X

Yeşil Mercimek Kaç Kalori?

Yeşil mercimek, çeşitli yemeklerde kullanılabilen ve bulunması kolay bir karbonhidrat ve protein kaynağıdır. Ülkemizde severek tüketilen baklagillerden biri olan yeşil mercimeği beslenme düzeninize kolayca ekleyebilir ve bu sayede mercimeğin sağlık üzerinde sağladığı pek çok faydadan yararlanabilirsiniz.

Yeşil Mercimek Besin Değeri

Yaklaşık 200 gram pişmiş yeşil mercimeğin (yağsız ve tuzsuz) besin değerleri şu şekildedir:

Kalori: 230

Yağ: 0,8 g

Sodyum: 4 mg

Karbonhidrat: 40 g

Lif: 15,6 g

Şeker: 3,6 g

Protein: 18 g

200 gram pişmiş yeşil mercimekte bulunan 230 kalorinin çoğu karbonhidrattan gelmektedir. 40 gram karbonhidratın 15 gramlık kısmı lif olduğu için yeşil mercimek kan şekerini dengelemeye, kolesterolü düşürmeye, tok hissetmeye ve sindirim sağlığını iyileştirmeye yardımcı olur.

Yeşil mercimekte neredeyse hiç yağ yoktur. Bununla birlikte tariflerin içerisinde genelde yağ kullanıldığı için yeşil mercimeğin kalorisini hesaplarken içerisine koyduğunuz yağın kalorisini ayrıca hesaplamanız gerekecektir.

200 gramlık yeşil mercimeğin neredeyse 18 gramı protein olduğu için protein tüketiminizi bitkisel olarak arttırmak istiyorsanız, yeşil mercimek iyi bir seçim olacaktır. Yeşil mercimekle birlikte hem esansiyel hem de esansiyel olmayan amino asit tüketmiş olursunuz.

Yeşil mercimek, vitaminler ve mineraller bakımından zengin bir besindir. 200 gram pişmiş yeşil mercimek, günlük folat ihtiyacınızın neredeyse yüzde 90’ını karşılayacaktır. Folat, kırmızı kan hücreleri üretimini desteklemek gibi önemli görevlerde rol oynayan bir B vitaminidir.

Yeşil mercimekte aynı zamanda tiamin, fosfor, demir, potasyum, bakır ve manganez gibi besinler bol miktarda bulunmaktadır. Niasin, B6 vitamini, pantotenik, magnezyum ve çinko ise yeşil mercimekte iyi miktarlarda bulunmaktadır. Yeşil mercimekteki C vitamini, K vitamini, riboflavin, kalsiyum ve selenyum ise az miktarlardadır.

Yeşil Mercimeğin Faydaları

Yeşil mercimek, besin değerleri bakımından zengin bir yiyecek olduğu için sağlık üzerinde pek çok faydası bulunmaktadır. Lif, vitaminler ve mineraller ve antioksidanlar bakımından zengin olan yeşil mercimeğin faydalarını aşağıda okuyabilirsiniz.

Kalp sağlığını destekler

Yeşil mercimek; lif, folik asit ve potasyum bakımından zengin bir kaynak olduğu için kalp sağlığını desteklemektedir. Lif tüketiminin kötü kolesterol (LDL) seviyelerini düşürmeye yardımcı olduğu ve bu sayede kalp-damar hastalıklarını önlemeye yardımcı olduğu bilinmektedir.

Yeşil mercimek, protein bakımından da zengin bir yiyecek olduğu için yemeklerinizde et yerine yeşil mercimek kullanmayı deneyebilirsiniz. Beslenme düzeninizde et yerine lif bakımından zengin yiyecekler tüketmeniz, kalp hastalığı riskinizin azalmasına yardımcı olacaktır.

Yeşil mercimekte bulunan potasyum, kalsiyum ve magnezyumun ise kan basıncını doğal olarak düşürdüğünü gösteren araştırmalar bulunmaktadır. Kan basıncını düşürmek, kalp sağlığınızı desteklemeniz açısından önemlidir.

Hamilelikte folat tüketilmesine yardımcı olur

Yeşil mercimekte bol miktarda folat vardır. Folat, hamileliğin ilk dönemlerinde bebekte meydana gelebilecek nöral tüp defektlerini önlemek açısından çok önemlidir. Hamilelerin günlük olarak en az 400 mcg folat tüketmeleri önerilmektedir. Hamilelik vitaminlerinin içerisinde genelde folat bulunuyor olsa da doğal yollardan folat almak isterseniz, yeşil mercimek tüketebilirsiniz.

Kanseri önlemeye yardımcıdır

Yeşil mercimek, selenyum bakımından zengindir. Selenyumun, tümörlerin büyüme hızını azaltabileceği düşünülmektedir. Selenyum aynı zamanda T hücrelerinin üretilmesini destekleyerek kişinin enfeksiyona karşı bağışıklık yanıtının daha iyi olmasını sağlayabilmektedir. Bununla birlikte selenyumun kanseri önleyici etkisi üzerine daha fazla araştırma yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Yorgunlukla savaşır

Demir eksikliği, yorgunluğun en sık karşılaşılan nedenlerinden bir tanesidir. Yeteri kadar demir almamak, vücudun enerjisini ne kadar etkin bir şekilde kullandığını etkileyecektir.

Hem ve hem olmayan demir olmak üzere iki tür demir bulunmaktadır. Bitkilerde hem olmayan demir vardır. Yeşil mercimek, bu demir türü bakımından zengin bir kaynaktır.

Sağlık ya da kişisel tercihler nedeniyle et ürünleri tüketmeyen kişiler, hem olmayan demir kaynaklarına yönelmelidir. Bununla birlikte hem olmayan demir, hem demir gibi emilemediği için emilimi arttırmak için yeşil mercimek gibi besinler tüketirken yanında C limon ve kırmızı biber gibi C vitamini kaynakları tüketmeye dikkat edin.

Mide-bağırsak sağlığı için faydalıdır

Yeteri kadar lif tüketmek, tok hissetmeye yardımcı olduğu için kilo vermeye çalışırken önemlidir. Lif, tokluk hissini arttırıp iştahı azalttığı için kalori alımını azaltmak isteyenler için önemli bir besindir.

Yeşil mercimek, lif içeriği yüksek olduğundan dolayı sindirim sisteminin sağlıklı olması için de önemlidir. Kabızlığı önlemeye yardımcı olan yeşil mercimek, tuvalet alışkanlıklarının düzenli olmasını sağlar.

Yeşil Mercimeğin Zararları

Yeşil mercimek genelde güvenli bir besin olmakla birlikte içerisindeki antinütrientler, bazı besinlerin emilimini engelleyebilmektedir.

Tripsin inhibitörleri

Yeşil mercimekte proteini parçalamaya yardımcı olan enzimin üretilmesini engelleyen tripsin inhibitörleri bulunmaktadır. Bununla birlikte mercimekteki tripsin inhibitörleri genelde düşük miktarda olduğu için bunların beslenmeniz üzerinde pek bir etkisi olmayacaktır.

Lektinler

Lektinler, sindirime karşı dirençli olabilir ve diğer besinlere bağlanarak bunların emilimini engelleyebilir. Lektinler aynı zamanda bağırsak duvarındaki karbonhidratlara bağlanabilir. Bu nedenle aşırı miktarlarda tüketildiklerinde bağırsak bariyerini bozabilir ve sızdıran bağırsak gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle beslenme düzeninizde lektin tüketiminizi sınırlamak istiyorsanız, mercimekleri geceden ıslatabilir ve pişirmeden önce suyunu dökebilirsiniz.

Tanenler

Yeşil mercimekte proteinlere bağlanabilen ve bazı besinlerin emilimini engelleyebilen tanenler vardır. Bazı araştırmalar, tanenlerin demir emilimini etkileyebileceğini gösterse de tanenler, antioksidanlar bakımından zengin olduğu için tüketilmeleri faydalı olmaktadır.

Fitik asit

Fitik asit; demir, çinko ve kalsiyum gibi minerallerin emilimini azaltabilir. Bununla birlikte fitik asit güçlü bir antioksidan olduğu için tüketilmesi faydalıdır.

Baklagillerin genelinde antinütrientler bulunsa da bunların kabuklarını ayıkladığınızda ve iyice pişirdiğinizde, antinütrientleri büyük ölçüde azaltabilirsiniz.

Yeşil Mercimek Nasıl Haşlanır?

Yeşil mercimek kolay pişen bir baklagillerdir. Diğer baklagillerin aksine önceden ıslatılması gerekmez ve yaklaşık 30 dakika içerisinde haşlanır.

Yeşil mercimekleri haşlamak istiyorsanız, öncesinde yıkayın. Ardından bir tencereye koyun ve üzerini geçecek kadar su ve bir tutam tuz ekledikten sonra kaynatın ve 20-30 dakika pişmesini bekleyin.

Mercimekler piştikten sonra süzebilir ve daha fazla pişmesini engellemek için soğuk sudan geçirebilirsiniz. Mercimekleri pişirdikten sonra hemen kullanmayacaksanız, buzdolabında beş güne kadar saklayabilirsiniz.

Yeşil mercimekte bulunan antinütrientler, pişirme sonrası önemli ölçüde azalacaktır. Mercimekleri önceki geceden ıslatmanız, antinütrientlerin daha da azalmasını sağlayacaktır.

Yeşil Mercimek Yemeği Nasıl Yapılır?

Doyurucu ve lezzetli bir öğün için yeşil mercimek yemeği yapmak istiyorsanız, çok az malzemeyle harika bir yemek hazırlayabilirsiniz. Yeşil mercimek yemeği için şu malzemelere ihtiyacınız olacak:

  • 1 su bardağı yeşil mercimek
  • 2-3 diş sarımsak
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 2 çay kaşığı tuz
  • 1-2 yemek kaşığı zeytinyağı

Mercimekleri tencereye alın ve üzerine 3 su bardağı su ekleyin. Mercimekler 20 dakika kadar haşlandıktan sonra suyunu süzün ve soğuk sudan geçirin. Soğan ve sarımsakları yağda kavurup üzerine salça ekledikten sonra tekrar kavurun. Ardından tencereye yeşil mercimekleri ekleyin. Üzerine mercimekleri geçecek kadar su koyun ve tuzunu da ekleyip pişirmeye bırakın.

Yeşil Mercimek Nasıl Saklanır?

Yeşil mercimeği hava geçirmeyen bir kap içerisinde serin ve karanlık bir ortamda saklayabilirsiniz. Yeşil mercimek, uygun bir şekilde muhafaza edildiğinde 12 aya kadar saklanabilmektedir.

Yeşil mercimeği dondurarak da saklayabilirsiniz. Bunun için mercimekleri pişirdikten sonra küçük porsiyonlara bölüp ayrı ayrı poşetleyip dondurabilirsiniz.

 

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale