X

Yavaş yavaş kaybetmeye başladığımız bir beceri: Empati

Konu sizsiniz… Benim… Biziz…

  • 11 Mart’ta düşen özel uçakta ölen gencecik insanlar ve yapılan akla da vicdana da sığmayan yorumlar.
  • Sonra Uber çağırıp şoförünü hep beraber döven taksi şoförleri…
  • Bir de “Çiftlik Bank” hadisesinde paralarını kaptıran binlerce insan ve onlara “sığır” yakıştırması yapan komik(!) yorumlar…

Hepsi de “empati”yi kaybettiğimizin büyük ölçekteki göstergeleri ve önemliler…

Önemliler, çünkü…

Hepimizin düşünmesi gereken bir şeye işaret ediyorlar: Küçük ölçekte, yani günlük hayatımızda da empatiyi kaybettik mi, kaybetmedik mi?

Mesela…

Metro’da bacaklarını açmış oturan ve yanındakileri sıkıştıran adamı görünce ilk reaksiyonumuz “Vay hayvan vay!” oluyor ya… İddia ediyorum, hiçbirimiz o adamla empati kurmayı -bırakın düşünüp değerlendirmeyi- hatırlamıyoruz bile. Hatta ben şimdi “O adama hayvan demek yerine onunla empati kuralım” dediğimde bu yazıyı okuyanların birçoğu “Ne münasebet, toparlanıp adam gibi otursun?!” diye tepki göstermiş bile olabilir.

Oysa bu adamın gününün nasıl geçtiğini bilmiyoruz.

Bir derdi, evinde bir hastası, omuzlarında çok ağır bir yükü olup olmadığını da bilmiyoruz. Düşünün; siz hiç zaman zaman kendinizi boşluğa dalmış bakarken yakalamadınız mı?

Nasıl oturduğunuzun, ne yaptığınızın, nereye baktığınızın farkında olmadığınız zamanlar yaşamadınız mı?

Gerçekten… Hiç yaşamadınız mı?

Eğer gerçekten hiç böyle anlar yaşamadıysanız yapmanız gereken tek bir önemli şey var: “Zamanı ve kendinizi kaybedecek kadar dertli” bir an yaşamıyorsanız, işler hayli yolunda demektir; şükredin.

Annemi yıllar süren ve ciddi bir mücadele verdiği bir hastalık döneminin sonunda kaybettiğimde, iş toplantıları sırasında kendimi mırıldanırken bulduğum zamanlar bile oldu. Ya da nasıl geldiğimi bile fark etmediğim metro duraklarında inmişliğim de… O yüzden şunu düşünebiliyorum: “Belki… Bu biçimsiz oturan adamın ciddi bir sorunu/sıkıntısı/üzüntüsü vardır.

Bununla beraber empati kurabilmek için ciddi sorunların yarattığı acılarla boğuşmuş ya da boğuşuyor olmanıza gerek yok.

Bilgi dağarcığını doldurmak da işe yarar

Örneğin birazcık insan psikolojisiyle haşır neşir olmak; bacakları açarak oturan kişinin o anki duygusal ihtiyaçlarından kaynaklı olarak böyle oturabileceğini de alternatifler arasında değerlendirmenizi sağlayabilir.

Bu oturma biçimi erkeğin daha fazla alana ihtiyaç duymasından kaynaklanıyor olabilir. Sıkışmışlık duygusundan, büyüme ve gelişme isteğinden ya da iş yerindeki müdürün onu çok ezmesinden de…

Doğru anlaşılmak isterim: Gerçekten görgüsüz, düşüncesiz, hödük bir herif de olabilir bu insan. Ama bunun, diğer yazdıklarımla birlikte bir başka “ihtimal” olabileceğini kabul ettiğiniz anda öfke gider cesaret gelir.

“Cesaret”, oluşan durum nedeniyle kişiye saldırmak olamaz… Çünkü saldırının altında yatan duygu öfkedir ve öfkenin kök duygusu korkudur.

Cesaret, oluşan durum nedeniyle diğer kişiyle “karşılaşmak”, bir başka deyişle “yüzleşmek”tir (confrontation). Ve sadece entelektüel anlamda güçlü insanlar uygar bir biçimde yüzleşmeye cesaret ederler.

Bak gördün mü; bir sorumluluğumuz daha var!

Eğer bilgi dağarcığınızı artırmak ve kendinizi geliştirmek yolunda okuyup eğitim ve seminerlere katılmaya yatırım yapanlardansanız, en baştan kabul etmelisiniz ki bilgisiz ve cahil biriyle diyalog kurarken sorumluluk sizdedir.

Kendinize bu yatırımları yapmıyor ve yine de okuyup öğrenerek entelektüel düzeyinizi yükseltiyorsanız da bu sorumluluğun bilincinde olmanız gerekir.

Çünkü bağırıp çağırarak birilerini sopalamanın herhangi bir çözüm yaratmayacağını bilirsiniz. Bunun yerine örneğimizdeki adama açıkça ve dostane bir şekilde, “Beyefendi bacaklarınızı biraz toparlayabilir misiniz? Siz böyle oturduğunuzda sığamıyorum” dediğinizde karşınızdaki adam çok yüksek bir ihtimalle (eğer bir psikopat değilse), “Kusura bakmayın” deyip toparlanacaktır.

Bırakalım şimdi tanımadığımız insanları…

Çalışanımıza veya yöneticimize empatiyle bakıyor muyuz peki? Yöneticisiysek aşağı bakıp yargılıyoruz, çalışansak yukarı bakıp yargılıyoruz. Yalan mı?

Yönetici olarak mutlaka benzer düşünceler geçmiştir aklımızdan: “Son iki haftadır dördüncü gün bu geciktiği… Sorumsuzluk bu, uykuyu bu kadar seviyorsa hiç gelmesin!”

Ya da genç bir çalışanken şöyle bir şeyler de düşünmüşüzdür muhakkak: “Oh patronun tuzu kuru tabi, biz burada deli gibi çalışalım beyimiz kırk yılda bir uğrasın ofise!”

Oysa geç kalan eleman; haftanın belirli gecelerinde hasta bir yakınına bakıyor olabilir, eşinin sağlık ya da çocuğunun uyku problemi olabilir. Bunlar ilk akla gelebilecekler; düşünsenize kim bilir daha neler olabilir!

Patronunsa işi büyütmek için, daha fazla satış için, yeni bağlantılar için, müşteri memnuniyeti için ofis dışında ve/veya seyahatte olması -bırakın normali- gereklidir.

Bilgiyle desteklenmiş empati becerisi, hayatınızı zahmetsizce daha kolay hale getirebilir. Çünkü empati yeteneğinizi kullandığınız an kendinizi kurban rolünden çıkartırsınız, iletişimde olduğunuz kişiye odaklanır ve daha sağlıklı bilgiyle daha doğru kararlar verebilirsiniz.

Bunun gerçek olabilmesi için de yapılması gereken bilinçli bir şekilde “Bugün empati becerimi her fırsatta kullanacağım” kararını ısrarla uygulamak. Bunu sadece bir ay boyunca her gün uygulamayı hatırladığınızda; muhteşem beynimizin mucizevi özellikleri sayesinde bu iletişim tarzınızın doğal bir parçası olacak.

Ve lütfen anımsayın: “Empati mi? Tamam, kabul… Ama önce onlar göstersin!” demek de sahip olduğunuz bilgi ve birikimden beklenebilecek bir tavır değil.

Zengin insanlar ölünce “Oh olsun” demek, pazarda rekabette olduğunuz insanlara tuzak kurup onları dövmek ve çaresizlikten, cehaletten ya da kolaycılıktan dolayı çabuk para kazanma hayaliyle kandırılan insanlarla dalga geçmek egolara iyi gelse de akılcı ve sağlıklı bir tavır olmadığı ortada.

Küçük ölçekte bizi sinirlendiren kişi ve onların davranışlarına ön yargıyla yaklaşmak da aynı şekilde bizi sağlıklı olmayan bir noktaya götürüyor. Sadece karşımızdakiyle ilişki açısından değil aynı zamanda kendi ruh halimiz açısından da. Oysa empati yeteneğimizi kullandığımızda hem daha fazla bilgiye ulaşma fırsatı yakalıyor hem de egomuzdan ziyade ruhumuzu besleyen bir olgunluğa doğru kocaman bir adım atmış oluyoruz. Üstelik karşımızdakine ve/veya topluma da katkıda bulunma şansı elde ediyoruz.

Sizi sinir eden, kızdığınız veya sizde dalga geçme isteği uyandıran kişi ve durumlarla karşılaştığınızda hatırlayın: Hiç kimseye hiçbir faydası olmayan reaktif yaklaşımları ya da sizi daha iyi hissettirecek bilgi, duygudaşlık ve anlayış gibi proaktif davranışları seçebilirsiniz.

Reaktif değil proaktif olduğunuzda gündemi siz belirlersiniz ve herhangi bir konuda gündemi belirleyen de gücü elinde tutan taraftır. Seçim sizin.

İlginizi çekebilir: Değişim zamanlarında kesinliği korumak için 6 kural

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale