X

Yorgunluğunuzun nedeni stres olabilir: Stresle başa çıkmak ve daha zinde hissetmek için 5 öneri

Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization) Anayasası’nın başlangıcında “ulaşabilme olanağı en yüksek düzeyde sağlık, her insanın temel haklarından biridir” denildikten sonra sağlık şöyle tanımlanmaktadır: “Sağlık, yalnız hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönde tam iyilik halidir” (Akt Meray, 1975). Sağlık diyince çoğu insanın aklına yalnızca bedensel sağlık gelmektedir, oysa sağlık tanımı ruhsal sağlığı da kapsamaktadır. Sağlığımız üzerinde büyük rol oynayan etkenlerden biri de strestir.

Bazen kronik stresin üzerimizdeki etkilerinden biri de yorgunluktur. Siz de uzun süredir kendinizi yorgun hissediyorsanız önce sıkı bir sağlık kontrolünden geçmenizi öneririm. Eğer kronik yorgunluğunuz için gereken sağlık kontrollerinden geçtiyseniz ve doktorunuz yorgunluğunuza bedensel kaynaklı bir neden bulamadıysa siz stres kaynaklı bir yorgunluğa sahip olabilirsiniz. Yorgunluk canlı organizmaların hayatta kalma stratejilerinin ayrılmaz bir bileşenidir. Organizmanın enerji kaynakları ve depolarının etkin ve verimli kullanımı için yorgunluk hissine ihtiyacı vardır (Sayın, Candansayar 2007). Vücudumuz yorulduğumuzda bize dinlenmemiz için yorgunluk sinyalleri verir. Bu sayede dinlenir ve yaşamımız için gerekli olan enerjiyi dengede tutarız. Ancak yoğun bir stres altında olduğumuzda, ne kadar dinlenirsek dinlenelim kendimizi bir türlü zinde hissedemeyiz. Stres adeta insanın enerjisini emen bir vampir gibidir. Peki stresle başa çıkmak ve kendinizi daha zinde hissetmek için neler yapabilirsiniz?

Stresinizi tetikleyen olayların listesini yapın.

Bizi rahatsız eden bir durumla başa çıkabilmek için ilk önce o durumu enine boyuna incelememiz lazım. Strese de bu şekilde yaklaşın ve gün içinde size hangi olayların stres verdiğini düşünüp, detaylı bir liste yapın. Listenizdeki hangi durumları değiştirebilir ya da düzeltebilirsiniz? Düzeltebileceğiniz konuları düzeltin ve listenizde olup da üzerinde hiçbir hükmünüzün olmadığı konuları, örneğin trafik sıkışıklığı gibi, kabul edin.

Her gün ruhsal bakımınıza zaman ayırın.

Her gün dişlerinizi fırçalıyorsunuz, cildinize bakıyorsunuz peki ruhsal bakımınız için neler yapıyorsunuz? Her gün sadece ve sadece kendinize ayırdığınız bir on dakikanız var mı? Kendinize gün içinde nefes alma alanları yaratın. Vaktim yok demeyin lütfen. Sosyal Medyaya vakti olan birinin, kendine de ayıracak bir on dakikası vardır mutlaka. Gün içinde ya da yatmadan 1-2 saat önce ruhsal bakımınıza zaman ayırmayı alışkanlık haline getirin. Yapabileceğiniz aktivitelere örnekler: Günlük tutmak, en sevdiğiniz müzikleri dinlemek, dans etmek, ilham verici kitaplar okumak. Bu on dakikayı kendinize çok görmeyin. Unutmayın bu dünyadaki en önemli insan sizsiniz. Kendinizi ara sıra şımartmak ve de kendinize zaman ayırmak strese karşı en önemli kalkanlardan biridir.

Zihinsel enerjinizi verimli bir şekilde kullanın.

Sizce, siz zihinsel enerjinizi verimli bir şekilde mi kullanıyorsunuz? Yoksa onu gereksiz şeyler için çar çur mu ediyorsunuz? Eğer sizi sinir eden insanlar sürekli zihninizi meşgul ediyorlarsa, onlarla zihninizin içinden kavga ediyorsanız enerjinizi boş yere harcıyorsunuz demektir. Yine sosyal medyayı çok kullanıyorsanız, burada yazılan kötü yorumlar sizi rahatsız ediyorsa enerjinizi kötü kullanıyorsunuz demektir. Bu gereksiz aktivitelere harcayacağınız aynı zamanı zihninizi güzelliklerle besleyerek harcayabilirsiniz. İnsanlarla zihninizin içinden ettiğiniz kavgalara veda edin. Sosyal medyayı çok az kullanın. Kötü yorumları hiç okumayın. Güzel kitaplar okuyun. İçinde şiddet olmayan filmler seyredin. Zihninize dinlenme molası vermek için meditasyon yapın. Haberleri o kadar çok izlemeyin. Değerli zamanınızı bir konu hakkında sizinle aynı fikirde olmayan insanları ikna etmek için harcamayın. Dünyada yükselen trend olan negatiflikten kendinizi korumanız lazım. Her gün kendinize şu soruyu sorun: bugünü kendime güzel duygular yaşatarak mı geçireceğim, yoksa zihinsel enerjimi kendimi kötü hissettirmek için mi kullanacağım? 

Düzenli uyuyun.

Düzenli uykunun hem beden hem ruh sağlığımız üzerindeki etkileri artık hepimizin malumu. Bu konunun önemine dikkat çekenlerden biri de “The Huffington Post” haber sitesinin kurucusu Arianna Huffington. Huffington, “The Sleep Revolution” adlı kitabında modern dünyanın insanlarının uyku ile olan imtihanlarını enine boyuna incelemiş. Sürekli meşgul olduğu için uyumaya az vakit ayıran Huffington bir gün uykusuzluk yüzünden ufak bir kaza geçirince uyku düzenine dikkat etmeye karar verir ve ortaya “The Sleep Revolution” kitabı çıkar. Huffington’a göre uyumadan en az 30 dakika önce cep telefonları ve tablet kullanımına son vermeliyiz. Yine yatmadan en az 3-4 saat önce kafein tüketiminden kaçınmalıyız. Hafif esneme hareketleri yapmak, papatya çayı gibi bitkisel çaylar içmek de bizi uykuya hazırlamakta yararlı olacaklardır (Huffington, 2017). Geç yatma alışkanlığı olan gece kuşlarından biriyseniz tavsiyem bir an önce bu alışkanlığınızdan vazgeçmeniz yönünde olacaktır. Gelin gece kuşu olmayı bir kenara bırakın ve erken yatıp, erken kalkmanın mutluluğumuz üzerindeki olumlu etkilerinden bir an önce yararlanmaya başlayın. Vücudunuzu her gün aynı erken saatte yatmaya ve her gün aynı erken saatte kalkmaya alıştırdığınızda kendinizi daha zinde hissetmeye başlayacaksınız.  

Size en uygun rahatlama yöntemini bulun.

Rahatlama hem zihnen hem de bedensel olarak gerilimin az olması durumudur. İnsanlar genellikle rahatlamak için çok farklı rahatlama teknikleri kullanırlar. En iyi rahatlama tekniği kişiden kişiye göre değişir. Önemli olan sizin için en uygun rahatlama tekniğini bulmanızdır. Bazı insanlara yürüyüş veya spor yapmak iyi gelirken, bazısına dans etmek veya müzik dinlemek iyi gelir. Meditasyon yapmak ve yoga da gerginlikten kurtulmanın etkin yöntemlerindendir. Peki size en uygun olan rahatlama yöntemi ne ve onu hangi sıklıkla yapıyorsunuz? Eğer bunun cevabını bilmiyorsanız bir an önce kendinize uygun bir rahatlama yöntemi bulup onu hayatınızın bir parçası haline getirin.

Yazımızın başında da belirttiğim gibi uzun süren bir yorgunluktan muzdaripseniz ilk yapmanız gereken iş sıkı bir sağlık kontrolünden geçmektir. Önerilerim stres kaynaklı yorgunluklarınız için işe yarayabilir. Hepimizin maksimum enerji seviyesine çıkmamız ve tüm enerjimizi kendimizi ve dünyayı güzelleştirmek ve iyileştirmek için harcamamız dileklerimle. Bu arada size bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden bire bir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık Stres Yönetimi eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail adresine yazabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Huffington, A. (2017) The Sleep Revolution: Transforming Your Life, One Night at a Time.
Meray, L. Seha. (1975). Devletler Hukukuna Giriş, Ankara Üniversitesi Basımevi,
Sayın, A. Candansayar, S. (2007). Yorgunluk Kavramı Ve Yorgun Hastalara Klı̇nı̇k Yaklaşım. Gazi Tıp Dergisi / Gazi Medical Journal.

 

İlginizi çekebilir: Dikkat! Yüksek dozda paylaşım: Sosyal medyanın hayatımıza etkileri

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale