer, öznesi “ben” olan birçok soru…

Şu düşünceler tekrar tekrar döner beynimizde yankılanır; “ben bunu hak etmedim”, “bana bunu nasıl yapabildi?”

Şimdi yeniden bakalım sorularımız ve özellikle dikkat etmenizi isteyeceğim “kendi kendimizi” ne kadar “kötü” ve zorlayıcı bir bakış açısıyla yorumlamakta olduğumuza… Gerçekten başka birinin yaptığı bir seçim (evet, aldatmak bir ilişkide bulunmamayı tercih etmektir yani var olan ilişkinizden çıkmak anlamındadır) sizin “yetersiz”, “çirkin”, “beğenilmeyen,” “yalnız kalmış”, “sevilmeyi hak etmeyen”, “güzel olmayan” olduğunuz anlamına gelir mi? Bu gerçekten doğru mudur?

Evet, affetmeyelim, peki içimizde dönen duran sorular bizi nereye götürür? Emin olabilirsiniz, çok sinirli, çok huysuz, çok kendinden memnun olmayan, kendini aşağı ve yetersiz gören, güvensiz bir kişi olursunuz… Yani affetmediğimizde aslında kendi kendimize bıçaklar saplamaya devam ederiz. Bizim kontrolümüzde olmayan bir durumu, başka birinin davranışıyla kendi kendimizi “cezalandırmaya” devam ederiz.

Evet, affetmeyelim, başka bir aşk ile karşılaştığımızda, biri bizi gerçekten sevdiğinde, sizce “anlamak” şansımız olur mu? Kafamızda “sevilmiyorum”, “güzel davranılmayı hak etmiyorum”, “beğenilmiyorum”, “ben çirkinim”, “ben yetersizim” gibi cümleler dönerken gerçek bir aşkı görebilmemiz mümkün müdür? Hayatın güzelliğini anlayabilmemiz, bir kişinin hayat seçiminin tüm insanlığa mal edilemeyeceğini bilmemiz mümkün müdür?

Kafamızda “sevilmiyorum”, “güzel davranılmayı hak etmiyorum”, “beğenilmiyorum”, “ben çirkinim”, “ben yetersizim” gibi cümleler dönerken gerçek bir aşkı görebilmemiz mümkün müdür?

Bizler affetmekten uzaklaştıkça “geleceğe” bakabilmemiz de mümkün olmaz. Yaptığımız, ısrarla geçmişte yaşamayı tercih etmekten başka bir şey değildir. Geçmişteki hatalarımızı, başkalarının seçimlerini ve “artık değiştiremeyecek” olduklarımızı bugün yeniden yaşamaya devam ederiz. Ne yazık ki hayat bu şekilde tüketebilmemize zaman olmayacak kadar kısadır…

Bakın sevgili Nil Gün güzel eseri İçimizdeki Şaman; Duyguların Simyası ile affetmeyi nasıl yorumluyor;

“…Bazen geçmişini tekrar ederek yaşıyor duygusuna kapılıyor musun? Oyuncular değişse de geçmişte seni incitmiş olan anne babanın, eski sevgililerinin, eski arkadaşlarının, eski patronlarının yerini yine benzerlerinin almış olduğu duygusunu yaşıyor musun?

İncitilme ve reddedilme korkusuyla yeni arkadaşlıklar kurmaktan çekiniyor musun? İnsanların sana yaklaşmasını önlemek için etrafına koruma duvarları ördüğünü ama bu duvarların arkasına kendini de hapsettiğini fark ediyor musun? Bu yüzden kendini yalnız, başkalarından uzak ve yabancılaşmış hissediyor musun?

…İnsanlara genel anlamda güven duymuyor musun? Yaşamında her şey olsa bile, yine de tam olmadığını, bir şeylerin eksik olduğunu hissediyor musun? İçinden bir türlü atamadığın suçluluk duygusu ve değersizlik duygusu enerjini tüketiyor, motivasyonunu ve kontrol duygunu kaybettiriyor mu?

Bu sorulardan birine ya da daha fazlasına “Evet” yanıtını verdiysen, yaşamında kendini ya da başkalarını affedemediğin kızgınlık, incinme, öfke halatı ayaklarına dolanmış ve seni ileriye adım atmaktan alıkoyuyor olabilir.

Bu duygu enerjini çalıyor, kendini sevmeni engelliyor, yaşam hazzından seni mahrum ediyor, geleceğe umutla ve coşkuyla bakmanı engelliyor. Affetmemek, bizim iyileşmemizi, sağlıklı ve doyumlu bir yaşam sürmemizi engelliyor. Yoksa sen seni inciten insanların, seni iyileştirmesini mi bekliyorsun? Affetmek, geçmişi geçmişte bırakıp, anı yaşama ve geleceğe umutla bakma özgürlüğünü verir bize.  Affetmeye yanaşmıyorsun çünkü affetmediğinde hayatında yanlış giden şeyler için onları suçlamaya devam edebilirsin. Mutsuz yaşamının sorumlusu da suçlusu da onlardır.

Bu duygu enerjini çalıyor, kendini sevmeni engelliyor, yaşam hazzından seni mahrum ediyor, geleceğe umutla ve coşkuyla bakmanı engelliyor. 

Affetmemek de affetmek kadar bir “seçimdir” güzel hayatlarımızda… Hangi tarafı seçeceğimiz tamamen bize kalmıştır. Ne yaşadığımızı, ne kadar üzüldüğümüzü, nasıl kırıldığımızı, kendimizi nasıl çaresiz hissettiğimizi evet sadece biz biliyoruzdur fakat affetmemeyi seçtiğimiz her an “o eski zamanda” kalmaya devam ederiz… Oysa can-ım hayat tüm muhteşemliğiyle devam etmektedir.

Bugün affetmek de affetmemek de sizin tercihiniz, zor olan “sizin” için en güzel olanı seçmektir… Zor olanı kolaylıkla seçebilmeniz ve “yürekten” yaşayabilmeniz dileklerimle…

 

İlginizi çekebilir: Dillere destan bir hikaye olmak için: Aşk meydan okumayı sever

 
Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale